Kimlere niyet, kimlere kısmet derler ya… Cemal Reşit Rey’in (1904-1985) Çelebi operasının öyküsü de o hesap! Defalarca sahneye konulması için girişimde bulunuldu ama sadece bir kez o da konser versiyonu olarak İstanbul’da seslendirilebildi.
Librettosunun yazılışı taa 1942’ye kadar giden bu opera, 19 Nisan 2025 Cumartesi akşamı Ankara Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’nce dünyada ilk kez sahnelenecek. Yapıtın notalarının derlenip toparlanması konusunda büyük emek sahibi olan Rey’in öğrencisi piyanist-besteci Dr. Aydın Karlıbel’in Sanattan Yansımalar portali için kaleme aldığı yazıyı okursanız, hayli aydınlanacağınıza eminim:
https://www.sanattanyansimalar.com/cemal-resit-rey-e-anlamli-armagan-celebi/8278/
Biz yıllarca “Çelebi’nin notaları kayıp” hikâyesi dinledik. 20 yıl önce, Evin İlyasoğlu iki hafta üstüste konuyla ilgili Cumhuriyet’te yazdı, Doğan Hızlan da Hürriyet’te haberi yaygınlaştırdı. Notalar bulunmuştu!
YİTİK MİYDİ, ARAŞTIRILMAMIŞ MIYDI?
Benim aklıma takılan ise şuydu:
“Çelebi’nin notaları gerçekten “yitik” miydi, yoksa orada araştırmadıkları için, notaların Ankara Opera Kütüphanesi’nde yattığından kimsenin haberi mi yoktu? Ya öğrencisi Aydın Karlıbel (yanda) gelip, araştırıp yitik zannedilen notaları ortaya çıkartmasaydı?
Genel Müdür olarak Meriç Sümen yeni göreve başlamış ve bir basın toplantısı düzenlemişti. Şimdi Çelebi’yi sahneye koyan rejisör Gürçil Çeliktaş da Başrejisör sıfatıyla yanındaydı. Soruma nasıl yanıt bulduğumu, 16 Eylül 2005 günü Cumhuriyet Ankara Eki’ndeki köşemde şöyle anlatmışım:
“Sümen’in basın toplantısından sonra Kütüphaneye uğradım. Nicedir orada hummalı bir etkinlik olduğunu, ayrıştırma ve düzenleme çalışmalarının sürdüğünü biliyordum. Çelebi’nin zamanında siyah bezle ciltlenmiş, Cemal Reşit Rey’in elyazısı partisyonlarının düzenli biçimde mavi kutularda beklediğini gördüm. Rey’in öğrencisi değerli piyanist-besteci Aydın Karlıbel, hocasının yapıtlarının derlenip toplanması konusunu aklına takmayıp, burayı araştırmamış olsa, notalar herhalde mavi kutulardaki kara ciltlerin içinde beklemeye devam edecekti.
Şimdi liste tutuyorlar, eskiden ciltlerin içindeki küçük kartonlara kimlerin hangi tarihte alıp, hangi tarihte teslim ettiği yazılırdı. Görevli arkadaşlara rica ettim, tek tek ciltlere baktık. 1979’da yani notalar yeni geldiği dönemde Fahri Onuk, Tanju Nebol, Nilgün Akkerman, Cahit Şaher almışlardı. Bir çalışma söz konusu olmuştu.
1989’da ise çok daha yoğun bir hareket söz konusuydu. Piyano-Şan redüksiyonu alanlar arasında Murat Göksü, Nilgün Akkerman, Erdal Şen, Meral Gökoğlu, Selva Erdener, Nurdan Özer, Seval Irmak, Seza Aray, Nuray Sarıoğlu, Gülce Çelik, Sabri Karabudak, Haser Tek gibi isimler vardı. Bu da, yapıtın sahnelenmesi için girişimde bulunulduğu ve sanatçıların çalışmak için notaları aldığını gösteriyordu. Selva Erdener’e sordum, ‘Operadaki ilk yıllarımda liste asılmış, görev verilmişti, hepimiz notaları alıp çalışmaya başladık, ancak sonra vazgeçildi ve provalara başlanmadı’ dedi.”
