Her görüşten müzik eğitimcilerinin üye olduğu, düzenlediği Türk Dünyası'nı içine alan etkinliklerle son dönemde önemli işlere imza atan mÜzed (Müzik Eğitimcileri Derneği), müzik eğitimi müfredatında yapılan değişiklikleri didik dik ederek inceledi. MÜZED, yapılan müdahale ve değişikliklerin başta anayasa ve yasalar olmak üzere pek çok mevzuata, eğitimbilim ilkelerine, müzik ve sanatın özelliklerine uygun olmadığını saptadı. Konunun incelikleri ve hassasiyeti nedeniyle, MÜZED Başkanı Refik Saydam tarafından kamuoyuna bu konuda yapılan duyuruyu aynen yayımlıyoruz:
***
İLKÖĞRETİM VE ORTAÖĞRETİM MÜZİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMLARINA YAPILAN “MÜDAHALELER” ANAYASA’YA, YASALARA, YÖNETMELİKLERE, EĞİTBİLİM İLKELERİNE, MÜZİK EĞİTİMİ VE SANATININ ÖZELLİKLERİNE UYGUN DEĞİLDİR
Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından ilköğretim ve ortaöğretim düzeylerinde 51 ayrı öğretim programı, önceki programlara yapılan “müdahalelerle”* yenilendi(!).
Bu yenilenmeye gerekçe olarak MEB TTKB tarafından “Müfredatta Yenileme ve Değişiklik Çalışmalarımız Üzerine...” başlıklı, 18.07.2017 tarihli basın açıklamasında; “(...)mevcut müfredatlar, öğrenme öğretme teori ve yaklaşımlarındaki yenilik ve gelişmeler doğrultusunda çağın gerekliliklerini, ferdin ve toplumun değişen ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yenilenmiştir. “ ifadeleri yer aldı.
Ayrıca “yenilenen müfredatların ilk olarak 2017-2018 eğitim öğretim yılında 1, 5 ve 9. sınıflarda uygulamaya konulacağı; Ocak 2018’e kadar programlarla ilgili olarak sahadaki uygulamalar üzerinden izleme ve değerlendirme çalışmaları yapılacağı, 2017-2018 eğitim öğretim yılı boyunca öğretmenlerin kendi branşlarına dair programları incelemeleri ve uygulamaya yönelik dokümanlar üretmeleri için atölyeler yapılacağı; 2018-2019 eğitim öğretim yılına tüm sınıflarda ve tüm derslerde yeni müfredat ile eğitim öğretim sürecine istikrarlı ve çok daha güçlü, yeni ve yenilikçi bir şekilde devam edileceği” vurgulandı.
Müzik Dersi İlkokul- Ortaokul (1-8) ve Ortaöğretim (9-12) Öğretim programları da “müdahale” edilen programlar arasında yer alıyor. Şimdi, “çağın gerekliliklerini karşılayacak şekilde yenilenen” “yenilikçi” programların önceki programlara yapılan hangi “müdahaleler”le nasıl oluşturulduğuna bir göz atacağız:
1. Programlara kimler tarafından ”müdahale edildiği” belli değildir
1994, 2005, 2007, 2009 vb. geçmişte yazılan veya üzerinde değişiklikler yapılan müzik dersi öğretim programlarını akademisyen, alan öğretmeni, sınıf öğretmeni, program geliştirme uzmanı, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni, Bakanlık yetkilisi olarak kimlerin hazırladığı bilgisi bu programların başında açıkça yazılmıştır. Son programda (Temmuz/2017) ise bu bilgiye gerek görülmemiştir. Program çalışmasında hangi akademisyenlerin, alan öğretmenlerinin, sınıf öğretmenlerinin, program uzmanlarının, dil uzmanlarının görev aldığı; bu kişilerin yüzüncü kuruluş yılına yaklaşan Türkiye Cumhuriyetinin ilköğretim ve ortaöğretim müzik dersleri programlarını hazırlama görevi açısından hangi birikim, deneyim ve donamınlara sahip olduğu anlaşılamamaktadır.
2. Programlara yapılan “müdahaleler”de hangi kaynaklardan yararlanıldığı belli değildir
Geçmişte yazılan öğretim programlarında yararlanılmış olan kaynakların adı, ilgili programın sonunda yer alan kaynakça bölümünde verilmiştir. Ancak İlköğretim ve Ortaöğretim müzik derslerinin son programlarının hangi kaynaklara dayanılarak hazırlandığı belli değildir. Programın girişinde: “Yapılan çalışmalar bağlamında farklı ülkelerin son yıllarda benzer nedenlerle güncellenen öğretim programları incelenmiş, eğitim öğretim alanında yapılan akademik çalışmalara ilişkin yayınlar taranmış(...)” denilmesine karşın, programların sonunda hiçbir kaynakça bilgisi yer almamıştır. Ocak ayında MEB TTKB sitesinde askıya çıkarılan önceki mevcut programa yönelik öğretmenlerin, kurum ve kuruluşların gönderdiği çok sayıda öneriden de neredeyse hiç yararlanılmadığı anlaşılmaktadır. Zaten ilan edilen programların içeriği, yapılan çalışmanın bilimsel, sanatsal bir derinliğe sahip olamadığını hemen ele vermektedir. Adeta terzilikten anlamayan kişilerin eline makas tutuşturularak hazır bir elbiseyi kesip biçmeleri ve yeniden dikmeleri istendiğinde ortaya çıkabilecek sonuç ne olursa, burada da benzer bir durumun ortaya çıktığı görülmektedir ne yazık ki.
