Şefik Büyükyüksel yazdı:
13 Temmuz 1973 Cuma saat 17.00. THY Pazarlama Müdürü olduğum günler. Son dosyaları okuyup güzel bir hafta sonuna girmeye hazırlandığım sırada serviste gürültülü konuşmalar duydum. Sonra kapı açıldı ve sekreterim telefonda bir hanımın bugün gelmiş olması gereken Vivaldi konçertosunun orkestra notalarının nerede olduğunu sorduğunu, bu konuda elimizde bir bilgi olmadığının belirtilmesine rağmen ısrar ettiğini ve bazı tatsız şeyler söylediğini belirtti.Ertesi gün İstanbul Festivali çerçevesinde Yehudi Menuhin’in Ayla Erduran ve Suna Kan ile Vivaldinin üçlü keman konçertosunu çalacağını bildiğim için bir sorun olduğunu anladım ve telefonu bana bağlamalarını söyledim. Hattın diğer tarafındaki Ayla Erduran’ın annesi olduğunu söyleyen hanım benimle de sinirli bir şekilde konuşmaya devam etti. THY’nin hiç bir şeyi doğru yapamadığını şimdi de yarınki konserin notalarını kaybettiğini ve notaların çabuk bulunmasını yoksa üst makamlara şikayet edeceğini söyledi. Konuşmaya ara verip servisteki personel ile yaptığım görüşmeden orkestra notalarının o gün Cenevre’de bir toplantıdan dönmekte olan pazarlama müdürlüğümüz personeli A.U'ya elden verildiğinin öğrenildiğini anladım. Bunun üzerine Ayla Erduran’ın annesine THY’nin bu konuda herhangi bir resmi sorumluluğu olmadığını fakat müzik seven ve ertesi gün yapılacak konserin önemini bilen bir kimse olarak bu konuyu takip edip notaları bulmaya çalışacağımı söyleyip sakin olmaya davet ettim.Genç Ayla, annesi Kadriye Erduran ile
Kendileri pek sakinleşmeye istekli olmadıklarını göstererek sert konuşmaya devam ederken vakit kaybetmemek için telefon görüşmesini bitirip A. U’nun nerede olduğunu ve teslim aldığı notaları ne yaptığını araştırmaya başladım. Eşi A.U.’nun akşamüstü Cenevre’den dönüp eve geldiğini sonra da beraberinde getirdiği Etyopya Hava Yolları delegesine İstanbul’u gezdirmek için dışarı çıktığını söyledi. Bunun üzerine hemen Yeşilköy’e A.U.’nun evine gittim ve dönüşünü beklemeye başladım. Saat 21.30 civarında geldiğinde karşısında beni görünce çok şaşırdı. Notaları ne yaptın sorusu üzerine, “Vallahi Yeşilköy Havaalanına iner inmez yolcu hizmetleri müdürüne teslim ettim” dedi. Bunun üzerine birlikte havaalanına gidip yolcu hizmetleri müdürünün adresini öğrenip onun evine gittik. Saat 01.00’ e kadar kapısında bekledik. Gelince “Notaları ne yaptın” sorusuna, “yerine teslim edilmek üzere bir personele verdim” cevabını aldık. Bunun üzerine onu da yanıma alıp o personelin Galatasaray’ın arka sokaklarındaki garsoniyer olarak kullandığı anlaşılan evine doğru yola çıktık. Saat 02.30 da oraya vardığımızda evde kimse yoktu. Kendisinin geceleri Beyoğlu barlarına gittiğini bilen müdürü oralarda aramamızı önerdi.Birlikte sabah saat 06.00’ya kadarı sayısız bara girip çıktık fakat bulmak mümkün olmadı. Sonra ümidi kesip o zaman Harbiye’de Radyo Evi’nin karşısında olan THY genel müdürlüğündeki büroma döndüm. Saat 08.30 civarı telefon çaldı. Genel Müdürümüz Remzi Yelman Paşanın beni görmek istediğini söylediler. Remzi Paşa Valinin kendisini aradığını, kaybolan notaların acele bulunmasını istediğini bildirip sorunun ne olduğunu anlatmamı istedi. Kendisine durumu kısaca ilettim ve bütün gece hiç uyumadan notaları aradığımı fakat henüz bulamadığımı belirttim. Hemen aramaya devam etmemi ve mutlak notaların bulunmasını sağlamamı istedi. Konu o anda birden resmileşmiş oldu. Tekrar Yolcu Hizmetleri Müdürünü aradım. Notaları verdiği personelin mutlaka bulunması gerektiğini ve bunu şimdi Genel Müdür emri olduğunu söyledim. Kalkıp tekrar Galatasaray’a o mahut garsonyere gittik. Kapı