Çeyreklerle gelişen köşeli yıllar, hep kutlanmaya değer: 25, 50, 75, 100…Kurumlarımızda tıpkı Cumhuriyetimiz gibi 100. yılı görmek, eski benzetmeyle “dalya” demektir.Kişilerde, bu hayli zor oluyor. Mesleğin ilk döneminde 3. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın dalyasına tanıklık etmiş, onun her cümlenin sonunda ya da başında “Efenim” nakaratıyla renklenen anlatılarına kulak kabartmıştım. Okuldaki müzik hocam, değerli müzik insanı, besteci İlhan Usmanbaş’ın da dalyasına tanıklık ettim. Rahmetli Muammer Sun ile İlhan Usmanbaş, SBF-BYYO’da müzik hocamızdı. Usmanbaş bugünlerde 103 yaşında… Resim hocamız Turan Erol’u ise geçen yıl yitirdik. O yıllarda, yani okul SBF’ye bağlı bir yüksek okul statüsünde iken müzik ve resim “zorunlu” derslerdi. Gazetecilerin, Radyo-TV programcılarının “sanata duyarlı” kişiler olması isteniyordu. Sonra okul “fakülte” oldu ve bu zorunlu dersler ortadan yok edildi!Geçenlerde aldığım bir telefonla, “Meslekte 50 Yıl” törenine davet edildim. İnsan bir an şaşırıyor. Sonra hesapladım ki, resmi kayıtlı, yani sigortalı, kadrolu, sarı basın kartı beyannamesi verilmiş olarak meslekte 53. yılı bulmuşum. Önceki metin yazarlığı, reklamcılık, grafikerlik emeklerini saymadan, resmi başlangıcım 1971. Bu tören pandemi nedeniyle 2020 ve 2021 yıllarında yapılamadığı için 2024’te davet edilmişim. Aslında bu “Ustalara Saygı” başlıklı onur gününe, 50. yılını tam olarak doldurmamış ama yaklaşmış olanlardan da davet edilenler vardı. Şimdi adı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi olan okulun öğrencilerinden dallarında öne çıkanlara da öğretmenlerince “Öğrenci Emek Ödülleri” sunuldu. Sonrasında da okulun kuruluşunda UNESCO ile işbirliği halinde büyük emek ve katkısı olan Ankara Gazeteciler Cemiyeti tarafından onur gününe katılanlara bir kokteyl verildi.Hani Oktay Akbal’ın ünlü öyküsü “Önce Ekmekler Bozuldu” başlığını taşır, bozulmayan ne kaldı ki? diye sormak gerekiyor. Tören için hazırlanmış ve anı olarak saklanacağı düşünülen el broşürü hatalarla doluydu. Katılımcılar listesinde, pek çok katılanın adı bulunmuyordu! Adı bulunmayanların özgeçmişleri ise yayımlanmıştı ama istenen bir A4’tü, yayımlananlar ise kuşa çevrilmiş özetler! Halbuki şu kadar kelimelik uzunlukta denilseydi, herkes ona göre yazar gönderirdi!Günümüze kadarki katılımcıların listesi 2008’ten başlatılmıştı, oysa bu geleneğin Vakfın kurulmasından sonra 1999’da Süleyman Coşkun tarafından Araştırmacı Gazetecilik dersi kapsamında başlatıldığını, daha sonra Vakıf tarafından daha kurumsal biçimde sürdürüldüğünü biliyorduk. Hani “Bizden önce Türkiye’de buzdolabı yoktu!” türünden bir durum mu acaba? Sanmam, ekmeklerle birlikte duygular da bozuldu herhalde, örneğin “vefa” duygusu.. Bir yandan meslek ustalarına vefa gösterilirken, diğer yandan gereksiz unutkanlıklar ortaya çıkıyor galiba!Bu doğru amaçlı, onurlandırıcı etkinliği düzenleyen İletişim Fakültesi Mezunları Vakfı (İLEV) yöneticileri sakın alınmasın, gücenmesinler, ama bir dahaki etkinliğe biraz daha özen göstersinler, hazırlıkları kontrol etsinler. El broşüründe mottoları “Bir mesleğin varoluşunun birinci koşulu ustaların varlığıdır” diye açıklanıyor. Ama bu ustalar, çıraklıklarından itibaren iyi yetiştirildikleri, dillerini ve teknikleri doğru kullanmayı öğrendikleri için, yılların çemberinden başarıyla çıkabildiler.Geneldeki bozulma “birleşik kaplar etkisi” olarak buralara kadar yansıyabilir ama herkes bu durumu kırmak için çaba göstermek zorundadır.
* * *
Üzerinden bir ay geçtiğine göre, SANATTAN YANSIMALAR portalinin logo yanındaki 11. Yıl bannerini artık kaldırdım. 1 Mayıs 2013’te kurduğum portal, 2024’te etkin yazarları ve seçici haberleriyle 11’nci yayın yılını sürdürürken, bu vesileyle doğrudan ve sosyal medya üzerinden kutlayan, bize portali sürdürme gücü ve cesareti veren tüm okurlarımıza gönülden şükranlarımı sunuyorum.ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
https://www.sanattanyansimalar.com/yazar/sefik-kahramankaptan/
Sanattan Yansımalar / Kurucu Editörü
2 Haziran 2024, Ankara