Türkiye'de “üstün yetenekli çocuk” olarak kabul edilen ve henüz 9 yaşındayken Gordion Oda Orkestrası ile J. S. Bach'ın 5. Piyano Konçertosu'nu çalan sanatçı, İbrahim Yazıcı, Fahrettin Kerimov, Antonio Pirolli, Cem Mansur, Ender Sakpınar, Ertuğ Korkmaz, Rengim Gökmen, Vladimir Sirenko ve Kirill Karabits gibi şeflerin yönetiminde çeşitli orkestralarla solist olarak konser verdi. Ünlü piyanist ve müzik adamı Nikolai Petrov, AyşeDeniz’in bir Chopin yorumunu dinleyince, Kremlin Sarayı’nda konser vermesi için davet etti. Bu konser, sanatçının müzik kariyerinin başında önemli bir kilometre taşı oldu.
Kariyerinde art arda verdiği başarılı konserler arasında O L'Eglise (Verbier, İsviçre), Duke Hall, Kings Place, (Londra), Kültür Central Park ve Resort Açık Hava, Lysenko Hall (Kiev), PepsiCo Hall (Teksas), Kilboum Hall (New York), Harris Hall (Colorado), Lehmann Hall (California), Bellapais Antik Manastırı (Kuzey Kıbrıs) ve Süreyya Opera House (İstanbul) gibi önemli sanat merkezleri bulunuyor..
Davet edilerek katıldığı festivaller arasında İstanbul Müzik Festivali, Sofya Piyano Extravaganza Festivali, Arjantin Chacabuco Festivali ve Kaliforniya Wavelength Festivali yer alıyor.
AyşeDeniz Gökçin, son yıllarda medya ve sosyal medya dünyasında da geniş yer aldı. BBC Classic FM, dergi ve bloglar; çeşitli TV ve radyo programları, CNN Türk, NTV, TRT, Rusya'nın Sesi kanalları ve Vogue Türkiye dahil pek çok dergide hakkında yazı ve röportajlar yayımlandı. Pink Floyd şarkılarını Franz Liszt tarzında piyano için düzenlemesi, rock dünyasının dikkatini çekti ve grubun resmi Facebook ve Twitter sayfalarında desteklendi. Videoları alanında tıklanma rekoru kırdı. iTunes ve online mağazasında kayıtları yer alıyor, sınırlı sayıda basılı CD'leri de internet üzerinden satışta bulunuyor. AyşeDeniz, Piazzolla’ya getirdiği yeni yorumu da albümleştirdi, Libertango müzik videosu ile iTunes üzerinde yerini aldı. Andante /Donizetti Ödülleri'nde “Yılın Genç Müzisyeni” adayı olarak gösterilen sanatçı çalışmalarını Londra'da sürdürüyor.
Gökçin kısa Ankara tatili sırasında sorularımızı cevaplandırdı:
-Lisztified çalışması yaşamında ne tür değişikliklere yol açtı?
En büyük kazancım bir kitleye ulaşabilemem oldu. Ben biraz utangaç biriyim… Çevremdeki insanların özendirmesi beni mutlu ediyor, bu sayede ilerleyebiliyorum. Çünkü müziğin en temel amacı iletişimdir. Eğer iletişim kuramazsanız ve kimse sizi dinlemezse müzisyen olmanın anlamı yok. Bu proje sayesinde insanların beni dinlediğini öğrendim. Üstelik sadece bu albümü değil, daha fazlasını istediler benden. Devamlı istek parçalar geliyor…
-Örneğin?
Örneğin küçük çocuklar bilgisayar oyun müziklerini Liszt tarzı yapmamı istiyor benden. Ya da 50-60 yaşindakilerden Rick Wright yerine geçmemi ve grubu birleştirip onlarla çalmami dileyenler oluyor. Bir kere konser elbisemi ödünc almak isteyen ve çocuklarını piyanoya başlatan bir kadın bile oldu…
-Elbiseyi gönderdin mi yoksa?
Maalesef elbise benim değildi yollayamadım. Çalışmalarımı hayranlarım için yapıyorum. Onlar olmasa herhalde pijamalarımla evde Rahmaninof, Liszt, Beethoven ve Chopin deşifre eden ümitsiz bir romantik olurdum !
-Bu albüm sayesinde hangi ülkelerde kaç konser yaptın?
Bazılarında iki üç kez olmak üzere Arjantin, Bulgaristan, Türkiye, Portekiz, İtalya, İngiltere ve Amerika’da konserler verdim. Sırada Ekvator’da 3 şehirde turne, Portekiz'de farklı bir kent ve Hong Kong var. İtalya ve Arjantin de tekrar gelmemi istediklerini belirttiler… Bakalım! Benim için de çok güzel tecrübe oluyor değişik ülkelere gitmek, oralardaki hayranlar ile tanışabilmek.
-En çok hangisinden etkilendin?
