Çocukluğumuz ve ilk gençliğimizde radyo en büyük eğlencemizdi. TRT’nin olmadığı dönemde İstanbul Radyosu’nda Cemal Reşit Rey (1904- 1985) yönetimindeki Şehir Orkestrası’nın konserleri ile bazı programları kaçırmamaya çalışırdık. En favori programlardan biri de, olağanüstü kemancı Darvaş’ınkiydi. Darvaş, akordeon eşliğinde klasik müziğin en popüler parçalarını, valsler, fokstrotlar ve çigan ezgileri çalardı.
Çigan ezgisi denilince öncelikle akla Macaristan gelir. Çünkü Macaristan ve çevresinde yoğun bir çingene nüfus vardır ve müzik konusunda son derece yetenekli olan bu halk, özellikle keman başta olmak üzere yaylı sazlar ve ve bir tür vurmalı saz olan simbalom üzerinde uzmanlaşmıştır.
Macar etnomüzikolog Bela Bartok (1881-1945) yıllar süren halk müziği çalışmaları sırasında, ülke sınırları içinde derledikleri müziklerinin çoğunun çigan kökenli olduğunu farketmiş, esas Macar halkının müziğini derlemek için çok uğraşmış ve buna “köy müziği” adını vermiştir.
DARVAŞ’IN İLGİNÇ ÖYKÜSÜ
İşte Sergey Darvaş da böyle bir ortamda 1912 yılında Badepeşte’de doğmuş, klasik eğitimini Franz Lizst Müzik Akademisi’nde tamamlayıp solist ve orkestracı olarak çalışmaya başlamış, 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi işgali tehlikesi ortaya çıkınca, Macaristan’dan kaçarak Türkiye’ye iltica etmiş, vatandaşlık başvurusu kabul edilmiş, İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’nün imzasını taşıyan bir nüfus cüzdanının sahibi olmuştu.
Türk adı olarak Halil’i alan Darvaş, bir süre Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda çalıştıktan sonra İstanbul’a geçerek serbest solist olarak sahnelerin aranan kemancısı olmuş, radyo programlarının yanı sıra Türk filmlerinde de kemancı olarak çeşitli rollere çıkmıştı.
Darvaş için hayatta en değerli nesne kemanıydı. Yunanistan-Türkiye sınırını geçerken kemanını iki kolunun üzerine alıp dirsekleri üzerinde sürünerek tel örgüleri aşmıştı. Ama bu keman önceliği Darvaş’ın aile yaşamına da mal olacaktı. İstanbul’dan sonra İzmir’e taşınan Darvaş, İzmir Valisi Kazım Dirik’in kızıyla evlenmişti, Alsancak’ta bir yalıda oturuyorlardı. Bir deprem olmuş ve Darvaş kemanını kapıp dışarı çıkmış, eşini yalıda bırakmıştı. Bu olay boşanma nedeni olacaktı.
İzmir’den sonra Marmaris’e yerleşen Darvaş, burada da üç yıl yaşadı ve 1984 yılında geçirdiği kalp krizi sonunda vefat ederek Marmaris İlçe Mezarlığı’nda toprağa verildi. Yıllar sonra oğullarından George Marmaris’e geldi ve Marmaris Kültür Sanat Derneği Başkanı çellist Ahmet Yaşar Altınöz’ün yardımıyla babasının mezarını ziyaret etti.
AİLE BOYU TOPLULUK
Bir konser yazısına bu denli uzun bir giriş yapmanın ne âlemi var? diye sorarsanız, cevabı şöyle: Çünkü Halil Darvaş’ın torunu Kontrbasçı Julius Darvaş, 28 Nisan 2024 akşamı, Janoska Ensemble’ın üyesi olarak Beytepe’de Ankara Devlet Konservatuvarı Sahnesindeydi.
Janoşka Kardeşler, iki kemancı ve bir piyanist aranjör, biri de konuk vokal olarak dört kişilik aile boyu bir topluluk. Aslında kontrbasçı Darvaş da aileden sayılabilir, çünkü öğrendik ki, Janoşka’ların kuzeniyle evli!
Janoşka Ersemble bu sezon Ankara’da CSO ile bir konser yapmıştı ama gidememiştim. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’a konser için gelmişlerken, HÜ. Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürü Metin Munzur’un girişimleri, bir iş adamının sponsorluğu ve Slovakya Büyükelçiliği’nin de ilgisiyle Ankara’ya geçip özgün stillerinde hazırladıkları programı seslendirdiler.
