Dünyanın sayılı orkestralarından Berlin Filarmoni'nin viyolonsel grubu üyelerinin oluşturduğu 12 Çellist, benzersiz bir topluluk. 12 Çellist, Zorlu PSM tarafından düzenlenen " Neue Step" festivaline katıldığında, grup şefi ve 12 Çellist'in sözcüsü Ludwig Quandt , Osman Enfiyecizade'nin pek çok bilinmeyene ışık tutan sorularını cevaplandırdı.
12 Çellist'in hikayesinin 1920'lere kadar gittiğini biliyoruz, ancak topluluğun öyküsünü ayrıntısıyla sizden dinlemek isteriz. Bu fikir nasıl ortaya çıkmış?
1972'de bir Avusturya Radyo istasyonundan J. Klengel'in 1920'de 12 çello için bestelediği "Hymnus“ un kaydının yapılması istenmiş . Hymnus, yani 12 viyolonsel için ilahi başlıklı eser, öğretmen, besteci ve viyolonsel virtüözü olan Julius Klengel tarafından, seçtiği 11 öğrencisiyle birlikte ilk kez 1922'de seslendirilmiş. Eserin, 1895'ten 1922'ye kadar Berlin Filarmoni Orkestrası'nın daimi şefi Arthur Nikisch'in 65. yaş günü için bestelenmiş bir ilahi olduğu söylenir. İki yıllık çalışma sonrası , eser ilk kez ve uzun bir zaman süresince unutulacağı için son kez , 1922 Ocak ayının sonlarında Nikisch'in cenazesinde icra edilmiş . Ancak elli yıl sonra, Leipzig'de bir virtüöz ve bestecinin merakı sayesinde eser gün yüzüne çıkmış. Salzburg'dan bazı iyi bilgilendirilmiş ve becerikli yapımcılar bu müzik tarihindeki tek olan eseri 50 sene sonra bir arşivde keşfetmişler. Bu eşsiz eser Radyo yöneticilerine kadar ulaşmış ve Berlin Filarmonisi'nin viyolonsel grubuna halka açık bir radyo yayınında bu eseri icra etmeleri teklifinde bulunmuşlar. Berlin Filarmoni'nin 12 çellisti teklifi kabul ederek eseri başarıyla seslendirmeleri büyük yankı uyandırıyor. 12 çelliste devam etmeleri yönünde teklif sunuluyor.. İşte Julius Klengel'in 1920'de bestelediği eser, 1972 'de Berlin Filarmoni Orkestrası - 12 Çellisti'nin kurulmasının temelini oluşturmuştur.
Neden 12 keman, viyola ya da kontrbas değil de 12 çello ?
Aslında J. Klengel'in eseri 12 çello içindi ve 1972 'de de Berlin Filarmoni'deki grubumuzun tam 12 üyesi vardı. Bu sebeple 12 çello ve ismimiz de "12 Çellist.” Ancak 12, mükemmelliğin karşılığı olan efsanevi bir sayıdır. On iki ay 1 yılı tamamlar, on iki yarım ton 1 oktav yapar ve gündüz ve gece her biri kendi döngüsünü iki kez on iki saatte tamamlar. Kısacası mükemmeliği hedeflemişlerdi.
Berlin Filarmoni 12 Çellist, kurucuların amaçlarına veya hayallerine ulaştı mı?
Berlin Filarmonisi'nin 12 Çellisti o radyo programı için verdikleri ilk konserden hemen sonra beklenenden çok ama çok daha fazlasını başardılar. 12 Çellist bir denemeyle hayat buldu , bir proje için 12 çellossu bir araya gelmişti ve şimdi bizler 1972 den beri süre gelen geleneğimizi sürdürmeye ve repertuarımıza daha ilginç eserler ekleyerek daha ileriye taşımaya çalışıyoruz.
Viyolonsel, tüm müzik aletleri arasında evrenselliği temsil eder. Sizce çellonun bu özelliğinin 12 Çellistin başarısına bir katkısı var m?
