18
En Ünlü Figür: Heitor Villa-Lobos (1887-1959)
Brezilya müzik tarihinin gelmiş geçmiş en ünlü figürü olan Heitor Villa-Lobos, İspanyol kökenli bir ailenin çocuğu olarak Rio de Janeiro’da doğdu. Dedesi balo müzikleri yazan bir besteci olmasına rağmen annesi onun doktor olmasını istiyor, ulusal kütüphanede memur olan ve müzikle amatörce ilgilenen babası ise onu müziğe yönlendirmek için çaba harcıyordu. Entellektüel ve disiplinli biri olan babası bir viyolayı viyolonsel formuna dönüştürerek oğluna ilk müzik derslerini vermeye başladı. Solfej ve teori de çalıştığı babasıyla gittiği provalar, konserler, etkinlikler, sanatı Villa-Lobos’un hayatının doğal bir parçası yaptı. Taşındıkları Minas Gerais’de sık sık duymak zorunda kaldığı halk müziği ilgisini çekti, ancak babası onun bu halk müziği merakına sıcak bakmadı. 12 yaşındayden babasını kaydeben Villa-Lobos bir süre annesinin müzik dışında bir eğitim alması yönündeki baskılarına direndikten sonra, henüz 16 yaşındayden evinden ayrılmaya karar verdi. Artık yaşantısı hakkında çok daha özgürce kararlar alabilen Villa-Lobos Choro gruplarıyla otellerde, barlarda, kabarelerde, sessiz sinemalarda çalarak; çalıştığı orkestralardan, operetlerden ve tiyatrolardan para kazanarak geçindi. Yavaş yavaş çevresi genişleyen ve seçkin isimlerle arkadaşlıklar kuran Villa-Lobos’un bu yeni dostları arasında besteci Ernesto Nazereth de bulunmaktaydı.
1905 yılında, Brezilya’yı gezerek yerel müzikleri incelemeye karar verdi. Üç yıla yakın süren bu maceranın temel finansını babasından kalan kütüphanedeki değerli kitapları birer birer elden çıkararak karşıladı. Bir yandan günü birlik işlerde çalıştı, bir yandan da Kuzey Brezilya’yı da içine alan büyük bir coğrafyanın folklorunu araştırdı. 1907 yılında Rio de Janeiro’ya döndüğünde yazdığı eserlerde halk müziği tekniklerini kulla-narak elde ettiği melodiler ve tınıların içinde yerli ve Afrika müziği unsurlarının yarattığı fark dikkat çekiciydi. Aynı yıl Ulusal Müzik Ens-titüsü’ne başvurdu. Enstitüye kabul edildiğinde Frederico do Nascimento ile armoni ve viyolonsel çalıştı. Ancak çok disiplinli ve yasakçı bir anla-yışa sahip olan Nascimento’nun baskısına dayanamayarak kısa süre bir sonra okulu bıraktı. Kendi kendini yetiştirmeye karar veren Villa-Lobos dördüncü bir Brezilya gezisi planladı. Birkaç kitap daha satıp çıktığı bu geziden kimseye bahsetmediğinden bir süre sonra annesi oğlunun ölmüş olduğuna karar vererek onun için bir dua düzenledi.
