Şefik Büyükyüksel yazdı
Olay 1989 yılında Brüksel’de Grande Place yanında Amigo otelinin bir salonunda başladı. Bir kaç gün evvel Alman müzik mecmuası Fonoforum’un editörü Stefan Mikorey beni Brüksel AEA’deki büromda aramış ve Hong Kong’da yeni kurulan Naxos plak firması sahibi Klaus Heymann’ın İdil’e çok önemli bir teklifle geleceğini söyleyip, bunu dikkatle değerlendirmemizi önermişti. Arkadan Klaus Heymann aradı ve kendisi ile Haziran ayının sonunda bir gün otelinde buluştuk.İdil Biret ve Naxos'un sahibi Klaus Heyman
Heymann önce 1986 da EMI’in yayınladığı Beethoven Senfoni kayıtları ile ilgilendiklerini söyleyip bunların hakları için bir teklif yaptı. Hakları en az on yıl için EMI şirketine verdiğimizi belirtip bunun mümkün olmadığını söyledik. Bunun üzerine Heymann İdil’e dönerek “Naxos için Chopin’in bütün eserlerini kaydeder misiniz” diye sordu. Bu beklenmedik soruya İdil tereddüt etmeden “Evet” cevabını verdi. Bunun, İdil’in bir yandan 1995 yılında Varşova’da Chopin Grand Prix du Disque ödülünü almasına ve 2007 yılında Cumhurbaşkanı Kaczynsky tarafindan Polonya’nın en üst düzeyde nişanı ile taltif edilmesine, diğer taraftan Deutsche Gramophon (DG) plak şirketi tarafından Kara Liste’ye aldırılıp Avrupa’da sahnelere çıkmasının önlenmesine giden yolun başlangıcı olduğunu bilemezdik o gün. 12 Mart 1990’da 51 Mazurka ile başladığı Chopin’in bütün piyano eserleri kayıtları çalısmasını İdil 27 Mart 1992’de kaydettiği Barkarol ile iki yıl gibi çok kısa bir zamanda bitirdi.Tamamı 15 CD üzerinde 17 saat süreli olan bu kayıtları Naxos teker teker yayınlamaya başladığında, Biret'in bu tür anıtsal çalışmalara giriştiği her zaman olduğu gibi, yaklaşmakta olan fırtınanın kara bulutları toplandı, Chopin'in tüm eserlerinin Naxos için kaydetmekte olduğunun öğrenilmesi üzerine olumsuz tepkiler hemen gelmeye başladı:- İngilizce konuşulan dünyada yaygın olarak takip edilen ve CD satın alma alışkanlıklarını etkileyen önemli İngiliz plak rehberi Penguin Guide 1992 yılı baskısında menfi eleştiriler yayınladı ve Biret’in berbat akustiğe sahip bir stüdyoda kayıt yaptığını söyledi.
- İngiliz müzik dergisi Gramophone, Naxos'un büyük projelerini konu alan bir makalede Biret'in Chopin kayıtlarından söz etmedi; daha sonra, yine aynı dergide, Macar bir piyanistin Naxos için eskiden yaptığı bir Chopin kaydı ayın CD’si seçildi (muhtemelen Klaus Heymann’a Naxos kataloğunda bazı çok iyi Chopin icraları olduğunu ve Biret’e bunları kaydettirmenin gereksiz olduğunu hatırlatmak için).
- Fransa'nın en önemli müzik dergisi Diapason, Biret’in Chopin konçerto kayıtları hakkında olumsuz yorumlarda bulundu.
- Alman Süddeutsche Zeitung gazetesinde Biret’in 1991'de Münih’te verdigi Chopin resitali sonrasında kötü bir eleştiri yayınlandı (bu gazetede Almanya’nin en ileri gelen eleştirmenleri Karl Schumann ve Joachim Kaiser İdil'in önceki resitalleri hakkında olağanüstü değerlendirmeler yayınlanmıştı).
