Cumhuriyet’in bugünkü (22/6/ 2025 Pazar) sayısında İstanbul Festivali'nden söz edilirken, “NDR Elbphilharmonie ile (Deutsche Grammophon solisti ve bol ödüllü) Blechacz konserinde, izleyicilerin sanatçılardan daha heyecanlı olduğu dikkatlerden kaçmadı” sözlerini okuyunca bir yazı yazmanın farz olduğunu düşündüm. Esasen, bu yılki İstanbul Festivali’nin ‘yıldızları’ arasında Hélène Grimaud ve Rafal Blechaz’ın olduğunu görünce her ikisi hakkında birer yazı yazmayı düşünmüş ama vakit bulamamıştım. Kısmet bugün imiş.
***
2004 yılının bir bahar günü Brüksel’de büroma Viyana’dan bir mesaj geldi. Tanınmış Swarovski ailesinin bir ferdinden gelen mesajda şöyle deniyordu: “Sn. Beyefendi, Bn. Biret ile iletişime geçmek istiyorum. Lütfen nasıl yapacağım konusunda tavsiyede bulunabilir misiniz? Ingolf Wunder (genç Avusturyalı "wunderknabe"!) ile ilgili. Bn. Biret ile tanışmayı ve ondan tavsiye almayı çok istiyor. Yardımınız kesinlikle takdir edilecektir. Saygılarımla, Dr. G. L- Swarovski Not: O, Bayan Biret gibi, piyanonun gerçek bir dâhisidir”
Bay Swarovski ile temasa geçtiğimde öğrendiğim Ingolf Wunder’in 2005’de Varşova'da yapılacak Chopin piyano yarışmasına hazırlandığı, bu meyanda yıllardır İdil’in Chopin kayıtlarını dinlediği, yorumlarına hayran olduğu ve yarışma için hazırlamakta olduğu eserleri ona çalıp görüşlerini almak istediğiydi. Tabii Wunder’i davet ettik. Paris’e geldi İdil ile bir kaç gün çalıştı.*
Ingolf Wunder Idil Biret ile Brüksel'de(2004)
Sonra, Brüksel’e de geldi ve tekrar çalıştı İdil ile. Arkadan kendisiyle yazışmalarımız oldu. Bizden yarışmada çalacağı Chopin’in 1. Piyano Konçertosunun geçmişteki en iyi icrasının hangisi olduğunu sorunca Raoul von Koczalski’nin kaydını yolladık. Çok beğendigini söyledi. Sonra, ondan haber almadık, ta ki Chopin yarışmasından yarı finalde elendiğini bize bir mesajla duyurana kadar: “Bu sefer maalesef kötü haberlerim var...Yarışmadan elendim” diyor, “Çoğu kişi için, benim geçememem inanılmaz bir şeydi” diye devam ediyor ...“Doğru bir bakış açısı elde etmek için, finale kalan 12 piyanistin 10'unun jüri üyelerinin öğrencileri olduğu bilinmeli ... bu yüzden finale kalmak zor” dedikten sonra, “Ama gerçekten hiçbir şeyden şikayet etmek istemiyorum… Her neyse... Bu hayatın sonu değil, sadece bir yarışma... Ne olursa olsun şu anda biraz kızgınım, ama yakında her şey yoluna girecek… Daha iyi olmak için elimden gelenin en iyisini yapacağım...Sizin ve İdil Biret'in benim için yaptığınız her şey için tekrar teşekkür ederim ...Varşova'dan en içten selamlar.” diye bitiriyordu mesajı. Kendisine üzülmemesini, yarışmaların böyle olduğunu, moralini bozmadan yola devam etmesini önerdik.
