Ağzıma mikrofonu uzatıp ne düşündüğümü sorduklarında, “ Demek ki vefa, sadece İstanbul'da bir semtin ve meşhur bozacının adı değilmiş” diye söze başlamaktan kendimi alamadım. Eskişehir'de Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Yerleşkesi'ndeki “Salon 2003” konser salonuna, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarına kuruluş ve gelişimine büyük emek harcayan Koral Çalgan’ın (d. 1940) adının verilişi dolayisiyle, fuayedeydik. Bazı toplantılar için bir haftalığına Kaş'tan Ankara'ya gelişime denk gelince, yapılan davete memnuniyetle icabet etmek üzere atlayıp trene 9 Ekim'de Eskişehir'e gitttim.
Salonunun yeni adı girişten itibaren pek güzel vurgulanmıştı. Pirinç harflerle bina girişinin alnına koral Çalgan SALONU mıhlanmıştı. Fuayede salon girişinin yanına Çalgan'ın fotoğrafının da yer aldığı, hangi nedenle salona adının verildiğini anlatan bir levha da yerleştirilmişti. Çalgan'ı CSO viyola grubunda çaldığı, konservatuvarda ders verdiği yıllardan bu yana tanırım. Hiçbir zaman sadece “çalgıcı” olmamış, araştırmacı, girişimci kimliğiyle de öne çıkmış, başarıyla kültür bürokratlığı da yapmıştır. Türkçesi düzgündür, eli kalem tutar ve müzik alanında pek çok kitabı okuyucuya kazandırmıştır.
Tören sırasında Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Güler Günsoy, Çalgan için “Hocaların Hocası” nitelendirmesini yaptı. Doğrudur, bugün Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğretim üyelerinin bir bölümü Koral Çalgan'la 11 yaşında eğitime başlamış, ADK'yı bitirdikten sonra Eskişehir'deki genç kadroyu oluşturmak üzere gelmiş müzikçilerdir. Şimdi hepsi konservatuvarda hocalık yapıyor. Hepsinin de hocalarının boynuna sarılışı, ona saygıları ve sevgilerini sunuşları doğrusu görülecek manzaraydı. Koral Çalgan da çok duyguluydu, tören ve konuşması sırasında dokunsan ağlayacak durumdaydı, zaten sonuna doğru birkaç damla gözyaşını gördük.
Tören, Cihat Aşkın ve Gökhan Aybulus'un müzik dinletisi ile başladı. Çalgılarında “ustalık” ünvanını hak eden iki müzisyen, Türk ve yabancı bestecilerden rahat dinlenir bir program sundular. Aşkın'ın ünlü “Haydar Haydar” düzenlemesini bis olarak sunması dinleyiciyi hayli heyecanlandırdı.
Törende Çalgan'ın kurup yönettiği Anadolu Yaylı Çalgılar Orkestrası'nın ilk konserinin afişi çerçeveli biçimde kendisine armağan edildi.
Öyküyü Çalgan'ın ağzından dinlemekte yarar var:
“Değerli konuklar, böylesine büyük ve anlamlı bir ödül ile onurlandırılmak, insanın hayattayken yaşayabileceği en büyük mutluluktur. Başta, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı olmak üzere hepinize teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bugün verilen ödül, bana Eskişehir’de verilen ilk ödül değildir. 28 Eylül 1998 tarihinde, üniversitemizin senato kararı ile fahri doktora unvanı verilmişti. Anadolu’nun bu güzel kentinde bulunan üniversitemiz, ilklerin üniversitesidir. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı kuruluşundan çok kısa bir süre sonra oluşturduğumuz çocuk orkestrası ve akademisyenlerden oluşan oda orkestrası ilkler arasındadır. Kentin, kültür ve sanat yaşamına büyük değer katan orkestra, tiyatro gibi profesyonel kurumlar kazanılmıştır. Oda orkestrası ile yaptığımız yurtiçi turnelerimizde, konser verdiğimiz her ilde bulunan üniversite yöneticileri, bu sistemin kendi üniversitelerinde de olmaları konusunda benden yardımcı olmamı istemişlerdir. Öncülük ettiğim Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuarı, Eskişehir örnek alınarak kurulmuştur. Beni bu mutlu gecede yalnız bırakmayan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.”
Bu anlamlı vefa gösterisini pişirip kotaranlar Konservatuvar Müdürü Prof. Erol İpekli ile yardımcısı Prof. Serla Balkarlı ama bu yerinde öneriye olumlu yaklaşıp son onayı veren de Rektör Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı'ydı. Bu nedenle teşekkürlerin büyüğünü hep Rektör Bey aldı.
Burada ayrıca, bu üniversiteyi büyütüp var eden, konservatuvarı örgütlemesi için Koral Çalgan'ı davet eden Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'i anarak bir başka vefa duygusunu gündeme getirmeyi de unutmamak lazım.
Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Güler Günsoy'un “Çok özel bir akşam” diye nitelendirdiği salona ad koyma törenine tanıklık edenlerden biri de Çalgan'ın, viyolacı oğlu Görkem Çalgan'dı. Hani, Anadolu'da yaygın “armut dibine düşer” sözü Çalganlar için de geçerli diyebiliriz. Çünkü Görkem Çalgan da, şu anda babasının kurduğu Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nın müdürlüğünü yapıyor.
Sonuç olarak Anadolu Üniversitesi'ndeki hatırı sayılır bir salona, bir kuruluş emekçisinin adının verilmesi, örnek alınması ve alkışlanması gereken bir olay. Rektöründen konservatuvar yöneticilerine kadar emeği geçen herkese teşekkürler. Çünkü, mevcut sistem içinde Türkiye bir konservatuvarın konser salonuna, müzikle hiç ilgisi olmayan “J. Uzm. Onb.” nın adınının verilmesi için baskı uygulayıp emir veren rektörler de gördü.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
ANDANTE Dergisinin Kasım 2019 sayısında yayımlanmıştır.