İdil Biret Ancienne Conservatorie salonunda konser öncesi
Aralık 1992’de aralarında Klaus Heymann ve İngiltere’den bu konser için gelen Penguin Guide editörü Ivan March’ın da bulunduğu 400 özel davetli önünde Biret, Chopin resitali verdi . Konserin sonunda sahneye gelen Naxos’un Fransa temsilcisi Yves Riesel, Biret’e 15 CD üzerinde Chopin’in Bütün Eserleri kutusunu alkışlar arasında sundu. (Yanda) Ertesi gün Gramophone mecmuasında yayınlanmak üzere İdil Biret ile bir de söyleşi yapan Ivan March Ingiltere’ye döndüğünde Penguin Guide’da daha önce yazılan olumsuz yazıları çıkararak yerine kendi yazdığı övgü dolu yazıları yayınladı. 1992 ve 1993 Penguin Guide kitapları ilginç şekilde birbirine zıt iki dizi yazı ile İdil Biret arşivinde saklanmaktadır.Buraya kadar yazılanları okuyanlar başlıktaki “... M. J. Pires Vakası” bunların neresinde diye merak etmiş olmalılar. İşte şimdi oraya gelindi bu hikayede.Chopin projesi tamamlandıktan sonra Klaus Heymann Biret’den Brahms ve Rachmaninov’un bütün solo piyano eserlerini (ve daha sonra konçertolar) kaydetmesini istedi. Bunlara Yves Riesel’in ısrarlı isteği ile Pierre Boulez’in üç sonatının kaydı da ilave edildi ve bu eserler Radio France Musique ile işbirliği içinde Paris’teki radyo stüdyosunda 1995 Şubat ayında kaydedildi. Sonra, Ağustos ayında Biret’e Naxos’un Hong Kong bürosundan bir mesaj geldi. Mesajda beş yılda bir Varşova’da yapılan Chopin piyano yarışması çerçevesinde jürinin Polonyalı üyelerinin o dönem yapılan Chopin kayıtlarını da değerlendirdiği ve iki kategoride (Solo eserler ve Konçertolar) en beğenilen eserlere Grand Prix du Disque Chopin ödülü verdiği belirtildikten sonra 1995 ödüllerinin her iki kategoride Deutsche Grammophon için yaptığı 2. Konçerto ve 24 Prelüd kayıtları ile piyanist Maria Joao Pires’e verildiği, fakat jürinin İdil Biret’e de ödül verdiği ve Biret’in ödülü almak üzere Ekim ayında Varsova’daki törene davet edildiği bildirilmekte idi. Daha önce var olduğunu bile bilmediğimiz bu Grand Prix ödülünün bir başka piyaniste verilmiş olması haberi üzerine önce konu ile ilgilenmedik ve İdil’in törene gitmesine de gerek görmedik. Fakat, sonra ikinci ödülün ne olduğunu ben merak ettim. Paris’te beraber olduğumuz bir gün dostumuz Büyükelçi Tanşuğ Bleda beye bize gelen mesajı gösterdim ve Polonya’dan bu konuda bilgi almanın mümkün olup olmadığını sordum. Tanşuğ Bey hemen durumu Varşova’daki Büyükelçimize iletti. Büyükelçilik de bu ödülü veren Chopin Cemiyeti merkezini arayarak bir yetkili ile konuşmuş. Verilen bilgiye göre, ödülü yaptığı tek bir CD ile Maria Joao Pires’in alması jüri başkanı ve üyelerin önemli bir kısmını çok rahatsız etmiş ve onların isteği üzerine istisnai olarak o sene İdil Biret’e de 15 CD üzerindeki Bütün Chopin kayıtları için Grand Prix ödülü verilmesi kararlaştırılmış.İdil Biret Chopin Grand Prix Ödülü'na alırken
İdil Biret'e Chopin Cemiyeti tarafından verilen Grand Prix'nin diploması
Chopin müzesinde ödül tören sonrası(Altta)
