“Bu eserin tüm yayın hakları Sanattan Yansımalar internet sitesiyle yazarı Mina Tansel’e aittir. Tanıtım için dahi olsa kısa alıntı veya bütünüyle yayın yazarın ve yayıncı internet sitesinin yazılı izni olmaksızın yapılamaz.”
25
NE MÜSLÜMANLIKTAN, NE SOSYALİSTLİKTEN VAZGEÇEBİLDİ
Şubat 1917 devriminden sonra bütün Rusya’da siyasal partiler özgürleştiler, siyasal hareketlilik arttı. Bu arada Kafkasya’da da yeni partiler kuruldu. Azerbaycan’da kurulan partiler arasında milliyetçi Müsavat Partisi öne çıktı. Zamanla bazı başka milliyetçi partiler de Müsavat’a katıldılar. Dağıstanlı Sosyal Demokrat’larla yolu ayrılan İbrahim Bey Haydarov’un ise 1917 sonları, 1918 başlarında Müslüman Sosyalist Blok’u kurduğu görülüyor. Oğlu Minnetullah Haydaroğlu bu konuda şöyle söylemişti: “Ne Müslümanlıktan, ne de sosyalistlikten vazgeçebiliyordu. Oysa, o sırada iki akım yükselişteydi: biri milliyetçilik, öteki işçi sınıfının iktidarını savunan Bolşeviklik…” “Dava adamı aynı zamanda siyaset adamı olacak ki davasını başarıya ulaştırabilsin” sözleriyle de eleştiriyordu babasını.Nitekim, Müslüman Sosyalist Blok küçük bir parti olarak kalacaktı.İBRAHİM BEY BABA OLUYORHer ne kadar bu tarihlerde İbrahim Bey’in Kuzey Kafkasya’daki etkinlikleriyle ilgili haberlere rastlasak da Güney Kafkasya’daki Azerbaycan’dan uzak kalmadığını, ailesinin Bakü’de oturduğunu biliyoruz. Nisa Hanım, bütün bu çalkantılar arasında, Bakü’de ilk çocuğunu dünyaya getirmiş. Bir oğlu olmuş.Yeni doğan bebeğe isim düşünülürken büyük görümcesi Umhanım araya girmiş: “Onun ismi çoktan verilmiş” diyerek çantasından bir mühür çıkarıp vermiş. Meğer, İbrahim Bey daha okul çağına gelmeden bayramlarda dedesinin evine gelip gittikçe Minnetullah Bey her seferinde onu severken cebinden ya altın, ya gümüş bir para verirmiş. Bir seferinde para yerine eline altın mühür geçmiş: üzerinde ‘Minatullah’ yazan kendi mührüymüş bu. “Bunu al, oğluna benim adımı koyarsın, mührü de ona verirsin” demiş küçük İbrahim Bey’e. Babası İsa Bey, mührü çocuğun elinden almış, annesi Hacer Esvet Hanım da saklamışmış… Ancak, bu mühür ileride yaşanacak göçler sırasında kaybolacaktır.Kendisi Rus dadıyla büyüyen Nisa Hanım oğluna da bir Rus dadı tutmuş. Ancak, genç annenin evde sözünün tam geçmediği anlaşılıyor: Sık sık yeğenini görmeye gelen görümcesi Umhanım bir ara Rus dadıyla kavga etmiş ve “Rus dadı istemiyorum” diyerek kadını kovmuş. Ama sonuçta, İbrahim Bey’in emektarı Maşurina -yani yine bir Rus dadı- büyütecektir Nisa Hanım’ın çocuklarını. Umhanım’a gelince, kendisi de anne olunca çocuğuna Rus dadı tutacaktır!PETROL KUYULARI YANIYOROğlunun aktardığına göre, ilk çocuğunun doğduğu günlerde İbrahim Bey’in petrol kuyularından birinin yakınındaki başka bir petrol kuyusu tutuşmuş. Telefonla haber vermişler. O da yangının kendi kuyusuna sıçramasını engellemek için yapılması gerekenleri sıralamış. Biraz sonra bir telefon daha gelmiş: “Yangın bize yaklaşıyor!” En son gelen telefonda “Bizim kuyuyu da sardı!” haberini alan İbrahim Bey, içinden şöyle geçirmiş: “Allah benden petrolü aldıysa da bir evlât verdi.”Azerbaycan'da petrol kuyuları, 1909
