Son yıllarda âdeta "cadı kazanı"nı andıran Cumhuriyet Başkenti Ankara’da, kendi hâlinde ama huzurlu sayılabilecek bir çalışma ortamında sürekli gelişmekte olan bir konservatuvar bulunuyor: Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuvarı.
Bir vakıf kurumu olan Başkent Üniversitesi çatısı altında böyle bir oluşuma gidilmesi, tümüyle kurucu rektör Prof.Dr. Mehmet Haberal’ın isteğiydi. 2003 yılında Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi bünyesinde kuruldu ve üç yıl sonra, 2006 yılında konservatuvar olarak yeniden yapılandırıldı. Şu anda 109 lisans ve yüksek lisans öğrencisi, 22 de değişik yaşlarda sertifika öğrencisi bulunuyor. 22 kadrolu, 20’si dışardan gelen toplam 42 öğretmene sahip.
Lisans ve lisans-üstü düzeylerde eğitim veren bu konservatuvarı, bünyesinde bulundurduğu Orkestra Akademik Başkent’i 29 Ekim 2003’te kurulduğundan bu yana izledim, kimi gelişmeleri ve konserleri okuyucularımla zaman zaman paylaştım. Şimdi, 2015’in hemen başında, umut verici gelişmeleri duyurmanın tam zamanı.
*
Kompozisyon, Müzik Teorisi, Piyano ve Arp, Gitar, Orkestra Şefliği, Koro Şefliği, Yaylı Çalgılar, Üflemeli Çalgılar, Koro Şarkıcılığı, Opera Şarkıcılığı ve Popüler Müzik Şarkıcılığı dallarında lisans programları bulunan BÜDK, üniversitenin Bağlıca Yerleşkesi’nde inşa edilmiş ilk binalardan birinde eğitim etkinliklerini sürdürüyordu. Orkestra Akademik Başkent ise, özel üniversite alanında Prof. Dr. Haberal’ın kendine rol modeli olarak aldığı Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın adını taşıyan konferans salonunda veriyordu. Her iki mekân da esas amacı karşılamıyordu.
2013’te yerleşkeye girişin sağ tarafında devasa bir binanın yükselmekte olduğunu gördüm. Vakfın inşaat işlerinin başında bulunan Haberal’ın oğlu Erkan Haberal’ın günbegün izlediği bu yapı, bir sosyal-kültürel kompleksti aslında…
Konservatuvar Müdürü Prof. Ertuğrul Bayraktarkatal ile Müdür Yardımcısı ve OAB Müzik Yönetmeni şef Ertuğ Korkmaz’dan "yeni binalarımız yolda" haberini aldığımda meraklandım. Konservatuvar binası ve yeni konser salonunun kaba inşaatını geçtiğimiz ilkbaharda gördüm. Geçtiğimiz Aralık ayında ise binayı bitmiş ve öğretime açılmış haliyle gezdim. Konser Salonu’nun ise çatısı kapanmıştı.
Konservatuvar, artık günümüz yapı teknolojileri kullanılarak, yeterli çalışma odaları, sınıflar ve yönetsel bölümleri içeren uygar bir binada öğretimi sürdürüyor. Değerli dost Prof. Bayraktarkatal’la binayı gezerken, dersleri bölmemek, kimseyi rahatsız etmemek koşuluyla bazı kapıları da araladık. Örnek bir öğretmen odası olarak, Müzik Bölümü’nde Piyano-Gitar-Arp Ana Sanat Dalı’ndan Yrd. Doç. Dr. Sibel Sarıca Gündüz’ün odasını gördüm. Odalar birbirine ses geçirmiyordu ve kendi içinde rahatsız edici olmayan yumuşak bir akustiğe sahipti. Bir sınıfın kapısını araladığımızda ise, operamızın emektarlarından tenor Edip Arman, bir şan öğrencisini çalıştırıyordu.
Bir başka sınıfta ise birebir popüler müzik şarkıcılığı çalışan öğretmen ile öğrencisine tanık oldum.
*
Konservatuvar binası, geniş bir geçişle konser salonunun sahne gerisine bağlanıyor. Burada orkestracılar için giyinme ve çalışma odaları başta olmak üzere gerekli altyapı bulunuyor.
Salon, parter ve balkon olarak 600 kişilik dinleyici kapasitesine sahip olacak. Tavan yüksekliği salonun akustik koşulları bakımından umut verici görünüyor, kişi başına düşen hava hacminin 13.5 metreküp olması, uluslararası standartların yakalandığını gösteriyor. Salonun akustik ölçüm ve tasarımı, İstanbul’daki Talayman firması tarafından yapılıyor.
