Mart ayı hayli nostaljik geçti benim açımdan. Müzik okullarında bir yandan koridorlarda koşturur ya da bahçede top oynarken, sonra çalgılarını ellerine aldıklarında ya da piyano başına oturduklarında çatır çatır çalan çocukları anımsadım, o tanıklıklar film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Çünkü onları artık birer genç olarak ulaştıkları düzeylerde izleme fırsatım oldu. Aynı biçimde, dönemlerinin bazı yıldız solist ve eğitimcileriyle de bir araya geldim. https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/sefik-kahramankaptan/duygusallik-nese-huzun-ve-guzel-muzik/3521/
Bu arada bir rastlantı sonucu, bir gencimizin Londra’daki Royal College of Music’de önemli bir ödül ve bursunun sahibi olduğu öğrendim. Tüm öğrenciler arasında sadece bir kişiye verilen bir ödüldü bu.
İlayda Deniz Oğuz (d. 2000) Bilkent’ten tanıdığım, bildiğim bir isimdi. Başta Orhun Orhun olmak üzere, daha o günlerde bu kıza dikkat etmemi öneriyor, benim piyanist olarak izlediğim çocuğun ilerde iyi bir besteci olacağı öngörüsünde bulunuyorlardı. Bilkent Senfoni eşliğinde L. V. Beethoven’in 2. Piyano Konçertosu’nun ilk bölümünü kendi yazdığı kadansla seslendirdiğinde henüz 14 yaşındaydı.
Şimdi 25 yaşına ulaşmış ve artık “Artist Diploma” programına devam ediyor. Bu söyleşi sayesinde İlayda’nın hayli yetenekli bir ressam olduğunu da öğrendim. Çünkü bazı hocalırının kendi yaptığı portrelerini göndermişti. Tam bir pentatlon sporcusu gibi, komple bir sanatçı...
Pek çok çocuk ve gencin aileleri, ya da kendileri en ufak bir başarıda davul çalarken, İlayda sessizce işine bakıyor. Kendisine ulaştım ve onu tanıtacak sorularımı yönelttim peşpeşe:
Ödülün madalyası sunulurken Fotoğraf :@Lauren Pountney.
Kraliyet Koleji’nin Büyük Ödülü’nü bu yıl sizin aldığınızı tesadüfen öğrendim. Öncelikle kutluyorum. Bu ödülle ilgili biraz bilgi verir misiniz?
Çok teşekkür ederim. Kraliyet Müzik Koleji’nin 2024-2025 Mills Williams Bursiyeri (Mills Williams Junior Fellow) olarak bana çok nazik bir şekilde bir madalya takdim edildi. Mills Williams Vakfı her yıl Kraliyet Müzik Koleji’nden bir müzisyeni destekler. Ben de özellikle müzisyen – besteci ilişkisini irdelemek, piyanonun tarih boyunca kültürel hayattaki kullanımı ve piyano resitalinin ritüelistik karakterini sorgulamak amacıyla başlattığım bir proje ile bu yıl bu değerli vakfın bursiyeri olmaya hak kazandım. Bu ödülü daha önce piyanist ve şef Tolga Atalay Ün de kazanmıştı.
Ben sizi, Bilkent’teki piyano öğrenciliği günlerinizden anımsıyorum. Müziğe ilginiz nasıl doğdu ve sistemli çalışmaya ne zaman ve kiminle başladınız?
Bir oyuncak orgum vardı, tuşlarıyla oynarken yanlışlıkla kötü duyulmayan bir melodi çalınca şu ya da bu şekilde ailem piyano dersleri almam gerektiğine ikna olmuş. İlk piyano derslerimi Samsun’da yaşarken değerli Aynur Özgür hocamdan aldım.
Bilkent’te kimlerle çalıştınız? En çok katkıyı kimlerden aldınız?
