Müzik Komisyonu raporunun 53. maddesi “Cumhurbaşkanlığı himayesinde tecrübeli müzik eğitimcilerinden oluşan bir komisyonun görüşmeleri sonucunda alınacak kararlar ve çözüm önerileri hayata geçirilmelidir” deniliyor.
İşte 3. Milli Kültür Şurası Müzik Komisyonu'nun 72 maddeden oluşan sonuç raporu:
III. MİLLÎ KÜLTÜR ŞÛRASI
MÜZİK KOMİSYONU RAPORU
Komisyon Başkanı:
Yalçın ÇETİNKAYA, Doç. Dr.
Üyeler: Burak TÜZÜN, Doç. Dr. / Erol PARLAK, Prof. Dr. / Fırat KIZILTUĞ / Gönül PAÇACI, Dr. / Hasan SALTIK / Mustafa Doğan DİKMEN / Mutlu TORUN, Prof. Dr. / Okan Murat ÖZTÜRK, Doç. Dr. / Yeşim GÜRER OYMAK, Dr.
Editör : Burcu HANCI
Raportörler : Kerem Dursun TEZCAN – Neslihan COŞKUN
Müzik Eğitimi ve Kimlik
Türkiye’de bireylerin özgür bir kültürel kimlik ve aidiyet edinmeleri sürecinde Kültür ve Turizm Bakanlığı özgürlükçü, hakkaniyet esaslı, kapsamlı, yeni ve gözden geçirilmiş bir kültür politikası benimsemelidir.
Dünyayla ilişkisini yerel referanslardan hareketle kuran yeni bir kültürel kimlik gelişimine duyulan ihtiyacı karşolamak için Kültür ve Turizm Bakanlığı müzik alanında güçlü bir zemin ve imkân oluşturmalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı zengin müzik kültürümüzün uluslararası sahnelerde orijinaline sadık kalınarak, otantik icra gözetilerek, daha düzeyli biçimde tanıtılması için çalışmalı, yurtdışındaki önemli konser salonlarıyla anlaşmalar yapmalı, sanatçı ve topluluklarının faaliyetlerine destek olmalıdır.
Devlete bağlı mevcut müzik topluluk, orkestra ve korolarının kalitelerinin yükseltilmesine, sanatçı ölçme ve değerlendirme kriterlerinin geliştirilmesine ve repertuvar başta olmak üzere yerel kaynakların (besteci, yorumcu) kapsamlı şekilde değerlendirilmesine öncelik verilmelidir.
Kabiliyetli gençlerin enstrüman ve ders ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik cüzi ama düzenli bir şekilde maddi destek vermeyi amaçlayan projelere Kültür ve Turizm Bakanlığı teşvik vermelidir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde idari açıdan daha iyi bir işleyiş sağlanması için “Müzik Sanatları Genel Müdürlüğü” ihdas edilmesi komisyonumuzca önerilmektedir.
Her ile bir “Genç Kültür Evi” açılmalıdır. Bu evlerde konservatuvar mezunu ve Kültür ve Turizm Bakanlığının atayacağı, hocalık vasıflarını haiz kişiler görevlendirilmeli, kendi geleneksel sazlarımız ve musîkimiz ile batı sanatları öğretilmelidir.
Sanatçıların toplumsal duyarlılıklara öncülük etmesi vasfından hareketle halkın beğenisi tek geçerli ölçüt olmaktan çıkarılmalıdır. Dolayısıyla öncü sanatçı halkın beğenilerine indirgenmemeli, bilakis halkın seviyesi sanatçı öncülüğünde yükseltilmelidir. Nitelikli sanat ve sanatçının gelişimi için bürokratik, bireysel, siyasi, toplumsal ve kültürel seçicilik geliştirilmelidir. Bunun için sanatçı desteklenmeli, sanatçının kendine güveni artırılmalı, sanatçı ve halk zihnindeki “Halk bunu seviyor” algı ve ön kabulü zayıflatılmalıdır. Bu Kültür ve Turizm Bakanlığının en önemli görevlerinden biri olmalıdır.
