Ünlü Alman opera sanatçısı koloratür soprano Diana Damrau, eşi olan Fransız bas Nicolas Testé ile, bir dizi konser turuna çıktıkları VERDIssimo adını verdikleri ve tamamı, İtalyan besteci Giuseppe Verdi’nin operalarından oluşan konser dizisinin Viyana’dan sonraki ayağı olan İstanbul’a da uğradı. İKSV 46. İstanbul Müzik Festivali’nin 7 Haziran 2018 akşamı Lütfi Kırdar Kongre Sarayı’ndaki konuğu bu çiftti. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın (BİFO) şefliğini Baden-Baden Filarmoni Orkestrası’nın devamlı şefi olan Pavel Baleff üstlendi.
Konserin ilk eseri bestecinin 1841 yılında yazmaya başladığı ‘’Nabucco’’ operası uvertürü idi. Hüzünlü bir teması olan bu uvertür veya ‘’sinfoniası’’, trombonların ağır başlı tınılarıyla başlar, crescendodan sonra marş tempolu melodilerden ‘’Va pensiero’’ melodisine geçiş yapar. Bu temanın ardından da müzik daha çok marş tempolu olarak devam eder ve tüm bunlar operadaki müziklerin bir özeti gibidir. Bu güzel uvertürü Pavel Baleff yönetiminde BİFO güzel icra ederek hak ettikleri alkışı aldı.
Uvertürden sonra sahneye ilk gelen solist Fransız bas oldu ve Simon Boccanegra operasından ‘’Il lacerato spirito’’ yu söyledi. Tam bir Verdi müziği olan, Fiesco’nun ölümüne dayanan dokunaklı bu aryada solistimiz de kompozisyondaki kurallar doğrultusunda güzel bir yorumlama yaptı. Alkışlarla sahneden ayrılan Fransız yerini beklenen soliste bıraktı. Damrau görkemli kıyafetiyle sahneye çıkınca uzun süren alkışlar nedeniyle, parçasını söylemek için alkışların bitmesini bekledi. ‘’I masnadieri’’ operasından ‘’Tu del mio Carlo al seno…. Caro vive? O caro accento!’’ adlı aryayı söylerken sahne üzerinde duruşu, güler yüzlü tarzı bile muhteşemdi ve bu yönü ile tüm izleyenlerin kalbini kazandı. Parçasını güzel yorumlayarak hak ettiği alkışları aldı.
Il Trovatore operasından, Kont Luna’nın muhafız subayı olan Ferrando’nun 1. perdedeki Düello sahnesindeki monolog tarzındaki aryası olan ‘’ Di due figli vivea padre beato’’ yu söylemek için sahneye gelen Testé sesini fazla forse etmeden güzel bir şekilde icra etti.
Bu kez sıra La Traviata’nın üçüncü perde prelüdündeydi. Yaylıların sunduğu, sonra da diğer sazların belli ölçülerde katıldığı bu hüzünlü prelüd, az sonraki trajik sonu önceden bize haber verir gibiydi. Pavel Baleff yönetimindeki BİFO, bu bölümde de bir hârikaydı. Özellikle yaylıların arşelerindeki zarafet olağanüstüydü.
La Traviata’nın birinci perdesinden Violetta’nın en çok sevilen aryalarından olan ‘’ É strano… Ah fors’ é lui… Sempre libera’’ için sahneye gelen Damrau, şarkı söylemedi, âdeta sahnede oyunu canlandırdı. Seyircilere tam anlamıyla şarkı, mizansen ve mimikleri ile bir görsel şölen sundu. Ancak operadaki bu sahnede bu şarkı söylenirken, sahne dışından duyulan Alfredo’nun düeti yoktu, onun yerine birinci viyolonsel solosu tenor yerine eşlik etti. Şarkısı bitince de salonda bir alkış tufanı koptu.
Orkestranın yorumladığı eser olan Macbeth operasının uvertürü yine operadaki Cadılar Sahnesi’ndeki müzik motifleri ile başlar. Ardından dördüncü perdedeki Lady Macbet’in melodilerinin izleri ile devam eden bu güzel ezgileri, BİFO’nun tınılarından aynı güzellikte dinledik. Daha operanın ikinci perdesinin ikinci sahnesindeki Banquo’un kendi oğluna, Kral Duncan’ın öldürülüp yerine Macbeth’lerin geçmesi olayını anlatan ‘’Studia il passo, o mio figlio… Come dal ciel precipita’’ aryasını Nicolas Testé’nin hüzünlü ancak güzel bas yorumu ile dinledik.
