Arp, bir telli çalgı olarak, belki de dünyanın en eski çalgısı… Köken itibariyle, Orta Doğu, Asya, Kuzey Afrika ve Anadolu’da eş zamanlı olarak ortaya çıktığı ve günümüzde lir olarak adlandırılan el arpından saz gövdeyle geliştirilen büyük Mısır arpına kadar değişik boyut ve malzemeden yapılmış ama mantığı aynı olan bu enstrüman, zaman içinde geçirdiği evrimle Avrupa’da bir sisteme kavuşarak özellikle Fransız yapımcı ve bestecilerinin özel ilgisiyle, günümüzdeki standart pedallı arp duruma gelmiştir.
Zarif biçimi gözlere, huzur veren sesi kulaklara hitap eden bu çalgı, günümüz orkestralarının vazgeçilmez enstrümanıdır. Keşke arpistler öyle olsa… Kimi senfonik yapıtlarda besteciler arp kullanmadığı için, orkestralar sürekli kadrolu arpist almayıp arpli yapıtlar programa alındığında dışardan tek konserlik anlaşma yapmayı tercih etmektedirler. En güzel örnek, başlangıçta sürekli arp çalıcısı bulunmasına karşın, çıktığı doğum izninden sonra işine son verip her konsere farklı arp çalıcısı ile çıkmaya başlamış Bilkent Senfoni’dir. Neyse ki, devlet orkestraları biraz da zorlamayla, Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün esas kadroya almayıp yıllık sözleşmeli 4/B kadrolarına yeni arp sanatçısı istihdam etmeye başlamasıyla, şimdilik bu dertten kurtulmuştur.
KÜLTÜREL KALITIN ÖNEMİ
Esas konumuz, arp ve kültürel kalıt arasındaki ilişkinin kurulup güçlendirilmesi. “Kültürel kalıt” yani “miras” kavramına duyulan ilginin giderek arttığı dünyamızda, eski yerel arp çalgılarının yaşatılması, kullanılması, halk müzikleri esinli bestelerin de standart apr ile seslendirilmesi için gayretler sürüyor. Bu gayretler sadece çalgının fiziksel olarak yaşatılıp kullanılması değil, 21. yüzyılla müziksel ilişkisinin de sağlamlaştırılması yönünde.
Ülkemizde bu konuyu kendine görev edinip bir proje geliştiren arpist, Şirin Pancaroğlu. Eski Türklerin, çeng adı verilen bir kucak arpı bulunduğunu, yıllar önce onun siparişiyle değerli bestecimiz Hasan Uçarsu tarafından hem standart pedalli arp, hem de çeng için bestelediği konçertonun Aya İrini’de yapılan dünya prömiyerinde öğrenmiştik. Üstelik çalgıyı Pancaroğlu, kendisi eski çizimlere göre yeniden imal ettirmişti. Yıl 2013 idi.
Şimdi 2024’ü tamamlayıp 2025’ten de üç ay aldığımız şu günlerde Pancaroğlu’nun projesinin ve durumunun ne olduğuna bir göz atalım: Adı “Türk Arpı Projesi”, uygulama sahası ise Asya, Amerika ve Avrupa kıtaları. Pancaroğlu 2024 yılının son çeyreğinde bu üç kıtada etkinliklerde bulundu, 5 ülkede ve 13 kentte sahneye çıktı. Kimbilir, yakında Afrika ve Avustralya da bu kıtalararası çalışamalara katılır.
Pancaroğlu, projesinin amaçlarını şöyle açıklıyor:
“Türk Arpı projesi, Türk müziğinin geleneğini arp aracılığıyla yaymayı ve Türk müziğini dünya çapındaki arpçılara erişilebilir kılarak enstrümanın çağdaş kimliğine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Proje, hem tarihi hem de modern unsurları bir araya getirerek, Türk müziğinin zengin geçmişi ile arp dünyasındaki çağdaş önemi arasındaki boşluğu kapatmayı amaçlamaktadır.
Türk Arpı iki temel temele dayanmaktadır. Birincisi, 400 yıldan uzun süredir kayıp olan antik bir Yakın Doğu arpı olan "çeng"in yeniden canlandırılmasında yer almaktır. İkincisi, günümüz arpları ve arpçıları için eleştirel olarak notlandırılmış bir Türk müziği baskısı aracılığıyla Türk müziği için evrensel bir müzik dili yaratmaya çalışmakta ve hem müzik stilini hem de bu geleneğin derin ifade gücünü yansıtmaktadır.”
ÇİN’İN GÖSTERDİĞİ DUYARLILIK
Bu amaçlar çerçevesinde Pancaroğlu, Türk halk ve makamsal müziğinden bazı parçaları arp için düzenliyor, bunları bastırıyor ve evrensel dağıtıma sokuyor. Konuyla ilgilenen çeşitli ülke dernekleriyle işbirliği içinde çalışıyor, bazılarına üye oluyor ve yönetimlerine seçiliyor. Aldığı davetlerle gittiği ülkelerde standart pedallı arp ve çeng için çalıştaylar düzenliyor. “ 2020 den beri sadece Türk Arpı Projesi üzerine çalışıyorum” diyen Pancaroğlu, son yıllarda ilişkisinin giderek arttığı Çin ile ilgili olarak da şunları söylüyor: “Çin'de kültürel miras çok sahiplenilmiş bir konu.
