Müzik alanında yapılan yayınlar öncelikle dikkatimi çeker. İmge Kitabevi tarafından yayımlanan “Türkiye’de Müzik Politikası ve Örgütlenmesi 1923- 2023” başlıklı kitap da hemen ilgimi çekti. Yazarının adını daha önce hiç duymamıştım. Erol Uğraş Öçal, bir sanat tarihçisi ya da müzikolog değildi, siyaset bilimci bir akademisyendi. Elimdeki kitap da, doktora tezinin genel yayına hazırlanmış sonucuydu. 100 yıllık dönem içinde devlet ve müzik ilişkileri çeşitli yönleriyle incelenirken sağlam bir bölümleme, iyi bir sistematik ortaya konulmuş, tablo ve şemalarla desteklenerek anlaşılırlık sağlanmıştı. Müthiş zengin bir kaynakça, araştırmanın ne denli geniş olduğunu gösteriyordu. Tüm bu özellikleriyle ortaya çok değerli bir kaynak yapıt çıktığını söyleyebiliriz.Kitapla ilgili bir tanıtım yazısı yazmak yerine yazarı ile bir söyleşi yapmaya karar verdim:-Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1990 yılında Ordu’da doğdum. 2012’de Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünden mezun oldum. Aynı yıl Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde Yönetim Bilimleri programında yüksek lisans eğitimime başladım. 2016 yılında büyükşehir belediye sistemine ilişkin tezimle bu programdan mezun oldum. Aynı yıl yine Yönetim Bilimleri doktora programında eğitimime başladım. Doktora eğitimimi Türkiye’de Müzik Politikası ve Örgütlenmesi başlıklı tezimle tamamladım. Aynı zamanda yüksek lisans ve doktora eğitimim boyunda Ankara Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak da görev yaptım. 2024 yılından bu yana Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde doktor öğretim üyesi olarak görev yapıyorum. Bir yandan yerel yönetim diğer yandan kültür politikaları konularında araştırmalarıma devam ediyorum.Genellikle kendi sınırları içinde incelenen müzik alanını, yönetim bilimi açısından inceleyerek tez konusu olarak saptamak nereden aklınıza geldi? Bilim dallarının ve disiplinlerin kendi içine kapalı olmasının yalnız müzik için değil diğer pek çok alan için geçerli bir tespit olduğunu düşünüyorum. Bunun bir sorun olduğu literatürde de sıklıkla tartışılır. Aşırı uzmanlaşmanın bilim dallarını toplumsal gerçekliği göremeyecek derecede körleştirdiği eleştirisini farklı alanlardan duyabiliriz. Bunu aşabilmek için disiplinlerarası çalışmaları öneren ve özendiren birtakım önlemler de alınmakta. Ancak uygulamadaki başarısı tartışmalı. Yönetim bilimleri de bu tartışmaların dışında değil elbette. Yönetim bilimleri literatüründe bir araştırma yaptığınızda disiplin sorunlarına ilişkin kaynaklar bulabilirsiniz. Pek çoğu araştırma nesnesi, araştırma nesnesinin boyutları ve araştırma yöntemleri sorunlarına odaklanmışlardır. Ben de yönetim bilimlerinde doktora yapan bir araştırmacı olarak nesnesi devlet olan bir disiplinin devleti tüm yönleriyle ve kurumlarıyla incelemeye konu etmesi gerektiğine inanıyorum. Bu inanış, yönetim bilimlerine ve devlete ilişkin algımı yaygın çalışma konuların dışına nasıl çıkabilirim sorusunu da beraberinde getirmişti. Bu sorunun cevabını ararken dikkatimin yöneldiği alanlardan biri de sanat oldu. Bunda tabii ki ailemde sanatçıların