Programlarda bazı eğitbilimsel, sanatsal bölümlerin hâlâ yer alıyor olmasından iyi niyetli müzik eğitimcisi arkadaşlara da oluşturulan “sır” ekip içinde yer verilmeye gereksinim duyulduğu anlaşılmaktadır. Ancak “müdahaleler” sonucu ne kadar “program” olduğu tartışılır hâle gelen bu metinlerin müdahalecilerinin, yukarıdaki acemi terzi kadar masum olmadıkları, kesip biçtikleri programlara monte etmeye çalıştıkları ve aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak konu başlıklarından anlaşılmaktadır.
3. Programlara ilk “müdahale”: “dinî günler” kavramı ve ilkokul birinci sınıftan itibaren “ilâhî” öğretimi yedinci sınıfta “Tekbir ve Salât-ı Ümmiye”
İlkokul birinci sınıf kazanımlarından (Mü.1.A.10 Belirli gün ve haftalarla ilgili müzik etkinliklerine katılır) başlığı altında yer alan “Millî ve manevi değerlerimizi ve kültürümüzü yansıtan şarkı, türkü, marş, ilahi vb. örnekleri seslendirir veya katılımlı dinletilir.” açıklamasındaki “ilâhî” sözcüğü;
İlkokul ikinci sınıf kazanımlarından (Mü.2.A.6. Millî, dinî ve manevi günler ile ilgili müzikler dinler.) başlığındaki ve başlık altında yer alan “Millî, dinî ve manevi günlerde bu kazanıma yer verilmelidir.” açıklamasındaki “dinî” sözcükleri;
İlkokul üçüncü sınıf kazanımlarından (Mü.3.D.4. Millî, dinî ve manevi değerler ile ilgili müzik dağarcığına sahip olur.)başlığındaki ve başlık altında yer alan “a) Dağarcık oluşturulurken millî, dinî ve manevi değerlerimizi konu alan örneklere yer verilmelidir(...).”. açıklamasındaki “dinî” sözcükleri;
İlkokul dördüncü sınıf kazanımlarından (Mü.4.A.5. Belirli gün ve haftaların anlamına uygun müzikler söyler.) başlığı altında yer alan “Millî, dinî ve manevi günler ile belirli gün ve haftalarda bu kazanıma yer verilmelidir.” açıklamasındaki “dinî” sözcüğü, programa yeni monte edilmiştir.
Yedinci sınıf kazanımları arasında yer alan ve çocuğun çoksesli müziğe ilgisini, seslendirme becerisini geliştirecek olan “Mü.7.A.3. Düzeyine uygun çoksesli eserleri seslendirir./ a) Üç sesli ve dört sesli basit kanon örnekleri verilmelidir./ b) Müzikte çoksesliliğin önemi vurgulanmalıdır./ c) Çoksesli verilecek şarkılar, basit iki sesli eserler olup; genellikle “Ostinato” eşlik biçiminde olmalıdır.” kazanım ve açıklaması çıkarılarak yerine aşağıdaki açıklama monte edilmiştir:
“Mü.7.A.4. Türk müziğinin makamsal bir yapıda olduğunu fark eder. Türk müziğinin temel dokusu göz önünde bulundurularak öğrencilerin segâh ve hüzzam makamlarını ayırt edebilmelerine yönelik dinleti (türkü, şarkı, alıştırma vb.) çalışmaları yapılmalıdır. (...).Ayrıca Segâh makamında Tekbir ve Salât-ı Ümmiye(Itrî)’nin doğru şekilde seslendirilmesi sağlanmalıdır.”
Müzik Dersi öğretim programlarına kendi kafa yapısına göre “müdahalelerde” bulunarak İlkokul birinci sınıftan itibaren geleneksel müziklerimizden “ilâhî”yi, “tekbir” ve “dinî günler” kavramını programın içine sokuşturanların ne Anayasa’dan, Türk Millî Eğitim Temel Kanunundan, devrim kanunlarından ne eğitbilim ilkelerinden, programcılıktan, çocuğun düşünce ve hayal dünyasından hiçbir haberi olmadığı, bu tutumlarıyla ortaya çıkmıştır.
Yürürlükte bulunan Anayasa’nın 24. Maddesine göre “Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.” . Bütün okulları ve öğrencileri kapsayan bir müzik dersi öğretim programında öğretmenleri ilkokul birinci sınıftan itibaren çocuklara “dinî günler” kavramı verdirmeye ve “dinî” içerikli müzikler öğretmeye zorlamak, Anayasa’nın başlangıcında yer alan laiklik ilkesine, 24. Maddesine, ve devrim kanunlarına aykırıdır.
