Almanya'da serbest klarnet solisti olarak çalışan Merve Kazokoğlu, Karlheinz Stockhausen'in “Küçük Harlekin” başlıklı çocuk operasında başrolü oynayıp seslendirerek önemli bir başarıya imza attı. Kazokoğlu hakkında Almanya'nın prestijli gazetelerinden Süddeutsche Zeitung'da da övücü bir yazı yayımlandı.
Çocuk operası "Küçük Harlekin", Karlheinz Stockhausen'in (1928-2007) bu prodüksiyon için dramaturjik bir çalışmayla birbirine bağlanmış dört eserinden oluşuyor: Küçük Harlekin (solo klarnet), Yapraklar ve Yağmur (klarnet ve viyola için düet), Ejderha Savaşı (trompet, trombon ve synthesizer için trio) ve Misyon (trompet ve basethorn için düet)
Yapımda, genç bir kız olan Harlekin figürünün iyi ve kötünün mücadeleleri arasında yeryüzünden kozmik boyuta yolculuğu ve olgunlaşma serüveni konu ediliyor. Başroldeki Merve Kazokoğlu'na (klarnet ve basethorn), Paul Hübner (trompet), Stephen Menotti (trombon), Michael Tiefenbacher (synthesizer) ve Simon Schellnegger (viyola) eşlik ediyor.
Ünlü Katalan tiyatro topluluğu La Fura dels Baus'dan Carlus Padrissa'nın sahneye koyduğu yapımda dekor Roland Olbeter, kostüm Chu Uroz, videolar Franc Aleu'ye ait. “Küçük Harlekin” Bavyera Devlet Operası, çocuklar için Viyana Cep Operası, Graz Operası ve Moskova Natalia Sats Müzik Tiyatrosu'nun ortak yapımı.
Süddeutsche Zeitung'da Barbara Hordych imzasıyla yayımlanan yazı şöyle:
Karlheinz Stockhausen'in "Küçük Harlekin"ini ilk seyrettiğinde, aklına gelen ilk soru şuydu: "Aman Tanrım - elimde çalgımla acaba ben de etrafta böyle zıplayabilir miydim?"
O zaman Merve Kazokoğlu 25 yaşındaydı, İstanbul Alman Lisesi'nden aldığı Abitur ve "Jugend musiziert" yarışmalarında kazandığı derecelerin ardından Detmold Müzik Yüksek Okulu ve Frankfurt Uluslararası Ensemble Modern Akademisi'nde klarnet ve oda müziği öğrenimi görüyordu.
Şimdi, Küçük Harlekin'in Bavyera Devlet Operası'nın Marstallplatz'daki deneme sahnesinde biletleri tamamen tükenmiş prömiyerinde, şu anda 31 yaşındaki sanatçı, Moskova, Graz ve Viyana'daki temsillerin ardından Münih'te de yeniden gösterdi ki: Evet, bunu yapabiliyor - hem de nasıl ! Klarnetiyle yalnız güç ve karmaşık partiyi çalmakla kalmadı, aynı anda ayaklarıyla ritm tuttu, kalçasını çevirdi, gözleriyle güldü - ve ilk sıradaki küçük dinleyicilerin önünde klarnetiyle diz çöktü. "Stockhausen'de başından beri beni büyüleyen, hareketli bir müzisyen tipi yaratan vizyonuydu" diyor kendisiyle operada yaptığımız görüşmede. Üzerinde bir pantolon ve koyu renk bir bluz var, dalgalı saçları omuzlarına dökülüyor. Grafik desenli Harlekin kostümünün içine akşam tekrar girecek ve saçlarını başına sımsıkı geçen bir başlığın altına saklayacak.
