5
Sömürgeciliğin Kutsal Amacı
Çalgı olarak piyanoya ve piyano üretimine değindikten sonra tekrar başlangıç noktasına dönüp Brezilya topraklarındaki müzik tarihine bir göz atalım. 1500 yılında Amiral Pedro Álvares Cabral (1467-1520) komutasındaki ilk Portekiz gemisi Brezilya kıyılarına vardığında bulduğu topraklara Vera Cruz, yani Gerçek Haç adını vermişti. Bir süre sonra Kral Manuel ülkenin adını Kutsal Haç anlamına gelen Santa Cruz olarak değiştirdi. Ancak Brezilya bugün sahip olduğu adını kendi doğasından, Türkçe karşılığı Kırmızı Sopa olan pau-brasil adlı kırmızımsı renkteki bir ağaçtan aldı.Amiral Cabral'ın Brezilya kıyılarına ilk çıkışını temsil eden resim
Portekizlilerin Brezilya’yı sömürgeleştirme sürecini başlatmaları neredeyse yarım yüzyılı aldı. İlk Genel Vali Tomé de Sousa (1503-1579) yerli halkı din yoluyla geleneksel sömürge sistemi içine entegre etme göreviyle yanında Portekizli Cizvit Papazı misyoner Manuel da Nóbrega (1517-1570) olduğu halde Brezilya’ya geldiğinde yıl 1549’du. Böylece yeni ülkenin kolonileşme süreci de iki temel noktadan başlamış oldu. Bir yandan Portekiz kolonizatörler toprakların kontrolünü sağlarken diğer yandan da Misyoner Manuel da Nóbrega, yerli halkı Hristiyanlaştırarak ruhlarını kazanıyordu.Yeni toplumun Avrupa değerlerine göre manevi ve kültürel organizasyonunda üst düzey eğitim almış Cizvit papazların rolü çok önemlidir. Nihai hedef olan toplumun Hristiyanlaştırılması adına iki yüzyıl boyunca devam eden bu süreçte, Brezilya topraklarındaki ilk eğiticiler diyebileceğimiz misyonerler, dini eğitimin yanı sıra, dil, matematik ve sanat eğitimi de verdiler. Yerliler dans etmek, şarkı söylemek ve çalgı çalmak konusunda çok yetenekliydiler. Üstelik dans ve müzikle çok severek, gönülden uğraşıyorlardı. Papazlar Brezilya’ya gelişlerinden üç yıl sonra, 1552 yılında Brezilya yerlileri ile aralarındaki en rahat iletişimin müzik yoluyla sağlandığını fark ettiler. İyi düzeyde müzik bilgisine sahip olan papazların bu yolda attıkları ilk adımlardan biri, Avrupa müzik çalgılarının kıtaya getirilmesi oldu. Manuel da Nóbrega yerlilerin bu yeteneğinin farkına varır varmaz ilk iş olarak Portekiz’le yaptığı yazışmalarda kendilerine acilen çok sayıda çalgı gönderilmesini talep etti. Portekiz’den gönderilen çalgılar ile yerlilere verilen Hristiyan müzik kültürünün en önemli amacı, yeni ve Hristiyan bir toplum oluşturmaktı. Papazlar bir yandan yerlilere çalgı öğretirken bir yandan da Gregoryan ilahilerini yerlilerin diline adapte etmeyi ihmal etmiyorlardı. Öte yandan Portekizlilerin Brezilya yerli müziği ile uğraşıp çalgı yapımını öğrenmelerini teşvik ediliyor, yerli halkın deşifre edilmeye başlanılan kökenlerinin de yeni dinleri olan Hristiyanlıkla birleştirilmesine çalışılıyordu. Yerliler ve yeni müzik yaşantılarının her etabı hakkında elimizde çok sayıda resmi kaynak mevcut. Brezilya’da müzik eğitimi ile ilgili ilk yasalar Köylü Kanunu adıyla 1658 ve 1661 yıllarında çıkarıldı. Bu yasalarla yerlilerin eğitiminde Portekiz halk müziğine de yer verilerek yerli halkın dini müzikten