1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu, “millî, ahlakî, insanî, manevî ve kültürel değerler”i vurgular. Ancak bunların arasında “dinî” değerler” yer almaz. Aynı yasanın herkesi bağlayıcı “Madde 10 – (Değişik: 16/6/1983 - 2842/2 md.) Eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk inkılâp ve ilkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır. Milli ahlâk ve milli kültürün bozulup yozlaşmadan kendimize has şekli ile evrensel kültür içinde korunup geliştirilmesine ve öğretilmesine önem verilir.” hükmü ile okutulacak derslere temel olarak hazırlanacak programlara yön verecek temel ilkenin çerçevesi çizilmiştir.
222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununda da “Madde 1 – İlköğretim, kadın erkek bütün Türklerin milî gayelere uygun olarak bedenî, zihnî ve ahlakî gelişmelerine ve yetişmelerine hizmet eden temel eğitim ve öğretimdir.” Hükmünün içinde “dinî” ibaresi bulunmaz.
Yasa koyucunun laiklik ilkesine uygun olarak yasa metinleri arasında yer vermediği bir kavramı, program hazırlığında görev alan arkadaşlar hangi gerekçeyle ve cesaretle; laikliği yok sayarak programa monte edebiliyorlar?
Öğrencilerimiz liseye geldiğinde elbette ki müzik kültürü içinde geleneksel müziklerimizden ilâhîyi de tanıyacaklar, seslendireceklerdir. Ama ilkokul birinci sınıfta değil. İlkokul öğrencilerinin özellikle birinci sınıfların dünyasında sayışmalı oyunlar, düzeyine uygun çocuk şarkıları yer alır.
4. Programların “müdahale”cileri çoksesliliğe karşıdır. Çoksesli Çağdaş Türk Müziği, “Türk Müziği türleri” arasında sayılmamış “düzeyine uygun çoksesli şarkılar ve kanonlar” yerine mehter ve dinî müzikler getirilmiştir.
Önceki programda ortaokul altıncı sınıf kazanımları arasında yer alan “Mü.6.A.4. Basit çok sesli şarkılar söyler./ a) Kanonların yapısı hakkında genel bilgiler verilmeli ve iki sesli basit kanonlar söyletilmelidir./ b) Kanonların yapısı önce ritim çalgıları veya vücut perküsyonu ile ritimsel olarak verilmeli daha sonra ise ezgili olarak seslendirilmelidir.” kazanım ve açıklaması;
Önceki programda Ortaokul yedinci sınıf kazanımları arasında yer alan “Mü.7.A.3. Düzeyine uygun çoksesli eserleri seslendirir./ a) Üç sesli ve dört sesli basit kanon örnekleri verilmelidir./ b) Müzikte çoksesliliğin önemi vurgulanmalıdır./ c) Çoksesli verilecek şarkılar, basit iki sesli eserler olup; genellikle “Ostinato” eşlik biçiminde olmalıdır.” kazanım ve açıklaması;
Önceki programda Ortaokul sekizinci sınıf kazanımları arasında yer alan “Mü.8.A.4. Çoksesli eserler seslendirir./ Öğrenciler, ses sınırlarına göre iki gruba ayrılır. Gruplardan kendi ses sınırlarını içeren bölümleri pekiştirdikten sonra birlikte seslendirmeleri istenir.” kazanım ve açıklaması, ne yazık ki “yeni” programdan çıkarılmıştır.
“Yeni” programın Onuncu sınıf kazanımları arasında yer alan “10.A.3. Çoksesli müzikleri tanır./ Dinletmek üzere seçilen eserler iki sesli düzenlenmiş türkü ve şarkılar ile iki sesli kanon biçimleriyle sınırlıdır.” kazanım ve açıklamasına göre lise ikinci sınıfa gelmiş öğrenciler iki sesli kanon, türkü ve şarkıları bile seslendirmeyecek sadece “dinleyecektir.” Bu sınıfın “dinleme – söyleme” kazanımları içinde çokseslilik konusunda başkaca bir açıklama yer almamaktadır. Programlara “müdahale”de bulunan arkadaşların belki bilgisi olmayabilir ama Türk çocukları gerek ortaokulda ve gerekse lisede Cumhuriyet tarihi boyunca sayısız çoksesli eser seslendirmiştir. İki sesli kanonlar ve şarkılar; bırakalım lise öğrencilerini, ilkokulun birinci devresinde bile rahatlıkla seslendirilebilmekte; çocuklar çoksesli şarkı söylemenin mutluluğuna varmaktadır.