Nisa Hanım’ın sonradan söylediklerine göre de İbrahim Bey petrol kuyularının yanmasına hiç aldırış etmezmiş; onun için önemli olan petrol değil, “varsa yoksa siyaset”miş. TÜRK EDEBİYATI AKADEMİYASIYine o günlerde, İbrahim Bey’in Bakü’de bir Türk Edebiyatı Akademiyası(Akademisi) kurma girişiminde olduğunu, değerli tarihçi Adalet Tahirzade’nin rast geldiği bir gazete haberinden öğreniyoruz. 17 Eylül 1917 tarihli Kaspi gazetesinde İbrahim Bey’in, başkanı olduğu Edeb Yurdu Cemiyeti’nin üyelerini olağanüstü toplantıya çağırdığı haberi var. Bu toplantıda dernek üyelerine Türk Edebiyatı Akademiyası’nın açılışının gecikme nedenini şöyle açıklıyor: “Yüreğimizde çoktandır yatan bu arzunun gerçekleşmesinin gecikmesine bir yandan Bakü’den geçici olarak ayrılışım, öte yandan Rusça olarak hazırladığım Akademiya nizamname ve esasnamesini Türkçe’ye çevirecek iyi bir çevirmen bulamayışım neden oldu.”Bu açıklamanın ardından “Akademiya”nın “nizamname ve esasnamesi”ni çevirecek bir çevirmen bulunmuş mudur, bilmiyoruz. Ama ülkedeki siyasal gelişmelerden dolayı Türk Edebiyatı Akademiyası’nın kuruluşunun askıda kaldığını söyleyebiliriz. Rusya’da merkezî geçici hükümete karşı bir askerî darbe girişimi olacak, bu girişimin üstünden çok geçmeden ikinci bir devrim gerçekleşecektir: Bolşevik Devrimi… Petrograd'da kitleler sokaktaBAŞARISIZ ASKERİ DARBE GİRİŞİMİBolşeviklere karşı olan Başkomutan General Karnilov, bir yandan ordunun dağınıklığından yakınmakta, bir yandan da Başbakan Kerenski’nin yönetimini gevşek bulmaktadır. İbrahim Bey’in yıllar sonra oğluna anlattığına göre, Bolşeviklerin önünü kesmenin tek yolunun idam cezasını geri getirmek olduğunu söyleyen Başkomutan Karnilov’a Başbakan Kerenski “Bir tek idam hükmü imzalarsam elim kırılsın” karşılığını vermiş.Bolşevikler Moskova'da, 1917 (üstte) General Karnilov (altta)Biliyoruz ki Başkomutan, Eylül başında Başbakan’dan bütün yetkilerini kendisine devretmesini ister, ancak Başbakan’ın tepkisi onu görevden almak olur. Bunun üzerine General Karnilov, Kerenski’yi devirmek için bir generalini artık Petrograd denilen Petersburg üzerine gönderir. Kafkasyalı Müslümanlar kendi ulusal çıkarlarına zarar vereceği düşüncesiyle Karnilov’un isyanına karşıdırlar. Müsavat Partisi, Bakü’de, Şubat Devrimi’ne karşı darbe yapmaya kalkışanları kınama mitingi düzenler. Kerenski hem son anda gönüllülerden oluşan ve ordunun en disiplinli birimlerinden olan Kafkas Süvari Tümenini kendi yanına çekmeyi başarır, hem de -“denize düşen yılana sarılır” örneği-Bolşeviklere silah vererek onlardan başkentin savunması için yardım ister. Lenin ise Sovyetleri ve Kızıl Muhafızları seferber ederken “Biz Kerenski için değil, Karnilov’a karşı savaşım veriyoruz” diye seslenir. Hükümetin silâhlandırdığı Bolşevikler, darbeci askerlerin karşısına çıkıp Petrograd’da devirecek bir şey olmadığını, General’in askerleri kendi hırsına oyuncak ettiğini söyleyip onları tüm emekçilerle birleşmeye çağırırlar. Demiryolları işçi sendikası greve giderek askerlere her türlü donanımın ulaştırılmasını engeller. Başbakan Kerenski’yi alaşağı etmek için General Karnilov’un başkente yönlendirdiği general, bu durumda sonuca ulaşamayacağını anlayıp kendi canına kıyar. Böylece darbe girişimi başarısız olur; teslim olan eski Başkomutanla birlikte 33 general tutuklanır.Bu olaydan