2018-19 Sezonu boyunca Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'nün Ankara merkezli yeni yapımları ve toplumda yarattığı etkiler, camianın içinde ve dışında, sanatçılar ve izleyiciler arasında bir görüş ayrılığını ortaya koydu. Tıpkı, yıllarca müzik camiasının “Batıcı-Alaturkacı” ayrımından, bazen düşmanlık derecesine varan tartışmalardan çok çektiği gibi, şimdi de Opera ve Bale alanında, gerek izlenen politika, gerekse eser hâttâ gala konserlerin program seçimine kadar, altan alta bir karşı çıkma, küçümseme, sosyal medyada cılız ve birkaç kişiyle sınırlı da olsa kendini gösteriyor. Felsefe anlamında değil, teknik anlamda bazı eleştirilerde haklılık payı olsa da, sonuçta artan görünürlük, TRT'nin ekranlarına daha sık çıkarak geniş kitlelere ulaşma gibi sonuçlar ortada.
Önce uluslararası tenorumuz Murat Karahan'ın, günümüzün siyasal düzeni ve koşulları içinde yönetici olarak ne yaptığına bir göz atalım:
Kültür ve turizmin birbiriyle ticarî ve tanıtım anlamında bağlantı kurulabilecek ortaklığı ve bu iki bakanlığın, mevcut düzen içinde yeniden ayrılmasının sözkonusu olmayacağı gerçeğinden hareketle, Bakanlık ve Cumhurbaşkanlığının ilân ettiği kutlama-anmalara dönük yeni projeler üretti, siparişlerini verdi, yapımların sahnelenmesini sağladı. İki önemli örnek, genel müdürlük çatısı altındaki tüm sanat disiplinlerine yer verilen Troya epik operası, Atatürk'ün Samsun'a çıkışıyla başlattığı Milli Mücadele'nin 100. yılı için hazırlattığı Yeniden Doğuş operası. Aynı biçimde Göbeklitepe Yılı nedeniyle bir hazırlık sözkonusu.
Operet ve müzikal gibi, “meraklısı”nın dışındaki izleyiciyi opera kavramına hazırlayacak türlerde sahnelemeler için harekete geçti, Ankara'da Muhlis Sabahattin'in Ayşe operetini yeniden canlandırılması için bir çalışma başlatıp sonuçlandırdı.
Congressium'un 3000 kişilik salonunu uygun koşullarda kiralayarak, oradaki her temsilde mevcut operaevi salonunu dolduran izleyicinin 6 katı izleyiciyi tek temsilde ağırlamanın ortamını hazırladı.
Cumhuriyetimizin Kurucusu Atatürk'ü hiç ihmal etmedi, onunla ilgili tüm önemli günlerde anma konserlerinin bütün sahnelerde yapılmasını takip etti, Ankara'da da, kendi sahneye çıktığı konserlerde yaptığı kısa konuşmalarla duygu ve düşüncesini izleyiciyle paylaştı.
Gala konserlere solist seçimlerinde hiç sanatçı kıskançlığı göstermedi, layık olanları programa alırken, gençlerin de önünü açtı. Son örnek 17. Uluslararası Marie Kraja Şan Yarışması'nda üçüncülük derecesini elde eden Mersin'den bariton Faik Mansuroğlu ile yıllardır yurtdışı başarılarıyla kendinden söz ettiren Uluslar arası deneyimli tenorumuz Bülent Bezdüz'e, kendisinin de sahneye çıktığı Ankara'nın sezon kapanış konserinde yer vermesidir.
Büyük kitlelerin izlediği konserlerde programda klasik operalardan arya, koro ve orkestra müziklerinin yanı sıra, Türkçe sözlü şarkı ve türkü uyarlamalarına da yer verilmesini sağladı.
Bu uygulamalar, izleyici sayısında hatırı sayılır bir artışı beraberinde getirirken, Devlet Opera ve Balesi'nin sadece klasik operaları sahnelemesi gerektiği görüşünde olan kimileri, sosyal medyada “Vıcık vıcık popülizm!” türünden “yorum” paylaşıyorlardı!
Murat Karahan, göreve geldikten sonra genel müdürlük ve Ankara ekibindeki kilit pozisyonlara getirdiği kişileri, gösterdikleri etkinlik ve hatâ oranlarını dikkate alarak sıkça değiştirdi. Şimdiki kadro oturmuş görünüyor: Genel Müdür Yardımcısı koro üyesi Solmaz Haberal, Genel Müdür Yardımcısı Vekili Fatma Özsoy ve Genel Koordinatör tenor Oğuz Sırmalı ile Ankara dob Müdür Vekili koreograf Volkan Ersoy kilit ekibi oluşturuyor.
2018-19 sezonu kapandı dediysek, aslında DOB için sezon kavramının kalmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü Ankara ile tüm müdürlüklerin elemanlarının çoğu yaz sezonunda sahnelerde olacaklar.
Murat Karahan'ın açıkladığı yaz programında mevcut festivaller geliştirilirken, yeni bir konser dizisinin de, yerli ve yabancıların tatil beldesi Bodrum'da tarihî Kale'de başlatıldığı görülüyor.
Gösterilen ilgiye ve izleyiciye layık olmak, çıtayı daha da yükseltmek için var güçleriyle çalıştıklarını söyleyen Karahan, INGBank ile yeni bir sponsorluk anlaşması imzaladıklarını, Aspendos Festivali'ne de 4 etkinlik için Süral Otelleri”nin konaklama desteği vereceğini açıkladı. Karahan, Devletin maddi ve manevi olarak yapabileceğinin âzamisini yaptığını, bütçeyi verimli kullanarak, doğru kişilerle çalışarak bütçeyi yettirdiklerini , sponsorlukların da desteğiyle etkinlikleri yaz boyu sürdüreceklerini belirtti. Karahan bu festivallerden çoğunda oynadığı başrol ve gala konserlerle sahneye çıkacak. Karahan'ın yeni Üç Tenor projesi de Efe Kışlalı ile muhtemelen Hakan Aysev'in katılımıyla bu yaz hayata geçecek. Gelecek yabancı solist ve topluluklar arasında Alessandro Safhina, Mario Frangoulis gibi tanınmış sesler, Bolşoy Solistleri soprano Anna Nechaeva, mezzo-soprano Yulia Mazurova ve tenor Fyodor Ataskevich, Gürcü Sukhishvili Ulusal Balesi, Aleksandrov Kızılordu Korosu, Aida Gomez Dans Topluluğu yer alıyor. Ankara yapımı Turandot operası ile Troya epik operası da İstanbul izleyicisiyle bu yaz buluşmuş olacak. Zorba balesinin de Bodrum'un yanı sıra hemen karşıdaki Yunanistan'ın Kos adasında da sahnelenmesi olasılığı bulunuyor.
Yaz etkinliklerinin tarihleri şöyle:
Bodrum Konserleri: 16 Haziran-25 Ağustos, toplam 11 etkinlik
10. Uluslararası İstanbul Opera Festivali: 2-14 Temmuz, toplam 7 etkinlik
17. Uluslararası Bodrum Bale Festivali: 3 -21 Ağustos, toplam 8 etkinlik
2. Uluslararası Efes Opera Ve Bale Festivali: 22 Ağustos- 3 Eylül, toplam 5 etkinlik
26. Uluslararası Aspendos Opera Ve Bale Festivali: 1-18 Eylül, toplam 9 etkinlik
Sizler bu satırları okurken, biletler de sanırım satışa çıkmış olacak.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
Bu yazı Andante dergisinin Haziran 2019 sayısında yayımlanmıştır.