Bu soru cok zor, çünkü hepsi farklıydı. California’daki ve Milano’daki konserler açık havada, ve en kalabalık olanlardı. Yaklaşık 4000 kişi geldi ikisine de. Çoğu Pink Floyd hayranı olduğu için iyi vakit geçirdim. Bulgaristan ise bambaşkaydı. Benden sonraki gun ünlü klasik müzik kanalı Medici’nin kurucusu Jerome Rose’un konseri vardı. 5 yıl önce Israil’deki bir festivalde ondan ders almıştım, şimdi ise aynı festivalde çalıyordum. Konserimi izlediğini neyse ki beni tebrik etmeye gelince anladim! Yoksa inanılmaz stres olurdum! Benzer bir tecrübeyi ise ünlü İtalyan besteci ve piyanist Ludovico Einaudi Milano’daki konserim sonrasi sahne arkasına gelince yaşadım.
-Artık hep bu tür çalışmalar mı yapacaksın?
Bilinen temalar üzerine aranjman yapmak beni hem bestecilik hem de yaratıcılık alanında geliştiriyor. Aynı zamanda daha çok gencin ilgisini çekiyor bu tür çalışmalar, çünkü zaten bu melodilere aşinalar. Bir de tabii ki klasik müzik endüstrisinde çoğu zaman herkes aynı şeyleri çalıyor. Bunu yapmak tabii ki gerekli ama yenilik üretmek aslında klasik müziğin benliğidir. Yani sırf icra etmek ile olmaz. Bakın tüm önemli besteciler aynı zamanda müthiş icracılarmış. Şimdi iki dal o kadar ayrı ki ikisini aynı anda yapan elle tutulacak kadar insan var. Benim de sonraki projem kendi bestelerimi yapmak, belki film müziği olur belki bale… Ama piyano odaklı düşünüyorum çünkü bu benim ustalık alanım. Şu an Salzburg bazlı bir dans çalışması ile buna başladım zaten.
-Düzenleme ve yeniden beste çalışmaları için topluluk veya müzisyen seçimini nasıl yapıyorsun?
Bunlar biraz bana ne ilham veriyorsa, ve de o an içinde bulunduğum mental durumla ilgili.
-Nirvana'yı hangi gerekçeyle seçtin?
Nirvana seçmem onun benim orta okul ve lise hayatımda büyük rol oynaması nedeniyle oldu. Ayrıca müziğinin içinde armonik olarak keşfedilmeye açık bir sürü detay var. Benim amacım zaten olan şeyi tekrarlamak değil, bu zaten mümkün değil. Ama bir eseri mühendis gibi parçalayarak onlardan yeni birşey üretmek.
-Ne zaman tamamlayıp piyasaya çıkarmayı programlıyorsun?
Şu an 5 tane track kayda hazır. Pledge Music ile bu albümü bitirip 2015’te piyasaya çıkarmayı planlıyorum.
- Bir dans müziği çalışmasından söz ettin az önce. Ayrıntıları anlatır mısın?
Editta Braun ile bir modern dans projesi yapmaya basliyoruz. Temalar Thierry Zaboitzeff’ten gelecek - kendisi ile Gouveia Art Rock Festivali’nde tanıştık. Beş çıplak danscı, müzisyenin yani benim monolog şeklindeki icramla dans edecekler. Fakat kesinlikle erotik değil .. Hatta yüzleri görünmüyor danscıların. Daha çok paralel bir evrendeki yaratıklar gibiler… Temmuz 2015’te Salzburg’da açılış var, sonra Edinburgh Festivali başta olmak üzere çeşitli yerlerde performansımız olacak.
-Önümüzdeki dönem nerelerde konserlerin var?
Ekvator, Hong Kong, Portekiz, Italya, Viyana, Iskocya.
-Bu arada klasik konçerto veya resital teklifi de geliyor mu, yoksa iyice bu yeni tarza mı yoğunlaştın?
İki sonatı iceren bir Chopin Albümü yapmak istiyorum bunlarin arasında. Tabii ki konserlerime bunları da koyacagim… Biraz de Beethoven. Yani benim icin hepsi bir. Klasik - rock diye ayrım yapmıyorum.
-Bildiğim kadarıyla herşeyi kendi başına yapıyor, gerektiğinde elektronik konusunda yardım alıyorsun. Menejerlik şirketlerinden hiç teklif almadın mı? Niye bu tarz çalışmayı tercih ediyorsun?
Su ana kadar 4 teklif geldi, bir tanesi İngiltere’deki en büyük klasik müzik menajerlik şirketi. Fakat büyük şirketler yavas çalışıyorlar… Bir sürü artistleri var. Size ayıracaklari zaman sınırlı. Ben de biraz spontaneyim. Yâni başkasından kendi kariyerim ile ilgili izin almak cok saçma geliyor. Neyin kaydını kiminle ne zaman yapacağıma kendim karar vermek istiyorum ve artistik bir liderliğe ihtiyacim yok. Tam tersine hukuk, networking ve işletme alanında eksikliklerim var, bunları da tecrübeyle öğreniyorum. Yardımcılarım var, değişik ülkelerde teklif gelirse onlar bana yardım ediyor. Ayrıca şimdiki zamanda herşey zaten internet üzerinden oluyor. Çok daha hızlı ve direkt.
-2015'ten beklentilerin?
Nirvana, Chopin albümlerinin kayıtları ve klipleri, Editta Braun Dance Company ile provalar ve icralar… Ekvator, İskocya, Hong Kong, Viyana, İtalya, Portekiz, Türkiye. Tabii bunlara yenilerinin de eklenmesini bekliyorum. Umuyorum ki sosyal hayata da vaktim olacak .
Şefik Kahramankaptan