Klasik ve Romantik bestecilerin partitürleri üzerinde yaptığı çalışmalarla Richard Wagner ve Giacomo Puccini’ye daha da yakınlaşan Villa-Lobos’un gençliğinde, bu bestecilerin melodik çizgileri ve orkestrasyon tekniklerinden etkilendiği görülmektedir. Oysa yaşamının son yıllarında kendisiyle yapılan bir röportajda, yazdığı eser üzerinde başka bir bestecinin etkisini hissettiğinde, kendini bu etkiden temizlemek için harcadığı yoğun çabadan bahsedecektir.1
Vincent d’Indy’nin Müzikal Kompozisyon Dersleri kitabı onun eğitim dönemi de dâhil olmak üzere tüm bestecilik kariyerinde incelediği ve yararlandığı tek teori kitabıdır. Oldukça yetersiz bir piyano düzeyi bulunan Villa-Lobos, 26 yaşında evlendiği piyanist karısı Lucília Guimarães’in yardımıyla piyano çalışmaya başladı. Önemli eserlerinin ortaya çıkışı da piyanistlik seviyesindeki bu yükselmeyle paraleldir. 1915 yılında yer aldığı oda müziği grupları ve solo konserleriyle eserlerini seslendirmeye başladı. Ancak, özellikle İtalyan eleştirmen Vincenzo Cernicchiaro’dan aldığı kritikler çok sertti. Öte yandan Ulusal Müzik Enstitüsü Orkestrası üyeleri de Villa-Lobos’un I. Senfonisi ve Amazonlar Senfonik Poemi’nin çalınacağı konserin hazırlık provalarında ayaklanmışlar, saçma buldukları bu eserleri çalışmak istememişlerdi. Fakat Villa-Lobos tüm bu olumsuz gelişmeler karşısında, biraz da kibirli karak-terinin sayesinde geri adım atmadan dik bir duruş sergiledi.
1919 yılında Polonya asıllı Amerikalı Arthur Rubinstein’in Brezilya turnesi Villa-Lobos’un yaşamında bir dönüm noktası olmuştur. Rubinstein öncesi ve Rubinstein sonrası olmak üzere iki Villa-Lobos’tan bahsetmek gerekir. Villa-Lobos’un orkestra için yazdığı Afrika dansları temalı bir eserini konserde dinleyen ve çok beğenen Rubinstein, bestecinin piyano eserlerini repertuvarına alır. Hayatı boyunca besteciye yardımcı olan, eserlerini sık sık seslendiren Arthur Rubinstein’in bu davranışı Villa-Lobos’a adeta bir prestijve saygı kazandırır. Villa-Lobos’un eserlerini seslendirmek üzere devlet tarafından Fransa’ya gönderilmesinde bile Rubinstein’ın yardımları olur. Villa-Lobos’un yoğun bir fon eşliğinde tınlayan, anlaşılması sıradan dinleyici için pek de kolay olmayan eserleri, Rubinstein’in desteği ile deha statüsünde değerlendirilmeye başlanır. Müzik eğitimini yalnızca bir kitap okuyarak tamamlayan Villa-Lobos’un dehası yalnızca kompozisyon tekniğinde değil, yaratı sürecinde de kendini göstermiştir. Bildiğimiz kadarıyla bir yandan radyo dinlerken, bir yandan da eser yazabilen tek besteciydi. Gürültülü ortamlarda, hatta ömrünün sonlarına doğru tanıştığı televizyonda dizi izlerken bile eser yazabilmesi herkesi şaşırtmaktaydı.
1923 yılında gittiği Paris, Villa-Lobos’u (Heitor Villa-Lobos, 1922) büyük bir modernist olarak karşılar. Ülkesinde göremediği ilgiyi Fransa ondan esirgemez. Ona neo-sauvage, yani neo vahşi lakabını takarlar. Vahşi de olsa kendisine bir ad takılmasından çok memnun olan Villa-Lobos, Arthur Rubinstein için 1921 yılında başlayıp 1926 yılında bitirdiği Rude poema adlı eserini yazar. Rubinstein kendine ithafen Rude, yani Fransızcadaki anlamı kaba olan bir poemin yazılmasına mana veremez ama Villa-Lobos’un açıklaması il-ginçtir: “Rude, Portekizcede vahşi anlamına gelir. Sen de, ben de bu detaylarla uğraşmayacak kadar vahşiyiz. Ben senin için yazdım, sen de çalacaksın. O kadar. Gerisi detay”.