Bilkent’teyken çalıştığım her öğretmenim bana eşsiz bir katkıda bulundu. Sevgili Deren Eryılmaz benim Bilkent’teki ilk piyano öğretmenimdi. Şu an kendisi Londra’da yaşıyor ve hâla çok yakınız, her yardıma ihtiyacım olduğu zaman muhakkak arayabileceğim bir insandır. Daha sonra lise mezuniyetine kadar piyano eğitimimi sevgili Zerin Rasul hocamla sürdürdüm. Son derece titiz ve detaylı dersler sonucu kendimi nasıl dinlemem gerektiğini bana öğretti, resmen elinde büyüdüm diyebilirim. Kendisiyle çalışmış birçok arkadaşım şu an muazzam yerlerde okuyorlar ve hârika işler çıkarıyorlar. Sevgili Yiğit Aydın benim kompozisyon hocamdı, hâla hocam. Benim sanatsal kişiliğimi en çok anlayan kişi olarak kendimi nasıl ifade etmemi bana gösterdi. Tanıdığım en nazik, en iyi niyetli insanlardan biridir. Sevgili Maria Nowotna hocam büyük bir özveri ile bana üst seviye solfej, teori, duyuş ve armoni dersleri vererek benim müzisyen kişiliğime çok büyük katkıda bulundu. Sevgili Orhun Orhon bana her dâim destek olmuş, bestecilikte bana çok şey öğretmiş, eser incelemeyi ve partisyon okumayı öğretmiştir. Sevgili Emek Yalın Orhon hocam da bana büyük bir sabırla keman dersleri verdi. Tek bir kişiyi parmakla göstermek çok zor gerçekten.
En genç besteci olarak 16 yaşında finale kaldığınız Eczacıbaşı Beste Yarışması’nda dinleyiciler arasındaydım. Besteciliğe yönelmeniz nasıl oldu?Müzik yapmaya başladığım andan beri besteliyorum. Müzik eğitimime bestecilik ile başladım bile diyebilirim. İlk piyano öğretmenim sevgili Aynur Özgür de benim besteciliğimi çok desteklerdi. Küçüklüğümden beri çok değerli Ertuğrul Bayraktarkatal, Turgut Pöğün, Orhun Orhon ve Yiğit Aydın hocalarım da beni daha çok besteciliğe yönlendirmişti. İşin ilginç kısmı, Japon besteci Dai Fujikura ile yaptığım bir ders sırasında kendime bestecilikte olan inancın çoğu zaman çok az olduğunu, hatta uzun süre boyunca müzik yazmadan geçirdiğim dönemler olduğunu söylediğim zaman kendisinin cevabı şu şekildeydi: “Özellikle senin yaşlarındaki çoğu kadın besteciden bunu çok sık duyuyorum”. Çok şanslıyım ki şu ana kadar hiçbir öğretmenim cinsiyetim dolayısıyla beni küçümsemedi ve çevremden sürekli ihtiyacım olan desteği aldım; ancak kadın bestecilerin ne yazık ki sıkça maruz kaldığı bir gerçeklik bana bu şekilde hatırlatıldı.
İlayda Deniz Oğuz’un kaleminden Dinara Klinton ve Gordon Fergus-Thompson
Önceden iki muazzam piyanist Dinara Klinton ve Gordon Fergus-Thompson ile de çalışmıştım. Sevgili fortepiyano öğretmenim Geoffrey Govier’den edindiğim bilgiler altın değerinde. Özellikle, 20. yüzyıldan beri alışılagelmiş ve kabul görmüş birçok icra geleneğini sorgulayan; eserlere tamamen tarihsel okuma ve stilistik anlayış çerçevesinde yaklaşan bir bakış açısı kazandırması açısından çok kıymetli. Sevgili kompozisyon hocam Kenneth Hesketh, orkestrasyon, çalgılama ve materyal sunumu gibi konularda bana son derece kıymetli bilgiler aktararak, besteci olarak kendi sesimi bulmamda önemli bir yol gösterici oluyor. Onun rehberliği, müzikal dilimi derinleştirmeme ve ifade gücümü zenginleştirmeme büyük katkı sağlıyor.