Gelen bu bilgi üzerine hemen İdil’in törene katılacağını bildirdik. 9 Ekim günü Varşova’da Chopin Cemiyeti’nin merkezi Ostrogski Şatosunda seçkin bir davetli gurubu ve jüri üyelerinin katıldığı törende Biret ile Naxos firma temsilcisi ödülleri aldı ve İdil bir Chopin resitali verdi. Bayan Pires ve Deutsche Grammophon törene katılmadılar (Daha doğrusu katılamadılar. İdil Biret’in ve büyük övgüler alan 15 CD üzerinde Chopin’in bütün eserleri kayıtları kutusu yanında Bayan Pires’in tek bir CD ile durmasının biraz tuhaf olacağı ve ona bu ödülün zoraki verildiğini belli edeceğini anlamış olmalılar). Sonra belli olduğuna göre Chopin’in bütün yapıtlarını Naxos için kaydeden İdil Biret’in önünü kesmek ve 1995’te Polonya’da yapılacak Grand Prix du Disque Chopin yarışmasında hem konçerto hem de solo eserler kategorilerinde ödülleri DG artistinin alması için Polonya asıllı tanınmış şef Andre Previn yönetimindeki orkestra ile Chopin’in 2. Konçertosu ve solo 24 prelüdünü Bn. Pires’e kaydettirilerek bu yarışmada ödülü alması sağlanmış.(Özellikle 1990’lar başında Doğu Avrupa’da Sovyet rejiminin çöküşü sonrası Almanya’nın bu bölgede büyük nüfuz sahibi olduğunu ve DG’in esasen Chopin Cemiyeti ve beş yılda bir yapılan Chopin Yarışması ile çok yakın ilişkiler içinde olduğunu hatırlamakta yarar var). Bu arada, sonradan öğrenip merak ettiğim bir konu da Bn. Pires’in 1991 yılında aynı şef ve orkestra ile DG için kaydettiği Chopin’in 1. Konçertosunun neden hemen yayınlanmadığı! Acaba otuz yıl sonra LP olarak 2. Konçerto ile birlikte yayınlandığında İngilterede Gramophone dergisinde çıkan hiç de olumlu olmayan kritik* tahmin edildiğinden mi? 1991’de Biret’in yaptığı Chopin konçerto kayıtlarının Tully Potter tarafından yukarda verdiğim yazısında nasıl övüldüğü de hatırlanınca !Sonra ne oldu ?Sonra, İdil Biret’in Chopin kayıtları yüzbinlerce adet satıldı (2004 de bu sayı bir milyonu geçti). Naxos 1999 yılında kayıtları yeni bir kutu içinde ve Grand Prix amblemi ile tekrar yayınladı. (Yanda) 2007 yılında Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski Chopin kayıtları ile Polonya kültürüne yaptığı katkılardan dolayı Biret’i en üst düzeyde nişan ile taltif etti. (Altta)
Polonya Cumhurbaşkanı Kaczynski, İdil Biret'e nişanını takarken ve takılan nişan
2010 yılında Chopin’in 200. doğum yıldönümü münasebetiyle Polonya’nın tanınmış gazetesi Rzecpostpolita bir kutu içinde yayınladığı onbeş kitaplık Chopin’in hayat hikayesine İdil Biret’in bütün Chopin kayıtlarını koydu. Chopin’in ülkesinde, doğum yıldönümünde Polonyalı piyanistlerin sayısız Chopin kaydı yerine bir Türk piyanistin kayıtlarının kullanılması büyük övünç vesilesi idi ama Türkiye’de bunun farkına varan olmadı. (Üstte ve yanda) 2014 yılında bu defa İdil Biret Arşivi (IBA) Naxos lisansı ile Chopin kutusunu tekrar yayınladı. (Altta)Biret’in adı artık tarihin büyük Chopin yorumcuları arasına girmişti.Diğer taraftan, önce 1991-1992’de Idil Biret’in Chopin kayıtlarını yapmasını basında kötü yazılar çıkartarak durdurmaya çalışan, bunu yapamayınca 1995 yılında Varşova’da Chopin Büyük ödülü almasını önlemeye çalışan DG her ikisinde de başarılı olamayıp Biret’in Chopin kayıtları da olağanüstü iyi kritikler alıp çok satmaya başlayınca, sanatçının Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde konser vermesini engelleme yoluna gitti. 