Programın birkaç yerinde söylem düzeyinde “Çoksesli Türk müziği” ibaresinin yer almasına karşın, Cumhuriyet döneminde çağdaş bestecilerimiz tarafından yaratılan çağdaş müziğimiz “Türk müzik türleri” arasında sayılmamıştır:
“9.A.6. Türk müziği türlerinden örnek eserler seslendirir. Türk halk müziği, Türk sanat müziği, mehter müziği ve dinî müzik örneklerinden oluşan eserler seslendirilir.”;
“12.D.6. Türk müziği besteci ve yorumcularını tanır. a) Türk sanat müziği besteci ve yorumcularından Hafız Burhan, Hafız Sami Efendi, Kâni Karaca, Bekir Sıtkı Sezgin, Cinuçen Tanrıkorur, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Selahaddin Pınar, Selahattin İçli, Zeki Müren, Ziya Taşkent gibi önemli sanatçıların eserleri, konserleri, posterleri, fotoğrafları, ses ve görüntü kayıtlarına ait dokümanlardan yararlanılarak tanıtılır. b) Türk halk müziği besteci ve yorumcularından Neşet Ertaş, Ali Ekber Çiçek, Özay Gönlüm, Hacı Taşan, Muharrem Ertaş, Ali Ersan, Ali Özütemiz gibi önemli sanatçıların eserleri, konserleri, posterleri, fotoğrafları, ses ve görüntü kayıtlarına ait dokümanlardan yararlanılarak tanıtılır.”
Benzer başka örneklerde de görüldüğü gibi çoksesli çağdaş Türk müziği, “Türk Müziği” kavramı içinde kendine yer bulamamıştır. Çağdaş müziğimiz, “12.D.2. Çoksesli Türk müziği ve Klasik Batı müziğinden seçkin eserler dinler.” başlığında olduğu gibi klasik batı müziği ile birlikte ele alınmıştır.
Uluslararası sanat müziğini ve çoksesli çağdaş Türk müziklerini başarıyla seslendiren yorumcularımız, “Batı müziği yorumcuları” olarak tanıtılmıştır: “12.D.4. Ülkemizdeki Batı müziği yorumcularına örnekler verir. Ülkemizdeki Batı müziği yorumcularından Leyla Gencer, Ayhan Baran, Suna Korad, Vedat Kosal gibi önemli sanatçıların konserleri, posterleri, fotoğrafları ses ve görüntü kayıtlarına ait kaynaklardan yararlanılarak tanıtılır.” Örnek verilen yorumcularımız arasından önceki programda yer almış olan İdil Biret, Suna Kan ve Cihat Aşkın’ın adları çıkarılmıştır.
“Önde gelen orkestra-koro şefleri” başlığı altında ülkemizden sadece Hikmet Şimşek ile geleneksel Türk halk ve sanat müzikleri alanında tanınmış isimler yer bulabilmiştir: “12.D.7. Önde gelen orkestra-koro şefleri ve çalışmaları ile ilgili örnekler sergiler. Önde gelen Türk ve yabancı orkestra-koro şeflerinden Rıza Rit, Mesut Cemil, Muzaffer Sarısözen, Yücel Paşmakçı, Adnan Ataman, Hikmet Şimşek, Gustavo Dudamel, Claudio Abbado, Herbert Von Karajan, Leonard Bernstein, Zubin Mehta ve diğer belli başlı şeflerin yönettikleri orkestraların görüntü ve ses kayıtlarından yararlanılarak tanıtılır.” Bu örnekler arasında çok başarılı çalışmalarıyla ülkemizde ve dünyada tanınan orkestra ve koro şeflerimizin adları yer almadığı gibi, önceki programda yer almış olan Gürer Aykal, Rengim Gökmen, Cem Mansur ve İnci Özdil’in adlarına yeni programda yer verilmemiştir.
Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Latin Amerika’ya ve Avustralya’ya kadar kadar bütün dünya insanlığının katkısıyla yaratılan, seslendirilen ve dinlenen “uluslararası sanat müziği” kavramı da programda kısaca “Batı müziği” olarak adlandırılmıştır.
Onbirinci sınıflarda müzik kültürü kazanımları arasında yer alan: “Mü.11.D.5. 19. yüzyıl Türk müziğinin genel özelliklerini açıklar./ a) 19. yy. Türk müziğine ilişkin araştırma yapılarak elde edilen bilgilerin sınıfta paylaşılması sağlanır./ b) Osmalı padişahlarından Sultan Abdülmecit ve dönemin önemli müzik şahsiyetlerinden Dede Efendi, Giuseppe Donizetti, Hacı Arif Bey, Şevki Bey gibi kişiliklerin Türk müzik tarihindeki yeri ve önemi vurgulanır.” kazanımı ve açıklaması aşağıdaki biçime dönüştürülmüştür:
“11.D.1. 19. yüzyıl Türk müziğinin genel özelliklerini açıklar/. a) 19. yüzyıl Türk müziğine ilişkin araştırma yapılarak elde edilen bilgilerin sınıfta paylaşılması sağlanır./ b) Sultan II. Mahmud Han, Sultan Abdülmecit Han, Sultan Abdülaziz Han ve Sultan V. Murad Han gibi 19. yüzyılın musikişinas Osmanlı padişahlarını müzikle ilgili olarak eserleri, yorumculukları ve fikirleri açısından tanır./ c) 19. yüzyılın önemli bestecilerinden İsmail Dede Efendi, Hacı Arif Bey, Şevki Bey, Zekai Dede Efendi, Haşim Bey, Kemençeci Nikolâki, Dellâlzâde İsmail Efendi ve dönemin musikişinaslarının Türk müzik tarihindeki yeri ve önemi vurgulanır(...).”