olması, benim uzun süre dansla ve tiyatroyla ilgilenmem de etkili oldu. Kişisel ilgimle akademik ilgimin bir kesişim noktasını keşfetmiş gibi oldum bir anlamda.Konuyu kendiniz mi müzik alanına daralttınız, yoksa bir başkası mı önerdi?Evet, bu kesişim kümesi oldukça geniş bir alanı kapsıyor. Bunu araştırma sorusuna çevirmek ve sınırlarını çizmek hocalarımın yönlendirmesiyle olabildi. Başlangıçta devlet ve sanat ilişkisini ve sanat kurumlarını inceleyeceğim bir araştırma konusu belirlemiştim. Dolayısıyla başlangıçtaki çerçevem çok genişti. Konunun tutarlı bir şekilde sınırlandırılması ve bu sınırların bilimsel özgünlük taşıması gerekiyordu. Bu noktada Prof. Dr. Koray Karasu hocamın yönlendirmesinin etkili olduğunu söyleyebilirim. Onun yönetim bilimleri açısından müziğin ve müzik örgütlenmesinin yeterince çalışılmadığı yönündeki tespiti araştırmanın bu noktaya evrilmesinde etkili oldu. Araştırma sorusunun ortaya çıkmasına Doç. Dr. Ozan Zengin ve müzik alanına yönelik tartışmalarda da Prof. Dr. Ahmet Kanneci hocalarımın katkıları önemliydi. Burada, araştırmamın başından itibaren ilgisini her zaman gösteren Prof. Dr. Seriye Sezen hocamı; araştırmam özelinde olmasa da akademiye dair pek çok şey öğrendiğim Prof. Dr. Birgül Ayman Güler hocamı de eklemem gerekir. Mesleğin başında bir araştırmacının en çok ihtiyaç duyduğu şeylerin başında deneyim paylaşımı ve doğru yönlendirme geliyor. Üzerimde emeği olan hocalarıma bir kez daha sizin vesilenizle teşekkür etmek isterim.Kitabınızı inceledim ama okurlarımıza da bilgi vermek açısından kapsamını ve amacını özetleyebilir misiniz?Kitap, “devletin neden müzik kurumları olur ki” sorusu etrafında şekilleniyor. Zamansal olarak kapsamı Cumhuriyet’imizin 100 yılını kapsıyor. Ancak bunu yaparken Osmanlı’nın son dönemine ait bir takım düşünsel ve kurumsal mirası da dışarıda bırakmıyor. Kitabın temel amacı bahsi geçen “neden” sorusuna cevap bulabilmek. Yüz yıllık bir zaman dilimi incelemeye konu edildiğinde tek bir nedenden bahsetmek elbette ki mümkün değil. Bu süreçte birden fazla neden çıkıyor karşımıza ve bunlar birbirini dışlayan nedenler de değil çoğu zaman. Ancak her döneme karakteristik rengini veren bir nedenden bahsetmek de mümkün. İşte bu öne çıkan “neden” değişimleri kitabın üç ana bölüme ayrılmasına kaynaklık ediyor. Mesele ulus-devletin kuruluşunda ulusal bilinç ve onun kültürü olduğunda başka bir müzik politikası görüyoruz. Örneğin derleme faaliyetleri diğer dönemlerden çok daha yaygın görünüyor. Çünkü bu dönemde en temel hedeflerden biri ulusal müziği yaratmak. Bunun için de ulusal müziğe ruhi kaynağını sunacak olan halk müziğinin keşfedilmesi gerekiyor.Sonraki dönemler?