İrfanî geleneğe yönelik üretilmiş eserlerin derlenmesi kapsamında alan araştırmalarına destek olunmalıdır.
Müzisyenler toplumsal kültür ve sanatsal gelişim bakımından önemlidir. Bu nedenle müzisyen nüvesi taşıyan bireyler küçük yaşta tespit edilmeli ve özel bir eğitimle yetiştirilmelidir.
Müzisyen eğitiminde akademik eğitim ile çağa göre uyarlanmış geleneksel usta çırak yönteminin birlikte uygulandığı bir sistem geliştirilmelidir.
İlkokuldan başlayarak temel eğitimde geleneksel müziğimiz üzerine kurulu bir müzik eğitim anlayışı yapılandırılmalı, saz/bağlama ve lavta gibi milli çalgılarımız merkeze alınarak ve hiçbir müzik türünü dışlamadan eğitim verilmelidir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının kültür ve eğitim politikaları üzerine birlikte çalışacak mekanizmaların oluşturmaları gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı toplantılarında ve politikalarında ülke kültürünü doğrudan ilgilendiren kararların alınmasında Kültür ve Turizm Bakanlığıyla işbirliği yapılmalıdır.
Devlet konservatuarları yalnızca yükseköğrenim seviyesinde eğitim veren geleneksel ve çok sesli müzik kültürlerini bünyesinde barındıran müzik ve sahne sanatları üniversiteleri olarak yeniden yapılandırılmalıdır.
Müzisyen adaylarının erken yaşlarda müzik eğitimine başlaması için gerekli kültürel koşulların sağlanması gerekmektedir.
Müzik ve sahne sanatları üniversitesine öğrenci yetiştirme hedefli orta ve lise dönemlerini kapsayan merkez müzik okulları her ilde kurulmalıdır. Bu eğitim ulusal sertifikasyon sistemi üzerine kurulmalı, böylece devlet dışında da bu okullara izin verecek altyapı oluşturulmalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara ve İstanbul’da yalnızca geleneksel müzik ve yalnızca çok sesli müzik alanında eğitim verecek ve uluslararası referans merkezi olarak çalışacak birer müzik ve sahne sanatları enstitüsü kurmalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı üniversitelerde uygulama ve araştırma amaçlı müzik topluluklarının kurulmasını teşvik etmeli, gerekli desteği sağlamalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı çalgı ve ses eğitimi alanında telif eser yazılmasını teşvik ederek kendi yayınları arasında çıkmasını sağlamalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, düzenlediği yarışma ve festivalleri çoğaltmalı, diğer kurum ve kuruluşlar tarafından organize edilecek bu tür etkinlikleri teşvik etmelidir.
Konservatuvarlarda çocuk psikolojisi ve pedagojisi konularında ihtisaslaşmış, çocuğa özel müzik eğitimi verebilecek eğitimci yetiştirilmelidir.
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı tüm topluluklarda asgari standartların belirlenmesi ve bu bağlamda şeflik kurumunun gözden geçirilmesi ve topluluklar arasında belirli zamanlarda şef değişimi uygulaması gibi uluslararası standartlarda uygulamalar yapılmalıdır.
Müzik Sektörü
Müzik sektöründe kapitalist pazar ve piyasa hükümranlığını önleyecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Popülizm için nitelikten ödün verilmemelidir.
Herhangi bir sanat eseri bestelendikten/üretildikten sonra o eser artık sadece eserin üreticisine/ sanatkârına ait olmamakta, kaynaklarından ve sanatsal zenginliğinden faydalanılarak üretildiği toplumun da ürünü olmaktadır. Bu bağlamda, kültürel unsurların telif hakkı sebebiyle eser sahiplerinin varislerince saklanmasının ve astronomik bedeller talep edilmesinin önüne geçilmelidir. Devlet tarafından belirlenecek bir sistem dâhilinde belirlenecek bir karşılıkla eserlere ulaşılabilmeli, kullanılabilmeli ve topluma kazandırılması sağlanmalıdır.