Hangi bursları kazandınız İngiltere’de?
Şu ana kadar Kraliyet Müzik Koleji’nde Lady Ruth Fermoy, Parnassus, Kenneth & Violet bursları ile desteklendim. Şu an David Young Piyano Bursu ve Mills Williams Vakfı’ndan aldığım büyük destek sayesinde Artist Diploma programıma devam ediyorum.
Eğitiminizi Kraliyet Koleji’nde sürdürüyor olmaktan memnunsunuzdur herhalde?
Elbette, eğitimimi Kraliyet Müzik Koleji’nde sürdürüyor olmaktan çok memnunum. Bilkent’te beraber çalıştığım hocalarımdan bahsettim, ancak İngiltere’deki hocalarımdan bahsetmemek olmaz. Şu an Dina Parakhina ve Dmitri Alexeev ile piyano eğitimimi sürdüyorum. Bu iki efsanevi piyanistle çalışmak benim için çok büyük onur.
Peki, Londra?
Londra bence kültür ve sanatın en büyük başkentlerinden biri. Müzik, tiyatro, müzikal, sergi, galeri, müze, ne ararsanız bedavaya veya çok uygun fiyatlara bulabiliyorsunuz. Ancak itiraf etmek gerekirse Brexit bu kültürel yaşamda büyük hasarlara yol açtı.
Iridescence Ensemble
İngiliz ve uluslararası diğer topluluklarla ne tür konserler veriyorsunuz?
Sevgili dostlarım Sofía Gómez Alberto (kemancı ve viyolacı), Méline Le Calvez (klarnetçi, bas klarnetçi) ve Anna Crawford (çellist) beraber Iridescence Ensemble isimli bir oda müziği grubu kurduk (iridescence kelimesinin Türkçe anlamı yanardöner, parıltılı). Üçü de Londra Senfoni Orkestrası, Philharmonia Orkestrası, Kraliyet Operası ve Balesi, BBC Senfoni Orkestrası gibi İngiltere’deki büyük orkestralarla çalışmış müzisyenler. Anna şu an Liverpool Filarmoni Orkestrası’nda çalışıyor. Özellikle 20. ve 21. yüzyıl repertuvarını keşfetmeyi ve daha fazla temsil edilmesi gerektiğini düşündüğümüz bestecilerin eserlerini seslendirmeyi planlıyoruz. Daha yeni oluşturduğumuz bir grup olmamıza rağmen şu ana kadar Londra’da Burgh House ve Royal Albert Hall gibi salonlarda konser verme imkânına eriştik.
Portre: @Inis Oírr Asano
Ya sizin besteleriniz?
Benim eserlerim de Norveç bazlı Cicada Ensemble, Yunanistan bazlı Ergon Ensemble, İtalya bazlı Ensemble Collettivo, Amerika bazlı Trio X gibi topluluklar tarafından seslendirildi. Sık sık beraber çalıştığım yakın arkadaşlarımdan Fransız kemancı Eliott Bougant, kendisi için yazdığım Küçük Prens’ten Sahneler adlı solo keman parçasını 2024'te Lucerne Festivali'nde seslendirdi. Fransız klarnetçi Méline Le Calvez ve Avustralyalı çellist Clare Juan ise Yakamoz adlı eserimle 2023'te Kraliyet Müzik Koleji Yeni Müzik Ödülü’nü kazandılar. Ben de aynı yarışmada Besteci Ödülünü aldım.
Fortepiyano başında Fotoğraf: @Clare Juan.
Şu an piyanoda hangi alt alanlarda öğreniminiz sürüyor? Siz de öncülünüz Tolga Atalay Ün gibi klavsen ve barok müzik icracılığına da yönelecek misiniz?