İkinci dönemde planlı kalkınma ve sosyal devlet anlayışının ağırlığı hissedilebiliyor. Bu dönemde daha planlı bir müzik politikası çabası görülüyor. Bu döneme komisyonlar, planlar ve raporlar on yılı diyebiliriz. Esas mesele ise kalkınmanın kültürel ayağında ihtiyaç duyulan nitelikli insanı yetiştirmek. Üçüncü dönemde ise artık ekonomik yönün belirleyiciliğinin daha yoğun hissedildiği bir politika görüyoruz. Sanat ve müzik artık bir endüstri, bir ihraç malı veya turizmin eşilikçisi gibi değerlendiriliyor. Her dönemde öne çıkan bu “nedenler” aslında müziğin devletçe nasıl örgütleneceğini de şekillendiriyor. Kitabın bir diğer amacı da bu “nasıl örgütler” sorusuna cevap bulmak. Bunu da devletin müzikle kurduğu ilişkiyi on analiz birimini takip ederek cevaplamaya çalıştım. Bunlar; fikri temeller, belirleyici politika, üst örgütlenme, hukuki altyapı, temsil kurumları, eğitim kurumları, fiziki altyapı, yayma faaliyetleri, derleme faaliyetleri, insan unsuru, bütçe ve denetleme şeklinde sıralanıyor. Özetle bu kitap, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüz yılında devletin müzik alanında neden politikaları ve kurumları var sorusunu sorduktan sonra müzik alanını nasıl örgütlüyor sorusuna cevap vermeyi amaçlıyor diyebilirim.Kitabınızda çok geniş bir kaynakça, incelediğiniz pek çok yasa, kararname, yönetmelik gibi devlet aygıtının araçları ve bunların uygulanması konusunda yazılmış makale ve kitap bulunuyor. Bu kapsamlı çalışmanız kaç yıl sürdü?Çalışma, sorunun ortaya çıkışından itibaren dört yıllık bir zaman dilimine yayıldı.Bu kadar kapsamlı belgeye ulaşmak için kim bilir kaç mekân ziyaret ettiniz, internette kaç ay vakit geçirdiniz?
Bahsettiğiniz gibi bir sosyal araştırmayı yürütmek hem zaman açısından uzun bir dönemi hem mekân açısından çeşitliliği gerektiriyor. Araştırma sürecim boyunca Ankara’daydım ancak 3 aylık bir dönemini Almanya’da geçirdim. Maalesef pandemi dönemine denk geldiği için üniversite kütüphanelerini kullanabilme imkânım çok sınırlıydı. Yine de Almanya’da orkestralarda görev alan müzisyenlerle ve yöneticilerle görüşme yapabilme şansım olmuştu. Bu görüşmeler kitapta doğrudan görülmese de her sohbet konunun dikkate değer bir yanının ortaya çıkmasına vesile oluyor. Uzmanlarla ve uygulayıcılarla görüşmeleri bu açıdan değerli buluyorum. Ankara’da ise evim ve masam elbette en çok zaman geçirdiğim yerdi.Peki ya kütüphaneler?Kütüphanede çalışmaktan keyif alıyorum. Ankara bu konuda zengin ve keyifli bir yer. Bunun da avantajlarını yaşadım. Mülkiye Kütüphanesi başta olmak üzere, Millet Kütüphanesi, Milli Kütüphane ve diğerlerinde çokça vakit geçirdim. İncelediğim kurumların merkezlerinin Ankara’da olması da bir diğer avantajımdı. Bu sayede kültür kurumlarındaki bürokratlarla doğrudan görüşme şansım olabilmişti. Bu görüşmelerin de teze katkısı büyük oldu. Ayrıca mekânla bağ kurabilmek araştırma sorusuna nüfuz edebilmekte etkili bir yöntem. Okulumuz yani SBF/Mülkiye, Cebeci’de biliyorsunuz, Musiki Muallim Mektebinin/Ankara Devlet Konservatuvarının Cebeci’deki eski binasına gidip bahçesinde vakit geçirdiğim, koridorlarında gezindiğim olmuştur. CSO’nun hem tarihi binası hem CSO Ada sık ziyaret ettiğim mekânlardı. Hâlâ da öyle. İnternette geçirdiğim zamanın ise hesabını tutamıyorum.Sadece resmî kaynak ve açıklamaları esas almak da bazen yanıltıcı olabiliyor. Örneğin sizin Ek:3 olarak yer alan KTB’ye bağlı devlet senfoni orkestraları listesinde yer alan Anadolu Filarmoni Orkestrası’nın kurulduğuna dair bir haber bakanlık web sitesinde 2012’de çıkmış, sonra vereceği konserler hakkında bir haber daha