Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası-CSO'nun 2018-19 Sezonu açılışı 4 ve 5 Ekimde Hasan Uçarsu'nun” Troya'dan Çanakkale ‘ye” başlıklı Oratoryosunun Dünya prömiyeri seslendirmesiyle yapılacak. Kültür ve T. Bakanlığı tarafından sipariş edilen yaklaşık 70 dakikalık eserde, Devlet Çoksesli Korosu'nun yanısıra, solist olarak soprano Görkem Ezgi Yıldırım ile bariton Melih Tepretmez yer alacak. CSO, 1. Şefi Rengim Gökmen yönetiminde sahneye çıkacak. DÇK'nu ise şefi Burak Onur Erdem konsere hazırlıyor. Eserde Türk halk sazı bağlama da kullanılıyor.
UÇARSU ESERİNİ ANLATIYOR
Hasan Uçarsu, eserle ilgili olarak şu bilgileri veriyor:
“Bu müzik Troya’nın UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girişinin 20. yılı münasebeti nedeniyle 2018 yılının T.C. Kültür Bakanlığı tarafından ‘’Troya Yılı’’ ilan edilmesi üzerine Bakanlığın isteği ile bestelenmiştir. Bestelenme süreci 2017 yılının son aylarından başlayarak yaklaşık on ay sürmüştür.
Bu eserde insanlık tarihinde silinmez bir iz bırakan troya savaşını günümüzden, tesirini çok daha yakından, doğrudan üstümüzde hissettiğimiz yakın geçmişimizdeki Çanakkale Savaşlarıyla birlikte görmeye, göstermeye ve yorumlamaya çalıştım. Bu nedenle de esere Troya’dan Çanakkale’ye adını verdim.
Tarihçiler bize aynı coğrafyada birbirinden 3000 yıl farkla gerçekleşen ve tarihsel açıdan önemli dönüşüm noktalarında yer alan bu iki büyük olayın (Troya ve Çanakkale Muharebelerinin) ardındaki temel nedenlerin, yönlendirici gerçeklerin birbirinin oldukça benzeri olduğunu söylüyorlar. Jeopolitik açıdan tarih boyunca kültürlerin birbirine değdiği, sürtüştüğü bir alandaki iki büyük savaş üst plandaki aynı gerçekliğin farklı çağlardaki iki ayrı görünümüdür. ‘’Coğrafya kaderdir’’ sözünün vurguladığı gibi günümüzde de coğrafyamızın getirdiği aynı ortak kaderi tüm olumlu ve olumsuz özellikleriyle birlikte yaşamaya devam ediyoruz. Bu nedenle eserin merkezine uzun zamandır üstünde düşünmekte olduğum Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitlerine manzumesini yerleştirdim. Bu ana destansı metin dolayımında Troya ile olan ortak bağı, ilişkiyi gösteren göndermeler yaptım.
Bu coğrafyanın, bu toprakların insanı olarak kendimi coğrafyamın, kültürümün bu gününün ve yakın geçmişimizdeki Çanakkale Savaşları’nın doğal bir parçası olarak hissederken aynı zamanda 3.000 yıl önceki Troya’nın da hiç tereddütsüz doğrudan bir mirasçısı, bir parçası olarak da değerlendiriyorum. Hektor’da, Priamos’ta, Paris’te Anadolu insanlarından, dahası kendimden de bir parça buluyorum. Homeros’un Amazonlar olarak adlandırdığı ve günümüzde Samsun, Ordu arasında olan Terme Çayı civarında yaşadıklarını bildirdiği Troya’ya yardıma gelip savaşan Amazonlar adlı kadınların ruh halinin, temel davranış özelliklerinin Çanakkale Muharebelerinde savaşan Nezahat (Baysel) Onbaşı’dan, Zeynep Mido Çavuş’tan, Mücahide Hatice Hanım’dan ya da Nene Hatundan, kurtuluş savaşı kadınlarının fedakar direniş ruhundan pek de farklı olmadığını görüyorum. Hepsi bu coğrafyanın, kısacası Anadolu’nun insanlarıdır.