Evet, başarımızın temeli budur dersek yanlış olmaz. Hiç şüphe yok ki; çello gerçekten orkestranın enstrümanları arasında evrenselliği temsil ediyor. Sesli derinliklerden engebeli yüksekliğe kadar geniş tonlu bir enstrüman ve duyulabilir spektrumun tüm alanlarında çello vardır. Tüm orkestraya kıyasla çellonun akıcı ve lirik sesi, benzersiz cazibesi ile her daim ayırt edilir ve her zaman özel bir olguya tanık olur. Müzik notalarının dramalarında, çellolar genellikle ünlem işaretini düzeltir. Çello ile en güzel tondan en boğuk vuruşa , en soylu şarkıdan en rahatsız edici gürültü sesine kadar her şey mümkündür ve çellolar iyi şekillendirilmiş gövdeleriyle çok çeşitli müzik efektleri için mükemmel rezonans sağlarlar. Bu sebeple kesinlikle çello başarımızın anahtarı...
Farklı türlerde çok geniş bir repertuarınız var, parçaları seçerken neye değer veriyorsunuz?
Aslında repertuvarımıza eser seçerken zorlanmıyoruz. Tek ve en önemli kıstasımız kesinlikle iyi türden diye nitelendirdiğimiz müzik olmalı, asla ve asla Fast-Food tarzı değil . Her ne kadar repertuvarımıza aldığımız klasik, caz, tango veya avangard eserleri çalıyor olsak da , her zaman eğlenmek asıl hedefimiz. Bu sebeple caz, tango vb. eserlerin düzenlemelerini yaparken, orijinalden farklı bir ses çıkarmalarına özen gösteriyor, parçalara yeni renkler vermeye çalışıyoruz. Bunu yaparken kıstasımız daha iyi ya da daha kötü olmasından ziyade kesinlikle farklı bir tını yaratmak. Bazen düzenlediğimiz bir parçanın topluluğumuz için uygun olmadığını ve yorumumuzun orijinalden daha kötü olduğunu ancak çaldığımızda anlayabiliyoruz. Ancak bu aşamalardan sonra repertuarımıza bir eseri alabiliyoruz. Ayrıca çok şanslıyız ki Boris Blacher, Jean Françaix, Iannis Xenakis, Wolfgang Rihm, Brett Dean, Wilhelm Kaiser-Lindemann, Frangis Ali-Sade, Christian Jost, Kaija Saariaho ve Tan Dun gibi dünyanın dört bir yanından besteciler sadece 12 Çellist için özel besteler yapıyor.
Bir şefiniz yok ama orkestra gibi çalıyorsunuz. Bir orkestranın tüm enstrüman seslerini siz çalarken duyabiliyorum. Orkestra şefi olmadan bu nasıl oluyor?
Bazı parçaları bir şef olmadan çalışmak gerçekten çok zor. Ama repertuarımızdaki çoğu eseri bir şef olmaksızın birbirimizi dinleyerek ve kollayarak çalıyoruz. Bu dikkat gerçekten işe yarıyor. Bir şef olmadan çaldığımız gerçeği, 12 Çellist grubunun özelliği ve güzelliği. Hep birlikte çalarken asıl öğrenmeniz gereken, kimin neyi çalacağı, kime ne zaman tepki vermeniz gerektiği, kimlerin eserin ana temasını yükleneceğini belirlemek oluyor. Bu konuları hep yaptığımız provalarda hep birlikte açıklığa kavuşturuyoruz.
Repertuvarınıza aldığınız orkestral eserlerin 12 viyolonsel nota dağılımını nasıl yapıyorsunuz ?
Orkestral eserlerde aramızda nasıl nota dağılımını yapacağımızı W. Kaiser-Lindemann gibi büyük aranjörlerle çalışarak ve kendimiz yaparak öğrendik. Genel prensip eserde sıradışı bir durum yoksa orijinal eserin enstrümanlarının notalarını eşit olarak üyelerimiz arasında ve tabii ki grup üyelerinin özelliklerini de göz önüne alarak paylaşmaya çalışıyoruz.
12 Çellist, Berlin Filarmoni' nin bir parçası, ancak sizin de kendi çapınızda bir orkestra olduğunuz söylenebilir. Orkestra ve topluluk olarak, dinleyicilerle etkileşiminiz nasıl bir farklılık gösteriyor, sizlerde yarattığı duyguyu karşılaştırabilir misiniz ?
Öncelikle 12 Çellisti bir orkestra değil, az çok bir oda müziği grubu olarak tanımlayabiliriz. Burdan yola çıkarsak orkestra 10 kat daha büyük bir yapı . Doğal olarak en büyük farkı bu yapısal büyüklük yaratıyor. Seyirci orkestra ile çalarken sadece birimize ya da tek tek her orkestra bireyine odaklanamaz. Ancak bu odak orkestrada şef olur. Toplulukta ise odaklanma 12 Çelliste. Duygu olarak her ikisinde de çalarken aynı duygu ve hazzı aldığımızı kendim adıma söyleyebilirim. Etkileşim ve geri bildirim konusuna gelince, 12 Çellistin icra ettiği eserler oldukça kısa, bu yüzden konser boyunca ve eser sonlarında çok fazla geri bildirim ve etkileşim alıyoruz.