önünde o personele ait otomobilin park etmiş olduğunu görünce evde olduğunu anladık. Kapıyı açması için uzun uzun zil çalmak sonra da yumruklamak gerekti. Anlaşılan bar gezilerinden yeni dönmüş olup uyanmak istemiyordu. Kapıyı açıp iki üst müdürü karşısında görünce çok şaşırdı. Klasik soru “Notalar ne oldu” karşısında telaşla teslim aldığı paketin üzerinde THY Trafik Müdürlüğü (Pazarlama Müdürlüğünün eski adı) yazdığını ve oraya iletilmek üzere havaalanından THY otobüsü ile Şişhane terminaline gönderdiğini söyledi.Sözkonusu konserin provasında Erduran, Kan ve Menuhin (Foto:Ozan Sağdıç)
Kendisini de yanımıza alıp Şişhane’deki terminale gittiğimizde saat 10.00 olmuş ve Menuhin/Erduran/Kan üçlüsünün prova saatine pek az kalmıştı. Müdür Genel Müdürlük adına gelen evrakların dağıtımının adını şimdi hatırlayamadığım bir yetkili tarafından yapıldığını ve onun da o sabah yurt dışı seyahate çıktığını söyledi. Bu yetkilinin masasını bulduk ve çekmecesini açmak istediğimizde kilitli olduğunu gördük. Bunun üzerine çekmeceyi kırıp açtığımızda bir şey bulamadık.Dışarı çıktığımızda terminal müdürünün oradaki bütün şöförleri toplamış olduğunu gördük. Kendilerine bir gün evvel akşamüstü havaalanında bir paket teslim alanın kim olduğunu bilip bilmediklerini sorduk. Bir şöför öne çıktı ve ben biliyorum kurdele ile sarılı bir paketi Şişhane’ye getirmek üzere K. Ahmet’e verdiler dedi. K. Ahmet’i aradığımızda az evvel havaalanına doğru otobüsü ile yola çıktığını öğrendik. Hemen Yeşilköy’deki terminali arayıp şöför K. Ahmet geldiğinde orada bizi beklemesini istedik ve havaalanına doğru yola çıktık. Havaalanında bizi oldukça korku içinde bekler bulduk K.Ahmet’i. “Paket ne oldu” sorusuna aldığımız cevap paketin Şişhane’ye götürüldüğü fakat bilinmeyen bir sebeple tekrar havalanına geri gönderildiği oldu. Havaalanı otobüs terminali yetkili görevlisine geri gelen paketin ne olduğunu sorduğumuzda ıse inanılması güç bir cevap aldık : “ O paketin üzerinde Trafik Müdürlüğü yazıyordu. Biz de Hava alanı Polis Müdürlüğünü arayıp Trafik Müdürlüğüne gönderilmek üzere kendilerine verdik.”Bu bilgi üzerine hemen havaalanı polis müdürlüğünü aratıp bu paketin nerede olduğu hakkında bilgi istedik. Cevap “merkeze gönderilmek üzere yol kavşağındaki polis noktasına bırakıldığı” oldu. Yol kavşağına vardığımızdaki manzara ancak Hitchkok’un ‘North by Northwest’ filmini görenlerin anlayacağı inanılmaz bir manzara idi. Birbiri ile kesişen iki ıssız yol. Tek bir vasıta yok görünürde. Kenarda bir polis noktası. İçinde bir masa üzerinde kırmızı kurdele ile sarılı toz içinde bir deste nota. Üzerinde “Vivaldi – Concerto for Three Violins” yazıyor.Notaları konser salonuna getirdiğimizde saat 12.30 idi. Telaş içinde ve ümitsizce bir mucize bekleyen Mükerrem Berk beye verdim. Muharrem Nuri Birgi beyin prova sonrası Menuhin ve diğer sanatçılarla birlikte yenilecek yemeğe “notaları bulmuş olmam nedeniyle” yaptığı daveti, biraz alınarak, nezaketle reddedip dinlenmek üzere eve gittim. Sonra da o akşam kimsenin anlayamayacağı büyük bir zevkle gerçeklesmesini sağladığım konseri dinledim.Şefik Büyükyüksel
Ağustos 2001/ 8 Ocak 2025, İstanbul
Not: Sonradan yapılan araştırmalarda A. U 'ya Cenevre’de İstanbul havaalanına vardığında notaların Protokol Müdürlüğü (Valilik?) tarafından kendisinden alınacağının belirtildiği fakat bunun gerçekleşmediği öğrenilmiştir. Ayrıca nota paketi bulunduğunda üzerinde Ayla Erduran’ın adı ve adresinin olmadığı görülmüştür. Bu olaylar ciddi olmayan bir gönderme şeklinin kullanılması ve ortada sorumluluk üstlenen bir kimsenin bulunmamasından meydana gelmiştir.