Türkiye'nin önemli sorunlarından biri, kurumsallaşma konusunda yaşanıyor. Müzikte de böyle... Bir rektör, bir konservatuvar müdürü değişiyor, bakıyorsunuz tam kurumsallaşma yoluna girdi dediğiniz, yarışma, festival gibi periyodik etkinlikler kaldırılıveriyor. Ya da etkinliğin lokomotifi durumundaki kişi, bir nedenle ayrılıyor o gidince etkinlik de bitiyor! Geride kalanlar “çok yararlı etkinlikti, biz bunu devam ettirelim” demiyor! Kimileri silbaştan yapmaya meraklı. Bunun da genellikle “sil” bölümü başarılı oluyor ama arkasından “baştan” gelmiyor! Şimdi 20'li, 30'lu yaşlarındaki genç müzisyenlerin CV'lerine bakınca görüyoruz, günümüzde yaşamayan o kadar çok geliştirici-yarıştırıcı etkinlik düzenlenmiş ki...
Bereket, Türkiye Gitar Buluşması gibi 11. yılına ulaşma başarısı gösteren etkinlikler de var. Bunda da en büyük etken, kurucu yönetmen-koordinatör Kağan Korad'ın çabalarına Bilkent Üniversitesi Rektörlüğü ile MSSF Dekanlığının verdiği destek. Korad'ın bu etkinliği diri ve canlı tutması, proje geliştirmesi, her yıl yeni bir tema oluşturması, gitar camiasına yeni eserler kazandıracak buluşlara yönelmesi ve her kesimle olumlu ilişkileri nedeniyle bunları yaşama geçirme konusunda kendi üniversitesi dışında da destekler bulabilmesi sayesinde...
Şu ana kadar katılımcıların kişisel gelişim anlamında sağlanan yararların ötesinde, gitar için yeni besteler kazandırılması, bunların icra edilerek kayıt altına alınmasının, Türk müzik arşivini zenginleştiren elle tutulur iki somut örneği, ÇAĞSAV Müzik etiketi altında yayımlanan “Gitarla Buluşma” ve “Türk Gitar Konçertoları” başlıklı 2'şer CD'den oluşan albümler:
https://www.opus3a.com/f/cagsav-muzik/a374e0c29652aa46221ef56f178ff1ec
NİYE YERLİ EDİSYON?
Bu yıl 28 Haziran-1 Temmuz günleri arasında düzenlenen 11. Türkiye Gitar Buluşması'nın ana temasını kağan korad “Yerli Edisyon” adı altında belirlemişti. Amaç, yıllar içinde yetişen Türkiye ve yurtdışındaki gitaristlerin katılımcılara deneyimlerini aktarması, bir süredir konser vermeyen bazı değerli akademisyenlerin yeniden sahneye kazandırılması, iyi solistik düzey yakalayan gençlerin sahnede kendilerini göstermeleri ve buluşmaların vazgeçilmez özelliği olan, katılımcıların deneyimli hocalarla ders yapmasıydı.
Günümüzde klasik gitar icracılarımız arasında “üst düzey” olan Celil Refik Kaya ile Eren Süalp, katılımcılar arasındaydı ama icracı olarak değil, deneyimlerini sözlü olarak aktaran birer “deneyim sahibi gitarist” olarak. Kaya ve Süalp bu yıl konsertist değildi. İcracı olarak ise, bu ikiliye Emre Gökalp'ın (d. 1988) katılarak “üst düzey” nitelendirmesini hak ettiğini gördük. Benim “parmak cambazlığı” diye nitelendirmeyi sevdiğim tel üzerindeki hız ve ajilitesi, klavyedeki sağlamlığı ve tınısal güzelliği ile Gökalp'in artık uluslararası dolaşımda iyi bir yer edinme gayretine girmesini bekliyorum.
KONSER , DERS VE SÖYLEŞİLER
Öğle ve akşamları ikişer konserde resital veren değişik dönemlerden gitaristlerimiz şunlardı: Çavgın Çıngıt (d.1995), Namık Ataman (d.1988), Atakan Meşekıran (d.1983), Kerim Altınörs (d. 1981), Timur Dersuniyelioğlu'nu (d.1992), Bahar Türker (d. 1994), Berk Günay (d.1995), K. Çağatay Azat (d. 1988), , Ozan Akyatan ( d. ? ), Ozan Sarıtepe (d.1982), Onur Alakavuklar (d. 1991), Cem Çeliksırt ve Quarteti ( Ayşe Çağlak, Didem Güzel-keman, Belma Tahan- viyola, Beste Ünal-viyolonsel) . Vural Kahraman ise konser giysisini kuşanmış sahneye çıkacağı saati beklerken bir talihsizlik yaşadı, eşinin âni rahatsızlığını haber alarak hastaneye koştu.
Buluşmada yurt içi ve yurt dışında yarışma ve konserleriyle önemli başarılara imza atmış dört önemli genç gitaristimiz, Ayşegül Koca, Celil Refik Kaya, Eren Süalp ve Ozan Sarıtepe birer ustalık dersi verdi. Ayrıca çok sayıda genç gitar öğrencisi değişik kentlerdeki müzik eğitim kurumlarından gelmiş, deneyimli, yetkin öğretmenlerle birebir dersler yaptı. “Gittim, Gördüm, Yendim” başlıklı söyleşilerde ise, Dünyadaki üst klasmanda yer alan, yarışmalardan birincilik ve birçok derece kazanmış olan gitaristlerin, yarışmaya hazırlanma aşaması, strateji ve yarışma atmosferi konusunda izleyicilerle paylaşımları yer aldı. Söyleşen üç gitaristimiz Celil Refik Kaya, Eren Süalp ve Emre Gökalp'ti.
