“Mevcut yapı 100 milyon lira ile güçlendirilebilir.
Bu yapının korunmasını şiddetle arzu ediyorum”
Mimar Doğan Tekeli
İnanılmaz, ama gerçek!
Hem de Antalyalı bir bakan marifetiyle.
Antalya turizmin başkenti…
Antalya tarımın başkenti…
Ama aslında arkeolojinin başkenti.
Pamphylia, Lykia ve Pisidia’nın dünyaya açılan yüzü, penceresi, vitrini olan Antalya Arkeoloji Müzesi’ne kilit vuruluyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, kamuoyuyla paylaşmadığı “giz” içeren raporlarla, Antalya Arkeoloji Müzesi için “depreme dayanıklı olmadığı” gerekçesiyle yıkım kararı alıyor/aldırıyor. Ancak, depreme dayanıksız olduğuna ilişkin hiçbir bilgi, belge ne meslek örgütleriyle ne de kamuoyuyla paylaşılmadı. Konuyla ilişkili meslek örgütleri’nden Antalya Mimarlar Odası, Antalya İnşaat Mühendisleri Odası hanedan mensuplarının pek sevdiği, “bir ‘ok’ atımı mesafede” müzeye üstelik.
Antalya Arkeoloji Müzesi sadece bir müze değil, orada dersler yapılıyor, konserler veriliyor. Bir okul, bir kültür ve sanat evi.

MÜZE ÇALIŞMA GRUBU OLUŞTURULDU
Yaklaşık iki hafta evvel, Antalya Müzesi’nin etrafının 14 Temmuz’da kapatılacağı, 15 Temmuz’dan itibaren de ziyarete kapatılacağı, peşinden tahliye edileceği ve sonunda yıkılacağı bilgisi yayıldı il genelinde. Bunun üzerine sivil toplum örgütleri ve meslek odaları bir araya gelerek, Müze Çalışma Grubu’nu oluşturdular.
Antalya Barosu, Antalya Kültürel Miras Platformu, Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği, Arkeologlar Derneği Antalya Şubesi, İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, Mülkiyeliler Birliği Antalya Şubesi, Eğitim-Sen Antalya Şubesi, Kültür Sanat-Sen Antalya Şubesi, Eğitim-İş Antalya Şubesi, İHD Antalya Şubesi, Tüm Öğretim Elemanları Derneği, Akdeniz Kent İzleme Platformu, Koruma ve Restorasyon Uzmanları Derneği gibi sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütlerinin dışında Sol Parti Antalya İl Örgütü ve Türkiye İşçi Partisi Antalya İl Örgütü’nün de destek verdiği Müze Çalışma Grubu ilk olarak 5 Temmuz Cumartesi günü bir basın açılamasıyla olaya tepki göstererek, katılımcılarla birlikte bir protesto eylemi yaptılar.
Müze Çalışma Grubu sözcüsü Prof.Gül Işın ve meslek odaları ile sivil toplum örgütleri temsilcileri önemli detaylara değindiler. Prof. Işın yaptığı konuşmada şunları söyledi; ‘’Gelin, ortak bir akılla hareket edelim. Antalya Arkeoloji Müzesi'ni, artan depolama ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde, yıkarak değil, restore ederek koruyalım. Antalya halkının müzesine sahip çıkarak bu yıkımı durduracağına inanıyoruz… Yıkım kararının derhal ertelenmesi ve tüm uzmanların katılımıyla, yapının geleceğinin tartışılacağı bir çalıştay düzenlenmelidir.”
Antalya Müzesi’nin 1988 yılında Avrupa Konseyi tarafından ‘Yılın Müzesi’ ödülü aldığını belirten Prof. Işın sözlerini şöyle sürdürdü, ‘’Müzemiz, Akdeniz ve organik mimari üsluplarının seçkin bir örneğidir. Geleneksel Akdeniz mimarisinin avlulu yapısını, doğal ışık ve havalandırma unsurlarını modern bir yorumla birleştirir. Bu özgün nitelikleri sayesinde, 1988 yılında Avrupa Konseyi’nden “Yılın Müzesi” özel ödülünü almıştır.’’
Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği Onursal Başkanı Prof.Hilmi Uysal da, müzenin ziyarete kapatılarak yıkılmak istenmesine sert tepki göstererek; “Ey halkım, bilin ki burası pazartesi günü ziyarete kapatılacak. Düşünsenize, uluslararası bir müze, 5 Temmuz’da açıkken, hiç kimse duymadan 7 Temmuz’da ziyarete kapatılacak. Ben yaptım oldu mantığıyla karşı karşıyayız. Duyun bunu!.. Antalya halkım duyun bunu! İki ay sonra yerle bir olmuş, dümdüz olmuş bir yerde olacağız, bunun bilincine varın. Turizm mevsiminin pik yaptığı temmuz ayında Antalya Müzesi’ni kapatıyoruz! Böyle bir turizm anlayışı olamaz. 40 yıl uğraşılarak kaçırıldığı Amerika’dan Antalya Müzesi’ne getirilen “Yorgun Herakles” heykeli yalnız bırakılmak isteniyor. Herkül’e nasıl kıyarsınız? Ey halkım duyun bizi! Herkül yardım istiyor” dedi.