Yerli musikilerin medyada sadece eğlence programlarına konu edilmesine ve prestij kaybettirici oryantalist imajların yaygın şekilde kullanılmasına karşı duyarlı olunmalıdır.
Toplumsal hayatta duyarlılık oluşturan inanç, tarih medeniyet hafıza gibi konularda saygın yerleri bulunan (Mevlevi sema gösterisi, mehter topluluğu) musiki türlerinin harc-ı alem temsillerle istismarına engel olunmalıdır.
Devlet ve kamu yönetiminde yer alan siyasetçi ve yöneticilerin kültür, sanat ve musiki alanında şahsi donanımlarının yüksek olması ve toplumu yönlendirmeleri özel bir önem arz etmektedir.
Özel tiyatrolara verilen desteğin bir benzerinin özel müzik topluluklarına verilmesi önem arz etmektedir.
Devlet tüm beğeni kültürlerine eşit ölçüde yaklaşmalı; bir beğeni kültürünün hangi gerekçe ile olursa olsun diğerleri üzerinde hegemonya kurmasına karşı önlem alınmalıdır.
Devlet müzik türlerini nitelikleri bakımından sanat ve eğlence amaçlı olmaları bakımından kategorileştirerek sanat alanına vergi muafiyeti, indirimi gibi yöntemlerle bir teşvik mekanizması kurarak özel şirket, vakıf, banka vb. kurumların himaye, destekleme, geliştirme konularında dâhil olduğu bir protokol oluşturmalıdır.
Devlet Kültür ve Turizm Bakanlığından bağımsız olarak müzik piyasasını düzenleyici ve denetleyici fonksiyonlara sahip yeni bir bağımsız idari yapılanmaya gitmelidir.
Kültür, sanat, edebiyat insanları ve bu alanla ilgili yapımcı ve programcıların dahil edildiği özel ödül, madalya, plaket, imtiyaz/hak ve teşvikler verilmelidir.
Bakanlıklar “Eğitim ve Kültür Bakanlığı” olarak birleştirilerek yeniden düzenlenmelidir.
Halen yürürlükte olan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda hak sahiplerinin hukuki haklarının korunması konusu, eksiklik arz etmektedir. Bu konuda yeni bir kanun tasarısının hazırlanıp ivedilikle yürürlüğe konulması komisyonumuzca tavsiye edilmektedir.
Kültürel açıdan müzik arşivlerinde yer alan eserlerin yeniden yayınlanabilmesi önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Özel kopyalama harçlarının meslek birliklerine aktarılması konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı etkin olmalıdır.
5846 sayılı yasa meslek birliklerine sadece üyeleri ve onlar tarafından verilen yetkilerde belirtilen repertuvar için lisanslama yetkisi vermektedir. Konu bu yönüyle kullanıcılar açısından problem teşkil etmekte, izin alma konusunu zorlu bir süreç içine sokmaktadır. Bu nedenle meslek birlikleri lisanslamada tüm repertuvar için yetkili kılınmalıdır.
Devletin tüm kültür sanat ürünlerine ve etkinliklerine uygulanan %18 KDV oranının %1 oranına indirilmesi, stopajın kaldırılması Kültür ve Turizm Bakanlığının politikaları açısından ilke olarak benimsenmelidir.
Nitelikli kültür sanat faaliyetlerinin %10 oranındaki eğlence vergisinden muaf tutulması sağlanmalıdır.
Spor alanına tanınan sponsorluk harcamalarının vergisel açıdan gider yazılmasına olanak sağlayan teşvikin nitelikli kültür sanat ve eğitim amaçlı faaliyetleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi ve yapılacak bu tür desteklerin tümüyle vergi matrahından indirilmesi sağlanmalıdır.
Toplum ve Müzik
Toplumun ve ailelerin ortak şarkılarının oluşturulmasının sağlanması gereklidir. Mesela; okul şarkıları, orman şarkıları, deniz şarkıları, karne şarkıları, mezuniyet şarkıları vs.
Müzisyenlerin niteliklerini artırıcı ve değişen zamanın yeni şartlarına uyum sağlamasına yönelik mesleki eğitimler verilmesi önemlidir.
