“Değerli Paydaşlar,
2011 yılında Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarına geldiğimizde adı Konservatuvardı ama Müzik Bölümü yoktu…Müdür o zaman Doç. Hasan Yener’di.
Sonra Prof. Çetin Aydar Müdür oldu…
Önce Müzik Bölümünü açtık…
Arkasından Tezli -Tezsiz Yüksek Lisans Programlarını…Tezli Yüksek Lisans programı bu alanda Türkiye’nin en çok başvuru yapılan programı oldu…
Devamında sanatçılarını yetiştirdiğimiz Devlet Opera ve Balesi ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestraları ile kurumsal iş birliği çalışmalarına başladık.
En önemlisi bu orkestraların tanınmış solist sanatçılarını ve opera solistlerini okulumuzda ders vermeleri için davet ettik... Zira mezun olacak sanatçı adaylarının meslek duayenleri ile birlikte çalışmaları sanat eğitiminde çok önemlidir.
Ankara Üniversitesi Solistleri Oda Müziği topluluğunu kurduk, 16’ sı yurt dışında 41 konser verdik bir de CD kaydı yaptık… Bu konserlerde Ankara Üniversitesi Solistleri olarak İdil Biret, Ruşen Güneş, Johannes Moser, Emre Elivar, Özgür Aydın gibi tanınmış sanatçılarla üniversitemizin adını yan ayana getirdik.
Konservatuvar öğrencilerini ayda bir yapılan toplantılarla tanınmış simalarla buluşturduk…
Yargıtay eski başkanı Hüseyin Sami Selçuk, müzik eleştirmeni ve yazarı Ahmet Say ve Şefik Kahramankaptan, Göz Hastalıkları ve Nörolojisi uzmanı Prof. Dr. Pınar Aydın O’Dwyer, Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Makal gibi…
Johannes Moser gibi dünyaca ünlü bir viyolonsel sanatçısı ile iki kere workshop yaptık ki, okulumuz Türkiye’den gelen müzisyen ve sanat severlerin akınına uğradı.
Okul öğrenci orkestramız ve öğrenci oda müziği toplulukları başta Hukuk Fakültesi olmak üzere Üniversitemizin bir çok fakülte ve biriminde konserler verdiler. Öyle ki taleplere yetişmekte ciddi zorlanmaya başlamıştık.
2014 başında üç konservatuvarı bulunan Ankara’da dikkat çeken ve eğitim kadrosunun zengin ve kaliteli bir hal alması nedeniyle parmakla gösterilen bir sanat kurumu olduk.
Sonra Prof. Dr. Erkan İbiş Rektör seçildi.
İlk işi, Andante Dergisinin her yıl düzenlediği Donizetti ödüllerinde 2013 yılının en iyi oda müziği grubu seçilen Ankara Üniversitesi Solistlerinin hayat damarı olan konserlerini kesmek oldu. Bu sebeple ilk firemizi ünlü keman hocamız Ellen Jewett’ın ayrılmasıyla verdik. Anlam veremediği bu baskıcı ortamda daha fazla çalışmak istemediğini söyleyerek istifa etti.
Ellen’ın gidişi, öğrenciler başta olmak üzere her kesi çok üzdü…büyük bir isimdi…. Ama yolumuza devam etmek zorundaydık.
Sadece keman, viyola, viyolonsel, kontrabas ve piyano alanında eğitim veren okula nefesli enstrümanları da açmak gerekiyordu…Toplam 3 klasörden oluşan 1185 sayfalık başvurumuz Üniversitemiz Eğitim Komisyonundan firesiz geçti.
Ancak para yok denilerek Prof. Dr. Erkan İbiş tarafından onaylanmadı.
Müzikoloji Bölümü kurmak için girişimlerde bulunduk. Anahtar teslim olacaktı. Programı hazır hocaları eksiksizdi…
Prof. Dr. Erkan İbiş bunu da onaylamadı..
Rektör Erkan İbiş (sağda)
Mensuplarımız bilirler üniversitemizin bir çok salonunda kuyruklu piyano bulunur…
Törenlerde ya da açılış dinletilerinde kullanılmak üzere..
Konservatuvarda ise bir kuyruklu piyano yoktu… Bu yokluk, Üniversitelerarası Kurulun Doçentlik sınavlarının okulumuzda yapılmasını güçleştiriyordu…
Bizim okulda yapılmasın diye büyük bir uğraş vermemize sebep oluyordu…
Gelen adaylara ve jüri üyelerine mahçup olmamak için…
Kuyruklu piyano alımı için Rektörlükten ödenek istedik. Elbette verilmedi.
