Efsane topluluğun bir bölümü yok artık. Sovyet-Rus Kızıl Ordu Korosu'nun 64 müzisyeni, Soçi Havaalanından kalkışından kısa süre sonra Karadeniz'in sularına gömüldü. Bir göreve gidiyorlardı, Suriye'nin Lazkiye kenti yakınlarındaki Rus askeri üssündeki personele yeni yıl konseri vereceklerdi.
Kızıl Ordu Korosu'nu canlı olarak en az üç kez izlemişliğim vardır. Bir keresinde Arı Stüdyosu'nda TRT'den de yayımlanan büyük bir konser vermişlerdi. O zamanki “Devlet Başkanı”, 12 Eylül askeri yönetiminin başı Kenan Evren de, bu konseri stüdyoya gelerek izlemişti. Evren'in stüdyoyaya girişinde Kızıl Ordu Korosu'nun İstiklal Marşımızı seslendirdiğini anımsıyorum. Galiba yıl 1982 idi.Onlar “efsane” niletendirmesini hak eden eden bir topluluktu. Sadece 17 kişiyle kurulduğu 1928 yılından itibaren gelişerek büyümüş, sürekli kadrosu yüzleri aşmış, aynı anda birkaç yerde konser verir kapasiteye ulaşmışlardı. Koro, özellikle tenor, bariton ve baslardan oluşan seçkin bir solist kadrosuna sahipti. Repertuarları da inanılmaz genişlik kazanmıştı. Rus Halk şarkılarından, kilise müziklerine, opera aryalarından popüler müziklere değişik türde şarkıları seslendiriyorlar, kadınlardan oluşan dans topluluğu da sahne üzerine halk danslarıyla renk katıyordu. Yurtdışı turneleri olay yaratıyor, Paris'den New York'a geniş kitlelerin sevgisini kazanıyorlardı.
Gittikleri her ülkenin halk müziklerinden seçtikleri bir parçayı hazırlayarak daha da sempati kazanıyorlardı. Bunu Türkiye'ye her gelişlerinde değişik bir parça hazırlayarak göstermişlerdi. En popüleri ise Tarkan'ın “Oynama şıkıdım, şıkıdım” başlıklı olanıydı. Rus halk şarkısı “Kalinka”yı çalıp söyledikleri zaman yer yerinden oynardı.Kurucu şefleri Aleksander Aleksandrov, Sovyet Resmi Marşı Enternasyonal'in de bestecisiydi. Bu marş sözleri değiştirilmiş biçimde halen Rusya Federasyonu'nun ulusal marşı.Başlangıçta tam bir amatör anlayış içindeydi koro. Havacısı, karacısı, denizcisi, rütbe ayrımı yapmadan sanatı geliştirmek, askerlere moral vermek amacıyla 1933'e kadar üçyüz civarında konser vermişlerdi. İkinci Dünya Savaşı sırasında cepheden cepheye koşmuş, hastanelerde, havaalanlarında asker ve halka moral vermek için bin beş yüzü aşkın gösteri yapmışlardı.Gene böyle bir görev için giderken Karadeniz'in soğuk sularına gömüldüler. Bedenine ulaşılıp karada defnedilecek olanların toprağı bol olsun. Bulunamayanlar da Karadeniz'in suyuna huzurla karışsınlar. Geride kalanlar ve kendi akademilerinde yetişmekte olanlar, kısa sürede bu boşluğu dolduracak ve kızıl ordu korosu şanını sürdürmeye devam edecektir.Ölenleri uğurlarken kulaklarımda çok güzel seslendirdikleri “Ave Maria” yankılanıyor..

Şefik Kahramankaptan
25 Aralık 2016