sonra, Avrupa halk müzik kültürünü de benimsemesi hedeflenmişti. Ancak resmi yazışmalar ve raporlardan dini müziğin benimsetilmesinde sağlanan başarının Portekiz halk müziğinde elde edilemediği anlaşılmaktadır. Cizvit papazlarının mektuplarında, org ve klavsen gibi çalgılardan, yerlilerden oluşan korolardan sık sık bahsetmiş olmaları çalışmaların yavaş yavaş sonuç vermeye başladığının da bir göstergesidir.1 Köylü Kanunu sayesinde daha fazla sayıda çalgıya kavuşan Brezilya’da dini otoritenin altında örgütlenen okulların sayısında önemli bir artış görülmektedir. Cizvit papazlarının iki yüzyıl süren bu emekleri Brezilya’yı Barok dönem için hazır bir duruma getirmiştir. Müzik eğitiminde bu süreçte öne çıkmış ve ünlenmiş papazlar XVI. yüzyılda yaşamış olan Padres Antônio Rodrigues ve Antônio Dias ile XVII. yüzyılda yaşamış olan Diogo Costa’dır.Ancak müziğe ve dansa çok hevesli olan yerliler, konu çalışma olduğunda pek de verimli değillerdi. Portekizliler onları istedikleri gibi çalıştıramayınca 350 yıl sürecek kölelik uygulamasını benimsemeye karar verdiler. Toprak işçiliğinde kullanmak üzere Afrika’dan getirilen kölelerle Brezilya halkı artık Portekizliler, yerliler ve köleler olmak üzere üç gruptan oluşan bir toplum haline dönüştü. Bu grupların ortak yönü olan şarkı ve dans sevgisi zamanla onları birbirlerine yakınlaştırdı. Hesapta olmayan bu hızlı katalizör etki Brezilya sanat yaşantısının daha da çabuk gelişmesine olanak sağladı. Afrikalıların Brezilya yerlilerine göre daha yetenekli ve yaratıcı olmaları, köle statülerine rağmen onların müzikte daha hızlı yol almalarını sağladı. Dönemin tanıkları, kolonizasyonun üzerinden iki yüz yıl geçmeden, zengin efendilerin kölelerden oluşan ve Avrupa müziğini çalan orkestraların bulunduğunu not etmişlerdi. Bu kölelerin profesyonel müzis-yenler olmadığını herhalde söylemeye gerek yok. Konu müzik olduğunda köle ve sahip arasında bile mütevazi bir ortak nokta, bir iç içe geçmişliği görmek ise olayın sosyolojik değerini göstermektedir.Portekiz ve Brezilyanın dünya üzerindeki konumu: Yeşil bölgeler Portekiz sömürgeleri ( 17. yüzyıl)
Yaşanan süreçleri, gelişmeleri değerlendirirken unutulmaması gere-ken bir husus ise tüm bu yapılanların aslında sömürge mantığına hizmet eden antagonist bir dengeleme olduğu gerçeğidir. Brezilyalı sosyolog, eğitimci, eleştirmen ve yazar Fernando de Azevedo (1894-1974) Brezilya Kültürü adlı kitabında din adamları için asıl misyonunun Kutsal Haç topraklarının Batı Avrupalılaştırılması olduğu saptamasını yapmakta ve “Bu misyon başlangıçta entellektüel ortamlarda dile getirilmemiş olsa bile, sonraları sosyal ve dini hayatta doğal değişimleri tetikleyen bir etken oldu” demektedir.2 Alman asıllı Uruguaylı müzik bilimci Francisco Curt Lange (1903-1997) da; “Brezilya’daki dinsel eğitimdeki gelişimin başarısındaki temel faktör olarak Cizvit Papazlarının tüm faaliyetlerinin her açıdan halk içinde uyandırdığı değer ve saygınlık” olarak değerlendirmektedir.3 Portekizli kâşiflerin en önemli amaçlarının sömürge sistemine uygun olarak toprağın en iyi şekilde