Bu değişikliğin en dikkat çekici yönü DONİZETTİ’nin adının çıkarılması ve “musikîşinas Osmanlı padişahlarının” veya kendi deyimleriyle “Sultan Han”ların sayısının çoğaltılmasıdır. Bu değişikliği yapma gereği duyan arkadaşların mantığından giderek eksik bırakılan iki “musıkîşinas Osmanlı padişahı”nın adını da biz ekleyebiliriz: Sultan Abdülhamit Han ve 20. Yüzyılın son padişahı Sultan 6. Mehmet (Vahdettin) Han (!)
Dokuzuncu sınıflarda müzik kültürü kazanımları arasında yer alan “9.D.2. İlk Çağ uygarlıklarında müziğin genel özelliklerini açıklar./ Mezopotamya, Mısır, Grek ve Roma, Çin, Hint gibi uygarlıklarda müzik hayatı ve çalgılar ile ilgili araştırma yapılarak elde edilen bilgilerin sınıfta paylaşılması sağlanır.” kazanımı ve açıklaması içinde eski Anadolu uygarlıkları: Hititler, Frigler vb. yer almamıştır.
5. Popüler Müzik yerini mehter müziğine ve dinî müziğe bırakmıştır. Eski Programda var olan Barış Manço, Moğollar vb. sanatçılar yeni programda kendine yer bulamamıştır.
Programda bir iki yerde popüler ve güncel müzik kavramlarına değinilmesine karşın esas olarak dinlenilen ve seslendirilen müzik türleri arasından popüler müzikler çıkarılmıştır: İlköğretim programında Mü.6.D.1; Mü.7.A.5; Mü.8.A.5 vb. başlıklarda yer alan popüler müzikler çıkarılmış bunların yerine mehter ve dinî müzikler eklenmiştir.
Önceki ilköğretim programında yer alan ve türler açısından herhangi bir sınırlandırma getirilmeyen “Mü.4.D.3. Farklı türlerdeki müzikleri dinleyerek müzik kültürünü geliştirir.” başlıklı kazanım, aşağıdaki açıklama ile sınırlandırılmıştır: “Geleneksel müzik kültürümüzden örneklere yer verilmelidir.”
Önceki ilköğretim programında yer alan “Mü.6.D.4. Türk müzik kültürünü tanır.” kazanımının altında yer alan “Türk müzik kültürüne felsefesi ve eserleriyle katkıda bulunmuş; Âşık Veysel, Mahsuni Şerif ve Neşet Ertaş vb. şahsiyetler vurgulanmalıdır.” açıklamasının yerine şu açıklama konulmuştur: “Türk müziği kültürüne felsefesi ve eserleriyle katkıda bulunmuş; Dede Efendi, Tanbûrî Cemil Bey, Âşık Veysel gibi şahsiyetler vurgulanmalıdır.” Programlara müdahale eden arkadaşlar her nedense Mahsuni Şerif ve Neşet Ertaş’tan hoşlanmamışlar; yukarıdaki kazanımın açıklamasından çıkarıp atmışlardır.
Ülkemizdeki güncel ve popüler müziklere ilişkin önceki Ortaöğretim programında 12. Sınıfta yer alan şu kazanım ve açıklaması yeni programdan çıkarılmıştır: “Mü.12.D.3. Ülkemizdeki güncel, popüler müziğin gelişim sürecini tanır./ a) Kanto, Anadolu rock, aranjman, tango, hafif müzik, Türk pop müziği, arabesk vb. müzik türlerinden eserler dinler./ b) Barış Manço, Moğollar, Erkin Koray ve Sezen Aksu gibi sanatçılardan özgün eserler dinler.” Program hazırlayıcıları (müdahalecileri)her nedense kazanımlar arasından Barış Manço’yu, Moğollar’ı çıkarıp atmışlardır.
Ortaöğretim programında 12. Sınıfta yer alan “Mü.12.D.1. 20 ve 21. yüzyıl popüler müzik türlerinin gelişim sürecini açıklar./ a) 19. yüzyılın sonlarında doğup günümüze kadar gelen güncel, popüler müzik türlerinin (blues, caz, rock&roll, rock, metal, rap vb.) araştırılarak poster, fotoğraf, resim, afiş, dergi, ses ve görüntükayıtlarıyla sunum yapılması sağlanır./b) Bing Crosby, Elvis Presley, The Beatles, Joan Baez, Rolling Stones, Bob Dylan, Pink Floyd, Eric Clapton, Madonna, Michael Jackson gibi müzisyenler ve eserleri tanıtılır.” kazanımı ve açıklaması kısaltılarak 9. Sınıfa taşınmıştır: “9.D.8. Dünyadaki popüler müzik türlerinden seçkin örnekler dinler. Güncel popüler müzik türlerinden (pop, caz, rock vb.) nitelikli örnekler dinletilir.”
6. “Çalgı çalma” öğretimi programdan kaldırılmıştır
Genel eğitim okullarının müzik dersi öğretim programlarında öğrenme alanları arasında dinleme, söyleme, çalma, müziksel devinim (dans, hareket) gibi becerilerin geliştirilmesi aynı başlık altında birlikte yer alır.