Aile içinde müzik kültürünün hayata geçirilmesi ve aile bireylerinin enstrüman çalmaları teşvik edilmelidir.
Devlet korolarında perdeli çalgılar Türk Mûsikîsi menşeli eserlerde kullanılmamalıdır.
Kurumların kalitelerini yükseltmeleri, devlet dışında sanatçıların kendi kurumsallaşmalarını sağlamaları teşvik edilmelidir.
Topluluk orkestra ve koro üyelerinin performanslarının etkin ve adaletli şekilde denetlenmesi ile eğitimlerinin sürekliliğinin sağlanması gereklidir.
Devlete bağlı çalışmayan icracıların, kişi ve toplulukların da devlet koroları gibi desteklenmesi gerekir.
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı düzeyli ve yüksek kalitede sanat müziklerinin yer aldığı yeni bir radyo-TV kanalı kurularak ticari olmayan eser ve icra üsluplarının yayınlanması sağlanmalıdır.
Müzik yayınında seviyeli kurum ve müzik topluluklarını kuran şirketler desteklenmelidir.
Yaşayan İnsan Hazinesi niteliğinde olan sanatçıların sanat icralarının ve konuşmalarının kayda alınması gereklidir.
Beste, saz eserleri, unutulan makam, usül ve formlar ile çoksesli eser yarışmalarının yanı sıra her saz için ayrı yarışmalar düzenlenmelidir. Jüriler tecrübeli isimlerden seçilmeli, plaket yerine ücret verilmelidir.
Yeni Türk şiirinin bestelenmesinin teşvik edilmesi önem arz etmektedir.
Cumhurbaşkanlığı himayesinde tecrübeli müzik eğitimcilerinden oluşan bir komisyonun görüşmeleri sonucunda alınacak kararlar ve çözüm önerileri hayata geçirilmelidir.
Düşük seviyeli kalitesiz popüler müziğin yarattığı müzik kirliliğinin temizlenmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Halkın müzik zevki ve bilinci yükseltilmelidir. Bunun için medya yoluyla halka yönelik eğitim faaliyetleri ve konser imkânları artırılmalıdır.
Devlet kurumlarının toplumsal alanlarında, düzenlenen etkinliklerde fonda kaliteli müziklerin çalınarak bireysel müzik zevkinin yükseltilmesi sağlanmalıdır.
TV kanalları için hazırlanan müzik programlarının kaliteli ve eğitici nitelikte olmasına özen gösterilmeli, popülist yaklaşımlar ve reyting kaygısı yerine toplumun müzik zevkini yükseltmesi hedeflenmelidir.
TRT ve Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı korolar ihmal edilmektedir. Bu da korolarda ciddi bir kalite düşüklüğüne sebep olmaktadır. Koroların dinleyici eksikliğinin muhtemel sebepleri alan uzmanları tarafından araştırılmalı, elde edilen veriler doğrultusunda daha fazla izleyiciye ulaşmanın imkânları sağlanmalıdır.
Siyasi ve bürokratik anlamda yakın ilişkiler kurularak ortaya atılmış projelerin ülkemizin kültürel ve sanatsal birikiminin uluslararası düzeyde tanıtımına katkısı bulunmamakta, etkinlik ve yaygınlıkları sınırlı olmaktadır. Dolayısıyla müziğimizi yansıtan projelerin bu tür ilişkilerle belirlenmesi ve uygulanması engellenmelidir.
Türk Müziği hakkında uluslararası seviyede akademik çalışma ve ortak bildiriler bulunmamaktadır. Bu konuda akademisyenler ve araştırmacılar teşvik edilmelidir.
İlköğretimde müzik derslerinin arabesk ve popüler müzikten arındırılması gerekmektedir.
Üniversite ve konservatuvar eğitimleri denetlenmeli ve eğitim kalitesini yükseltecek tedbirler alınmalıdır.
Amatör musiki cemiyetleri, vakıf ve derneklerin icraları ve faaliyetleri kaliteyi artırıcı biçimde denetlenmelidir.
