Aşık Veysel, mezarından çıkıp Ezgi Anıl'ın “Kara Toprak” yorumuna dinlese, el yordamıyla gidip onu alnından öper miydi? Neymiş benim şu türküm, flamenko tarzında bile yorumlandı diye düşünür müydü? “Paquito” lakaplı Ezgi Anıl'ı dinlerken usumda bu iki soruyu evirip çevirip, kendi kendime “Evet” yanıtını verdim.
9.Türkiye Gitar Buluşması'nın üçüncü gece konseri, flamenko gitarda Paco de Lucia sevgisiyle kendi tarzını oluşturan Ezgi Anıl'la, on yıldır Brezilya ve Arjantin'de çıtasını yükseltip 10 telli gitarıyla besteci-icracı olarak sivrilen Serkan Yılmaz'a ayrılmıştı.
Eserleri halen radyoların baştacı rahmetli bestekâr Avni Anıl'ın oğlu olan Ezgi Anıl, 40 yaşının olgunluğunda, doğaçlama gücünü, parmak cambazlığını ve süratini ne denli geliştirdiğini gösterdi. 7'den 70'e gitar öğrencileri, hocaları, tutkunları, “Türk flamenko tarzı” diyebileceğimiz o güzelim Kara Toprak yorumuyla noktalanan bu dinletiyi uzun uzun alkışladı, Ezgi Anıl da salona içtenlikli bir öpücük yolladı.
Serkan Yılmaz'ın dinletisi ise bir bakıma “hasret giderme”ydi. Meraklı dinleyici onu kayıtlarından tanıyordu. Yıllardır Türkiye'ye gelmemişti ama üç yıl önce Çağatay Azat, 7. Buluşma'da onun bazı bestelerini seslendirmişti. Yılmaz'ın sesi kısıktı, Güney Amerika'dan Japonya'ya turne uçuşlarında klimaların azizliğine uğramış olmalıydı.
Yılmaz 10 telli gitarıyla Anadolu'dan Arjantin'e değişik kaynaklardan yaptığı düzenlemelerden örnekler verdi. Karciğar Köçekçe düzenlemesi, köçekçe formunun nasıl evrensel kulağa hitap edecek tarzda yorumlanabileceğine güzel bir örnekti. Bis için sahneye çağrıldığında bu kez 6 telli klasik gitar elindeydi. Tellerini üst üste bindirerek, Afro-Latin metalik vurma çalgılarla yapılan müzikleri çağrıştıran bir parçayla veda etti. Kısık sesiyle konuşmalarında Türkiye'de gitara ilginin artmasından duyduğu memnuniyeti anlattı, Kağan Korad'a özellikle buluşma için teşekkür ederek, gelişerek, büyüyerek devamı dileğinde bulundu.
Yılmaz'ın gitara 20 yaşında başladığına inanmak zor, çünkü halihazırda 15 yılın çok üstünde bir sürede ulaşılabilecek kendine özgü bir icra kalitesi, duyarlı beste ve düzenlemelerle derin bir birikimi yansıtıyor.
Dinleyicinin beğenisi kazanan ilk seslendirmelerde partitürü havaya kaldırıp alkışlatan orkestra şeflerine nazire, Serkan Yılmaz da alkışları hep kolunu yana açarak öne sürdüğü gitarlarına yöneltti. Yoğun rekabetin sözkonusu olduğu Güney Amerika'da tutunmasına, Arjantin'in önde gelen gitar sanatçıları arasına girmesine karşın gösterdiği yalın, alçakgönüllü duruş, gitar müziğine katkıları kadar alkışlanmaya değer..
Şefik Kahramankaptan