Ingof Wunder’in elendiği 2005 yılındaki 15. Chopin Yarışmasını işte bu yıl İstanbul Festivali’nin ‘yıldız’ solistlerinden, ‘dinleyicileri heyecanlandıran’, Polonyalı Rafal Blechacz kazandı. Fakat, 2006 yılında İdil’in turnesi için Polonya’ya gitiğimizde öğrendiklerimiz bizi hayretlere düşürdü. Orada, anlatılanlara göre Polonyalı Rafal Blechacz’ın yarışmayı kazanabilmesi için ondan çok daha iyi olan Ingolf Wunder jüri tarafindan yarı finalde elenip Blechacz’a rakip olması önlenmişti. Tanıdıklarımızın söylediğine göre bu bir skandala sebep olmuştu. Varşova’da İdil'in acentesine yarışmadan ve tanıdığımız Avusturyalı piyanist’den bahsettiğimizde, Ingolf'un adını bile söylemeden, bu konuyu çok iyi bildiğini ve onun finale kalamamış olmasının utanç verici olduğunu söyledi. Ayrıca, Chopin yarışmasının düzenlenme şeklinden hiç memnun olmadığını da ekledi. Daha sonra, Ingolf ve birincilik ödülünü kazanan Rafal Blechacz (Polonya) dahil olmak üzere yirmi iki yarışmacının her birinin birer kaydı bulunan bir CD aldık. İdil dikkatle dinledi ve Ingolf'un performansının (Op.10 etüdlerden biri)) Chopin yorumları arasında en iyisi olup Blechaz'ın performansından üstün olduğunu söyledi. Sonra, Idil'in “2005/2006 Masters-Ustalar” serisinde vereceği resital için geldigimiz Lodz şehrinde, sezonun 9 Eylül'de (Chopin yarışması başlamadan bir ay önce) Rafal Blechacz tarafından açıldığını şaşkınlıkla fark ettim. Bu genç piyanistin neden ‘Ustalar’ serisine konulduğunu sorduğumda cevap ‘Polonya’da yapılan küçük çapta bir Chopin yarışmasını kazandığı için’ oldu. Yani Blechacz daha Varşova’daki yarışmaya katılmadan ‘usta’ ilan edilmişti bile. O ‘küçük’ yarışmadaki jüri üyelerinin çoğunun Varşova’daki ‘büyük’ Chopin yarışmasında da jüri üyesi olduğunu öğrenince şaşırmadık. Bu önemli seride bir konser vermesi temin edilerek önceden yarışmayı kazanacağı ve ‘usta’ olacağı âdeta ilan ediliyordu !
2006 yılı Mart ayı sonunda İdil Almanya’da Essen şehrinde yapılan Bechstein piyano yarışmasında jüri üyesi oldu. Orada iken bir gece jüri üyelerinden biriyle Varşova'daki Chopin yarışması hakkında yaptığı konuşmayı bana anlattı. 1980 yılında Chopin yarışmasını kazanmış olan bu jüri üyesi (Dang Thai Son), İdil'e bu defa Varşova'da korkunç bir şey olduğunu ve çok yetenekli bir Avusturyalı piyanistin haksız bir şekilde elendiğini söylemiş (İdil’in Ingolf'u tanıdığıni bilmeden). Kendisi ve Bernard Ringeissen dahil beş jüri üyesinin itirazlarının sonuçsuz kaldığını, diğerlerine Avusturyalı piyanistin icrasında neyin beğenilmediğini sorduklarında, aldıkları cevabın “çok hızlı çalıyordu” olduğunu ilave etmiş (ki bu iddiayı saçma bulmuş) Thai Son. “Bu anlattıklarından Chopin yarışmasının kontrol edildiği, sonucun önceden planlandığı ve orada olanlardan adamın tiksindiği belli idi” dedi Idil.