“Yeni” İlköğretim programında “Öğretim Programı’nın Uygulanmasında Dikkat Edilecek Hususlar” başlığı altında (s.12) “Nörobilim ve müzik psikolojisi bilim dallarında yapılan güncel çalışmalar çalgı eğitiminin beynin farklı işlev gören bölgelerini geliştirdiğini ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla çalgı eğitimi her sınıf düzeyinde yeterli derecede gerçekleştirilmelidir.” açıklamasının yer almasına karşın hiçbir sınıfta çalgı öğretimine yer verilmemiştir.
İlköğretim programının “Öğretim Programı’nda Temel Beceriler” başlığı altındaki “Müzik dersi; katılımcı, sürekli geliştirilebilir, yeniliklere açık ve değişime öncülük eden bir yapıya sahip olup bu derste aşağıdaki becerilerin geliştirilmesi hedeflenmektedir:” açıklamasından sonra bu konuyla ilgili olarak “3. Müziği dinleme, söyleme ve ritimsel etkinliklerle müzik yapabilme” becerisine yer verilmiş; “çalma” becerisi bu beceriler içinde yer almamıştır.
Önceki programların bütün sınıflarında ünite kazanım ve açıklamalarının en başında “A. Dinleme – söyleme - çalma” kazanımları yer almaktadır. Yine kazanım sayı ve süre tabloları içinde dinleme, söyleme becerilerinin yanında “çalma” becerisine önemli oranda yer verilmiştir.
Ancak “yeni” programların bütün sınıflarında yalnız “dinleme – söyleme” kazanımlarına yer verilmiş, “çalma” kazanımı programlardan çıkarılmıştır. Sayı ve süre tabloları içinde de “çalma” becerisi hiç yer almamıştır.
İlköğretimin hiçbir sınıfında “çalgı öğretimi”ne yer verilmemişken 9 sınıf kazanımları arasında yer alan “9.A.4. Eserleri hız ve gürlük terimlerine uygun olarak seslendirir./ Sınıfta mevcut olan çeşitli çalgılar (flüt, bağlama, gitar, ut, kanun, keman vb.) kullanılır.” açıklamasındaki çalgıları öğretmenin mi yoksa öğrencinin mi kullanacağı; eğer bu çalgıları öğrenci kullanacak ise çalgıları öğrenmek için hangi kazanım içinde hangi zamanın ayrıldığı belli değildir.
Programa “müdahale” eden arkadaşların “çalgı çalma” öğretiminden niçin rahatsızlık duydukları anlaşılamamaktadır. Mutlaka bu arkadaşların kendileri de çalgı çalmakta ve öğretmektedir. Bu durumda haklı olarak aklımıza “çalgı çalmanın ‘günah’ olduğunu iddia eden sözde dinci çevrelerin baskısı altında mı kaldılar?” düşüncesi gelmektedir.
7. “Yeni” Programda yer alan kazanımların, konuların sınıflara göre düzenlenmesinde tutarsızlıklar ve çelişkiler vardır.
Müzikte dizi kavramı; do majör, la minör tonları ile segâh ve hüzzam makam dizileri yedinci sınıfta verilecek olmasına karşın beşinci ve altıncı sınıflarda “Türk müziğinin makamsal yapısını fark eder” kazanımları yer almıştır (Mü.5.A.5.; Mü.6.A.6). Çocuk henüz dizi kavramını dahi bilmeyecek ama rast, hüseynî, nihavent ve nikriz makamlarını ayırt edebilme çalışmaları yaptırılacaktır(!)
Beşinci sınıftaki Müziksel Algı ve Bilgilenme kazanımlarında aşağıdaki çelişkili ifadeler yer almıştır:
“Mü.5.B.2. Öğrendiği seslerin uzunluk ve kısalık özelliklerini ayırt eder. a) Bu sınıf düzeyinde birlik, ikilik, nota ve sus değerleri verilmelidir./ b) Birlik, ikilik, dörtlük, sekizlik nota ve sus değerleri dizek üzerinde uygulamalı olarak kavratılmaya çalışılır. Sesler arasındaki ilişkiler matematiksel oyunlar şeklinde kartlara yazılarak oyunlaştırılabilir.”
Bu sınıfta, “Dörtlük, sekizlik nota ve sus değerleri” verilecek midir? Verilmeyecek midir? çelişkili ve özensiz bir anlatım vardır.
Her sınıfın kazanım ve açıklamaları bölümünün en başında dinleme – söyleme kazanımıyla birlikte “çalma” ve “müziksel devinim” kazanımları yer almamış; öğrenme alanları ve süreleri tablolarında çalma ve devinim kazanımlarına yer verilmemiştir. Ancak kazanım ve açıklamaların devamında müziksel devinimi içeren etkinliklere de yer verilmiştir:
“Mü.1.A.9. Vücudunu ritim çalgısı gibi kullanır. Öğrencilere vücutlarını bir ritim çalgısı gibi kullanabilecekleri gösterilir ve vücutlarını kullanarak farklı sesler üretmeleri istenir (dizlere vurma, parmak şıklatma, el çırpma vb.). Ardından çeşitli doğaçlama vücut hareketleri ile söylenen şarkılara eşlik etmeleri sağlanır.” “Mü.3.A.7. Kendi kültüründen oyunlar oynayarak şarkı ve türküler söyler. Öğrenciler, yaşadıkları bölgeyi referans alarak kendi kültürlerinden düzeylerine uygun dans figürleri sergilemelidir.” vd. Müziksel devinim olmadan müzik dersi olamayacağına ve buna ilişkin örneklere de yer verildiğine göre bu öğrenme alanına niçin dinleme ve söyleme yanında yer verilmediği belli değildir.