Dinleyiciler kadar müzisyenlerin konforu yeterince düşünülmüş. Solist ve şef odalarında duş ve dinlenme bölümü yer alıyor. Yeni gelecek olan üç adet konser piyanosunun korunması için gerekli iklimlendirme yapılıyor, sahneye giriş ve çıkış için rahat bir trafik düzeni sağlanıyor.
Sahne hayli geniş tutulmuş, arkasında 60 kişilik koro yükseltisi yer alıyor. Koronun bulunmadığı konserlerde buraya dinleyici de alınacak. Peki, 2015-16 sezonuna bu yeni salonda başlaması amaçlanan Orkestra Akademik Başkent’te bir dönüşüm yaşanacak mı?
Bu sorunun yanıtı hayli sevindirici ve umut verici. Müzik Yönetmeni şef Ertuğ Korkmaz, halen 26 kadrolu üyesi bulunan orkestraya yeni yılın ilk yarısında açılacak sınavla 8 yaylı çalgıcı daha alınacağını, salon tamamlanırken 22 üflemeli-vurmalı çalgı sanatçısıyla ikili orkestra oluşumunun tamamlanmasının hedeflendiğini söylüyor. İki yıl içinde de hedef üçlü bir orkestra yapısına kavuşmak. Sanırım orkestranın adı da Başkent Senfoni veya vakıf-üniversite örgütlenmesi içindeki yapısına göre Başkent Filarmoni’ye dönüşecektir.
Şimdi bize sabırsızlıkla 2015-16 sezonunun başlangıcını beklemek düşüyor. Bakarsınız bu vizyon sahipleri, konser salonuna yerleşik bir org bile yaptırtıp yerleştirirler. Niye olmasın?
*
Hârika bir kütüphanenin, sergi amaçlı geniş bir fuayenin de yer aldığı bu sosyal-kültürel komplekste, sanat icra edilebilecek bir mekânın daha yapımı sürüyor. 1500 kişi kapasiteli, parter ve balkonları bulunan çok amaçlı bir salon bu. Sahne ve yüksek sofitoyu görünce, bu salonda opera ve bale temsillerinin de verilebileceğini düşünüyorum. Ama ne yazık ki, inşaatta "orkestra çukuru" göremiyorum. Önemli bir eksik.
Acaba bu safhada sahnenin altına biraz girilip, parterin önündeki üç-beş sıradan vazgeçilerek bu yapıya orkestra çukuru eklenebilir mi? Umarım, teknik yönetim tarafından yeni bir değerlendirme yapılır.
*
Yeni Konservatuvar binasını gezerken bir de sürprizle karşılaştım. Odalardan birinin kapısındaki isimlikte Dr. Hafez Modirzadeh yazılıydı. Yoksa İranlı bir öğretim görevlisi de mi almışlardı?
Amerika’daki San Fransisco Devlet Üniversitesi Müzikoloji Bölümü’nden, saksafoncu, kısaca "Modir" diye tanınan bu müzik insanının Fullbright bursuyla, üç aylık bir araştırma için Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na geldiğini öğrendim. Tanıştık. Makamların yapıları, makamsal armoni, çeyrek sesler gibi konular üzerine araştırma yaptığını, Başkent’e konunun sayılı uzmanlarından Prof. Ertuğrul Bayraktarkatal’la çalışmak için geldiğini söyledi. Kemal İlerici’nin dörtlü armoni teorisini de öğrenmişti. Yarım saat sonra piyanolu sınıflardan birinde buluşacaklarmış.
Sınıfta yarım bir konser piyanosuyla, komalı seslere göre akort edilmiş bir duvar piyanosu vardı. Modirzadeh soruyor, Bayraktarkatal piyanoda çalıp göstererek yanıt veriyordu. Tartışmanın içinde Ertuğ Korkmaz da yer alıyordu. Bu ders, Modirzadeh’in kuşkuyla yaklaştığı bir kaç konuda ikna olmasıyla sona erdi. Burada bulunmak ve çalışmaktan memnun muydu? "Benim yaptığım iş için ideal bir ortam. Çok memnunum. Kendi üniversitemden "sebatical" aldığımda buraya dönüp çalışmalarıma devam edeceğim" dedi.
Şefik Kahramankaptan
Andante dergisinin Ocak 2015 sayısında yayımlanmıştır.