HİKAYEYİ CEMAL REŞİT REY’DEN DİNLEYELİM
Cemal Reşit Rey, sağlığında, 1976 yılında Hayat Dergisi’nden Hikmet Münir Ebcioğlu’na operanın konu ve metninin nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatmıştı:
''Biraderim ve ben Ankara Radyosu'nda görevliyken neşeli bir skeç dinlemiştik. Konusu 18. yüzyılda yaşamış hafif meşrep bir kadının evine mahalleli tarafından yapılan bir baskındı. Bu skeç rahmetli biraderimin aklından hiç çıkmamıştı. İstanbul'a geldiğimizde bir de Lale Devri'nde yaşamış bir Müezzin Çelebi'den bahsetmişti: Küçük Müezzin Çelebi Mehmet Efendi. Edirneli bir gençmiş bu. Sesi o kadar güzelmiş ki kendisine İstanbul'a gitmesini tavsiye etmişler, himaye görsün, demişler. Adam gelmiş, saraya girmiş, padişahın yakınları arasına geçmiş, nihayet başmüezzin ve başhanende olmuş. Yalnız küçük bir kusuru varmış: Hanımlara çok düşkünmüş, kendisi de çok yakışıklı bir adammış. Sarayda ne kadar hanım varsa baştan çıkartmış. İş o dereceye varmış ki padişah onu Konya'ya sürmüş. 25 sene orada kalmış. Ancak padişah değiştikten sonra ki İstanbul'a dönebilmiş. Ama çok sürmeden vefat etmiş. İşte biraderim tarihin bu gerçek kişisinin hayatından ilham alarak radyodan dinlediği baskın olayını da birleştirip, dört perdelik emsalsiz bir tiyatro eseri vücuda getirmiştir. 1942 yılının ilkyaz aylarında Yeniköy'de yalıdayken dört perdelik eseri bir çırpıda yazıvermiştir.’’
YARATICI KADRO NE DİYOR?
Peki, nasıl bir müzik, nasıl bir reji?
İlk sahneleme öncesi yaptığı görüşmelerle sorunun yahnıtını araştıran AA Kültür-Sanat Servisi Muhabiri Yasemin Kalyoncuoğlu’nun yazdıklarına göz attığımızda bu soruların yanıtlarını şöyle buluyoruz.
ADOB Müdürü Mithat Karakelle: "Çelebi Operası'nın ilk defa sahneleniyor olması bizi çok heyecanlandırıyor. Başarabileceğimize inanıyorum, çok mutluyuz. 19 Nisan'da sahneleyeceğiz ve hep birlikte izleyeceğiz. Bu yıl bu eser 5 temsil yapacak. Eylülden itibaren de çalışmalar tekrar başladığında, sezon içinde seyirciye sunmaya devam edeceğiz. Bütün eserler için özen gösteriliyor ama kimsenin yapmadığı bir şey yapıyor olmak ve dünya prömiyeri yapıyor olmak ayrı bir çaba. Yapılması çok kez denenmiş ve başarılamamış, sebeplerini anlayabiliyorum, çünkü çok zor bir eser."
Şef Rustam Rahmedov: "Bu eser, Cemal Reşit Rey'in bestecilik ekolünün zirvesidir. Bir besteci portresinin gelişimini göreceksiniz. Farklı stiller, inanılmaz müzikler, Batı kültürünün yöresel müzikle inanılmaz şekilde harmanlandığını izleyeceksiniz. Bu esere kolaylıkla seyirci uyum sağlayacak, temalar, müzikler ortada çünkü. Çelebi operasının ifadeleri çok net, çok temiz ve müzikleri harika. Rejisörümüz Gürçil Çeliktaş ile hârika bir iş çıkıyor. Seyircilerimizle buluşacağımız için heyecanlıyız."