8. Atatürk’ün müzik devrimine ilişkin önceki programlarda yer alan konular çıkarılmış veya önemsizleştirilmiştir.
“Yeni” programlarda Atatürk’ün öngörüsü ile Cumhuriyet döneminde yaratılan çoksesli çağdaş Türk müziği, açılan kurumlar, ya çıkarılmış ya da yasak savma kabilinden konulmuştur. Program hazırlığında görev alan arkadaşların gerek bu konuya ve gerekse programın bütününe yansıyan yaklaşımlarında; 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun Onuncu maddesinde vurgulanan: “Eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk inkılâp ve ilkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır.” amir hükmünün kaale alınmadığı görülmektedir:
Dördüncü sınıf müzik kültürü alanı kazanımları arasında yer alan “Mü.4.D.5. Atatürk’ü anlatan şarkı ve marşları tanır.” kazanımı, “yeni” programdan çıkarılmıştır.
Sekizinci sınıf müzik kültürü kazanımları içinde yer alan “Mü.8.D.6. Atatürk’ün yeni müzik kurumlarımızın açılmasında ve müzik sanatçılarının yetiştirilmesindeki önderliğini örneklerle açıklar.” kazanımı, “yeni” programdan çıkarılmıştır.
Dokuzuncu sınıf kazanımları arasında yer alan “Mü.9.D.6. Atatürk'ün önderliğinde güzel sanatlar ve müzik alanlarında yapılan çalışmaları açıklar./ Atatürk'ün belirlediği müzik ilkeleri doğrultusunda yapılan çalışmalar ve sağlanan gelişmelerle ilgili araştırma yapmaları doğrultusunda öğrenciler yönlendirilir.” kazanımı ve açıklaması “yeni” programdan çıkarılmış ve 9. Sınıf kazanımları arasında “Atatürk ve müzik” konusuna ilişkin hiçbir bilgilendirme yer almamıştır.
Onikinci sınıf kazanımları arasında yer alan “Mü.12.D.4. Cumhuriyetin ilanından sonra açılan müzik kurumlarını tanır. Atatürk tarafından açılan Musiki Muallim Mektebi, Ankara Devlet Konservatuvarı, orkestralar, opera ve bale kurumlarının araştırılması; fotoğraf, resim, afiş, dergi, ses ve görüntü kayıtlarından yararlanılarak sunulması sağlanır.” kazanımı ve açıklaması “yeni” programdan çıkarılmış; bu çok önemli müzik eğitimi sanat kurumlarımızı tanıtacak, ilgi uyandıracak başka herhangi bir bilgiye yer verilmemiştir.
9. Anadolu liselerinde müzik dersleri iki saate çıkarılmış; ilkokul müzik dersleri için müzik dal öğretmeni görevlendirilmemiştir.
Müzik Eğitimcileri Derneği uzun yıllardır müzik derslerinin amacına ulaşabilmesi için ilk ve ortaöğretimin bütün sınıflarında derslerin haftada iki saat olarak düzenlenmesini ve bütün okul kademelerinde/ sınıflarında müzik derslerinin dal öğretmeni tarafından verilmesini Millî Eğitim Bakanlığına ısrarla önermiş, konunun takipçisi olmuştur. Bu konuya ilişkin öneriler, 2017 Ocak ayında askıya çıkarılan ilköğretim ve ortaöğretim programlarına yapılacak öneriler vesilesiyle Bakanlığa bir kez daha iletilmiştir.
Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 30/05/2017 tarih ve 53 sayılı kararıyla kabul edilen Ortaöğretim Kurumları Haftalık Ders Çizelgesine göre Anadolu liselerinde zorunlu ortak dersler arasından seçilen müzik ve görsel sanatlar dersleri haftada iki ders saatine çıkarılmıştır. Bu karar elbette olumludur, yerindedir; MÜZED’in ve sanat eğitimcilerinin yoğun girişimlerinin dikkate alınmış olması önemlidir. Kararın genel ve meslekî - teknik tüm ortaöğretim kurumlarının bütün sınıflarına genellenmesi; ilköğretim kurumlarında da müzik ve görsel sanatlar derslerinin herbirinin haftada iki saate çıkarılması için girişimlerimiz, çabalarımız sürecektir.