sonra, solcular Başbakan Kerenski’yi General Karnilov’la işbirliği yapmakla; sağcılar ise Petrograd’ı Bolşeviklere teslim etmekle suçlayacaktır. Bugün bile, Rusya tarihinde Karnilov’un darbe girişimiyle ilgili gerçekler tam aydınlanmış değil. Kerenski’nin yazdıklarını temel alanlar, bunun başbakanı devirmek için kalkışılmış bir darbe olduğunu savunuyorlar. Öte yandan, bazı tarihçiler, General Karnilov’un sözlerine dayanarak, Kerenski’nin en başından beri bu girişimden haberinin olduğu, bu darbe girişimiyle kendi gücünü pekiştirmeyi amaçladığı görüşündeler. Kesin olan ise bu başarısız darbenin ardından Petrograd’daki merkezî hükümetin yalnızca adının kaldığı ve Bolşeviklerin güçlenmesinin önüne geçilemediğidir. BOLŞEVİKLER YÖNETİMİ ELE ALIYORBu dönemde, Rusya’nın başka yerlerinde olduğu gibi Kafkasya’da da iç savaşın başlamakta olduğunun göstergeleri vardır: Kuzey Kafkasya’da Kuban ve Don Kazakları ile çoğu Bolşeviklerden yana olan Rus nüfus arasında gerginlik artmış, şehirlerde yığılmış asker kaçakları da Bolşevikleri destekleyenler arasında yer almıştır. Öte yandan, Kuban, Don, Terek ve Astrahan Kazak yöneticileri Kuzey Doğu Kafkasyalılar olarak Bolşeviklere karşı kendi aralarında bir birlik (Güney Doğu Birliği) oluşturma olasılığını görüşmek üzere bir araya gelirler. Ama artık Rusya’nın merkezinde su kaynama noktasına gelmiş, tencere kapağını fırlatmak üzeredir.1917’de Petrograd Sovyeti’ne katılan ressam İvan Vladimirov, bir çok olayı fotoğrafçı gibi belgelemiş. Ressamın “Bolşevik güçleri Kışlık Saray’da” tablosu
Eski Rus takvimine göre 24 Ekim, günümüz takvimiyle 6 Kasım 1917’de Bolşevik milislerinin saldıracağı haberini alan Başbakan Kerenski Doğu cephesindeki askerlerin desteğini sağlamak umuduyla Petrograd’dan ayrılır; Kızıl Muhafızlar hükümet binalarını ele geçirip Geçici Hükümet’in çalıştığı Kışlık Saray’ı (Hermitage) ateş altına alırlar; 6 Kasım’ı 7 Kasım’a bağlayan gece bakanları ele geçirirler. Petrograd’da yönetim artık Bolşeviklerin elindedir. KARDEŞ ACISIBolşeviklerin Petrograd’da yönetimi ele geçirmeleri, Kafkasya’daki Haydarov ailesinde acı bir haberle birlikte duyulur. Hükümet, Bolşeviklere karşı durmak konusunda askerlere güvenmediği için askerî okul öğrencilerinden taburları ortaya sürüyordu. İbrahim Bey’in deyişiyle “Rus zâbiti” yani subay olmakta direten küçük kardeşi Osman Bey, Bolşeviklerin Kışlık Saray’a saldırısında hayatını kaybeden, sarayı korumakla görevli askerî okul öğrencileri arasındaydı… Oysa, ailesi onun hâlâ hukuk öğrenimi görmekte olduğunu sanıyordu. İbrahim Bey’in kızı Fatma Alpengin, “Babamın Osman adında bir kardeşinin olduğunu ve genç yaşta öldüğünü bilirdim; ama evde onun hakkında konuşulduğunu hiç hatırlamıyorum” diyor.***
Burada,Borodin’in sevgili arkadaşı Musorgski’nin ölümü üzerine bestelediği Puşkin’in bir şiirini Dimitri Hvorotovski’den dinleyebiliriz: Uzak Anayurdunun Kıyıları İçin… Osman Bey Haydarovhttps://youtu.be/Z8NioNC8SdY
DEVAMI YARIN
(Yarın: İç Savaş Yılları)
*Bkz. 24. Bölüm
“Bu eserin tüm yayın hakları Sanattan Yansımalar internet sitesiyle yazarı Mina Tansel’e aittir. Tanıtım için dahi olsa kısa alıntı veya bütünüyle yayın yazarın ve yayıncı internet sitesinin yazılı izni olmaksızın yapılamaz.”