Şef Can Okan: "Bu eser, modern bir opera. Uluslararası repertuvarda kesinlikle yer alması gereken modern opera baş yapıtı. 1940'lardan 1970'lere kadar çok uzun süreçte bestelenen bir opera bu. Cemal Reşit Rey bu eseri tamamlandığında 'benim en iyi eserim' diyor. Bunu ne kadar önemsediğini kendisi de ifade etmiş. Daha fazla geç kalmadan bu eseri gün ışığına çıkarıyoruz. Kalpten temennim, bu eserin dünyayı dolaşması. Çünkü kesinlikle dünyayı dolaşacak değere sahip. Zira Ekrem Reşit Rey, eserin librettosunu Fransızca da yazmış, yani aynı zamanda 'uluslararası repertuvarda da yer alsın' diye düşünmüş, o yüzden umarım buna tanık oluruz. Keşke Cemal Reşit Rey, bu eserin prömiyerini görseydi. Harika bir dünya prömiyer prodüksiyonu olacak."
Rejisör Gürçil Çeliktaş: "Eser modern ama biz, 17. yüzyıldaki Lale Devri'ne göre dekor ve kostümleri tasarladık. Modern ile otantiği birleştirip oynuyoruz. Cemal Reşit Rey'in operetleri ile senfonik eserleri çok farklı. Burada o farkı görüyoruz. Operaya eklediğimiz şey, ikinci perdede dekor değişimi olacak diye Cemal Reşit Rey'in 100. Yıl Senfonisi'nin 10. bölümünü aldık. Bale koreografisini ekledik ve Cemal Reşit Rey'in piyano konçertosunun bir bölümüyle birleştirdik. Cemal Reşit Rey halk müziğini çok iyi tanıyor, bu esere de Türk müziğini armonize ettiğini görüyoruz.”
DÖNÜŞÜMLÜ KADRO
Çelebi operasının sahnelenmesinde görev alacak olan dönüşümlü kadro şöyle
Orkestra Şefi : Rustam Rahmedov - Deniz Erdinç - Can Okan
Rejisör : Gürçil Çeliktaş
Koro Şefi : Ivan Pekhov
Dekor Tasarım : Özgür Usta
Kostüm Tasarım : Gazal Erten
Işık Tasarım : Ali Gökdemir
Koreograf : Nilgün Bilsel Demireller
Fatma : Seda Aracı Ayazlı - Mehlika Karadeniz Bilgin - Beste Şahin
Çelebi : Aykut Çınar - Ali Murat Erengül - V. Barış Yanç
Rebeka : Elif Demir - Nihan İnan Özbayrak - Melis Sağlam
Safiye : Damla Kışlalı - Başak Tatar Özdemir
Atiye : Melis Balcı - Özge Türkoğlu
Zübeyde : Evren Gökoğlu - H. Zeliha Tunçyürek
Tahsin Efendi : Alican Akyıldız -Y. Emre Pekşen - Haser Tek
Sadrazam : Erdem Baydar - Umut Kosman - Emin Özdemir
Hasan Çavuş : Anıl Güntekin - Kamil Kaplan - Emre Uluocak
Anne : Huriye Apaydın - Özlem Engin
Baba : Levent Akev-Metin Turan
Perla : Evren Gökoğlu - Başak Tatar Özdemir
Rejisör Yardımcısı : Mehmet Boran Savran - Umut Yaşar
Koreografi Asistanı : Nazlıcan Fırat
Korrepetitörler : Cemile Cabbar - Gökçicek Cihan - Malahat Ismailova Duygu İnandık - Ongun Kula - Hande Uçar Yanç
Koro Piyanisti : Cemile Cabbar
Kondüvit : Serdar Sarıoğlu – Zeynep Utku
Suflöz : Zeynep Burcu Altınel - Pınar Yüksel - Ülkü Ünal
Şimdi yıl 2025, Cemal Reşit Rey’in doğumunun 121’nci, ölümünün ise 40’ncı yılındayız. Ve sonunda bu operayı seyredip dinleyebileceğiz. Bu tip eserlerin yıllar sonra da olsa sahnelenebilmesinin önemi, en azından günün teknolojisiyle ses ve görüntü kaydının Türk opera arşivine kazandırılmasıdır. Böyle bekleyen daha nice eserler var!
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
15 Nisan 2025, Ankara