Villa-Lobos bu yıllarda halkının genel müzik eğitimi konusundaki eksikliğini giderecek projeler üstünde çalışmaya başladı. İki dünya savaşı arasındaki bu yılların barındırdığı gerginlik, belirsizlik ve korku, sanatı toplumun gündelik yaşantısında lüks bir pozisyona taşımıştı. Avrupa’ya sık sık yaptığı seyahatlerinden sonra hissettiği duygu, ülkesindeki sanat yaşantısının geriliğinin onda uyandırdığı hüzündü. 1930 yılında yine bir Avrupa seyahatinden Rio de Janeiro’ya dönen Villa-Lobos bu duyguyla aynı yıl 66 şehri kapsayan büyük bir turneye çıktı. Bu konserlerde orkestraları yöneten Villa-Lobos halka hitap eden eserlerin yanı sıra, çağdaş eserleri de seslendirmeyi ihmal etmedi.
Orfeonik Buluşmalar adı altında gerçekleşen bir konserinde 12.000 çocuk bir koro platformunun üzerinde şarkı söyledi. Organizasyonundan, iletişimine, ulaşımından güvenliğine çok özel ve farklı uygulama-lara gereksinim duyulan bu proje ile halk içinde bir seferberlik havası yaratan Villa-Lobos, çocuklar, aileler, okullar, yerel yöneticiler ve bu büyük buluşmaları manşetlerinden düşürmeyen gazetelerle, bir bakıma hayallerinin bir kısmına ulaşmış olur. İlerleyen yıllarda iyice genişleyen bu proje Rio de Janeiro’da 40.000 çocuğun katılımıyla zirveye ulaştı. Brezilya’nın diktatörlükle yönetildiği bu yıllarda Villa-Lobos’un eğitim projeleri devlet tarafından büyük destek gördü. Ülkedeki müzik eğitimini yeniden yapılandırma çalışmalarının pilot bölgesi olan başkent Rio de Janeiro’da, öncelikle korolarda söyleyecek çocukları yetiştirecek müzik öğretmenlerinin eğitimini ele aldı.
1943 yılında Orfeonik Koro Şarkıcılığı eğitimi vermek üzere kurulan Ulusal Konservatuvar, Villa-Lobos’un çalışmalarının en önemli verimidir. Politika dünyasının rüzğarını arkasına alan besteci, 1945 yılında Fransız eğitim sistemini örnek alarak Brezilya Müzik Akademisi’ni de kurar. Akademi, Brezilya müzik yaşantısında bugün halen varlığını sürdüren önemli bir kurumdur.
Heitor Villa-Lobos ve Orfeonik Koro
İyi bir piyanist olmamasına rağmen Brezilya piyano repertuvarının önemli ürünlerini vermesi üst düzey yeteneğinin bir diğer göstergesidir. Pedegojik kaygı ve sorumluluğun yansıdığı eserlerindeki genel yapı, çocukların çevrelerinde duyduğu folklorik unsurlar üzerine kurulur. 1914 tarihli Prole do bebê No.1 bu duyarlılığın en tipik örneklerinden biridir. İlk dönem ürünlerinden olmasına rağmen Arthur Rubinstein tarafından en sık çalınan bu eseri, halk kültüründen beslenen cesur bir ritmik yapı örgüsüne sahiptir. Sekiz bölümün her biri ayrı bir oyuncak bebek teması üzerine yazılmıştır. 1919 yılında yazdığı Çocuk Karnavalı, Prole do bebê No.1’e göre daha teknik ama yine sekiz bölümlüdür. Son bölümü alışılmışın dışında dört el için yazılmıştır. Dokuz bölümlü Prole do bebê No.2’nin konusu hayvanlardır.
1920 Tarihli Lenda do Caboclo, ulusalcı dönemin ilk önemli eserdir. Caboclo kelimesi Brezilya’da bir beyaz ve bir yerliden doğan melez çocuğu ifade eder. Yerli müziğinin tüm zenginliğinin serbestçe ortaya ko-nulduğu eser, yine çocuk temalı olsa da çok boyutlu ve sinamatografik yapısıyla Brezilya müziğini temsil eden en iyi eserler arasında bulunmaktadır.
