Dilimizin, yıllar içinde siyasal etkilerle karman çorman edilmesi, kavramların da yanlış kullanımına, anlaşılmasına yol açtı. Ayrıca yabancı dildeki sözcükler de, anlamları dışında kullanılmaya başlandı. Sanki bu tür kullanımlar yapılan işin değerini arttırıyor, ya da öyle zannedilmesine yol açıyor gibi bir duygu mu uyandırıyor acaba? En azından klasik müzik ve sahne sanatları alanında öyle görünüyor.
Cılkı çıkarılan sözcüklerden biri Fransızca'dan dilimize yerleşip Türkçeleşmiş “Akademi”... Klasik müzik alanında çocuklara çalgı ve bale eğitimi verilen bir yığın “Akademi” var. Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nü en doğru kaynak kabul ederek bir gözatalım:
1. isim Yüksekokul
"Güzel Sanatlar Akademisi."
2. Çıplak modelden yapılmış insan resmi
3. Bilginler, yazarlar, sanatçılar kurulu
"Cilt cilt eserleri vardır, akademilere onlar girerler, onlar büyük şahsiyetler sayılır." - Y. K. Beyatlı
Peki, öğrencileri hangi yaşta olursa olsun, eğitimle ilgili, ana okulu dahil, her özel kursa, yaz okuluna “Akademi” tanımlamasını yapıştırmak doğru mu? Hele küçük, çalgı eğitiminin daha başında olan çocukların gittiği kısa süreli programlara “Akademi” adını vermek ne kadar doğru? Ana okulu ve yuvaların bile Akademi sözcüğünü kullandıkları bir ülke haline geldik. Takdiri siz okuyucularıma bırakıyorum.
Bir başka yabancı sözcük, İngilizce'den alınıp kullanılan “Masterclass”. Türkçeye çeviri yapıldığında “ustalık sınıfı” nitelendirmesi karşımıza çıkıyor. Yani, Akademi gibi Türkçeleşmiş bir sözcük de değil. Nitekim TDK Türkçe Sözlüğüne girdiğinizde 13 yıl içinde 770.758.017 kez masterclass sözünün aranıp bulunamadığını görüyoruz, çünkü orası bir Türkçe sözlük...
Ama müzisyenlerin özgeçmişlerinde yaygın bir biçimde “filancanın masterclasına katıldı” türünden cümlelerine rastlıyoruz. Üstelik bu İngilizce sözcük, birebir çalgı eğitiminde henüz “çıraklık” aşamasında olan çocuklarımız için de kullanılıyor. Bu yanlış kullanımın önüne geçilmesi gerekiyor.
Önümüz yaz, pek çok yazlık yerde çocuklar için yaz okulları, çalgı kursları açılacak. Bunlara “kurs” sözcüğünü kullanmak yeterli. Kurs da Fransızca kökenli ama Türkçeleşmiş bir sözcük. Türkçe Sözlük'de şu karşılığı bulabilirsiniz:
1. isim Resmî ve özel kuruluşlarca ilgililere belirli bir konuda bilgi, beceri ve davranış kazandırmak amacıyla düzenlenen derslere dayanan ve belli bir süresi olan eğitim etkinliği.
"Lisan kursunu filan pek alıp sattığı yokmuş." - H. Taner
Yapılan işi abartmamak gerek. Adı büyük olunca düzeyi de yüksek olmuyor. Sonuçta, bu kursları düzenleyenler de, katılanlar da adına “masterclass” deyince kendi kendilerini kandırmış oluyorlar.
Özgeçmiş yazılımlarında da bu saptamalara dikkat etmek gerek.
Gelelim, radyo programcılarından yazarlara pek yaygın kullanılan “yorum” ve “yorumcu” kavramına. Her hangi bir çalgı ile bir müzik parçasını çalan, amatör-profesyonel ayırmadan, her yaştan çalgıcıya ve topluluğa, orkestraya “yorumcu” nitelendirmesi yapıştırılıveriyor! Çalmak, seslendirmek, icra etmek fiilleri nedense görmezden geliniyor ve “yorumladı” deniliyor! Klasik müzik alanında ülkemizde giderek daha fazla kullanılıyor bu nitelendirmeler.
Gene Türkçe Sözlük'e başvuralım:
1. isim Bir yazının veya bir sözün, anlaşılması güç yönlerini açıklayarak aydınlığa kavuşturma, tefsir
2. Bir olayı belli bir görüşe göre açıklama, değerlendirme
"Böyle bir yorum hiçbir şey öğretmez." - F. R. Atay
3. Gizli veya hayalî olan bir şeyden anlam çıkarma
4. Bir ürünün, bir modelin, bir sanat eserinin farklı bir açıdan ele alınarak yeniden oluşturulmuş biçimi, versiyon
"Amatörler çoğu kez yeniliklerde, yeni yorumlarda, denemede daha başarılıdırlar." - M. And
5. müzik, tiyatro Bir müzik parçasını veya bir tiyatro oyununu kendine özgü bir duyarlık ve teknikle çalma, söyleme veya oynama.
Henüz öğrenme aşamasında 7 yaşındaki bir keman öğrencisinin çaldığı parçayı anlatırken “yorumladı” dediğimizde, kendisini “küçük yorumcu” olarak nitelendirdiğimizde yanlış kullanımda bulunmuş oluyoruz.
Bu “yorum” ve “yorumcu” nitelendirmesini daha da yaygınlaştırmaya, kullanımını arttırmaya kalkışırsak, iyiye-kötüye, yeterli-yetersize bakmadan her icraya “yorum”, her çalgıcıya “yorumcu” demeye varacak iş!
Acaba tanımlarda, nitelendirmelerde, adlandırmalarda duyarlı olmamızı, Türkçeyi doğru kullanmamızı engelleyen nedir?
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
Bu yazı Andante Dergisi'nin Mayıs 2019 sayısında yayımlanmıştır