Murat ve uğur Bostancıoğlu kardeşler Edremit-Güre İskelesi’nde eski bir zeytinyağı fabrikasını restore ettirip babalarına ithaf ederek 2016 başlarında etnoğrafya galerisi(müze olmanın koşullarını yerine getirmenin zorluğundan, benzeri yerler hep galeri olarak adlandırılıyor) olarak hizmete açmışlar. Galeri, sadece el emeği ürün tezgahlarının yayıldığı Rıhtım Caddesi’nin hemen başında yer alıyor. Galeriye sevimli bir dükkandan geçilerek giriliyor. Bu dükkanda Nazım Hikmet’li ve Sabahattin Ali’li “magnet” ve kupalar, zeytin türleri, zeytinyağı, sabun, reçel, Kazdağı Balı, türlü çiçek çayları, yöreye ilişkin kimi kitaplar var.
Sergileme alanı, perdelemelerle bölümlendirilmiş, büyükçe tek bir mekan. Girişinde sizi, üzerine günümüz ve Antik Çağ yerleşim birimlerinin yerleştirildiği bir Kazdağı Maketi karşılıyor. Sağda, 8 izleyici koltuğuna sahip bir köşede asılı olan ekrandan, 8 dakika süreli(ve sürekli dönmeli) Mitolojik Kazdağı bilgilendirmesi yapılıyor. Sonraki bölümde, zeytinin işlenip zeytinyağına dönüşme serüveni maketlerle canlandırılıyor(maketlerin neredeyse tümü Murat Bostancıoğlu’nun elinden çıkma imiş). Gezenler bir yandan da duvar panolarıyla bilgilendiriliyor. Benzer şekilde Troya maketinin önünde Troya Savaşı, Antandros bölümünde güncel Antandros kazıları, ayrı ayrı bölümlerde ise yörenin ünlü Sarıkız ve Hasanboğuldu efsaneleri, Sütüven Şelalesi anlatılıyor.
Geçmiş yıllarda Kazdağı’nda ve Edremit’te farklı biçimlerde yaşamış Sabahattin Ali, Tuncel Kurtiz, şair Mustafa Kemal Sütüven, klarinet virtüözü Şükrü Tunar, halk ozanı Ali Ekber Çiçek adlarına ayrılan bölümlerin pano ve vitrinlerinde, “düşünce-inanç-sanat anlayışları”nın yanı sıra video gösterileriyle de anılıyorlar. Atatürk’ün Edremit’e gelişinde, ailesince kendisine tahsis edilen yapımı fayton, galerinin Bahçe Cafe’sinde bir camekanda korunuyor. Bahçe Cafe’de diğer atıştırmalıkların dışında “kumda pişirilen kahve” özellikle denemeye değer. Açsanız, az ötede muhtarlığın karşısında Çorbacı Azmi’nin gözünüze o anda hitap eden herhangi bir ev yemeğini, ama bizim gibi mevsiminde giderseniz, “palamut şiş”ini yine özellikle öneririm.
Müzenin duvarlarında yer alan tüm bilgiler ile tarihi değeri olan kimi görsel malzemenin, müzeye ilişkin diğer bilgilendirmelerle kaynaştırılarak tezelden bir tanıtım kitabına dönüştürülüp, anmalık dükkanında satışa sunulması çok yerinde olacak. Murat ve Uğur kardeşlerin dikkatine !!!