O zamanki müdürümüz Prof. Çetin Aydar da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının hurdaya çıkardığı 2 kuyruklu piyanonun peşine düştü… Ancak o dönemki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Müdürü bile bizi daha çok düşünmüş olacak :
“Hocam size yakışmaz bu piyanolar” demişti….
Yine de piyanoları okulumuza getirttik ve kendi bütçemizle tamir ettirdik. İyi kötü biri çalışmak için diğeri konserler için iki adet kuyruklu piyanomuz olmuştu.
Rektör Prof. Dr. Erkan İbiş’in de bulunduğu bir törenle piyanoları kullanıma açtık…
Sonra Çetin hocamız istifa etti ve yerine yıllarca Milli Eğitim Bakanlığının bursuyla Amerika’da eğitim alan ve her fırsatta bunu bizlere kıvanç duyarak hatırlattığı halde Türkiye’ye döndüğüne pişman olduğunu söylemekten hiç çekinmeyen Prof.Dr. Hasan Yener geldi.
İlgili haber için bkz : ( https://odatv.com/devlet-konservatuvarinda-akilalmaz-iddialar-2811171200.html )Prof. Dr. Hasan Yener’in ilk icraatı yıllarca ankara Üniversitesi devlet konservatuvarı ile ortak konserlere imza atan Türk Silahlı Kuvvetleri Armoni Mızıkası komutanını makamına kabul etmemek oldu.
Hasan Yener (sarı ceketli), Eğitim Bir Sen yöneticileriyle
O günden itibaren gerçekleştirilen ortak konserler bıçak gibi kesildi…
Sonra Prof. Dr. Hasan Yener kendi kendine teşekkür etti…
İlgili haber için bkz : http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kultur-sanat/342989/Mudurden__kendine__tesekkur_yazisi.htmlSayın Yener bu haberi tekzip etmedi…
Prof. Dr. Hasan Yener’in müdürlüğe atanması tedirginlik yarattı. Sebebi, kendisinin sanatsal çalışmaları yerine geçmiş dönemde açtığı soruşturmalarla tanınması idi…
Bu nedenle okulumuza derslere gelen orkestra sanatçıları ve opera solistleri tek tek okuldan ayrıldılar. Prof. Dr. Erkan İbiş de müdürünün arkasında durmak adına her ayrılan sanatçı için çalıştığı kuruma soruşturma açılması hakkında yazılar yazdı…
Ancak bu yazılar çok ciddiye alınmadı…
Sonrasında Prof. Dr. Hasan Yener bu sanat kurumlardan bazı sanatçılarla kontağa geçti..
Vermek istediği mesaj “ben de bu kurumlardan sanatçıları davet ediyorum ve kurumsal bir iletişim sağlayabiliyorum”du…
Ancak önemli olan davet etmek değil huzurlu ve üretken bir çalışma ortamı sağlayabilmekti … Sayın Yener’in davet ettiği sanatçılar da 6-7 ay dayanabildiler Konservatuvarda çalışmaya…
Hepsi ayrılıp gittiler…Kimse kalmadı…
Ancak Prof. Dr. Hasan Yener’in davet ettiği ve sonradan ayrılan ücretli öğretim görevlileri için Prof. Dr. Erkan İbiş daha önce yazdığı, kurumlarında soruşturma açılması isteğini tekrarlamadı…
Her nedense gerek görmedi….
Ve nihayet mesnetsiz, öğrencilerin kullanıldığı, hukukun katledildiği soruşturmalar zinciri başladı…
Ancak Mahkemeler delil ve belge olmadığı ya da kanunda ve mevzuatta yeri olmadığı gerekçesi ile 32 soruşturmanın 32' sini de hukuksuz buldu…
Şansızlık işte, bir teki bile tutmamıştı.
Ancak buna rağmen baskılara dayanamayan Prof. Dr. Orhan Ahıskal ve Şan Anasanat Dalı öğretim görevlisi eşi Angela Ahıskal istifa ettiler….
Okul, Ellen Jewett’ dan sonra Orhan hocanın da ayrılması ile tamamen keman hocasız kaldı. Bu durum 2 ay sürdü…Öğrenciler keman hocası olmadan tek başlarına çalışmak zorunda bırakıldılar.
Hiç kimse Prof. Dr. Hasan Yener yönetimiyle çalışmak istemiyordu…
Aksi olsa bu kadar Konservatuvarı ve Orkestrası olan Ankara gibi bir şehirde bir keman hocası bile bulunamaz mı ?