Janoşka Ensemble üyeleri Slovakya vatandaşı, Bratislava merkezli olarak çalışıyorlar. Kontrabascı Darvaş ise Ankara-Kızılcahamam mesafesinde, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de.. Eski Avusturya-Macaristan İmparatorluğu coğrafyası…
NE ARARSAN VAR…
Janoska Ensemble’ın izleyiciyi kendilerine hayran bıraktıran özellikleri, dört müzisyenin de yüksek virtüozite ile çalgılarına egemenliği, icralarında yüksek hıza erişebilmeleri ve doğaçlama güçleri. Kemanda Ondrej ve Roman Janoska ile piyanoda František Janoska, topluluğun çekirdeğini oluştururken, düzenlemelerin çoğu en küçük kardeş piyanist František’e ait.
İster klasik olsun, ister pop, kemancılar inanılmaz bir performans gösterirken, enstrümanlarını bazen mandolin, bazen de vurmalı çalgı gibi kullanıyor, yorumlarında değişik renklere ulaşıyorlar. Birer jonglör ya da cambaz gibiler.
Sahnedeki üç kardeş Avrupa’nın önemli eğitim kurumlarından Budapeşte’deki Franz Lizst Müzik Akademisi mezunu. Kontrbasçı Darvaş ise Viyana Müzik Akademisi mezunu ve Viyana Filarmoni’nin konserlerinde 22 yıl boyunca yer almış bir sanatçı, aynı zamanda bir caz kontrbasisti. Boynunda kolye niyetine bir tesbih asılı. Sakın dededen kalıt olmasın?
Yani eğitim desen var, deneyim desen var toplulukta. Özgün stilleri ise hangi dönemden ve türden olursa olsun, yaptıkları düzenlemelerin imzaları haline gelmiş olması.
AMADEUS’UN BABASINDA KIRMIZI MENDİL-ÇORAP
Topluluğun sahnedeki sözcülüğünü Darvaş ile Fransitek yapıyor. Piyanist Frantisek kırmızı çorap ve ceket mendiliyle, üzerine parıltılı toz yapıştırılmış ayakkabı giyen topluluktan kendini ayırıyor.
Konuşmalarından, kendisinin 10 yaşındaki oğlunun mükemmel piyano ve keman çaldığını, adının Amadeus olduğunu öğrendik. Amadeus için Rumba başlıklı bestenin oğluna adanmış bir parça olduğu da böylece ortaya çıktı.
Programlarında Bach, Brahms, Paul McCartney, Piazzola, Dave Brubeck gibi bestecilerin yapıtlarına kendi stillerindeki düzenlemeler vardı, ek olarak da Çigan ezgileri ve sürpriz ; bir İstanbul Türküsü olarak Kâtibim! Salonu da işin içine kattılar doğal olarak.
Piazzola’da konuk vokal olarak ailenin dördüncü ferdi Arpád Janoska’nın ilginç ses yorumunu dinlediğimizi de eklemeliyim.
61. DAKİKA MODELİ
Bir ara salondaki dinleyici cep telefonlarının ışıklarını yakarak Trabzonspor futbol seyircisinin “61. dakika” modelini uyguladı. Salonun arka sıralarındaki genç dinleyici de, futbol seyircisi gibi, büyük tezahüratla, ıslıklarla çoştu ve coşturdu.
Demek ki kontrbasçı Darvaş haklı. Çünkü etkilerini şöyle değerlendiriyor: "Seyircinin ruh hali, özellikle doğaçlama söz konusu olduğunda, sahne coşkumuz üzerinde doğrudan bir etkiye sahip: Veriyoruz - alıyoruz – aldıkça daha fazla veriyoruz - daha fazla alıyoruz ... Ve bu böyle devam ediyor. Sonucunda bu yüksek enerji salonda doğal olarak dolaşmaya başlıyor!”
Yani, Janoşka Ensemble demek, enerji demek!
Konserin sonunda, topluluk üyelerine birer kocaman bahar buketini Konservatuvar Müdürü Metin Munzur sundu ve “Konserden sonra önümüzdeki sene için görüşeceğiz” demeyi de ihmal etmedi. Slovakya Büyükelçisi Jan Psenica, Macaristan Büyükelçisi Viktor Matis, Hırvatistan Büyükelçisi Hrvoje Cvitanovic de eşleriyle birlikte konserin konukları arasındaydı.
Hani, klasik müzik eğlence midir, değil midir? tartışması yapanlar oluyor ya… Janoşka Ensemble tarzında olduğunda biraz eğlence yanı ağır basıyor.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
30 Nisan 2024, Ankara