Antalya Barosu’ndan Av.Tuncay Koç, Mimarlar Odası Antalya Şubesi eski başkanı Recep Esengil, İHD Antalya Şubesi’nden Rüzgar Özbulduk, İnşaat Mühendisleri Antalya Şubesi Başkanı Soner Akdoğan yaptıkları konuşmalarda deprem raporu ve ihale sürecinde yaşanan ketumluğa ve teknik ayrıntılara değinerek tepki gösterdiler.

Gazeteci dostumuz Yusuf Yavuz’un sosyal medya paylaşımına göre, bölgede pek çok kazıya emek veren değerli arkeolog Prof. Havva İşkan’dan müze çıkışı:
“Burası bir bilim laboratuvarı, yıkmayın, başka çözümler de var!”
Perge ve Side’de yaptığı kazılarla Antalya Müzesi’ne birçok arkeolojik eser kazandıran Prof. Dr. Jale İnan’ı (1914-2001) da anan İşkan, “Orada jenerasyonların emeği var, yıkmayın” diye sürdürdü sözlerini.
Yine Yusuf Yavuz mahreçli bir habere, Antalya Müzesi mimarı Doğan Tekeli’nin buruk sözleri yansıdı: “Haberi gazetede gördüm. ‘Müzemizi yıkmayın’ gibi bir çağrı yapılıyordu, şok oldum…Antalya Müzesi, Beydağları ile uyuma sahip, iklim koşullarından ziyaretçi akışına birçok detay düşünülerek tasarlanmış çok özel bir yapı. Eserlerin tarihsel süreçlerine göre kronolojik olarak ve niteliklerine yakışır biçimde planlanması düşünüldü…Antalya Müzesi, yerinden ve işlevinden doğmuş özgün bir eserdir. Dünyadaki hiçbir müze ile benzerliği yoktur. Buraya mahsustur. Cumhuriyet döneminde yapılmış diğer müzelere bakınca, bunun farklı bir yeri olduğunu söylemek mümkün. Mevcut yapı 100 milyon lira ile güçlendirilebilir. Bu yapının korunmasını şiddetle arzu ediyorum.”
Yusuf Yavuz bir başka konuya daha dikkat çekiyor; “Depreme dayanıksız diye 2014’te kapatılıp, 2018’de yıkılan Isparta Müzesi hala yapılmadı. Yaklaşık 18 bin eser vardı. 11 yıldır bu eserler depolarda kaderine terk edilmiş halde. Resmi verilere göre Isparta Müzesi’nde 2008 yılı sonu itibarıyla 2.953 adet arkeolojik, 2.352 adet etnografik, 12.671 adet de sikke olmak üzere toplam 17.976 adet eser bulunuyordu. Hangi eser nerede tutuluyor, envanter ne durumda, korunabiliyor mu, soran da yok açıklayan da”
…
Isparta Müzesi ile ilgili gerçekler, Antalya Müzesi için de aynı kuşkuları yaşatıyor Antalyalılara. Zaten çalışma grubunun altını çizdiği noktalardan biri de bu olasılık. Müzenin lokasyonu nedeniyle ranta açılmasından duyulan endişeler de her platformda dile getiriliyor. Sessiz sedasız yıkılan, aynı adada bulunan meteoroloji binası…Falez üstü ile birleştirilen bu adanın sit alanı derecesinin düşürülmesi de oluşan kuşkuların başlıca sebepleri.

ANTALYA MÜZESİ KONULU ÇALIŞTAY VE FORUM SONUÇ BİLDİRGESİ
Müze Çalışma Grubu’nun Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde düzenlediği ve moderatörlüğünü Prof. Memduh Sami Taner’in yaptığı, “Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkılmak istenmesi” konusunun tartışıldığı bu etkinlik bildirgesinin(uzun bir metindi) önemli başlıklarını not ettim:
“Kültürel Mirasın Korunması Çağrısı”
*Mimar Doğan Tekeli, Sami Sisa ve Metin Hepgüler'in tasarımı olan yapı, Akdeniz ve organik mimari üsluplarının seçkin bir örneğidir. Geleneksel Akdeniz mimarisinin avlulu yapısını, doğal ışık ve havalandırma unsurlarını modern bir yorumla birleştirmektedir. Bu özgün nitelikleri ve çağdaş sergileme anlayışıyla, 1988 yılında Avrupa Konseyi'nden "Yılın Müzesi" özel ödülünü almıştır.
