Bir gazetecinin siyasetçiden gerçek anlamda arkadaş, dost edinmesi zordur. Çünkü siyasetçi genellikle gazeteciyi kullanmak için arkadaş olmak ister. Gazeteci gözden düşer, ya da gazete veya görev yerini değiştirirse o ilişki de zayıflar, zedelenir, hâttâ biter! Ya da siyasetçinin tarzı nedeniyle Özal döneminde olduğu gibi, koskoca genel yayın müdürleri, köşe yazarları muhabir gibi çalışır, köşelerinde yorum yapmak yerine haber vermeye başlarlar! Bunları profesyonel gazetecilik yaptığım yıllarda, 12 Mart, 12 Eylül ve sonrasındaki dönemlerde hep gözlemledim.
Ancak bunun bazı istisnaları bulunur, hele ilişkinin iki tarafı da gerçekten dürüst ve doğrucu ise çok sağlam, yıllarca bozulmayan arkadaşlıklar, dostluklar doğar. Güzel bir örnek olarak eski Samsun Senatörü Prof. Dr. Ziya Gökalp Mülayim'le (d.1932) arkadaşlığımı gösterebilirim. Mülayim'le tanışmam 12 Mart 1971 Muhtırasını izleyen günlere rastlar. Nihat Erim hükümetleri ve toprak reformunun gündemde olduğu dönem. Ustamız Mehmet Ali Kışlalı'nın kurduğu YANKI Dergisi'nde, her hafta yaptığım çeşitli söyleşilerin dönemin günlük gazetelerince kaynak gösterilerek iktibas edildiği yıllar...
Toprak reformunu konu alan bir söyleşi yapmak üzere, CHP'nin Yüksek Danışma Kurulu Başkanlığı'nı da yapan Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ziya Gökalp Mülayim'de karar kıldım. Çünkü kendisi Türkiye'nin en önemli kooperatifcilik uzmanıydı. Telefonla bağlantı kurup niyetimi söylediğimde, memnuniyetle kabul ederek kendisinin gelip dergide beni ziyaret edeceğini, söyleşiyi de orada yapabileceğimizi söyledi. İşte bu söyleşiyle başlayan tanışıklık, kısa sürede aramızda sarsılmaz bir arkadaşlığa, dostluğa dönüştü. İkimiz de Kabataş Erkek Lisesi mezunuyduk, aramızdaki yaş farkına rağmen, aydın kesimden pek çok ortak tanıdığımız vardı. Bu dostluk onun senatörlük, fakülteye dönüş ve emeklilik yıllarında hiç kopmadan sürerek bugünlere geldi.
Şimdi Mülayim, Cumhuriyet Kitapları arasından çıkan “Bir Cumhuriyet Senatörünün Anıları” altbaşlıklı “SENATÖR” adlı kitabıyla, yakın tarihimize kimileri ibret verici, kimileri gülünçlü anılarıyla ışık tutuyor. Kitabın yazılış öyküsünü yakından biliyorum. Hâttâ bazı bölümlerini tamamlanmadan çok önce okuduğumu söyleyebilirim. Çünkü hem kitabı bir nehir söyleşi gibi mi hazırlayacağı, yoksa oturup kendisi mi yazacağına karar verme evresinden itibaren, danıştığı arkadaşlarından biriydim.
Bilgisayarak kullanmadığı için kurşun kalemle hazırladığı müsveddelerden temize çekerek, yaklaşık üç yıl boyunca yoğunlaştığı anılarını, tuttuğu bir günlük olmadığı için doğrudan bellekten yazdı. Yaşamındaki büyük dönemleri ana bölümler olarak alıp, altını uzun olmayan başlıklar altında kaleme aldı. Seçtiği bu yöntem nedeniyle hayli rahat okunan, ya da içindekiler listesinden seçerek öncelikle okumak istediğiniz bölümleri seçebileceğiniz 575 sayfalık tuğla gibi bir kitap ortaya çıktı.
Ama ne kitap. Özellikle mevcut akademisyenlerin ve siyasetçilerin mutlaka okuması salık verilecek türden bir anılar toplamı. Üniversitelerimiz nereden nereye geldi? Çukurova Üniversitesi nasıl kuruldu? Askeri darbe dönemlerinin açtığı yaralar ve bizzat yaşanmış tuhaf uygulamaları. CHP'deki iç siyaset ve gelişmeler... İnönü-Ecevit-Baykal üçgenindeki bilinmeyenler...Dış görevlere niye hep yabancı dil bilmeyen siyasetçiler seçiliyordu? Atatürk'ten sonra devam ettirilmek istenen toprak reformu ve kooperatifçilik mücadelesine kimler neden karşı çıktı? Komünist suçlaması ne denli kolay yapılıyordu? Deniz Baykal'ın yeniden siyasete dönmesinin kilit oyuncusu kimdi? 12 Eylül'e giden gelişmelerde CIA'nın rolü... Bu ve benzeri soruların cevaplarını bulabileceğiniz SENATÖR, yakın tarihimizden önemli kesitleri, yaşanmışlık bağlamında sunuyor.
Bazı belge ve fotoğraflarla destekli kitabın kapak tasarımını da beğendim ve bir anı kitabı için yaptığı seçim nedeniyle editör Çağdaş Bayraktar'ı kutlamak isterim. Mülayim'in anılarıyla birlikte,
yeniden kalkınma çabası içinde Cumhuriyet Gazetesi'nin önceki yönetimi tarafından kapatılmış bulunan Cumhuriyet Kitapları'nın yeniden etkinlik kazanmış olması da güzel bir haber.
SENATÖR'ü özellikle gençlerin okumasını isterim. Çünkü bu anılar, alınacak derslerle dolu. Değerli dostum Mülayim, kitabı yayımlandığına, Cumhuriyet Türkiyesine olan borçlarını, hizmetleri ve bu anı kitabıyla kat be kat ödediğine göre, artık suluboya ressamlığı etkinliğine huzur içinde yeniden dönebilir.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
01 Ocak 2020, Ankara
576 Sayfa, 13,5x19,5 cm, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul 2019
Liste fiyatı: 35. TL, İnternette 26.5 liraya kadar bulmak mümkün