Ankara Hukuk Fakültesi'nin birinci katında kocaman bir kütüphane odası vardı. İri maroken koltuklar, "yazıhane" diye adlandırılan tipten eski ceviz çalışma masaları vardı. Prof. Bülend Nuri Esen'in asistanları kullanırdı bu odayı. Sevgili Uğur Mumcu'yu, Adil Özkol'u, daha sonra Anıl Çeçen'i bu odada tanıdım. Yıl 1968'di. Uğur'la meslekdaş da olunca, yıllar yılı bağımız hiç kopmadı. Onun da bir müziksever olması nedeniyle CSO'nun konserlerinde de karşılaşır sohbet ederdik. "Ankara'nın Taşına Bak"ı pek severdi, nereden bilsin cenaze töreninde yağmur altında onbinlerce kişi bunu kendi ardından söyleyecek..Bu 24 Ocak'ta sevgili Uğur'u 24. kez anıyoruz. Uğur'un anısına size 2001'de yayımlanmış bir yazımı, aradan 16 yıl geçtikten sonra tekrar sunuyorum. Bu, ikisini de Ocak ayında yitirdiğimiz Saygun ve Mumcu'yu ele alan bir yazıydı ve 26-27 Ocak 2001'de CSO el kitapçıklarından birinde yayımlanmıştı.Ne yazık ki, o yazının sonunda yaşama geçirme umudumuzu yüksek tuttuğumuz “uygar bir toplum” projesinden giderek uzaklaşmış durumdayız.
Saygun yıllarca “ulusal çoksesli müzik” için çırpındı. Anadolu kültürünü araştırdı, halkın bağrından kopan türkülerden başlayarak, üzerinde oturduğumuz müzik kalıtını inceledi ve oradan yola çıkarak hem ulusala, hem de evrensele ulaştı.Mumcu da, yıllarca “ulusal, özgürlükçü, demokratik, bağımsızlıkçı” bir anlayışla Cumhuriyet’e sahip çıktı. Türk ulusunun kıvançta, tasada, övünçte gerçekten ortak olabilmesi, ileriye gidebilmesi için kullandı kalemini...Şu anda içinde bulunduğumuz sergievinden bozma konser salonu, Saygun’u da, Mumcu’ya da ağırladı yıllarca... Saygun’un bir müzik adamı olarak bu konser salonunda bulunmasından daha doğal bir durum olamazdı.Mumcu ise samimi bir müzikseverdi. Programdan seçer ve bazı konserleri dinlemek için gelirdi CSO’ya...Saygun da, Mumcu da, bu Cumhuriyet’in çocuklarıydı, “uygar bir toplum” için çalıştılar. Mumcu uygarlık karşıtı çağdışı güçler tarafından yok edildi.Şimdi ikisi de ışıklar içinde yatıyorlar. Cumhuriyet ebediyen yaşayacak ve elbet bir gün Atatürk’ün “uygar bir toplum” projesini büyük ölçüde yaşama geçirmiş olacağız.
***
Saygun-Mumcu: Ortak Payda, Uygarlık ve CumhuriyetŞefik Kahramankaptan
Türk Beşleri’nden Ahmet Adnan Saygun’u 10 yıl önce yitirdik. 84 yaşında, eceliyle öldü Saygun...Araştırmacı gazeteci-yazar Uğur Mumcu’yu ise , 8 yıl önce hain bir suikast sonucu kaybettik...Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, bu haftaki konserlerini Saygun ve Mumcu’ya adadı. Niye Saygun ve Mumcu aynı konserle anılıyor?Çünkü çok önemli “ortak payda” ları var. Öncelikle de, uygarlık ve Cumhuriyet...Saygun, Mustafa Kemal Atatürk’ün “uygar bir toplum yaratma” projesinin önemli araçlarından biri olan müzik devriminin neferlerinden biri olarak seçilen gençlerdendi. Bu amaçla yurtdışına gönderildi ve dönüşünde öğretmen, araştırmacı, şef ve besteci olarak, Mumcu da, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in yozlaştırılması, yıkılarak yerine dinsel esaslara dayalı bir devlet kurulması için çaba gösterenlerin önünde, yazılarıyla, konuşmalarıyla, dalga dalga yayılan güçlü etkisiyle bir engeldi.Mumcu, aynı zamanda, Atatürkçülük kisvesi altında devleti soyan, yolsuzluk düzeninin devam etmesi için demokratik olanakları sonuna kadar zorlayan bir kısım politikacı ve bürokrat için de bir korkulu rüya idi.
(26-27 Ocak 2001, CSO Program Notları)