yer alıyor, sonrasında Bakanlık web sitesinde kayıplara karışmış. Basında da bu orkestra ve etkinlikleri konusunda haber yer almamış. Sizce devletin kaynakları, web siteleri bu anlamda yeterince güvenilir mi? Bu orkestra var mı, yok mu, herhalde araştırmak gerek…Bu sorunuz benim içinden çıkmakta en zorlandığım noktalardan biri oldu. Web sayfalarındaki maddi bilgiler çoğu zaman tutarsız. Özellikle kuruluş tarihleri, faaliyette olup olmadıkları hatta isimlerinin ne olduğu bilgisine ulaşmak çok zor. Örneğin şu an aslında Bakanlar Kurulu Kararıyla kurulduğu söylenen Van, Gaziantep ve Sivas illerinde birer devlet opera ve balesi müdürlüğü var. Ancak bunlar faaliyette değiller. Konu korolar ve topluluklar olduğunda çok daha karmaşık bilgiler var. Faaliyette olup olmadıkları, isimlerinin değişip değişmediği veya bu değişikliğin ne zaman yürürlüğe girdiği bilgisine ulaşmak oldukça zor. Bu bilgilerin tutarsızlığını aşabilmek için iki yol izlemiştim. Birincisi Resmî Gazete’de ve Devlet Arşivlerinde yer alan Bakanlar Kurulu Kararlarına ve gerekçelerine ulaşmaktı. Ancak bu yöntem 2000’lerden itibaren işe yaramıyor. Bu nedenle başvurduğum ikinci bir yöntem Kültür ve Turizm Bakanlığından bir bilgi notu talep etmek oldu. Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne bağlı, faaliyette olan ve olmayan tüm orkestra, koro ve topluluk müdürlüklerinin listesini istemiştim. Bahsettiğiniz ek-3 Bakanlığın göndermiş olduğu bilgi notuna dayanarak oluşturulmuştu. Ancak benim de takip ettiğim kadarıyla bahsettiğiniz Orkestranın faaliyetleri konusunda bilgiye erişilemiyor. Kuruluş bilgisi yer aldığı için listede yer vermem gerekiyordu, konser vermiş olduğu bilgisi olduğundan faaliyette olmadığını da belirtememiştim.Resim, heykel başta olmak üzere plastik sanatlar konusunda da benzeri bir çalışma yapmayı düşünür müsünüz?Araştırma konusunun nasıl ortaya çıktığını anlattığım kısımda da değindiğim gibi aslında meseleyi tüm sanat dallarını içine alacak bir içerikte düşünmüştüm. Ancak böyle bir kapsam bilimsel bir araştırma için gerçekçi değil. Bundan sonraki süreçte plastik sanatlar, edebiyat ve sinema gibi alanlarda da politika ve örgütlenmeye ilişkin çalışmalar yapmayı umuyorum. Bu alanlarda da araştırılmayı bekleyen zengin bir kaynak var.Bir akademisyen olarak, ileriye dönük hedefleriniz neler?Genel anlamda cevaplamam gerekirse içinde bulunduğum alan, yani siyaset bilimi ve kamu yönetimi, ülkemizde ve dünyada yaşanan güncel sorunların hem tespitinde hem de bunlara yönelik çözüm üretmede sorumluluğu olan bölümler. Akademik yolculuğumda bu sorumluluğu hissederek ilerlemekten kopmamayı hedefliyorum öncelikle. Daha dar anlamda çalışma konularımla ilgili düşünecek olursak bir önceki soruyla da benzerlik taşıyor. Kültür ve sanat politikalarının hemen her dalında ve boyutunda hem tarihsel sürece hem de mevcut sorunlara yönelik çözümlemeler ve öneriler içeren çalışmalar yapmak hedeflerim arasında.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
7 Ekim 2025, Ankara
İmge Kitabevi Yayınları, 13,5x21,Ankara 2025, 413 sayfa, Liste fiyatı 540 TL, İnternette indirimli fiyatı 432 TL












