Londra'daki Kraliyet Müzik Akademisi mezunu, Donizetti Müzik Ödülleri'nde “yılın piyanisti” seçilen AyseDeniz Gökçin, Milano Piano City (Piyano Şehri) Festivali'nde Mayıs sonunda 3,000 kisilik seyirci kitlesine konser verdi. Italya'da Adele ve Justin Bieber'in da içinde olduğu genel listede 55 numaraya yükselen Nirvana Project Albümü'nü sunan AyseDeniz, 26 Haziran'da Portekiz'in Groove Cascais Festivali'nde, 30 Haziran ise Berlin'in Silent Green Konser Salonu'nda birer piyano resitali verdi. Içinde Michael Jackson'dan Beethoven'a, klasik piyano icin düzenledigi türkülerimizden kendi bestelerine kadar geniş birer program sunan AyşeDeniz'in Berlin konseri sonrası, “classyberlin” imzasıyla yayımlanan yazıda, genç piyanistimizden övgüyle söz edildi. Yazı aynen şöyle:
“Klasik piyanistlerden bir rock yıldızı olamaz mı diyorsunuz? Bir daha düşünün. Daha iyisi, bu ateşli, parlak ve ilham veren genç piyanist AyşeDeniz Gökçin’i bir kez daha dinleyin.
Türk müzisyen yeni albümünü tanıtmak amacıyla, Almanya'da ilk konserini Silent Green Kulturquartier’de verdi.
Bu terk edilmiş krematoryumdan dönüştürülen konser salonunda AyşeDeniz’in sahneye çıkmasını beklerken konserin nasıl gelişeceğinden biraz endişeli ve heyecanlıyım. Klasik müzik ile grunge arasında örtüşme (crossover) olacağını biliyorum fakat tam olarak ne beklemeliyim bilemiyorum. Bana göre klasik müzik çoğu zaman katı kuralları olan, tümüyle planlanmış ve mükemmeliyetçidir. Buna karşılık Nirvana’nın grunge'ı ise,tam tersine sınırları, kuralları ve mükemmeliyetçiliği aşar.
Acaba klasik müzikte eğitilmiş piyanist, bu tümüyle farklı tazları birleştirebilecek mi diye merak ediyorum.
Ve tabii ki evet. Sadece Nirvana’yı klasik tarzda düzenlemekle kalmayıp, çeşitli janrların dâhiyane müzik parçacıklarını derleyerek, sanki ham metalden som altına çeviriyor. Bir yudum romantik Chopin, bir kaşık Gregoryan şarkı, bir tutam polifonik seslendirme, şurda burda bir kaç damla klasik Beethoven ve bunları Kurt Cobain adı altında füzyonlayarak dahice, fevkalade, kışkırtıcı ve tahrik edici olağanüstü bir şey ortaya çıkmış.
Konser boyunca AyşeDeniz Gökçin bizlere çok farklı duygular hissettiriyor. Bazan kompoziyonları vahamet ve acı dolu, arka planda önceden kaydedilmiş ince, hafif sesler kullanarak dinleyenleri karanlık bir atmosferle sarmalıyor. Fakat çok derinlere gömülmemize de izin vermiyor. Düzenlemelerinde daima köşeyi dönünce karşımıza çıkacak yeni bir şeyler, dengelemek icin daima bir ışık var. Klasik eğitimininden gerçekten çok iyi faydalanmasını biliyor ve klasik kompozisyonun tüm dramını, kıvrım ve büklümlerini kullanarak yorumlarını dinleyici için beklenmedik ve heyecan verici hale getiriyor. Elektronik vuruşları o kadar zerafetle yapıyor ki, bunların klasik piyano sesi ile birleştirilmesi adeta en tabii şeymiş gibi geliyor.
Performansı oyun oynarmış gibi tüm benliğine nüfuz ediyor, öyle ki adeta sonunda kopan alkış tufanı onun için hiç bir şey ifade etmiyor. Tek isteğinin müzik yapmak olduğu izlenimini veriyor.
Ne kadar yetenekli bir kadın! Kuşkusuz gelecekte ismini daha çok duyacağız.”
(1 Temmuz 2016 classyberlin)