Girişim konusunu, hem ideal sinüs dalgaları hem de enstrümanların yarattığı gerçek ses dalgaları üzerinden irdelerken, müzikteki en uyumsuz aralıklardan biri olan tritondan da bahsetmiştik. Bu yazımda zaman zaman “Diabolus in Musica”, yani müzikteki şeytan olarak da adlandırılan bu aralık hakkındaki araştırmalardan bahsetmek istiyorum.
Tamamıyla fiziksel bir açıdan bakmak gerekirse tritonu, bir oktavı simetrik olarak ikiye bölen ve kök ikiye bir oranına sahip aralıktaki nota olarak tanımlayabiliriz. Daha önce girişim yazılarında da incelediğimiz ve gördüğümüz üzere, triton ve kök ses birlikte tınladığında oldukça uyumsuz bir girişim oluşturuyor. Zaman zaman kaçınılan, zaman zaman da bolca kullanılan bu aralığın aslında oldukça ilginç bir tarihi var.
Kimi kaynaklarda Rönesans dönemi müziğinde tritonun şeytan icadı olarak düşünülüp kullanılmasının yasaklandığına dair bilgiler mevcuttur. Tritonun müzikteki şeytan olarak adlandırılması ve bu aralık tınladığında şeytanın yeryüzüne çağrılacağına dair yanılgı ise aslında bir yanlış anlaşılmadan kaynaklanıyor. J. J. Fux (1725),“Gradus ad Parnassum” adlı eserinde bu aralık hakkında “Mi contra fa diabolus est diabolus in musica” olarak bahsediyor. Basit bir çeviri ile “mi” üzerine “fa” müzikteki şeytandır. “Mi” ve “fa” notalarına baktığımızda bu aralığın minör ikili (k2) bir aralık olduğunu görüyoruz, yani triton değil. Ancak bu ifadeyi Ortaçağ müziğinde kullanılan hexachord kavramı dâhilinde baktığımızda anlamlandırabiliriz.
Hexachord, altı notadan oluşan, üçüncü ve dördüncü sesler arasında yarım ses bulunan bir müzikal diziyi ifade ediyor. Ortaçağ müziğinde vokal kısımlar yumuşak, sert ve doğal hexachord’lardan oluşuyordu. Örnek vermek gerekirse doğal hexachord “do” üzerine, yumuşak hexachord “fa” üzerine, sert hexachord ise “sol” üzerine kuruluyordu. Bu dizileri incelediğimizde birbiri arasındaki “mi” ve “fa” notalarının (Örnek olarak doğal hexachord’taki “mi” notası üzerine yumuşak hexachord’taki “fa”, yani “si bemol” notası tınladığında) triton aralığını oluşturduğunu görüyoruz ve aslında “mi” üzerine “fa” müzikteki şeytandır cümlesinin aslında uyumsuz ve söylenmesi zor olan seslerden kaçınılması için bir aforizma olduğunu görüyoruz.
Tritonun şeytan aralığı olarak bilinmesi ise aslında dilde bir kayma yaşanmasından dolayı. Klasik müzikte şeytanı anlatan temaların genelde bu aralığı kullanması, örnek olarak Liszt’in Dante Sonata’sı, bu aralığı şeytanla eşleştirmiş ve anlamda bir kayma yaşanmıştır.
Tritonun genel olarak rahatsız edici bir aralık olmasıyla ilgili olarak kapanışı, Trinity College Müzik Profesörü Gerald Moshell’in sözleriyle yapabiliriz. Prof. Moshell, "Rahatsız edici olmasının nedeni, belirsiz ve çözülmemiş olması," diyor ve ekliyor: "Bir yere gitmek istiyor. Ya burada ya da orada yerleşmek istiyor, yapmıyor. Nereye gideceğini bilmiyorum ama asla olduğu yerde duramaz.”
DEMİR GÜLER
19 Mart 2021, Ankara
Kaynakça
(1). J. J. Fux (1725),“Gradus ad Parnassum” https://en.wikipedia.org/wiki/Gradus_ad_Parnassum (Erişim: 21.02.2021)
(2). Güler D: Müzikte Girişimin Fiziği. https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/demir-guler/muzikte-girisimin-fizigi-2/2471/ (Erişim 15.02.2021)
(3). https://www.npr.org/2017/10/31/560843189/the-unsettling-sound-of-tritones-the-devils-interval (Erişim: 20.02.2021)
(4). http://www.medieval.org/emfaq/harmony/tritone.html (Erişim: 21.02.2021)
(5). https://www.britannica.com/art/hexachord (Erişim: 22.02.2021)