25
Fabrika İşçilerine Temel Müzik Eğitimi
Veren Besteci: Willy Corrêa de Oliveira (1938)
Brezilyalı avangartlar içinde en polemik ve enigmatik isim olan Oliveira, 11 Şubat 1938 tarihinde Kuzey Brezilya’daki Pernambuco Eyaleti’nin Recife kentinde doğdu. Protestan aile geleneği, müziği onun hayatının doğal bir parçası kılmıştı. Komşusundan aldığı derslerle piyano çalmaya ve kendi kendine küçük parçalar bestelemeye başladı. İlk defa gençliğinde gördüğü Rio de Janeiro tüm farklılıklarıyla ona yeni bir dünyanın kapılarını açtı. Çok genç olmasına rağmen bu coşkuyla yazdığı eserleri, arkadaşlarının ve hocalarının dikkatini çekti. Özellikle de piyano için yazmış olduğu Suite Scaramouche. Ne var ki yıllar sonra doktora tezi olan ve kendi sanatsal görüşünü incelediği teorik çalışmasında, takdir görmüş bu eseri için “Öğrenciler ve amatörler için güzel bir egzersizdi” demiştir.1 20 yaşında São Paulo’ya gelerek, bir süre sonra hepsini ateşte yakacağı, ulusal müzik temelli eserler yazmaya başladı. Komünist Parti üyesi oldu. Ülkenin önemli bestecileri arasında yer alan ve sonradan çok yakın dostu olan Olivier Toni ile çalıştı. 1950’li yılların sonuna doğru Avangard harekete ilgi duymaya başladı. 1960’lı yılları devlet bursuyla gittiği ve o sıralar Avagard müziğin dünya üstündeki en önemli merkezi olan Darmstadt Yaz Okulu’nda, Pierre Boulez (1925-2016), Luigi Nono (1924-1990), Karlheinz Stockhausen (1928-2007) ve Henri Pousseur (1929-2009) ile çalıştı. Bu dönemde James Joyce (1882-1941), Stéphane Mallarmé (1842-1898), Piet Mondrian (1872-1944), Haroldo de Campos (1929-2003), Augusto de Campos (1931) ve Décio Pignatari’nin (1927-2012) aralarında olduğu çağdaş edebiyatçı ve ressamların eserleriyle tanıştı.
Willy Corrêa de Oliveira (Fotoğraf: Julio Kohl)
Oliveira’nın bu dönem eserlerinin tümünün temelinde dodekafoni ve total serializmin prensipleri yatmaktadır. Eserlerindeki sıkı ve semantik yapı, serializm ve dodekafoni’nin elementlerinden oluşmaktadır. Bu dönemde İkinci Viyana Okulu’nun prensiplerine sıkı sıkıya bağlı kalarak çok sayıda eser yazmıştır. Bir suni bir amnezi, bir hafıza kaybı ile bütün geçmiş gelenek ve uygulamalardan arınan bestecinin piyano için yazdığı 2 Intermezzo (1972) ve 2 Prelud (1975) kendi değimiyle “olgunluk eser-leri”dir.
Instante No.2 kılavuzu
Oliveira Brezilya’ya döndüğünde Yeni Müzik hareketinin oluşmasında öncü rol oynadı. Yeni Müzik Festivali’ni organize etti. 1970 yılında São Paulo Üniversitesi Müzik Fakültesi Bestecilik Bölümü’nde çalışmaya başladı. 30 yıl çalıştı. 1979 yılında, sanat hayatında yaşadığı krizle çağdaş müzik yazmayı terk etti. Komünist Parti’den ayrıldı. Bundan sonraki sekiz yıl hiç müzik yazmadan, bölümdeki görevinin dışında zamanını fabrikalarda işçilere temel müzik eğitimi vererek geçirdi. Aktif sanat hayatından tamamen çekildi. Konserlere gitmedi, eserlerini çaldırtmadı.
Rejisör Andrei Tarkovski (1932-1986)
Sekiz yıl süren bu suskunluğun ardından 1988 yılında seyrettiği Andrei Tarkovski’nin “Ayna” adlı filminden etkilenerek yeniden piyano için eserler yazmaya başladı. 2006 yılına kadar el yazmalarını yalnızca yakın öğrencilerine verdiğinden, eserleri sanat dünyasında yer almadı. Bu durum 2006 yılında, kompozisyon öğrencisi Marcus Siqueira’nın Oliveira’nın eserlerinden oluşan iki CD ve iki kitaptan oluşan projesiyle Brezilya Kültür Bakanlığı Proje Ödülü’nü kazanmasına kadar böyle devam etti. 2008 yılında bestecinin 70. yaşı São Paulo’da gerçekleştirilen festivaller ve konserlerle kutlandı. Yıllar boyu ülkenin sanat hayatından neredeyse silinmiş olan besteci tekrar sahneye çıktı ve bazen eserlerini kendisi seslendirerek, Brezilya müzik tarihinde tekrar yerini aldı.
Müzik yazmaya piyano parçalarıyla geri dönen Oliveira’nın eserlerinde dünya çok boyutlu yansımaktadır. Tel glissandosu, değişik materyallerle piyanodan ses çıkarmak, onomatopik efektler, piyano çalarken bir yandan gargara yaparak şarkı söylemek gibi çağdaş müzikten gelen unsurları en basitten en uçlara kadar kullanmaktan çekinmeyen Oliveira, genellikle sol diyez ve la merkezli eserlerinde ikili aralığını kullanarak sıkça obsesif bir karakter yaratır.