Yarışmalarda neler olabildiğini bildiğimizden bunu yadırgamadık. Blechacz böylece yaklaşık yüz yıllık tarihi olan Chopin yarışmalarını Adam Harasiewicz (1955) ve Krystian Zimmerman’dan (1975) sonra kazanan üçüncü Polonyalı piyanist oldu. âdet olduğu üzere de yarışma birincisi olarak Deutsche Gramophon (DG) solisti oldu.** Böylece dünya sahneleri kendisine açıldı, en önemli acentelerin listelerine girdi, basında hakkında övgü dolu yazılar yazıldı/yazdırıldı ve bu günlere gelerek İstanbul Festivalinde ‘Chopin yorumu ile izleyicileri heyecanlandıran’ ünlü bir piyanist oldu. Cumhuriyet müzik devrimleri ile dünya çapında sanatçılar yetiştirmek amacı ile yola çıkılan yıllardan çok sonra, şimdi müzik pazarı haline getirilmiş olan ülkemizde, plak firmalarınca meşhur edilip ‘yıldız’ olan sanatçılar büyük paralar ödenerek festivallerimize geldiğinde, DG solisti olmayı bir sanatçının nirvanaya erişmesi olarak gören müzik yazarlarımız böyle övgü dolu yazılar yazıyor. Nereden nereye geldik !
Ingolf Wunder Istanbul'da 2014
Ingolf Wunder ne oldu? Onu merak edenler olacak. Kendisine üzülmemesini, moralini bozmadan yola devam etmesini önermiştik. Öyle de yaptı. Çalışmaya devam etti ve 2010 yılında tekrar girdiği 16. Chopin Yarışmasında finale kaldı. Ama, kazanmayı hak etmişken bu defa jüride olan Martha Argerich’in gadrine uğradı. Bn. Argerich kapris yapıp ‘yarışmayı bu yıl bir kadın piyanist kazansın’ diye ısrar edince 1.nci ödül Rus Yulienna Avdeeva’ya verildi. Ingolf ise 2.nci oldu (Bu o kadar büyük bir haksızlıktı ki o yıl DG, 1.nci olan Yulienna yerine 2.nci Ingolf ile anlaşma yaparak onu bütün dünyaya tanıttı).
Yarışmanın en iyi konçerto performansı olarak Ingolf’un çaldığı 1. Konçerto’nun seçildiğini öğrenince, onun bize Şubat 2005 te yolladığı şu mesajı hatırladım:
“Birkaç gün önce, arkadaşlarımla birlikte bana verdiğiniz Chopin 1. Konçerto kaydını dinledik. Hepimiz onun gerçekten inanılmaz bir şekilde çaldığını düşündük… Bence bu gerçekten “en iyi” kayıt. Mart ayında Wiener Musikverein’da bu 1. Konçertoyu çalacağım ve onun yaptığı gibi olağanüstü bir şekilde çalmak için elimden geleni yapacağım. Bu kaydı elde edebildiğim için çok teşekkür ederim.”
Söz ettigi kayıt kendisine isteği üzerine yolladığımız bugün çoktan unutulan Polonyalı piyanist Raoul von Koczalsky’nin Sergiu Celibidache yönetiminde Berlin Filarmoni Orkestrası ile, ölümünden üç ay önce, Eylül 1948 de icra ettiği konçerto kaydı idi. Merak edenler buradaki bağlantıdan dinleyebilirler:
https://www.youtube.com/watch?v=0fAcrqosOEg
Bunları hatırladıktan sonra, Cumhuriyet gazetesinde yazarın “Solist, 2009 da Jerzy Semkow yönetiminde Royal (Amsterdam) Concertgebouw ile kaydını yaptığı yoruma sadık şekilde, ustaca, dingin, şefle uyumlu bir seslendiride bulundu” şeklinde tarif ettiği Blechacz’ın yorumunu merak ettim. Bir gün, nasıl oldu ise pek de iyi kritikler alamamış olan, o 2009 DG kaydını bulup dinleyeceğim.
Bu yazıyı okuyanlar, tarihte Chopin’in piyano ve piyano-orkestra için bestelediği bütün eserleri kaydeden ilk piyanist olan, bu kayıtlar ile 1995 yılında Varşovada Grand Prix du Disque Chopin ödülünü alan, 2007 yılında Polonyanın en büyük bir nişanı ile taltif edilen, Chopin’in 200. doğum yılı olan 2010 da kayıtlarının tamamı Polonya’nın en saygın gazetesi Rzeczpospolita tarafından aşağıdaki tanıtımla yayınlanan İdil Biret’in hiçbir Chopin yarışma jürisine davet edilmediğini öğrenince şaşırmazlar herhalde. Kara Listeye aldırdığı bir piyanistin bu jüriye yön veren kendi ‘yıldızları’ arasında olmasını tabii istemez DG.