Berlin Filarmonisi ve 12 Çellist etkileyici bir web sitesine sahip, gezinirken inanılmaz ve çok keyifli şeyler okudum. Bize başınızdan geçen unutulmaz anılarınızdan birini anlatabilir misiniz?
ABD’deki bir orkestra ile yaptığımız turneden , doğrudan Avrupa'da ünlü bir katedralde konser vermek için o ülkeye uçtuk. Havaalanından valizlerimizi bile bırakmadan doğruca prova yapmak için katedrale gitmiştik . Prova sonrası uçuş yorgunluğumuzu bir nebze atmak için konser saatine kadar dinlenmek için otele gittik. Konsere az bir zaman kala hep birlikte son hazırlıklarımız yapmak için konserin yapılacağı katedrale geçtik . Tam sahneye çıkacaktık ki , bir meslektaşımızın eksik olduğunu ve otelde uyuya kaldığını fark ettik. Neyse ki yanımızda bir trompet solisti vardı ve onu uykucu arkadaşımız gelene kadar çello çalıyormuş gibi yapması için ikna edip sahneye çıkarmıştık.
12 Çellist, 1972'den bu yana tarihteki “en üretken ittifak" olarak tanımlanıyor. Bu neyi ifade ediyor, açıklayabilir misiniz?
Grubumuz neredeyse 50 yaşında ve sahip olduğu tarihsel önem sebebiyle topluluğu daha da geliştirmek, sürdürmek, ileriye taşımak için üzerimize yüklediği bir misyon ve vizyon var. Grubumuzun üyeleri yıllar içinde değişti ; kurucular emekliye ayrıldı ve genç meslektaşları olarak onların açtığı yolda yürümeye devam ediyoruz. Başarımızda , kalıcılığımızda ve üretkenliğimizdeki en büyük sır, hepimizin birbiriyle çok iyi geçinmesi. Çok fazla birlikte seyahat ediyoruz, ki bu çok yorucu ve yıpratıcı olabiliyor. Bu gibi durumlarda birbirinizi iyi tanımak ve birbirinizi sevmek, bunları aşmak ve yolumuza devam etmeniz için en büyük avantajımız oluyor. Aksi takdirde ne kadar başarılı olursanız olun işe yaramaz. Sevgi , süreklilik ve yenileme grubumuzun anahtarıdır. Ve bu sebeple son 50 sene içinde yaptıklarımızla en üretken topluluk ünvanı bize yakıştırılıyor.
Hem Berlin Filarmoni Orkestrası, hem de 12 Cellist için yüklü bir konser programınız var . Topluluk programlamanızı nasıl yapıyorsunuz?
Bir gerçek var ki, asıl önceliğimiz Berlin Filarmoni Orkestrası'dır. Berlin Filarmoni Orkestrası' nın prova ve konser programına uymuyor ise topluluğumuza gelen birçok teklifi reddediyoruz. Orkestranın bir provasını bile asla kaçırmayacağımızdan kesinlikle emin olmadan hiçbir konser teklifine cevap vermiyoruz . Geriye kalan zaman dilimlerinde dengeli bir şekilde gelen teklifleri değerlendirip programlıyoruz.
Berlin Filarmoni'nin başına "Meteor" lakaplı, sıradışı olarak nitelendirilen Kirill Petrenko geldi. Kirill Petrenko' nun zaman zaman 12 Çelliste etkisi ve dokunuşları olur mu?
Evet, kesinlikle Kirill Petrenko 'nun topluluğumuza etkisi olacak ve geldiğin andan itibaren olmaktadır. Yeni şefimiz zihinlerimizi, müziğe olan yoğun bağlılığı, samimiyeti ve dürüstlüğü ile olumlu bir şekilde etkilemektedir .
OSMAN ENFİYECİZADE
21 Ekim 2019 İstanbul
(Bu söyleşinin yapılmasındaki yardım ve katkılarından dolayı Zorlu PSM yönetiminden Gökçe Erbatur 'a teşekkürlerimizle … O.E.)