Çalışmalarına genel olarak isim vermeyen Orlando Marcucci’nin tablosu ve bu tablodan ilhamla Willy Corrêa de Oliveira’nın yazdığı Vals’in ilk sayfası
Edebiyat, resim, sinema, tiyatro ve şiir gibi sanatlardaki her hareket, bestecinin eserlerinin çoğuna ilham kaynağı olmuştur. Marina Tsvetayeva (1892-1941), Anna Ahmatova (1899-1966), Boris Pasternak (1890-1860) ve Brezilyalı şair Ruy Proença’nın (1957) şiirleri üzerine yazdığı eserler, Brazilyalı ressam Orlando Marcucci’nin bir tablosundan esinlenerek yazdığı Vals’i, Fransız ressam Georges Rouault’nun (1871-1958) Miserere adlı gravür serisi için yazdığı aynı adı taşıyan piyano minyatürleri, Japon şair Yosa Buson’un (1716-1784) haikuları üzerine yazdığı Pequena peça zen, İtalyan ressam Giorgio Morandi’nin (1890-1964) vazoları üzerine yazdığı Ommagio a Morandi ve İspanyol ressam Francisco Jose de Goya’dan (1746-1828) aldığı ilhamla yazdığı Resim Defteri’ni örnek olarak verebiliriz. Bu eserlerdeki ortak özellik: süre olarak kısa ancak içe-rik olarak çok derin anlamlar içermeleridir.
Oliveira’da anı kavramı eserlerinin temel yapı taşlarından biridir. Tekrar Söylenen 12 İlahi adlı on iki bölümlü piyano eserinde Protestan Kilisesi’nde katıldığı ayinlerde dinlediği on iki ilahinin temalarını, hatırladığı temaların kesin doğruluğundan emin olmaya gerek duymadan kullandı. Piyano İçin Yedi Küçük Parça ve Piyano İçin Dokuz Kolay Parça’yı çocukluk anılarını meta-dil ve subjektif dille işlediği eserlerine örnek olarak verebiliriz. Oliveira’nın eserlerindeki iç yapı, müziğin içindeki hafıza, gelişimin mantığı olarak karşımıza çıkıyor.
Oliveira’nın eserlerindeki bir diğer unsur ise zaman’dır. Andrei Tarkovski’nin zaman kavramıyla oynamasındaki ustalığını, Oliveira’nın 2001 yılında yazdığı Recife Anıları adlı eserinde görmek mümkündür. Oliveira’nın yalın piyano diline uymayan ve çok yüksek teknik gerektiren pasajlar içeren eserde, çeşitli Frevo temalarının kullanım tekniği Andrei Tarkovski’nin Ayna filmini hatırlatmaktadır. Sanki tüm temalar kırılan büyük bir aynanın parçalarıdır. Besteci bu parçaları bir mozaik yapar gibi yanyana koyarak, yapıştırarak tekrar bir araya getirir. Bu mozaik işçiliği, bestecinin ustaca oynadığı anı ve zaman kavramlarıyla bazen bir rüya alemine taşınır. Geçmişi küçümsemeyen, ona saygısızlık etmeden kendi zamanını yaşayan Oliveira, eser içindeki bölümleri birbirine bağlarken hayatında çok önemli bir yere sahip olan Wolfgang Amadeus Mozart, İgor Stravinski ve Richard Wagner’e özgü bazı unsurları da bir katalizör gibi kullanır.
Willy Corrêa de Oliveira, Miserere No:5 “Sib”
Sembolizm ve Metafor Oliveira’nın eserlerinde sıkça karşılaştığımız diğer unsurlardır. Georges Rouault’nun Miserere adlı gravür serisinden ilham alarak yazmaya başladığı ve halen de yazmaya devam ettiği minyatürlerden 1999 yılı tarihli bölüm, İranlı yönetmen Samira Makhmalbaf’ın 1998 yılında çektiği Elma adlı filme gönderme yapar. Elma kelimesinin Farsça karşılığı olan sib, müzik dilinde si bemol’dür. Oliveira bu eserinde si bemol sesini piyanoda polarize bir pozisyonda tutar ve çocukluğunda Recife sokaklarında satıcıların şeker satarken söyledikleri bir şarkıyı, yine hatırladığı kadarıyla, vokal ile duyurur.
Eğitimci olarak willy corrêa de oliveira öğrencilerinden ilk etapta, kendi eserlerinin üstünde yükseldiği ve gönülden inandığı diyalektik materyalizm ve Marksist felsefeyi kavramalarını ister. Bütün eserlerinin müzikal analizlerini, felsefi analizleriyle birlikte açıklayabilen Oliveira, eserlerini öğrencilerine öğrettiği gibi yazmıştır. Söyledikleri, inandıkları, yaşamı ve yazdıkları arasında bir çelişki bulunmamaktadır. “Müziğin anlaşılamamasındaki en büyük neden besteci ve dinleyici arasındaki ortak dil. Ama besteci kendi müzikal diline mahkûmdur.”
1Oliveira W.C. de, Caderno do Princípio e do Fim, Cadernos, tese de doutorado, USP, São Paulo, 1996, s. 3.