Kültür politikaları çok net. Dolayısıyla İpek Yolu etkileşimlerine çok değer veriyorlar. Çin’de Belt and Road denilen, kuşak ve yol inisyatifi çok etkin. Bizim coğrafya ile olan kültürel bağlara önem veriyorlar.”
Bu duyarlılık, Pancaroğlu’nun Aralık 2024 itibarıyla Çin’de kurulan Uluslararası Arp - Somut Olmayan Kültürel Mirası Koruma Derneği’nin Başkan Yardımcılığına getirilmesiyle kendini gösteriyor. Derneğin kurucu başkanlığını, Çin arpının büyük virtüozu Lu Lu üstlenmiş durumda. Kuruluş, arp ve arp benzeri çalgıların kültürel kalıtını koruma ve tanıtma misyonuyla etkinlik gösteriyor. Pancaroğlu ayrıca Henan Jiuding Arp - Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’ne danışman olarak atandı ve Çin arpı “Konghou”nun elçisi seçildi.
2025’te de, Pancaroğlu, 17-18 Ocak’ta 2. Ceren Necipoğlu İstanbul Uluslararası Arp Festivali’ne katılarak iki Türk Ezgileri Atölyesi düzenledi, Pera Müzesi’nde de Türk Arpı Nota Koleksiyonundan yapıtlar seslendirdiği bir konser verdi. Böylece Brezilya’dan dönerken uçak kazasında yaşamını yitiren arp camiasının seçkin mensubu, meslektaşı Ceren Necipoğlu’nu anmış oldu. 21 Ocak’ta da, çok yakınında oturduğu İzmir’de Türk Arpı İzmir Uluslararası Konuk Serisi’ni başlatarak Mısır’dan Manal Mohei Eldin’i ağırladı. Konuk sanatçı Arap müziğini standart pedalli arp ile seslendirdi.
NOTA KOLEKSİYONU
İşin yayın boyutuna gelince, büyük çoğunluğu Pancaroğlu’nun imzasını taşıyan düzenleme ve bestelerin her birini nota kitapçığı biçiminde Hal Leonard nota yayıncısı aracılığı ile tüm dünyadan edinmek mümkün. İngiltere’deki Associated Board of Royal Schools of Music / Kraliyet Müzik Okulları Birliği’nin bazı arp notalarını 90 ülkede uygulanan dışarıdan müzik eğitimi programına alması da sevindirici bir gelişme. Böylece bazı Türk arp müziği örnekleri uluslararası alanda yayılıyor ve Dünya dağarına giriyor.
https://80dayspublishing.com/collections/pedal-harp/the-turkish-harp-music-collection
Müzikler pek çok yabancı arpist tarafından seslendiriliyor. Türk Arpı Projesi Nota Koleksiyonu’nda yer alan yapıtları seslendiren yabancı arp sanatçılarından bazıları şöyle: Lenka Petrovic, Mai Fukui, Eleanor Turner, Tamsin Dearnley, Michelle Sweegers, Keziah Thomas. Pancaroğlu’nun bir bestesi 2024 Ağustos ayında Singapur’da düzenlenen uluslararası bir yarışmada zorunlu yapıt olarak seçilerek 20 yarışmacı tarafından seslendirildi.
Projeye yurtdışında destek olanlardan bazıları da şöyle: Büyükelçi Sedat Önal ve eşi Figen Önal (ABD), Prof. Elzbieta Szmyt (ABD), Lu Lu (Çin), Alain Barker (ABD), Prof. Ann Yeung (ABD), Wei Rong (Çin), Andrea Vigh (Macaristan), Matyas Bolya (Macaristan), Felice Pomeranz (ABD), Dr. Gillian Benet Sella (ABD), Joseph Rebman (ABD)
Nota Koleksiyonu’nda yer alan Hasan Uçarsu’nun (d. 1965), “mavi ay gri, sarı gece duvarı” başlıklı parçası yabancı arpçıların özellikle dikkatini çekiyor çünkü bu çağdaş bir Türk müziği örneği. Besteci yapıtını şöyle anlatıyor: “Eser, birbiriyle bağlantılı iki bölümden oluşur; birincisi yavaş, ikincisi hızlıdır. İlk bölüm, durgun bir ortamda donmuş, sanki gece hiç bitmeyecekmiş gibi geçici hareketler ve ince parıltılarla zenginleştirilmiş bir zamansızlık hissi verir. Ancak bu ses alanı, beklenmedik bir yoğunluk ve korku dalgasıyla aniden parçalanır ve sorunsuz bir şekilde ikinci bölüme geçer. Bu büyük çalkantının yarattığı ivme yavaş yavaş zayıflayıp birinci bölümün durgunluğuna boyun eğdiğinde, müzik sona erer”. Uçarsu, bu parçayı Marmara depremi günlerinde yazmıştı ve çağrışımlar bu doğa olayı ile sonuçlarından kaynaklanıyordu.
Bestecilerimizin arp için parçalar yazması, Nota Koleksiyonu’na katkıda bulunması, çeşitliliğin arttırılması kanımca projenin yaygınlaşması açısından çok yararlı olacaktır.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
Bu yazı Konser Arkası Dijital Dergi'nin Mart 2025 sayısında yayımlanmıştır.