Olabildiğince geniş kapsamlı ve çok çeşitli bir piyano icracılığına sahip olmak benim en büyük hedeflerimden biri. Oda müziği, şan eşlikçiliği ve çağdaş müzik icracılığı ilgimi çekiyor. Sık sık besteci arkadaşlarımın ve günümüz bestecilerinin eserlerini seslendirmeye gayret gösteriyorum. 2019'da önde gelen yeni müzik topluluklarından biri olan Cicada Ensemble ve şef Christian Eggen ile Berkant Gençkal'ın "Liquid Spaces" isimli eserini seslendirmiştik.
İlayda Deniz Oğuz’un kaleminden hocalarından Geoffrey Govier
Bununla beraber dönem enstrümanlarıyla klasik dönem icracılığına yoğunlaşıyor ve büyük fortepiyanist Malcolm Bilson'ın da öğrencisi olmuş sevgili Geoffrey Govier'den de fortepiyano eğitimi alıyorum.
Hocalarından Robert Levin ile Hocasının portresi
Robert Levin, Bart van Oort gibi efsanevi fortepiyanistlerle ders yapma şansına eriştim. Salzburg'a her gittiğimde, sevgili dostum, fortepiyano yapımcısı Robert Brown'ın yakınlarındaki fortepiyano atölyesine uğrar; atölyesinde bulunan, bazıları orijinal olan, bazıları ise orijinallerden birebir kopya edilerek inşa edilmiş 18. ve 19. yüzyıl enstrümanlarını çalarım. Robert Levin'e Mozart’ın bazı yarım kalmış skeçlerini tamamlama çalışmalarımı gösterdiğimde çok memnun olduğunu söylemiş, ikinci kez dinlediğinde daha da hoşuna gittiğini söylemişti. Kendisine mizahi amaçla bestelediğim Barbie Fügümü çaldıktan ve kendi çizdiğim karakalem portresini verdikten sonra bana “Sen sık rastlanan türde bir insan değilsin” dedi. Bu da Robert Levin’le tanışıklığımın kısa bir özeti.
Bir besteniz, piyanist arkadaşınız Korkmaz Can Sağlam tarafından, hazırladığı albüme alındı. Bunun bir öyküsü vardır mutlaka?
Can'ın muazzam bir piyanist olduğunu biliyorsunuz. Büyük Vendome Ödülü'nü kazandıktan sonra Sono Luminus plak şirketi altında bir albüm çıkarmaya hak kazandı. Kendisine adadığım "Solo Piyano için Bozlak" eserimi de büyük bir incelikle albümüne ekledi. Bu eseri 2022 Türkiye Depreminden sonra yazmıştım. Tıpkı geleneksel bozlak gibi benim parçam da haykırışlarla dolu duygu yüklü bir tür ağıt. Ailemin bir kısmı da deprem bölgesinde yaşıyordu. Neyse ki sağ salim kurtuldular, ancak pek çok dostlarını da kaybettiler. Korkunç bir acı, sözlerle tarif etmesi imkânsız.
İcracılık mı, bestecilik mi? Sizin için hangisi öncelikli?
İcracılığı ve besteciliği birbirinden ayrılmaz bir bütünün iki parçası olarak görüyorum.
Bestecilikle uğraşmanın icracılığa katkısı oluyor mu?
Ben şahsen her icracının besteciliğe yönelmesini, gerekirse bestecilik eğitimi almasını destekliyorum. Eserlere besteci perspektifinden bakmak eserlerin icracısına yeni bir boyut kazandırabiliyor. Müzisyenlerin kendi hayal güçlerinin zenginliğinin farkında olmaları, yeni bir eser üretmekten korkmamaları ve bireysel ifade şekillerini keşfetmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Kraliyet Koleji’ndeki öğreniminizi tamamladıktan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz? Türkiye’ye dönecek misiniz, yoksa başka planlarınız mı var?
Avrupa’da doktora yapma ihtimalini yok saymıyorum. Şimdilik emin olduğum tek şey müzik yapmaya devam edecek olmam.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
Bu yazı KonserArkası dijital dergisinin Nisan 2025 sayısında yayımlanmıştır.