Hani "Kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya!" diye bir halk deyimimiz vardır. Eh, besteciyi de kendi haline bırakırsan, tutar Ay'a özel bestelediği müziği göndermeye kalkar! Böylece "Eller Aya, biz yaya" tekerlemesini de tekzip etmiş olur!
Şaka, şaka, ama gerçek.
Çünkü doktora çalışmalarını ABD'de sürdüren besteci-piyanist Erberk Eryılmaz'ın (d. 1989) "Ay mıydı, gün müydü yüzü?" adını verdiği müziği, Dünya'dan Ay'a gönderilen ilk müzik ünvanını alacak, bu onur da bir Türk besteciye ait olacak.
Eğer bu bir piyangoysa, Erberk Eryılmaz'a isabet etmesinde, yüksek lisansını Carnegie Mellon Üniversitesi'nde tamamlamış olmasının büyük payı var. MoonArts rumuzlu bu projenin büyük ağırlığını üniversitedeki "Robotic Institute" sürdürüyor. Projenin öteki ortakları ise Google ve NASA.
Bu yıl sonuna kadar Ay'a 20.3 cm boyunda bir kapsül gönderilecek. Bakın içinde neler olacak:
33 sanatçıdan birer damla kan, dünyanın dört bir yanından nehirlerden getirilen suyun karışımı, bir karı kocanın metin mesajları, bir gazetecinin parmak izi. Dünya kokusu, koku, genetigi oynanmış bazı DNA'lar, gorsel sanatlar ve muzik gibi kultur ve bilimin simgeleri . Ve daha pek çok minik örnek.
İşte bu kapsülün içinde Erberk Eryılmaz'ın müziğinin kaydedildiği bir titanyum plak da yer alıyor.
Türk halk müziğinden beslendiğini gayet iyi bildiğim Erberk'e sordum, "Ay mıydı, gün müydü yüzü?"nü yazarken nereden esinlendin?"
"Bu projenin teması uzerine en yakın olduğunu düşündüğüm aşk ve güzellik tanımları için uzay ve Ay metaforları kullanan bir türküden yola çıkmak istedim ve bu parçayı, çok sevdiğim bir türkü olan Mecnunum Leylamı Gördüm'den ilham alarak yazdım."
"Peki, bizden bir çalgı veya sözcük var mı?"
" Tabii, böyle inanılması güç bir projede muziğin içinde mutlaka Türkçe'nin ve bağlama sesinin olmasını istedim. Hemen parçanın girişinde bağlama ve sesi kullandım."
Erberk Eryılmaz'ın müzikte kullandığı bağlamayı, Hacettepe ADK'ndan arkadaşı Önder Özkoç çaldı, söyledi ve internet üzerinden gönderdi. Müziğin kalanını Erberk'in oradaki arkadaşları seslendirdi. Piyanoyu kendisi, viyolayı eşi Laura Krentzman çaldı. Kemanlarda Dawn Posey ve Alyssa Wang, çelloda Cody Green, kontrabasda Amanda Rice-Johnston, vurmalı çagıılarda Abby Langhorst seslendirmeye katıldı. Kayıt ve bütünlemeyi ise Lim Wei yaparak, müziği , ses haliyle titanyum bir diske yazdı.
İlginçtir, projenin hareket noktası da Anadolu'da olduğuna inanılan Nuh'un Gemisi... İnsanların ilerde Dünya dışında yaşamaya başlaması halinde, ihtiyar gezegenimizin kültürünün unutulmaması ve yaşatılmasını amaçlıyor bu proje... Minyatür bir Dünya Kültür Mirası Müzesi bu... İşte, bu müzedeki tek ses, Erberk Eryılmaz'ın bestesi olacak.
Liseyi Hacettepe ADK'nda tamamladıktan sonra lisans ve lisansüstü çalışmalarını ABD'de Hart School ve Carnegie Mellon Üniversitesi'nde başarılarından ötürü burslu olarak tamamladı. Amerikan Besteciler Birliği'nin davet üzerine en genç üyesi oldu. Çok sayıda ödülü ve seslendirilmiş bestesi bulunuyor. Halen Houston'da bulunan Rice Üniversitesi, Shepherd School of Music'te doktora çalışmalarını sürdürüyor. Viyolacı eşi Laura Krentzman ile Doğu Avrupa ve Orta Doğu kültürlerinin müziklerini seslendirmek amacıyla kurdukları, direktörlüğünü yaptığı Hoppa Project ile konserlerine de devam ediyor.
Erberk'in Ay'a gidecek müziğini merak edenler için bir link veriyorum:
https://soundcloud.com/erberk-eryilmaz/was-her-face-the-moon-or-sunlight
Şefik Kahramankaptan
Bu yazı Andante'nin Ekim 2016 sayısında yayımlanmıştır.