“ Ne yazık ki, ülkemizdeki senfoni orkestralarına uzun yıllardır kadrolu sanatçı sınavı açılmadığından, mevcut kurumlardaki eksikler haftalık sözleşmeli misafir sanatçılarla tamamlanmaya çalışılmaktadır.
Öncelikle, bizlere uzun zamandır, mesleğimizi icra ederek geçinme olanağı tanıdıkları için, konu hakkındaki desteklerini hiç esirgemeyen, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası’na teşekkür ediyoruz.
Devlet Opera ve Balesi’ndeki Eylül -Temmuz ayları arasını kapsayan sezonluk sözleşmenin aksine, orkestralarda sezonluk sözleşmeyle istihdam şekli resmi olarak bulunmadığından, biz kadrosuz sanatçılar, haftalık/aylık sözleşme ile çalışmaktayız.
Bilindiği üzere, çalıştığımız kurumlar, sanatta çok gerekli olan birliktelik, bütünlük ve aynı akustik geleneği yakalamak üzere, bizleri genelde haftalık değil, sezonluk olarak çalıştırmayı tercih etmektedirler. Ancak, ilgili yasa ve yönetmeliklerde, bu yönde hiçbir düzenleme bulunmamaktadır, dolayısıyla kimi kurumlar sezonluk sanatçı sınavı yapmış olsalar dahi, hukuk önünde bunun bir geçerliliği olmadığından, bu bir hafta sonrası için yasal bir güvence vermemektedir.
Bu nedenle bir sonraki hafta veya ay, o kurumla çalışıp çalışmayacağımız, yalnızca kurum yönetiminin tercih ve iyiniyetine bağlı olmaktadır. Bu da güvencesiz, endişe içinde, ve yasal dayanaktan yoksun biçimde çalışmamıza neden olmaktadır.
Sözleşmeli misafir sanatçılar olarak Devlet Senfoni Orkestraları’nın konser sezonu olan Ekim ayından mevzuata göre sezonun sona erdiği Haziran ayına kadar 8 aylığına, aylık veya haftalık takviye sanatçı olarak yasal dayanaktan yoksun biçimde çalışmaktayız. Bu aylar içerisinde, çalıştığımız günlerin karşılığı olarak aylık periyodlar halinde sağlık ve emeklilik sigortamız yapılmakta, yaz aylarında ise, hem gelirimiz kesilmekte hem de bu primler yatırılamamaktadır.
On-oniki yılını konservatuvar eğitimine vermiş, kimimiz yüksek lisans dahi yapmış bizlerin, çalışma şartlarımızdaki bu güvencesiz duruma ek olarak, konunun mali eşitsizlik yönü de bizleri mağdur etmektedir. Kurum dışından gelen, kamu kurumlarının başka birimlerinde kadrolu sanatçılar, orkestrada misafir sanatçı olarak 2 hafta çaldıkları takdirde bizim 1 aylık gelirimize eşdeğer ödeme almaktadır. Yani kamuda kadrolu olmayan bizlere, bu misafir sanatçıların yarısı kadar ödeme yapılmaktadır. Kamuda kadrolu olup ta, yanyana görev yaptığımız meslektaşlarımızla yaptığımız işin hiçbir farkı yoktur ama eşit olmayan gelir eksikliğimiz söz konusudur.
Bu güvencesiz, bir sonraki hafta veya ay, çalışıp çalışamayacağımızı bilmediğimiz, yalnızca bizlere destek olup söz veren yöneticilere güvenerek sezonluk çalıştığımız bu işi, pek çok başarılı meslektaşımız iş güvensizliği nedeniyle bırakmak zorunda kaldı ve, başka iş alanlarına yöneldiler. Senfoni orkestralarında yaklaşık 10 -15 senedir sözleşmeli takviye olarak çalışmakta olan meslektaşlarımız bulunmaktadır. Bu çok uzun bir süredir. Diğer meslek birimlerinde uygulanan, yeni yasal düzenlemelerle kapsamı arttırılan “sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi” hususunda sanatçıların dışarıda bırakılması ciddi bir haksızlık ve mağduriyet yaratmaktadır.
Güvencesiz durumumuzdan dolayı birçoğumuz, yazın gelirimiz olmadığından, kira ödeme riskini alamayarak otel odalarında yaşamak zorundayız. Yıllık olarak yaptırmamız gereken enstruman bakımı, tel, malzeme masraflarımız küçümsenemeyecek kadar pahalıdır. Örneğin bir takım tel, ve bir adet reçine, 750 Türk Lirası’nı bulmaktadır. Bir çoğumuz yarınımızı bilmediğimizden, evlenmek, çocuk sahibi olmak gibi insani gelecek planları dahi yapamamakta, bir aile kurmamız bile mümkün olamamakta ve psikolojimiz sarsılmaktadır. Hastalık veya doğum nedeniyle çalışamadığımızda gelirimiz kesilmektedir. Bu nedenle anne olan bir sanatçı, bir yandan bebeğini emzirirken, bir yandan çalışmak durumundadır. Yaz aylarında gelirimiz kesildiğinden, başka işlerde çalışıp, ailemizi geçindirmek için büyük maddi zorluklarla boğuşmaktayız.
Çalışma Bakanlığı’nı üzerinde çalıştığı “Kamudaki Taşeron İşçilerin Kadroya Geçirilmesi” çalışmasına bizler de dahil edilmek istiyor ve zorlu şartlarda da olsa, çoğumuzun tek gelir kaynağı olan ödüllü orkestramızın TÜSAK Yasa Tasarısı ile kapatılmasını istemiyoruz.”