2017 senesinde büyük bir üzüntü yaşadık, son sınıf şan öğrencimiz bir kaza sonucu vefat etti…
Devlet Opera ve Balesinden gelen Sahne dersi hocası bu öğrenci adına bir anma konseri düzenlemek istedi. Ancak Prof. Dr. Hasan Yener yönetimi bu konuyla hiç ilgilenmeyince bu hocamız da istifa etti.
Bir öğrencinin Başbakanlığa yaptığı Prof. Dr. Hasan Yener yönetiminin okula verdiği zararlar ve öğretim üyelerine baskı yaptığı şikayeti üzerine Ankara Üniversitesi Rektörlüğü soruşturma açtı.
Soruşturma açılan öğretim üyeleri ve bir çok öğrenci bu soruşturma da ifade verdiler…
Bir gün YÖK Denetleme Kurulundan gelen bir yazı ile ifade vermeye çağırıldık. Öğrendik ki Rektörlük Prof. Dr. Hasan Yener hakkında ki soruşturmayı saklamaya çalışmış. Daha önce hakkımızda soruşturma açarken kullandıkları 2 öğrencinin aleyhte ifadeleri bu soruşturmanın dosyasına girmişken, lehimize ifade veren diğer onlarca öğrencinin ifadeleri soruşturma dosyasından çıkarılmıştı…
Denetleme Kuruluna verdiğimiz ifadelerimizde aleyhimize açılan tüm soruşturmaların mahkemelerce ret edildiğini beyan edince soruşturma daha da derinleşti…Bu nedenle bizlerin Hasan Yener ve Erkan İbiş hakkında 125 sayfaya varan ek şikayet beyanları ile soruşturma genişletildi. Bu soruşturma tamamlandı ve Yükseköğretim Kurulu “Disiplin ve Ceza Soruşturması Biriminde” işlem sırasını bekliyor.
2017 yılında Prof. Dr. Hasan Yener hakkında mobbing davası açtım. İstinaf mahkemesi “yapılanların husumete dayalı şahsi kusur olduğunu idari kusur olmadığına” hükmetti. Bu bir emsal karar oldu..
İki öğretim görevlisi ve bir yabancı uzman okuldan atıldı.
Bin bir güçlükle açtığımız ve hocalarının kalitesi nedeniyle Müzik Yorumculuğu alanında Türkiye’nin en aranan programının da geçen haftalarda kapatılması için teklif verildiğini öğrendik..,
Öğrendik diyorum zira öğretim elemanlarına bizlerin görüşleri sorulmadan Bölüm Başkanının bir yazı yazdığı duyumunu aldık…
Bu arada Konservatuvarda hiçbir akademik kurul toplantısı yapılmadığını tüm kararların kapalı kapılar ardında alındığını da eklemek isterim…
Aksi takdirde biz de iki fikir söyleriz de okulun yararına olur…
Konservatuvarın gelişmesi ve atılım yapması için yaptığımız bölüm açma çalışmalarına imza atmayan Prof. Dr. Erkan İbiş konu öğretim elemanı atmak ve soruşturma açmak olunca imzasını hiç sakınmıyordu bunu da kısa zaman içerisinde öğrenmiş olduk…
Örnekler elbette bu kadarla bitmiyor…
Bu kadar lafın üzerine demem o ki..
Hocaları at,
Öğrencilerin hocasız kalmalarına neden ol,
Öğrencileri kullanarak mesnetsiz hukuksuz soruşturma aç,
Bölümleri kapa,
Okula tek bir yatırım yapma, (pardon çay ocağına bulaşık makinesi alındı)
Yapılanları inşa edilenleri yıkmaya yok etmeye çalış,
Çalışanların huzurunu boz,
Öğretim elemanlarının akademik faaliyetlerine engel ol,
Kişisel husumetlerin için idari yetkilerini kullan ve oturup 20. Yılı Kutlama etkinliği düzenle…
Mobbing yaptığı Mahkeme kararıyla tescilli, Türkiye’ye döndüğüne pişman, elle tutulur bir sanatsal aktivitesi olmadan nasıl doçent ve profesör olduğu anlaşılamayan, birlikte çalıştıkları müdür yardımcıları 2 ay önce istifa etmiş ve kendisiyle çalışacak ancak bir müdür yardımcısı bulabilmiş Prof. Dr.Hasan Yener ile,
dönüp bir bakın bakalım neyi kutluyorsunuz bu gün…Neyin başarısını…
Sayın Rektör Prof. Dr. Erkan İbiş için de bir tumba hazırlayın sahnede…
Kendisi eskiden beri çalarmış…Beraber kutlasınlar…
Doç. Sinan Dizmen”