işlenmesini sağlamak olduğu gerçeğinden yola çıkan Brezilyalı sanat tarihçisi Regina Schlochauer ise doktora tezinde, ülkenin olur olmaz tüm zenginliklerini Avrupa’ya kaçıran ama yerine hiçbir şey koymayan yağmacı kolonicilere karşı yerli halkın duyduğu büyük kin ve nefretten bahsetmektedir.4Yetenekli yerlilerin kilise ayinlerinde koroda söylemeleri gibi uygulamalar tamamen papazların verdiği emeğin karşılığı olan bir başarıdır ve kesinlikle Portekiz’in sömürgeleştirme politikasında elde ettiği zaferin büyük etkenlerinden biridir. Brezilya’da yerli halkın sisteme entegresi kültürleme yoluyla hedeflenirken, aynı dönemde İspanyollar sömürge sistemini katliamlarla kabul ettirmeye çalışmışlardı. Bu tutum farkı Brezilya dışındaki güney Amerika topraklarında görevli misyonerlerin müzikal eğitimlerinin sömürgeleştirme sürecindeki yerinin daha farklı değerlendirilebileceğini göstermektedir. Nitekim Brezilya Genel Valisi Nóbrega anılarında yerli halkı bu kadar kolay dönüştürebildiklerine şaşırdığını ifade etmektedir: “Sanki bir beyaz kağıt gibiler, üstlerine istediğin şeyi yazabilirsin.”5 Ancak Portekizlilerin Brezilya yerlilerinin yaşamlarına bu izinsiz müdahalelerinde elde ettikleri başarının altında yatan gerçek neden, yerlilerinin tarım çağından bir adım dahi ileri gidememiş olmasıydı. Görüntüde Portekizlilerin sömürgeleştirmede uyguladıkları yöntemlerin İspanyollara kıyasla daha insancıl olduğu bir gerçek. Bu iki ülkenin misyonerleri arasında özellikle sanat alanındaki donanım farkları da ortada. Ancak Portekizlilerin elde ettiği başarının altında yatan asıl sebep, yerliler arasındaki medeniyet farkıydı. Brezilya yerlileri henüz tarım çağını yaşayan göçebe kültürüne sahipken İspanyolların sömürgeleştirmeye çalıştıkları Paraguay, Peru, Uruguay, Kolombiya, Meksika’da karşılarında Aztek, Maya ve İnka gibi uzun zaman önce yerleşik kültüre geçmiş, gizemlerini bugün bile koruyan bilimsel çalışmalar yapmış, esareti kolay kolay kabul etmeyecek üst seviye medeniyetler vardı. İspanyolların bu topraklarda altın ve gümüşü hemen bulmaları da sömürgeleştirmedeki acelecilik ve acımasızlıklarının bir başka sebebiydi. Oysa Portekizlilerin Brezilya’da değerli madenlerle karşılaşmaları neredeyse iki yüz yılı bulmuştu. Ama yine de asıl kaygı sömürgenin gereklerinin yerine getirilmesiyle ilgiliydi. Entegrasyon sürecinin genel bir Brezilya kültürü oluşturmak gibi bir amacı hiçbir zaman olmadı. Çünkü halkın potansiyelini değerlendirmek sömürge yönetiminin kaygısı değildi. Zira bu süreçte Brezilya’nın yerli halkı bir yandan sözde medenileşiyor, bir yandan da kendi müzikal kültürünün yok oluşuna âlet ediliyordu.Yarın: Müzikte Gelişen Kentler1 Azevedo, L.H.C. de, 150 Anos de Música no Brasil, Rio de Janeiro, 1956, s. 12.
2 Lange, F.C., A organização musical durante o período colonial brasileiro, Editora Educar, Coimbra, 1996, s. 104.
3 Azevedo, F., A cultura no Brasil, São Paulo, 1978, s. 57.
4 Schlochauer, a.g.e., s.78.
5 Signes, A. F., Apóstolos divinos ou da Coroa: Jesuítas no Brasil e no Paraguai, Rio de Janeiro, 2011, s. 3.