1972-73 Yılında gerçek anlamda, bir idol olarak hayatıma girmişti Hocam. Gazi Eğitim’den Samsun Eğitim Enstitüsü’ne atanan fransızca dersi hocası Ziynet Şengül,İçmeli’nin figürinleriyle tanıştırdı bizi. Ders kitabından çıkan bu figürinler, kitle etkisiyle çok etkilemişti beni. Lisans eğitimimde grafik derslerimizi yürüten ve beni baskı resme yönlendiren grafik hocam Hüseyin Bilgin, lisans tezim için Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’ne gönderdiğinde İçmeliİ, baskı atölyesinin kapılarını açmıştı bana. Hocamın, ince narin yapısıyla ters orantılı olarak yaptığı büyük boyutlu baskılarıyla büyülenmiştim.
1981 yılının sonunda açılan asistanlık sınavıyla birlikteliğimiz başladı, asistanlıktan meslektaşlığa ve çok başka boyutlarda bu güne kadar devam etti. Mükemmel bir hocaydı. Grafik Asistanı olarak ilk konuşmasını bu gün gibi hatırlıyorum. Sınavı kazanan ikinci asistan arkadaşım Sevgül Taviloğlu ile beni, karşısına oturtarak “Ben asistanlığımda çok sıkıntı çektim. Sizlere aynı sıkıntıları asla çektirmeyeceğim” diyerek bizi rahatlatması ve o günden itibaren bir anne sevgisi ve şefkatiyle yaklaşması bizi birbirimize kenetledi. Yapıcı, kibar, sabırlı ve sevecen, usta bir öğreticiydi. Katıksız bir sevgi ve saygıyla geldik bu güne. İçimizdeki sevgidir bizi biz yapan…
8 Aralık 1930’ da İstanbul’da doğan hocamız, 1953 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümünü bitirdi. Mezun olduğu kuruma, 1959 yılında asistan oldu, bir yıl sonra İspanya hükümetinin verdiği bursu kazanarak Madrid’de gravür ve litografi tekniği üstüne bilgisini genişletti. 1964 yılında İngiltere-Londra’da, illüstrasyon alanında uzmanlaşarak Tasarım Ulusal Diploması ve 1965’te The Central School of Arts and Crafts’dan Lisansüstü Diplomasını aldı. 1965’te yurda dönerek mezun olduğu kurumda öğretim görevlisi olarak 1986 yılına kadar çalıştı. 1985’te “Sanatta Yeterlik” 1986 yılında “Profesör“ unvanını aldı ve Bilkent Üniversitesi, Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesinde Grafik Sanatlar Bölümünü kurdu ve aynı bölümün başkanlığını yaptı. 1996 yılında kendi isteğiyle emekli oldu ve kendi atölyesinde sanat çalışmalarını sürdürdü. Ulusal ve Uluslararası sergilerde yer aldı. Bienallere katıldı, İskenderiye Bienali başta olmak üzere yurt içi ve yurt dışında pek çok ödül aldı.
1975-80’li yıllarda okula gidip gelmenin zor olduğu, hocaların bile ders yapmaya korktukları yıllarda hocamız, can güvenliğini hiçe sayarak hangi gruptan olursa olsun atölyesinde öğrencilerini koruma altına almış ve onları dışardaki olaylardan uzak tutmayı başarabilmiş Atatürk ilkelerine bağlı örnek bir sanat eğitimcisiydi. Öğrencilerinin yetişmesi için kendini adamıştı. Sanatına ve mesleğine tutkuyla bağlıydı.
Mesleğine yürekten bağlı olan Hocamın sayesinde iş disiplinini kazandım. Şansım, çok çalışkan iki hocanın birden asistanı olmamdı. Meteksan Matbaasının grafik bölümünde 8 aylık stajımla birlikte reklam grafiğini, baskı atölyesinde aynı zamanda hocamın da öğrencisi olan Hayati Misman hocamdan baskı sanatını öğrendim.
Hocamız alanında pek çok öğrenci ve nitelikli sanat eğitimcisi yetiştirmiştir. Yetiştirdiği öğrenciler bu gün çok verimli görevler yapmaktadırlar. Zenginlik, ne öğrendiğiniz değil, ne öğrettiğinizdir. Hocamızın yetiştirdiği binlerce öğrenci, ülkemizim dört bir yanından arayarak acılarını dile getirdiler. Önemli olan yaşadığımız değil, seçimlerimizdir. Siz gidince yoksunluğunuzu hissettirecek çok insanın olmasıdır. Hocamız bunu başaran ender insandan biridir kuşkusuz. Çelik gibi iradesi, güçlü duruşu, ülkesi ve insan sevgisi, alanındaki duayenliği, sanatına tutkusuyla bizlere örnek oldu.
Hocamız eserleriyle bütünleşmiş bir insandı. Eserlerinde yalın, kararlı biçimsel düzenlemeleri düşünsel bir boyutun sonucunu yansıtmaktadır. Baskı resmin her tekniğini bilmesi ve uygulamasına karşın gravürün kendisine en yakın teknik olduğunu vurgulardı sohbetlerimizde.
Desen, eserlerinin vazgeçilmez bir parçasıydı. Yıllarca sabırla, ağırbaşlı biçimlerinin çok az değiştiğini sorduğumda, “Güler’ciğim, ben yapım gereği çok az değişirim. Yaşamımda kullandığım eşyalarımda da bu böyle. Sevdiğim eşyalarla bütünleşirim” demişti. Üstüne resim çizdiği metal kutu, evindeki saray halısı da bunun bir örneğiydi. Eserlerinin ve hayatının bu kısacık yazı diliminde özetlenmesi mümkün değil. Asistanı ve meslektaşım olmasından gurur duyduğum Sayın Prof. Mürşide İçmeli, iyi ki benim hocam oldunuz.
Bir kış günü başlayan kesişmemiz, yoğun bakım ünitesinde Sevgili Hocamızın doğum gününde (8 Aralık 2014), Hayati Misman hocamla tuttuğumuz elleri, sonsuzluğa uğurladığımız ve göz yaşlarımızın yağmurla karıştığı bir kış gününde sona erdi. Yakınları, öğrencileri, meslektaşları ve sanat camiası ile hocamızı sevgi ve rahmetle anacağız. Mekanın istediğin gibi olsun sevgili Hocam.
Güler AKALAN
10.12.2014 ANKARA