Çeyrek yüzyıl, yani 25 yıl, hem kişilerin, hem kurumların tarihinde önemli bir süredir. Geriye dönüp bakıldığında bu sürenin muhasebesini yapmak, hatasıyla, sevabıyla bir dönemin nasıl geçtiğini gözler önüne serer. Özellikle kurumlarda bu sürenin, ülkenin hangi koşullarında geçirildiği, nelerin yapılabilip, nelerin yapılamadığı dikkate alınmalıdır. Benzer bazı kurumların, rahatlıkla bulabildiği kaynakları diğerlerinin niye bulamadığı, öncelikle ülkenin içinde bulunduğu siyasal ve ekonomik koşullarla ilgilidir.
Çağdaş Sanatlar Vakfı-ÇAĞSAV, 2025 yılında kuruluşunun 25. yılını kutluyor. Benim de kurucuları arasında bulunduğum, önce genel sekreterliğini, ardından 20 yıl süreyle başkanlığını yaptığım ÇAĞSAV, bugün daha genç bir yönetim kadrosuyla, emin ellerde… Vakıf, genel inanç ve doğrultusunun gereği hafta içinde 25. yıl etkinliklerini, Cumhuriyetimizin kurucusu, yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü ziyaretle başlattı.
Birden usuma, Anıtkabir’le ilgili mesleki anılarım geliverdi. 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası sonrası, sıkça hükümetler değişiyordu. O zamanlar, rahmetli Mehmet Ali Kışlalı’yla haftalık Yankı dergisini çıkarıyorduk. Her değişen hükümet topluca Anıtkabir’e ziyarete gidiyordu. Biz de Kışlalı’yla fotoğraf makinelerimizi alıp, yeni hükümet üyeleri yürüyüşe geçmek üzere dizilince, aramızda paylaşıp tek tek önlerinden geçerek portrelerini çekiyor, sonra her yeni hükümeti bu fotoğraflarla kapak yapıyorduk.
Kişisel yaşam sorunları ve zamansızlığa karşın, bu ziyarette hazır bulunmayı görev bildim. Nicedir Anıtkabir’e gitmemiştim. Atatürk’ün huzurunda saygı duruşunda bulunmak, âlelâde bir gün olmasına karşın özellikle genç insanların orada bulunduğunu görmek biraz olsun içimi ferahlattı.
Nicedir görmediğim bazı kurucularımızın, örneğin Ankara Enstitüsü Vakfı’nın kurucular kurulunda da Murat Karayalçın’la birlikte yer aldığımız, o vakfın yaşatılarak kurduğu kitaplığı emin ellere devr eden, plancı, planlamacı, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde genel sekreterlik yapmış Mülkiyeli büyüğümüz Timur Erkman’ı görmek beni hayli mutlu etti. Ziyarete katılanlar arasında, bugün hayatta olmayan kimi kurucularımızın, dostlarımızın yetişkin çocuklarının yer alması, Vakfın, umarım Türkiyemizin de hukuklu, eşitlikçi, demokrat bir düzene kavuşmasıyla, daha da gelişerek yaşayacağının güvencesi.
Saygı duruşu sonrası işine gücüne koşturanlar dışında kalanlarla, İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’nün mezarını da ziyaret etmeyi ihmal etmedik.
Bakın ÇAĞSAV Yönetim Kurulu Başkanı, sanatsever işkadını Devrim Erol, Anıtkabir defterine ne yazdı:
“Yüce Atam,
ÇAĞDAŞ SANATLAR VAKFI, kuruluşunun 25. Yılını kutlamaktadır.
Her vesile ile sanata ve sanatçılara verdiğiniz değer, Cumhuriyetimizin temel taşlarına sanatı yerleştirmeniz bizleri onurlandırmakta, ÇAĞSAV olarak yüreklendirmektedir.
Çağdaş Türkiye yaratma hedefiniz, hedefimizdir.
Sizi hasret, minnet ile anıyor, huzurunuzda saygı ile eğiliyoruz.”
Başkan, kırmızı beyaz karanfillerden bir çelenk yaptırtmıştı. Ayrıca bir kenarında Gazi M. Kemal imzası , diğer tarafında ÇAĞSAV amblemi bulunan atkılar hazırlatmıştı.
Merdivenlerde toplu resim çektirirken bunların takılması planlanmıştı. Ama olmadı. Kapıdan içeri alınmamış, nedeni de herhangi bir kurum amblemi, adı bulunan malzeme alınmıyormuş. Aklıma, ulusal günlerimizde bindirilmiş kıtaların getirtilip “Te-Te Ta-Tiii Te-To- Taaa” diye bağırttırılıp, bu görüntülerin de TRT’den ve yandaş kanallardan yayımlatılması geldi. Neyse, Gazi M. Kemal imzalı atkılarımız olmasa da biz oradaydık ya…
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
28 Mart 2025, Ankara