Hâlen liselerde ve ortaokullarda müzik derslerine dal öğretmenleri girmektedir. İlkokullarda ise bu görev sınıf öğretmenlerine bırakılmıştır. İlkokul öğrencileri için sınıf öğretmeni arkadaşlarımızın ne kadar önemli olduğu tartışılmaz bir gerçekliktir. Ancak ne yazık ki sınıf öğretmenlerimize eğitim fakültelerinin ilköğretim sınıf öğretmenliği programlarında verilen müzik öğretimi dersleri çok yetersizdir. Sınıf öğretmenlerimiz geçmişteki köy enstitülerinde, ilköğretmen okullarında olduğu gibi müzik dersi açısından yeterli donanımla yetiştirilememektedir. İlkokul müzik dersi öğretim programında yer alan amaçlar, öğrenme alanları, kazanımlar ancak dal öğretmeni tarafından uygulanabilecek ağırlıktadır. Bugün ne yazık ki ilkokulların büyük çoğunluğunda müzik dersleri ya hiç yapılmamakta ya da çok yüzeysel biçimde geçiştirilmektedir. İlkokulun ilk sınıfından itibaren sanat eğitimcisiyle tanışamayan öğrencide sanat eğitimi açısından boşluk oluşmakta; bu boşluğun da gelecekte telâfisi mümkün olamamaktadır. Önerimiz sanat derslerine ilkokul birinci sınıftan itibaren dal öğretmeni ile sınıf öğretmeninin birlikte girmesidir.
İlkokul müzik dersi “yeni” öğretim programında (MÜZED’in ve pek çok eğitimci arkadaşımızın önerisine rağmen) derslere dal öğretmeninin girmesi gerektiği gibi bir ifade yer almamış; bu konuda önceki programda var olan ifadeler de kaldırılmıştır:
İlkokul birinci sınıf müzik kültürü kazanımları arasında önceki programda yer alan “Mü.1.D.1 Müzik öğretmenini tanır./ Doğal sesleri taklit içeren şarkılar seçilir. Örneğin Ali Baba, Küçük Kurbağa, Arı Vız Vız vb.” ve “Mü.1.D.2. Müzik sınıfını tanır./ Öğrencilerin müzik dersini gerçekleştirdikleri sınıfını, tanımaları sağlanır. Müzik sınıfının bölümlerini ve içindeki çalgıları (orf çalgıları vb.) keşfetmesi sağlanır.” kazanımları ve açıklamaları, yeni programdan çıkarılmıştır.
10. İlan edilen müzik dersi öğretim programları “yenilikçi” değil Cumhuriyet’le çatışmacı, eklektik ve yetersizdir.
Programların “çağın gerekliliklerini karşılayacak şekilde yenilediği” belirtilmesine ve “yenilikçi” olarak tanımlanmasına karşın yukarıdaki açıklamalarda da görüldüğü gibi çağın gereklilikleriyle, Cumhuriyet’le çatışmaya yöneldiği, müzik eğitimi, müzik sanatı, eğitim prrogramcılığı yönünden ne derece uzman olduğu bilinmeyen meçhul görevlilerin “müdahaleleri”yle eklektik ve yetersiz bir konuma getirildiği görülmektedir.
Programlara yapılan “müdahaleler”, Anayasa’ya, yasalara, yönetmeliklere, eğitbilim ilkelerine, müzik eğitimi ve sanatının özelliklerine uygun değildir. Bu biçimiyle uygulamaya konulması durumunda müzik eğitiminde onarılması güç sorunlar yaratacaktır.
Türkiye’de yüz yıla yaklaşan Cumhuriyet birikiminin ortaya çıkardığı, alanında, programcılıkla, eğitimcilikte uzman çok sayıda değerimiz vardır.
Türk müzik eğitimcilerini ulusal ve uluslararası boyutta temsil eden ve bugüne değin ilgili kurum ve kuruluşlara ilettiği yapıcı önerileriyle müzik eğitimi ve sanatımıza katkıda bulunan Müzik Eğitimcileri Derneği (MÜZED) olarak Sayın Millî Eğitim Eğitim Bakanından, Sayın Talim ve Terbiye Kurulu Başkanından ivedi istemimiz şudur: Millî birlik ve bütünlüğe en çok gereksinim duyduğumuz şu dönemde; Cumhuriyet’le, eğitbilim ilkeleriyle, müzik eğitimi ve sanatıyla çatışmalı bu yetersiz ve eklektik “program” (yargı süreçlerine gerek kalmadan) vakit geçirilmeksizin uygulamadan kaldırılmal; üniversitelerden, alandan konuyla ilgili yeterli bilimsel/ sanatsal donanıma ve deneyime sahip eğitimcilerin, uzmanların katılımlarıyla önyargıdan uzak yaklaşımlarla yeniden hazırlanmalıdır.
Sayın basın mensuplarımızın, sayın yetkililerin ve kamuoyunun dikkatlerine saygı ile sunarız.
Refik SAYDAM
Müzik Eğitimcileri Derneği (MÜZED)
Genel Başkanı
*Bu sözcük (müdahaleler) Bakanlığın Basın Açıklamasında aynen yer almıştır: “Müfredatlara Yapılan Başlıca Müdahaleler”( MEB TTKB ‘Müfredatta Yenileme ve Değişiklik Çalışmalarımız Üzerine...’ başlıklı, 18.07. 2017 tarihli basın açıklaması, s.7).