Villa-Lobos, 16 cirandas (16 Halka), yani çocukların el ele tutuşarak oluşturdukları 16 halka grubu adını vermiş olduğu bu eserinde kullandığı kompleks yazı stili ile olgunluğunu ilan etmiştir. 16 parçadan oluşan eserde besteci karmaşık ve çok boyutlu bir yazı ile oluşturduğu ses efektlerinden, eser boyunca melodinin gerisinde konumlandırdığı ses ve ritmik perde ile elde ettiği egzotik renk paletiyle melodileri istediği gibi boyamıştır. 12 cirandinhas (12 Küçük Halka), Duas suites infantis (Çocuklar için İki Suit) ve Brinquedos de roda (Tekerlikli Oyuncaklar) eğitim amaçlı yazılmış, aynı karakterde ancak daha az teknik zorluklar içeren diğer eserleridir.
1920-1929 yılları arasında bestelediği Choros serisi, her biri değişik çalgı veya çalgı grupları için yazılmış on altı bölümden oluşur. Seri kronolojik ve çalgılama olarak herhangi bir sıraya, kurala bağlı kalmadan planlanmıştır. Solo gitar için yazılmış olan Choros No.1’in yanı sıra iki orkestra ve bando için Choros No.13 de seri içinde yerini almıştır. Seri içinde piyano için yazılan tek bölüm olan Choros No.5, dünya piyano repertuvarının en bilinen eserlerinden biridir.
Heitor Villa-Lobos, Chôros No.5 Alma Brasileira
Bestecinin 1930-1945 yılları arasında dokuz suit olarak yazdığı Bachianas brasileiras serisi içinde ana karakter yalnızca Brezilya değil, aynı zamanda da Johann Sebastian Bach’tır. Bachianas brasileiras, Brezilya coğrafyasındaki kontrapuan ve armonik özelliklerin, Bach tarzında ortaya konulduğu anıtsal bir saygı niteliğindedir. Bach’ı evrensel folklo-rik bir kaynak ve kültürler arası bir ortak nokta olarak değerlendiren Villa-Lobos, suitlerindeki tüm bölümlere Barok döneme özgü isimler vermiştir. Besteci bu eserinde de Choros da olduğu gibi çalgı ve çalgı grupları çeşitliliği konusunda oldukça özgür davranmıştır. Bachianas brasileiras No.3 piyano ve orkestra, Bachianas brasileiras No.4 ise önce solo piyano için yazılmış, ancak 1942 yılında besteci tarafından orkestra için düzenlenmiştir. İki Piyano ve Orkestra için Konçerto, Ciclo brasileiro (Brezilya Serisi) ve As três Marias (Üç Meryem) adlı eserleri, Villa-Lobos’un piyano repertuvarına kazandırdığı üst düzey eserlerdendir.
Bestecinin kibirli karakter yapısını tasvip etmeyen, davranışlarını eleştiren kaynaklara sıkça rastlamak mümkündür. Ancak Villa-Lobos’un bestecilik yeteneği üzerine herhangi bir negatif bir söylemin günümüze kadar yapılamamış olmasının da altını çizmek gerekir. Dünyada eşine az rastlanır yeteneklerden biri olarak kabul edilen Villa-Lobos, mesleğinde kendi kendini ileri bir düzeyde yetiştirebilmiş, dahilik derecesindeki kolaylıkları ile ülkesinin kültürünü evrensel bir seviyede işleyebilmiştir. Corrêa de Azevedo, Villa-Lobos için “Memleketin kokusu, Brezilya’nın doğası, Brezilya ruhunun kalbi” derken kuşkusuz bu seviyeye işaret etmektedir.2
1Vasco, M., a.g.e., s. 108.
2Azevedo, L.H.C. de, a.g.e., s. 272