Orkestra, solistleri dinlendirmek ve hazırlık yapabilmelerine olanak vermek için yine orkestral bir parçaya yer verdi. Bestecinin pek fazla oynanmayan ‘’Giovanna d’Arco’’ operasının uvertürü gizemli bir ezgi ile başlar, crescendolu ve görkemli ezgilerden sonra tahta nefesli sazların sundukları güzel melodilerle devam eder, bakırların da katılımı ile coşkulu bir havaya bürünen uvertür, fanfarlı bir şekilde sona erer. Orkestradan bu denli uyumlu birliktelik içinde o güzel melodileri seyirciye ulaştıran şefi de kutlamak gerekiyor.
Orkestranın bu güzel yorumundan sonra sahneye gelen Damrau’nun söylediği arya, Verdi’nin başyapıtlarından , içerik olarak zencilerin kötü kaderi olarak niteleyebileceğimiz, Otello operasından, Desdemona’nın dördüncü perdedeki yatak odasında, korku içinde Otello’yu beklerken, yardımcısı Emilia’ın giyinirken kendisine yardım ettiği sırada söylediği ‘’Piangea cantando… Ave Maria, piena di grazia’’ idi. Diana Damrau söylerken tüylerimiz diken gibi oldu. Sanatçı bir opera temsilindeymişçesine âdeta rolünü de oynadı. Her şeyi ile öyle bir bütünlük halindeydi ki, neredeyse bir opera sahnesinde hissettik kendimizi. Müzik, koranglenin çok hüzünlü bir girişi ile başlar. Daha sonra flüt ve nefesliler ansambl olarak sürer ve baslar soliste şarkı söylemesi için olanak verir. Desdemona çaresizlik içinde söylediği bu aryada dışarıdan gelen seslerle tedirginliği artarak, kendisini duaya verir ve ‘’ Ave Maria, piena di grazia’’ aryası ile canını alması için Meryem Ana’ya yalvarır. Missa yapısını andıran bu güzel arya, belki de operanın bel kemiği sayılabilir. O denli üzerinde güzel çalışılmış, uğraş verilmiş, dantel gibi işlendiği için bestecinin başyapıt operası olmuştur. Damrau bu aryayı söylerken, dengeli, âhenkli, forte ve piyanoları yerinde kullanması ile çok başarılı bir yorumla tüm seyircileri büyüledi.
Sıra Nicolas Testé’nin söylediği, Don Carlo operasından Kral II. Filip’in aryası olan ve karısı olan kraliçenin oğlu ile olan ilişkisinden dolayı duyduğu üzüntüyü; zaten karısının da kendisini hiç sevmediğini dile getirdiği, operanın üçüncü perdesindeki o ünlü ‘’Ella giammai m’ammo… Dormirò sol nel manto mio regal’’i ihüzünlü bir şekilde söylerken, viyolonselde de Poyraz Baltacıgil kendisine aynı güzellikte eşlik etti.
Orkestranın son kez icra ettiği Luisa Miller operası uvertüründe kasvet içinde başlayan müzik bir süre sonra canlanır ve klarinetin solosunu, bestecinin sevdiği bir klarinetçi için yazdığı söylenir bu nedenle sıklıkla klarinet solosu duyulur. Canlı bir şekilde sona eren uvertürü icra eden Baleff yönetimindeki BİFO yine seyircilerin coşkulu alkışlarıyla ödüllendirilir.
Son parça ise bir düetti, Luisa Miller operasından ‘’Il padre tuo… Tu puniscimi… A brani..’’ için karı koca solistler birlikte sahneye çıktılar. Bu güzel düette, Damrau – Testé ikilisi gerçekten dengeli bir ansambl içinde parçalarını icra ettiler. Sopranonun basa uyumlu birliktelik olanağı verdiğini söyleyebilirim. Şef Pavel Baleff yönetimindeki BİFO’nun da uyumlu birlikteliği ile bu düetle konser çok başarılı bir şekilde sona erdi.Alkışlar, selamlar, çiçekler derken, bitmeyen alkışlara solistler üç bis parçasıyla karşılık verdiler.
Diana Damrau sahneye son derece hakim, kendine olan güveni yüksek, sesini iyi kullanarak başarılı yorumlamalar yapabilmektedir. Konserin ilk yarısında, koloratür ses özelliklerini fazla ortaya çıkarmadı ancak ikinci yarıda ise gerçek kimliği ve özellikleri ile seyirci karşısına çıkarak, herkesi kendine hayran bıraktı.
Bu ikiliyi İstanbul müzikseverlerine dinleme olanağı veren İKSV’ye sonsuz teşekkürler. Bir teşekkür de Borusan Holding, BİFO ve tüm sanatçılara.
İsmail Hakkı Aksu
9 Haziran 2018