Sonuçta ortaya çıkan, gövde metni Çanakkale Destanı’na yerleşmekle birlikte Homeros’un İlyada Destanı aracılığıyla çoğunlukla isimsel açıdan geçmişe göndermeler yapan çağlararası, kültürlerarası, metinlerarası özel bir bakışa, özel bir yoruma dayanan zamansal farklılıklara rağmen ortak özellikleri vurgulayan köprüsel bir metin okumasına dayanan bir müziktir.
Eser, koronun seslendirdiği öndeyişle başlarken çağlar arasındaki fark müziğin hemen başlangıcında giderilip bütünsel bir bakış ortaya konmaya çalışılır. Bu bölümde koro bölgenin zamanlar, kültürler boyu aldığı farklı farklı isimleri dile getirir: Çanakkale, Troya, Truvisa, Vilusa, İliyon, İlyon ....”
HASAN UÇARSU KİMDİR?
Kişilik ve kimlik konularına özel önem verdİğİ kendİne özgü bir müzik dili oluşturma amacındadır. Güncel estetik ve teknikleri değerlendirirken, yaşadığı coğrafyaya ait sesleri, duyarlılık ve değerleri bugünü ve geçmişiyle birlikte kucaklayan, toplumsal-insani duyarlılıkları olan, geçmişe, gelecekle ilişkisi bağlamında özel önem veren bir müzik anlayışının peşindedir.
Uçarsu, 1965'de İstanbul’da doğdu. İlköğretim yıllarında yarı zamanlı öğrenci olarak İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda müzik eğitimi gördü. Muammer Sun’un tavsiye ve desteğiyle bestecilik çalışmalarını profesyonel düzeyde sürdürmek için Kadıköy Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı kompozisyon bölümüne girdi. Ahmed Adnan Saygun’un öğrencisi oldu. Yüksek Lisans programında Cengiz Tanç ile çalıştı. Konservatuvar öğrenciliği sırasında Cemal Reşit Rey, Bülent Tarcan, İlhan Usmanbaş, Afşar Timuçin ve Ahmet Yürür’den yararlandı. YÖK Bursuyla 1994-1997 yılları arasında bulunduğu ABD’nde George Crumb ve Richard Wernick’in danışmanlığında sürdürdüğü çalışmalarını tamamlayarak Pennsylvania Üniversitesi’nden bestecilik alanında doktora (PhD) derecesi aldı. Halen Mimar Sinan GSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda bestecilik dersleri vermektedir. Yurtiçi ve yurtdışından saygın müzik kurum ve kuruluşlarının yeni eser istemekte olduğu bestecinin müzikleri ödüle değer bulundu; uluslararası festivaller ve konserlerde seslendirildi; CD’lerde yayınlandı.
UÇARSU ESERİNİ ANLATIYOR
Hasan Uçarsu, eserle ilgili olarak şu bilgileri veriyor:
“Bu müzik Troya’nın UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girişinin 20. yılı münasebeti nedeniyle 2018 yılının T.C. Kültür Bakanlığı tarafından ‘’Troya Yılı’’ ilan edilmesi üzerine Bakanlığın isteği ile bestelenmiştir. Bestelenme süreci 2017 yılının son aylarından başlayarak yaklaşık on ay sürmüştür.
Bu eserde insanlık tarihinde silinmez bir iz bırakan troya savaşını günümüzden, tesirini çok daha yakından, doğrudan üstümüzde hissettiğimiz yakın geçmişimizdeki Çanakkale Savaşlarıyla birlikte görmeye, göstermeye ve yorumlamaya çalıştım. Bu nedenle de esere Troya’dan Çanakkale’ye adını verdim.
Tarihçiler bize aynı coğrafyada birbirinden 3000 yıl farkla gerçekleşen ve tarihsel açıdan önemli dönüşüm noktalarında yer alan bu iki büyük olayın (Troya ve Çanakkale Muharebelerinin) ardındaki temel nedenlerin, yönlendirici gerçeklerin birbirinin oldukça benzeri olduğunu söylüyorlar. Jeopolitik açıdan tarih boyunca kültürlerin birbirine değdiği, sürtüştüğü bir alandaki iki büyük savaş üst plandaki aynı gerçekliğin farklı çağlardaki iki ayrı görünümüdür. ‘’Coğrafya kaderdir’’ sözünün vurguladığı gibi günümüzde de coğrafyamızın getirdiği aynı ortak kaderi tüm olumlu ve olumsuz özellikleriyle birlikte yaşamaya devam ediyoruz. Bu nedenle eserin merkezine uzun zamandır üstünde düşünmekte olduğum Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitlerine manzumesini yerleştirdim. Bu ana destansı metin dolayımında Troya ile olan ortak bağı, ilişkiyi gösteren göndermeler yaptım.
