“Sanattan Yansımalar” okurlarından ilk kez bir dilekte bulunacağım. “Çağrı” başlığı altında ilettiğim bu dileğin gerçekleşmesi, ülkemizde kadın-erkek eşitsizliğinin giderilmesi yolunda önemli bir adım olacaktır.
Evet, konumuz “Özgecan Yasası”dır. Bu yasa, Türkiye’de kadına karşı işlenmiş suçlarda uygulanan ceza ve tahrik indiriminin kaldırılmasını öngörüyor. Yasayı TBMM’ye taşıyan CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka’yı kutluyorum. Bu değerli milletvekilinin arkasında, yasa önerisini destekleyen bir milyondan fazla yurttaşımızın imzası var. Söz konusu imzalar, uluslararası bir kuruluş olan “change.org” yoluyla toplandı, onu da belirteyim.
Değerli okurlarım, hemen ayırt edebileceğiniz gibi, bu yasadaki anlayış, partilerüstü niteliktedir. Açık bir deyişle yabanilik, ilkellik, hatta vahşilik karşısında, kadınlarımızın can güvenliğini savunma amacı gütmektedir. Dolayısıyla söz konusu uygar kavrayış, şu ya da bu partiye mal edilemez. Hangi partiden olursa olsun, milletvekili olarak görev yapan her uygar kişinin, kadın yurttaşlarımızı korumak üzere bu yasayı oybirliğiyle çıkaracağını düşünüyorum. Meclis’te bu yasa görüşülürken “hık mık” edenler çıkarsa, onları protesto etmek ve kamuoyunda afişe etmek üzere, okurlarıma şimdiden çağrıda bulunuyorum.
Çağımızın gündelik yaşamında “insan olmak”, kadınların kollanması konusunda duyarlı davranmak anlamına da gelir. Tarih içinde uygarlık değerleri yükseldikçe, kadın-erkek eşitliğinin yükseldiğini görüyoruz. Aslında doğanın yasasıdır bu: Kadın ile erkek, birbirini tamamlar. Doğa, insanoğlunun yanı sıra, bütün canlılara bu tamamlayıcı yükümlülüğü görev olarak vermiştir. Doğada zorbalık yoktur. İşte onun için insanoğlunun da yer aldığı evrende, kadın-erkek ayrımı olmayan ve saat gibi işleyen bir uyum egemendir.
Nazlıaka’nın yasa önerisini destekleme yolunda, okurlarımın şimdi daha da uyanık olmasını bekliyorum. Kadın-erkek eşitliğini savunan insanlığı, ona karşı çıkacak hayvanlara bırakmayalım.