“Mutsuz aşklar, gurbet özlemi, müzikal zorluklar, karmaşık arkadaşlıklar... Gerçek Fryderyk Chopin nasıldı? Büyük yeteneği nasıl doğdu, ona ne ilham verdi? En dokunaklı besteleri hangi olaylarla ilişkilendirildi? Tüm bu sorular ve daha fazlası Chopin Yılı'nda yayınlanan koleksiyoncu serimizde cevaplanıyor.
Dâhi bestecimizin tüm eserlerini Idil Biret'in sansasyonel yorumuyla içeren 30 CD ile birlikte 15 cömertçe resimlendirilmiş albüm. Bu kayıtlar Uluslararası Plak Yarışması'nda Grand Prix du Disque Frederic Chopin (Varşova 1995) ile ödüllendirildi. İdil Biret'in sanatçılığının tanınması amacıyla, Polonya cumhurbaşkanı Lech Kacznsky onu (2007'de) Chopin'in müziğinin kayıtları ve konser performanslarıyla Polonya kültürünü tanıtmadaki rolü nedeniyle Polonya Cumhuriyeti Liyakat Nişanı (Krzyzem Kawalerskim Ordera Zaslugi) ile ödüllendirdi.” Rzeczpospolita, Polonya 2010
ŞEFİK BÜYÜKYÜKSEL
23 Haziran 2025, İstanbul/Moda
*Ingolf yıllar sonra, Paris’teki o ilk buluşmayı İdil’in 80. yaş günü kutlamasında verdiği konser öncesi Süreyya Operasında dinleyicilere şöyle anlattı: “İdil Biret için ilk kez piyano çaldığımda yaklaşık olarak 15 yaşındaydım. Ona özel olarak çalmak bir yana, onun gibi bir kişiyi bire bir tanıma olanağına sahip olmak benim için yeteri kadar çılgıncaydı. Böylece bir gece treni ile Paris’e vardım, Saint-Germain-des-Prés’de (evinde) görüştük ve onun için Chopin’in Birinci Ballade’ını hazırlamıştım. Kuşkusuz ki heyecanlıydım, fakat belli bir süre sonra onun hayal edilebilecek en kibar insan olduğunu fark edince heyecanım yatıştı. Onun söylediklerini ve yıllar süresince daha başka söylediği her şeyi dün gibi hatırımda tutuyorum. Onun söyledikleri, açıkça herhangi bir üniversitede edinebileceğimden çok daha fazlasıyla müzikal gelişimimi sağlamıştır. Ancak İdil gibi doğru niyetleri olan, saplantısı olmayan, fevkalade yetenekli bir gerçek sanatçı geçmiş zamanın büyük piyanistlerinin geleneklerini ve tarihsel bilinci kendi özünde yoğunlaştırıp size yardımcı olabilir. Yaşamımda İdil gibi kişinin var olması, size sadece o gün için bir balık vermek yerine balığın nasıl tutulması gerektiğini öğreten birinin varlığına benzer. İlk görüşmemizde bana söylediği şey mümkün mertebe az parmak hareketlerini kullanmak ve müzikal anlam için gerekli olan ne ise onun için gerekeni yapmaktı. Daima büyük mimariyi, bütün büyük parçayı düşünmek – ve buna uygun olarak detayların planını yapmaktı. Bana piyanonun sesine yönelik ve müzikaliteye dair ipuçları verdi – o zamandan beri tüm anlattıkları benim için çok değerlidir ve – çalışı başka kimseye benzemeyen - gerçek bir sanatçıdan bu bilinci edinmek benim için bir hazine değerinde oldu.”
**Deutsche Gramophone’un Polonya'da Chopin yarışmaları üzerinde nasıl etkili olduğunu öğrenmek isteyenler bu konuda ‘Chopin Büyük Ödülü ve M. J. Pires Vakası’ başlıklı yazımı okuyabilirler: