ABD ile vize krizi patlak verince öncelikle aklıma orada değişik kurumlarda öğrenimlerini sürdüren ve çalışan genç Türk müzisyenleri geldi. Yoksa kabak pek çok kişiyle birlikte onlarında mı başında patlayacaktı? Neyseki sadece yeni vize verilmesinin durdurulduğu ortaya çıkınca, bu durum gitme hazırlığı yapanları etkilediği için, az da olsa yüreğimize su serpildi.
Amerika'daki müzisyenlerimizden biri de, arp solisti Beste Toparlak'tı. Lisans diplomasını Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı'ndan Müjgan Aydın'ın öğrencisi olarak alan beste toparlak (d. 1988), yüksek lisansını Almanya'da “Hochschule fur Musik und Theater-Hamburg”da, Viyana Filarmoni Orkestrasi solo arpisti Xavier de Maistre ile yaptı. Amerika’nin iyi müzik okularından biri olan Indiana Üniversitesi “Jacobs School of Music”de Artist Diploma adı verilen “Olağandışı Yetenek Bölümü'ne burslu olarak secilerek tanınmış üç büyük isimle, Profesor Susann McDonald, Philadelphia Orkestrasi arpisti Elizabeth Hainen ve solist Florence Sitruk'la çalışmaya başladı.
Bugünlerde yeni bir heyecanla, hedefine koyduğu yarışmaya hazırlanıyor. Amacı altın madalya ile 5.000$ tutarındaki ödülün sahibi olmak. Bu değişik yarışma “The 2018 Medallion International Artists Competition” başlığını taşıyor
Toparlak, ilk aşamayı, istenilen video üzerinden yapılan değerlendirme sonucu 10 kişilik finale kalarak aştı. Ama zannetmeyin ki finalistlerin hepsi arpist! Bu değişik yarışma her yaşta, her uyruktan müzisyenlere açık ve bu yıl finalde yarışacak olan Toparlak, ilk katılımcı Türk ve tek arpist. Diğer finalistlerin beşi kemancı, biri piyanist, biri flütçü, biri klarnetçi, biri de soprano.
Final 31 Mart'ta Atalanta'da bir Afro-Amerikan orkestrası olan Orchestra Noir'in evsahipliğinde yapılacak. Tahmin edebileceğiniz gibi tüm üyeleri zenci olan bir orkestra bu ve büyük ilgi görüyor... Ancak 10 finalist arasında hiç zenci yok. Çoğu deneyimli sanatçılar. Beste Toparlak'ın da orkestra eşlikli konçerto ve solo deneyimleri yabana atılır gibi değil. Hamburg Şehir Operası'ndan Bilkent Senfoni'ye, NDR Senfoni'den CSO'ya yurtdışında ve Türkiye'de çaldığı pek çok orkestra var. Muhiddin Dürrüoğlu, Wolf Kerschek, Eda And, Matti Pakkanen, Xiao Fu gibi bestecilerinin müziklerinin ilkseslendirmelerini yaptı. Her yil Indianapolis’te duzenlenen ve tüm enstrümanlara açık “Matinee Musicale Müzik Yarışması”nda arp ile ikinciliği elde etmiş olması da benzer bir yarışma deneyimi.
Beste Toparlak'ı çaldığı gençlik orkestralarından itibaren Türkiye'de çok dinledim. Amerika'da düzeyinin üzerine daha da çıkmış olmalı. 2018 Mart'ın da diğer 9 finalisti sollayıp madalyaya ve ödüle ulaşmasını diliyorum. Beste birinci olursa, gene Indiana Üniversitesi'nde master yapmış, 2009'da Brezilya'nın başkenti Rio de Janerio'da verdiği konser sonrası Air France uçağının Atlas Okyanusu'na düşmesi sonucu yaşamını yitiren Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğretim görevlisi ve Arp Anasanat Dalı Başkanı, Fatma Ceren Necipoğlu'nun ruhu da şâd olacaktır.
***
Beğendiği yerde çalan kemancı...
Ankara'da “beğendiğim yerde çalarım” diyen bir kemancımız var. CSO ikinci keman grubu üyesi Nevzat Kalender. Onun hedef kitlesi sokaktaki ya da kapalı mekanlarda gezinen insan. Çünkü amacı, klasik müziği dinleterek sevdirmek. Dolayisiyle hedef kitlesi arasında ben yokum. Bu nedenle de hiç bu etkinliğine tanıklık edememiştim.
Nevzat Kalender geçtiğim Eylül ayında Fethiye Benyamin Sönmez Klasik Müzik Festivali'nde karşıma çıkmaz mı? Böylece onun köyde-kentte, gündüz-gece anfisini yerleştirip, gece ise ışın yayını renklendirip yaptığı gösterilerden birine tanıklık etme olanağını yakaladım. Hem de genç yaşında yitirdiğimiz “viyolonselin dâhi çocuğu” Benyamin Sönmez'in adının verildiği, ortasına da büstünün yerleştirildiği parkta, viyolonsel yarışmasının Alman jüri üyeleriyle ve genç müzisyenlerle birlikte.
Amaç, müziği halka, sokaktaki insana sevdirmek olduğu için Nevzat'ın ezgisel, kulağa hoş gelecek parçalardan oluşan bir repertuarı var. Toplananlardan arkalardakilerin de duyması için sesi çok açtığı zaman biraz cızırdayan anfi-hoparlörünü belki kapalı mekânlarda kullanmasa da olur.
Nevzat'a “ışın yayı” meselesini de sordum. Tahmin ettiğim gibi Markov'un elektro kemanıyla yaptığı kırmızı ışık saçan ışın kılıcı numarasından etkilendiğini, ancak kendine ışın yayını mavi olarak hazırladığını söyledi.
Peki, “Nevzat bugüne kadar nereleri beğendi?” diye sorarsanız tavsiyem; facebook/beğendigimyerdecalarim adresine girip bir göz gezdirmeniz. Nevzat Kalender, “Herkes kapısının önünü temiz tutsa...” mantığıyla, sokaktaki adama klasik müziği sevdirmek, beğendirmek için kendi üzerine düşeni yaptığına inanıyor. Artık konser salonlarındaki piyano eşlikli resitallerinde de aynı mottoyu kullanıyor. Devam Nevzat, devam...
Bu yazı Andante Dergisi'nin kasım 2017 sayısında yayımlanmıştır.