Bu coğrafyanın, bu toprakların insanı olarak kendimi coğrafyamın, kültürümün bu gününün ve yakın geçmişimizdeki Çanakkale Savaşları’nın doğal bir parçası olarak hissederken aynı zamanda 3.000 yıl önceki Troya’nın da hiç tereddütsüz doğrudan bir mirasçısı, bir parçası olarak da değerlendiriyorum. Hektor’da, Priamos’ta, Paris’te Anadolu insanlarından, dahası kendimden de bir parça buluyorum. Homeros’un Amazonlar olarak adlandırdığı ve günümüzde Samsun, Ordu arasında olan Terme Çayı civarında yaşadıklarını bildirdiği Troya’ya yardıma gelip savaşan Amazonlar adlı kadınların ruh halinin, temel davranış özelliklerinin Çanakkale Muharebelerinde savaşan Nezahat (Baysel) Onbaşı’dan, Zeynep Mido Çavuş’tan, Mücahide Hatice Hanım’dan ya da Nene Hatundan, kurtuluş savaşı kadınlarının fedakar direniş ruhundan pek de farklı olmadığını görüyorum. Hepsi bu coğrafyanın, kısacası Anadolu’nun insanlarıdır.
Sonuçta ortaya çıkan, gövde metni Çanakkale Destanı’na yerleşmekle birlikte Homeros’un İlyada Destanı aracılığıyla çoğunlukla isimsel açıdan geçmişe göndermeler yapan çağlararası, kültürlerarası, metinlerarası özel bir bakışa, özel bir yoruma dayanan zamansal farklılıklara rağmen ortak özellikleri vurgulayan köprüsel bir metin okumasına dayanan bir müziktir.
Eser, koronun seslendirdiği öndeyişle başlarken çağlar arasındaki fark müziğin hemen başlangıcında giderilip bütünsel bir bakış ortaya konmaya çalışılır. Bu bölümde koro bölgenin zamanlar, kültürler boyu aldığı farklı farklı isimleri dile getirir: Çanakkale, Troya, Truvisa, Vilusa, İliyon, İlyon ....”
HASAN UÇARSU KİMDİR?
Kişilik ve kimlik konularına özel önem verdİğİ kendİne özgü bir müzik dili oluşturma amacındadır. Güncel estetik ve teknikleri değerlendirirken, yaşadığı coğrafyaya ait sesleri, duyarlılık ve değerleri bugünü ve geçmişiyle birlikte kucaklayan, toplumsal-insani duyarlılıkları olan, geçmişe, gelecekle ilişkisi bağlamında özel önem veren bir müzik anlayışının peşindedir.
Uçarsu, 1965'de İstanbul’da doğdu. İlköğretim yıllarında yarı zamanlı öğrenci olarak İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda müzik eğitimi gördü. Muammer Sun’un tavsiye ve desteğiyle bestecilik çalışmalarını profesyonel düzeyde sürdürmek için Kadıköy Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı kompozisyon bölümüne girdi. Ahmed Adnan Saygun’un öğrencisi oldu. Yüksek Lisans programında Cengiz Tanç ile çalıştı. Konservatuvar öğrenciliği sırasında Cemal Reşit Rey, Bülent Tarcan, İlhan Usmanbaş, Afşar Timuçin ve Ahmet Yürür’den yararlandı. YÖK Bursuyla 1994-1997 yılları arasında bulunduğu ABD’nde George Crumb ve Richard Wernick’in danışmanlığında sürdürdüğü çalışmalarını tamamlayarak Pennsylvania Üniversitesi’nden bestecilik alanında doktora (PhD) derecesi aldı. Halen Mimar Sinan GSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda bestecilik dersleri vermektedir. Yurtiçi ve yurtdışından saygın müzik kurum ve kuruluşlarının yeni eser istemekte olduğu bestecinin müzikleri ödüle değer bulundu; uluslararası festivaller ve konserlerde seslendirildi; CD’lerde yayınlandı.