Başlığı esprili biçimde “Komşuda Pişer Bize de Düşer” biçiminde saptanmış söyleşilerde ise,
eğitimini yurt dışında sürdürmekte olan gençlerimiz, yurt dışındaki eğitimlerinde yöntem ve yaklaşım açısından gitar çalışmalarında oluşan farklılıkların neler olduğu ve kendilerine en fazla yarar sağladığını hissettikleri çalışmaları uygulamalı olarak paylaştılar. Bakın bu genç gitaristler kimlerdi: Berk Günay (Avusturya, Universität Mozarteum Salzburg), Çağatay Azat (Hollanda, Conservatorium Maastricht), Timur Dersuniyelioğlu (Hollanda, Conservatorium Maastricht), Bahar Türker (Almanya, Münih, Master).Bu gitaristlerden Çağatay Azat ülkeye döndü ve Antalya'da serbest gitarist olarak çalışıyor.
Gitaristlerimizin, barok dönemden günümüzün yaşayan bestecilerine geniş bir dağardan seçim yapmaları, az bilinenlere de yönelmeleri camianın gelişiminin göstergelerinden biriydi. Çağatay Azat'ın kendi düzenlemeleri, Onur Alakavuklar'ın Györg Ligeti'nin Viyolonsel Sonatı'na Kostas Tosidis'in gitar için yaptığı düzenlemeyi seslendirmesi ve Cem Çeliksırt'ın günümüzün yaşayan önemli gitar bestecesi Leo Brouwer'in Beatles parçalarına yaptığı yeni besteyi Türkiye'de ilk kez çalmaları dikkati çekiciydi.
Cem Çeliksırt (d. 1987) sanatta yeterlilik derecesini Almanya'da Detmold Akademi'den almış, daha önceki buluşmalarda resital ve konçerto seslendirmesiyle kendini göstermiş bir gitaristimiz. Artık Ankara'da Başkent Üniversitesi'nde öğretim görevlisi. Buluşmalara verdiği önemi, bir “proje” çalışmasıyla gösterdi. Kübalı besteci L. Brouwer'in yedi Beatles parçasına gitar ve yaylı dörtlü için yaptığı düzenlemeyi, genç müzisyenler Onur Evren, Ayşe Çağlak (keman), Belma Tahan (viyola), Beste Ünal ( viyolonsel) ile hazırlamıştı. Bu kapanış konserinde, dinleyici eserleri zevkle dinledi. Brouwer, Beatles temalarını yaylılar için yeniden bestelemiş, vokaldeki vurguları gitara yüklemişti.
Çeliksırt'ı kendi gitar icrasının yanısıra, dörtlüyü oluşturması, hazırlaması, yaylıcıları da işi ciddiye alarak yeterli provayla işi kotarmaları nedeniyle kutlamak gerek.
Katılımcılar, ders ve konser-söyleşi aralarında fuayedeki gitar fuarında yer alan 15 yapımcının gitarlarını denediler. Başkent Müzik Evi'nin zengin standında yer alan M.Adalid Catedral gitarı büyük ilgi gördü. Başkent Müzik Evi, Avusturya Büyükelçiliği ve Bilkent Klasik Gitar Kulübü ile birlikte etkinliğin sponsorlarından biriydi. Ayrıca gitarlar genç yıldız Özberk Miraç Sarıgül'ün her biriyle aynı parçayı kısaca çalmasıyla tanıtıldı. Yapımcılar Arif Türker Gündoğdu, Can Oral, Çağdaş Yazıcı, Ejder Pamukçu, Erdal Yapıcı, Erdem Kapan, Erpa (Parvaneh Alivand-Ehsan Roghani), Mehmet Ali Sezen, Mehmet Doğru, Orhan Ümmetler, Ozan Mustafa Telli, Sinan Rıfat Önengüt, Suat Çağlayan, Meysam Aamer, Süleyman Aslan gitarlarıyla ilgili bilgi verip fiyatını açıklayarak gitaristlere bir yelpaze sundular.
Etkinlik tamamlanıp katılımcılar Bilkent'ten ayrılırken Kağan Korad'ın kısa değerlendirmesini istedim. Günümüz Türkiyesinde iç acıcı bir değerlendirme yaptı: “ 11. türkiye gitar buluşması her yıl olduğu gibi camianın büyük katılımıyla coşku içinde tamamlandı. Yurdun tam anlamıyla her tarafından gelen yüz ellinin üstünde gitarist, hoca, gitar yapımcısı ve gitar sever buluşma boyunca etkinliklere gösterdikleri tam katılımla bir şenlik havası yarattı. Farklı konulardaki bir çok etkinlik arasında özellikle genç kuşak gitaristlerimizin seviyesindeki olağanüstü yükselme ve Türk gitar yapımcılarının dünyadaki üst standartları yakalama konusundaki ilerlemeleri şaşırtıcı düzeydeydi. Şüphesiz ki buluşmayı buluşma yapan unsurlardan birisi de konser sonrası gece yer alan Mozart Cafe saati; açık havada öğretmen, öğrenci herkesin bir arada sohbet edip vakit geçirdiği bu sosyal ortam camianın birbiriyle kaynaşması ve kurulan sağlam dostlukların tohumlarını atıyor. İnanılmaz bir desteğin ve olumlu enerjinin hissedildiği böyle bir etkinliğin organizatörü olmak tüm emeklerin karşılığını veriyor, ben kendimi böylesine samimi, içten ve sıcak bir ailenin parçası olduğum için çok şanslı hissediyorum.”
Andante Dergisi Ağustos 2018 sayısında
Şefik Kahramankaptan'ın başkentten yansımalar
sayfasından yayımlanmıştır.