Klarnetçi bu prodüksiyon için ayrıca basethorn çalmaya başlamış. Kendine has tınısı klarnetten daha koyu ve narin, "tuhaf bir şekilde dalgın, hayalperest. Dolayısıyla oyunun sonundaki Göğe Yükseliş kısmına yakışan, neredeyse doğaüstü bir etki yaratıyor." Merve Kazokoğlu masanın üzerindeki Küçük Harlekin partisyonunun sayfalarını çeviriyor ve Stockhausen'in müzisyenler için not ettiği talimatları gösteriyor: "Sol bacak arkada havada kalır (bir leylek gibi)" ya da "her vurguda kalça sola-sağa-sola..." Özellikle besteci tarafından istenen 'seyirciye dönük icra'nın riskli olduğunu, birçok müzisyenin bundan adamakıllı korktuğunu söylüyor Merve Kazokoğlu. "Doğrudan göz teması, ezberinizde şaşırmanıza, metinde kaybolmanıza sebep olabilir."
2007'de kaybettiğimiz besteci, karmaşık ses dizileri ve oyun talimatlarıyla müzisyenlerin sınırlarını zorluyor, fakat "yalnız bu şekilde kendinizi aşabilir ve kişiliğinizi geliştirebilirsiniz" diyor Merve Kazokoğlu. Kendisine besteciyi 'yaklaştıran' Amerikalı klarnetçi Suzanne Stephens olmuş. Stockhausen Suzanne Stephens'a klarnet, basklarnet ve basethorn için yaklaşık 40 eser ithaf etmiş ve 1977'de yine Stephens Küçük Harlekin'i ilk defa seslendirmiş.
2010'da Merve Kazokoğlu Kürten'de Suzanne Stephens tarafından yürütülen Stockhausen kurslarına katılmış. "Eserleri birebir sözlü aktarım prensibiyle çalışmak eşsiz bir fırsat ve müzisyenlerle tek bir besteci üzerine bu şekilde çalışılan başka bir kurs bilmiyorum". 67 yaşındaki Stephens ona Stockhausen'in tasavvur ettiği sahne pratiğini aktarmış. Bu işbirliği o kadar verimli olmuş ki bir yıl sonra, 2011'de, Merve Kazokoğlu Kürten'deki Uluslararası Stockhausen Kursları'nda ödül almış.
Bavyera Devlet Operası'nın Viyana Cep Operası, Graz Operası ve Moskova Natalia Sats Müzik Tiyatrosu ile ortak prodüksiyonu ona göre Stockhausen'in eserlerini çocuklara tanıtmak için çok uygun: Sahneye koyan Carlus Padrissa, bir genç kızın -başroldeki Harlekin- iki delikanlı arasında olgunlaşma sürecini aksettiriyor. Yakınlaşma ve uzaklaşmalar, hayal anları, uzak bir gezegende geçen video sekansları ve etkileyici bir piroteknik devreye giriyor. "Önemli olan her temsilden önce bir tanıtma sohbeti yapılması" diyor klarnetçi. Bunu Münih temsillerinde Bavyera Devlet Operası Çocuk ve Gençlik Birimi yöneticisi tiyatro pedagoğu Ursula Gessat üstlenmiş. Moskova'da Natalia Sats'ın 87 yaşındaki kızı Roxana Sats yapmış sohbetleri. "Hiçbir yerde Moskova'daki kadar dikkatli dinleyen çocuklar görmedim. Bitişte bazıları selamlama esnasında bizleri kucaklamak için sahneye geliyorlardı." Yalnızca Viyana'da temsil öncesi sohbet olmamış ve bu temsil esnasında hissedilmiş. "Çocukları burada hikayenin sözsüz anlatıldığına hazırlamak lazım - ne zaman konuşulacağını bekliyor ve sabırsızlanıyorlar."
Münih'teki prömiyerde küçük dinleyiciler kendilerini bekleyeni biliyorlardı ve coşkuyla alkışladılar. Kim bilir, belki içlerinden biri Ursula Gasset'in beste siparişini yerine getirir. Gasset küçük dinleyicileri, Sirius gezegeninin iki sakini arasında geçen müzikal bir diyaloğu geleneksel veya kendi buldukları çalgılarla doğaçlamalarına teşvik etti: "Bir cep telefonuna kaydedin ve bize gönderin - Stockhausen çok sevinir."