2001 yılında Biret’e Almanya’dan gelen bir mektupta bildirildiği gibi konser organizatörlerine Biret’i angaje etmemeleri telkin edildi, angaje edenler cezalandırıldı. Orkestra şefleri Biret ile çalmayı reddetmeye başladı. (örneğin, DG piyanistleri Anatol Ugorski ve Andrei Gavrilov İdil’in de davet edilmesi üzerine sağlık bahaneleri ile 1999 yılında Almanya'da yapılan Schwetzingen Chopin Festivali'nden son anda çekildiler; 2006 yılında Meksika'da kendi konserinden sonra İdil’in konser vereceğini öğrenen DG piyanisti Pavel Gililov “Neden İdil Biret angaje edildi, o kara listede” dedi organizatöre hiç utanmadan). Bunları ayrıntılı olarak geçenlerde Tarihçi Kitabevi’nin yayınladığı Serhan Yedig’in kaleme aldığı Kara Liste kitabında ve daha önce bu portalde kaleme aldığım yazıda okuyabilirsiniz:https://www.sanattanyansimalar.com/klasik-muzikte-suskunluk-yemini-omerta/7046/Bütün bunlar olurken İdil’e yapılan büyük kötülüğe âlet olan (veya edilen) M. J. Pires Türkiye’de çok aranan, el üstünde tutulan bir piyanist oldu. İstanbul Festivali’ne davetler aldı. Bu yıl da Festivalde yer alan ‘yıldız’ sanatçılar arasında ve övgüler yağıyor kendisine yazarlarımızdan, ‘çağımızın en büyük piyanistlerinden’, ‘heyecanla konserini bekliyoruz’ diye.** Bir zamanlar Cumhuriyet’in müzik devrimlerinin heyecanı ile dünya çapında sanatçılar yetiştiren Türkiye ne yazık bu sanatçıları yabancı ülkelerde destekleyip koruyamadı, aksine onlara kötülük yapanlarla ülkemizde işbirliği yapıldı, sahnelerimiz onların sanatçılarına ardına kadar açıldı. Dünya sahnelerinden Bn. Pires ayarında pek çok piyanist geldi geçti, ilerde gene de olacak. Fakat, büyük müzik dehâsı olan İdil Biret gibi bir piyanist tekrar kolay gelmeyecek. Böyle bir dâhinin Türkiye gibi klasik müzik geleneği olmayan bir ülkeden çıkması özellikle bugünün Almanyasındaki müzik çevrelerini rahatsız etti. 150’den fazla CD ile Spotify üzerinde ayda iki milyona yakın dinleyicisi olan Biret daha uzun yıllar onlara rahatsızlık vermeye devam edecek. İki not:* Gramophone dergisinde 1. Konçerto için çıkan yazıdan bölümler: ...Pires, Chopin'in ilk dönemlerinin gençlik coşkusunu her zaman yakalayamıyor... Benim eksikliğini hissettiğim, Chopin'in ilk dönem piyano yazılarının merkezinde yer alan ışıltı duygusuydu. Birinci bölümün gelişiminin sonu hiç de risoluto değildir, finalin açılışı da oldukça rahat bir canlılıkta olup, Pires’in geniş temposu nadiren müziğin alevlenmesine izin veriyor. Her ne kadar tonal güzellik ve zarafet vurgulanmakta ve pek çok ilginç ayrıntı ortaya çıkabilmekte ise, dışa doğru gösterişli bölümlerde daha fazla parlak icra kantabile pasajlara kesinlikle daha da dokunaklı bir yoğunluk verecektir… bu kayıtlar muhtemelen kritiklerden karışık bir tepki alacak; herhangi hafif hayal kırıklıkları kesinlikle beklenti düzeyinin yüksek olması nedeniyle artmakta. (Kritik saygılı şekilde bu icra iyi değil diyor. Tabii DG plağı için bunları dahi yazabilmek büyük cesaret ister.)** Bir süre önce konser kariyerini sonlandırdığını belirten fakat sonra tekrar konserler vermeye başlayan Bn Pires’in repertuarında ondört piyano konçertosu olup bunların en yenisi Schuman’ın 1845 yılında bestelediği konçertodur. Daha sonra bestelenen konçertoları çalmamasının nedeni olarak ellerinin kuçüklüğü gösterilmekte. Mukayese etmek gerekirse, mesela elleri aynı küçüklükte olan İdil Biret’in repertuarında Bach’dan Britten’e, Mozart’dan Schönberg’e ve Ateş Pars’a kadar 100 piyano konçertosu olup bunların yetmişden fazlasını konserlerde çalmış ve kaydını yapmıştır.