Özel kuruluşlar nezdinde korolar kurulması teşvik edilmelidir.
Müzik Müze, Kütüphane ve Belgeliği
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde ulusal ve uluslararası referans kaynağı olacak nitelikte millî bir müzik müze, kütüphane ve Belgeliği kurulmalı; bu yapının sürdürülebilir, geliştirilebilir olması hedeflenmelidir. Ülkemizin müzik hafızası açısından çok önemli olan bu yapılanma uzman müzecilerin, sanat tarihçilerinin, müzisyen, müzikolog ve organologların oluşturduğu bir kurul tarafından yapılandırılmalıdır. Kurumun bünyesinde mutlaka geleneksel modelde eğitim ve lisansüstü düzeyde eğitim veren bir uygulama araştırma enstitüsü, enstrüman yapım ve tamir atelyesi ve bir performans salonu yer almalıdır. Kurum bünyesinde yapılandırılacak çalgı arşivinde çalınabilir durumda kaliteli ve yeni çalgılar bulundurulmalı ve bu çalgıların yarışmalarda ve konserlerde kullanılması teşvik edilmelidir.
Bunların yanı sıra uzman müzik araştırmacılarının istihdam edildiği ve üniversitelerin müzikoloji bölümünden mezun uzmanların görevlendirileceği bir araştırmacı havuzu mutlaka bulundurulmalıdır.
Çeşitli kurumsal ya da bireysel belgeliklerde yer alan zengin müzik belge ve gereçlerinin (çalgı, ses kaydı, yazılı ve basılı malzeme vb.) tek bir sistemde toplanması, notaya alınmamış ya da icra edilmemiş eserlerin notaya alınması ya da icra edilmesi sağlanmalıdır.
Kamu- Özel Kurumlar ve Müzik
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı topluluk ve kurumların faaliyetleri için yeni bir idari ve sanatsal yönetim modeli oluşturulmalıdır. Ayrıca devletin kültür sanat projelerine vereceği desteklerin belirlenmesi için idari ve mali açıdan özerk olan bir sanat kurulu kurulmalıdır. Bu kurul devlete bağlı yöneticilerin yanı sıra sanatçılar, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, devlet ve yerel yönetimlerin dâhil olduğu tüm aktörlerin katılım sağlayacağı sivil diyalog modeli etrafında oluşturulmalıdır. Özel ya da kamu ayrımı olmadan her ölçekte kültür-sanat faaliyetleri, topluluklar ve sanatçılar bu kurumca desteklenmelidir. Fon kaynaklarının dağılımı şeffaf ve tarafsız ilkeler doğrultusunda belirlenmeli ve denetlenebilir olmalıdır.
Yerel yönetimlere Kültür ve Turizm Bakanlığının kültür politikaları doğrultusunda kültür ve sanata kaynak ayırma zorunluluğu getirilmeli ve yerel yönetimlerin kültürel stratejileri düzenlenmelidir. Nicelik yerine nitelik odaklı destek politikaları yürütülmelidir.
Devlet topluluklarında ve yerel yönetimlerin programlarında çocuk ve aile müzik eğitim programları tüm müzik türlerinde yıl boyunca düzenlenmelidir. Devlet topluluklarının ve yerel yönetimlere ait kültür sanat kurumlarının alanında uzman, deneyimli kişi ve kurullar tarafından yönetilmesi, uzun vadeli stratejik ve artistik planlarının hayata geçirilmesi gereklidir.
Kültür-kent ilişkisi güçlendirilmelidir. Kentlerin kültürel dinamiklerinin yönlendirilmesi kentin kültür aktörlerine bırakılmalıdır. Şehrin tüm kültür ve sanat aktörleriyle yerel yönetimlerin aktif bir ilişki ve koordineli bir şekilde çalışmaları sağlanmalıdır.
Yüksek mimari, akustik ve teknolojik özelliklerini haiz, çok amaçlı olmayan, sadece müzik icrası için inşa edilmiş nitelikte kültür merkezleri ve konser salonları inşa edilmelidir.