*Yapı, sadece eserlerin sergilendiği bir yer olarak değil; içinde kütüphanesi, konferans salonu, amfisi (açık hava tiyatrosu), sanat galerisi ve kafeterya gibi birimleriyle yaşayan, sosyal ve kültürel bir merkez olarak tasarlanmış ve hizmet vermiştir.
*Yıkım kararına gerekçe olarak gösterilen "depreme dayanıksızlık" iddiası ve "yapının değerinin olmadığı" yönündeki mevcut Kurul kararları, bilimsel ve hukuki temelden yoksundur.
*Müzenin depreme dayanıksız olduğuna dair beş yıl önce alındığı söylenen belgeye (deprem performans analizi raporu) ulaşılamamış ve kamuoyu ile paylaşılmamıştır.
*Bölge Kurulu kararında yapının "sanat, mimari, tarihi, estetik, belgesel, işlevsel, teklik, nadirlik gibi değerlerin bütüncül ya da tekil olarak bulunmadığı" iddiası, yapının tasarım ve inşa sürecindeki gerçeklerle ve dönemin Bakanlık uzmanlarının kendi onaylarıyla taban tabana zıttır.
*Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun Dokuma Fabrikası ve Pil Fabrikası binaları için kısmi koruma kararı alarak Türkiye'ye örnek olması da, müze için aynı hassasiyetin gösterilmemesi çelişkisini artırmaktadır.
*Süreç, raporlar gizli kalacak şekilde yürütülmekte, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, bağımsız uzmanlar ve kent halkı sürece dâhil edilmemektedir.
*Müzenin yıkılması ve eserlerin taşınma-depolanması süreçleri, ciddi riskler barındırmaktadır.
*Arkeolojik eserlerin güvenli taşınması ve saklanması için uluslararası standartlarda belirtilen kurallara uyulmadığı görülmüştür. UNESCO Yönergeleri, ISO, AITAM standartları gibi uluslararası güvenli taşıma ve saklama standartlarına uygun hazırlıkların yapılmadığı ifade edilmektedir.
*Eserlerin hasar ve çalınmaya karşı sigorta ettirilmesi gerekmekle birlikte, sigorta sözleşmelerinin yapıldığı konusunda bir bilgi ve belgeye rastlanılmamıştır.
*Antalya Arkeoloji Müzesi'nin özgün kültürel miras değeri korunmalıdır. Yapı, yıkılmak yerine restore edilerek ve günümüz ihtiyaçlarına olanak sağlayan çağdaş teknolojilerle donatılarak güçlendirilerek kullanılmalıdır.
*Yıkım kararının derhal durdurulması, analist raporlarının kamuoyuyla paylaşılması ve bağımsız bir bilimsel ve toplumsal çalıştay sürecinin oluşturulması elzemdir.
*Mevcut müze yapısının korunmasıyla birlikte, iki aşamalı ulusal mimari proje yarışması yoluyla Müze Kompleksi tasarımının elde edilmesi önerilmektedir. Bu süreç; mevcut yapının korunması, mimari ve tarihsel özgünlüklerin gözetilmesi ve kültürel sürekliliğin sağlanması esaslarına uygun olarak yapılandırılmalıdır.
*Sonuç olarak, Antalya Arkeoloji Müzesi'ne ilişkin gündemde olan sorunlara uluslararası bilimsel ve mesleki ilkeler çerçevesinde önerilebilecek en sağlıklı çözüm, mevcut müze binasının ödüllü orijinal projesine uygun olarak restore edilerek ve güçlendirilerek kullanılması, bunun yanı sıra müzeye ayrılan alanın büyütülmesi ve ihtiyaç duyulan ek yapıların ulusal proje yarışmasıyla elde edilmesidir.
***
Taliban ve Işid’in Suriye’de, Afganistan’da tarihe, kültüre, dolayısıyla özellikle arkeolojik eserlere yaptıkları gibi, top, tüfek ya da buldozerlerle saldırmıyorlar, bizim yöneticilerimiz daha zarif; görünürlüğünü engelliyorlar, sergi alanlarını yok ediyorlar sadece; Isparta Müzesi, Afrodisias Antik Kenti Müzesi örneğindeki gibi. Yeni aday, Antalya Müzesi.
150’ye yakın antik kenti barındıran Arkeoloji cenneti Antalya’nın Arkeoloji Müzesi, skandal denebilecek gelişme ve kararlarla ziyarete kapatılıyor.
Prof. Hilmi Uysal’ın sözleriyle; Antalya Arkeoloji Müzesi infaz ediliyor!
Üstelik kalemi kıran bir Antalyalı!
HASAN HÜSEYİN DULUN
14 Temmuz 2025, Antalya



























