10. Hamamatsu Piyano Yarışması'nı kazanarak klasik müzik âleminde çok önemli bir sıçrama yapan, ODTÜ Koleji mezunu, halen Franz Liszt Müzik Akademisi lisans son sınıf öğrencisi Can Çakmur (d. 1997), Japonya'dan eğitimini sürdürdüğü Almanya'nın Weimar kentine fiziksel ve zihinsel olarak hayli yorgun döndü. Buna karşın, SANATTAN YANSIMALAR'la görüşmek için zaman ayırarak sorularımızı cevaplandırdı. Can'a giderek yoğunlaşacak olan konser kariyerinde ve sürdürdüğü eğitiminde başarılar diliyoruz.
İskoç Piyano Yarışması'nı da kazandıktan sonra, dünyadaki tüm önemli yarışmaları takip mi etmeye başladın, yoksa bu konuda bir danışmanın mı var?
İnternet çağında şanslıyız ki dünyada her şeyi takip etmek artık çok kolay. Özellikle önemli piyano yarışmaları periyodik olarak yapıldığı için müzisyenler aşağı yukarı hepsinin tarihlerini biliyorlar. Hamamatsu’ya katılma fikri ise 2015’den beri hep aklımın bir köşesinde vardı.
Peki, Hamamatsu'ya katılma kararını nasıl verdin?
Açıkçası, İskoç Piyano Yarışması’ndan sonra bir süre katılıp katılmamayı tekrar değerlendirdim, hocalarıma danıştım. Ancak, hem iki yarışmanın coğrafi olarak bu kadar farklı yerlerde olması, hem de Hamamatsu’nun uluslararası arenadaki yeri sebebiyle katılmaya karar verdim. Sonuçta, bu Aralıkta 21 yaşında olacağıma göre, bütün üst düzey yarışmalarda bulunan 30 yaş sınırı sebebiyle, bu tür yarışmalara en fazla üç kere katılma şansı kalıyor.
Katılımcılar arasında tanıdıkların var mıydı?
Piyanistlerin dünyası oldukça küçük. Yarışmaya gelen 88 katılımcıdan en az 20 tanesini tanıyordum, bunlardan bazıları ise yakın arkadaşlarım. Önceden tanımadığım katılımcılarla da kısa süre içinde arkadaş oldum.
Yarışma süreci hayli uzundu. Hem ilk kez bulunduğun bir ülke ve ortam, hem de iddialı katılımcılar vardı. Orada 7 Kasım'da başlayan yarışma sürecini nasıl geçirdin?
Yarışma süreci, öncesindeki hazırlık stresi bir yana aslında oldukça keyifliydi. Uzun süredir görüşemediğim arkadaşlarımla bir araya gelmemize vesile oldu bu organizasyon. Japon kültürüne ve yaşam tarzına adapte olmam birkaç gün aldı. Bizim kültürümüzden veya Avrupa kültüründen o kadar farklı ki! Ancak her şey bir yana, Japon yemekleri gerçekten harika. İşte ona hemen alıştım, ayrılmak da zor oldu!
Yarışmada seviyenin yüksek olması beni epey motive etti. Böylesi ilham verici müzisyenlerle bir arada olmak insanı mutlu eden bir şey. Strese girmek yerine orada bulunmanın ne kadar büyük bir şans olduğunu fark etmemi sağladı.
Performanslar arasında birkaç gün olması ise yarışmayı kolaylaştırdı mı yoksa zorlaştırdı mı bilemiyorum. Genellikle yarışmalarda bir gün arayla sahneye çıkılır ve yarışma hızla sona erer. Burada ise çok daha uzun bir süreç geçirdik. Hazırlanmak için daha fazla vaktimiz vardı ancak tam da bu nedenle psikolojik olarak daha uzun süre direncimizi korumamız gerekiyordu. Süre uzadıkça bunun konsantrasyon ve bedensel direnç üzerindeki etkisi olumsuz oluyor.
Özetlemek gerekirse, yarışma süreci çok yorucuydu ama bu yorgunluk sahnede olmaktan ve orada bulunmaktan keyif almamı hiç engellemedi.
Parmağın yaralanmış. Nasıl oldu? Yarışmayı terk etmeyi düşündün mü? Parmağı nasıl tedavi ettin?
Bazı piyanistlerin kronik sorunudur bu. Arka arkaya çok konser verince ve normalin üstünde sürelerle çalışınca parmağımla tırnağım arasındaki et ayrılıyor. Bu günlük hayatımı çok etkilemese de piyano çalmak için büyük bir engel oluşturuyor. Normalde bu sorunun çözümü birkaç gün ara verip dinlendirmek; ama elbette yarışmanın tam ortasında, hem de yarı finale kalmışken böyle bir şansım yoktu. Böylesi sorunların tedavisini hızlandırmak için yanımda her zaman bulundurduğum tıbbi kremi bu olay olmadan önce Japonya’da bir şekilde kaybetmiştim. Orada bu kremin muadilini de bulmama karşın ancak doktor muayenesinden sonra hastaneden alınabildiğini öğrenince çok üzülmüştüm. Yarışma dolayısı ile benimle bağlantıya geçmiş olan büyükelçiliğimiz vasıtasıyla Türkiye’nin Japonya Büyükelçisi Murat Mercan Bey, mucizevi bir biçimde kullandığım kremin aynısını elçilik içinden buldu ve en hızlı biçimde Tokyo’dan Hamamatsu’ya gönderdi. Bu inanılmaz bir destekti! Buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Yarı finale iki gün kalmıştı ve bu iki günün ilkinde parmağımın acısı nedeni ile piyanoya dokunamamıştım. Bu yüzden yarı finalde çalamayacağımdan korktum gerçekten. Ancak stres altında insan vücudu inanılmaz şeyler yapıyor. Normalde 4-5 günde ancak düzelen bu durum, stres altında, ve tabii kremin de yardımıyla bir günde normale döndü, ya da en azından, acıyı hissetmemeye başladım.
Oda müziği yarışmasında birlikte çaldığın müzisyenleri nasıl buldun?
Tek kelimeyle hârika müzisyenler. Prova için ayrılan 50 dakika gibi kısa bir sürede, bu müzisyenlerin adaptasyon becerileri sayesinde çok ilerleme kaydetti parça. Çıkan sonuçtan hepimiz memnunduk. En önemlisi çalarken hepimiz çok keyif aldık. Yine de keşke bir saat daha prova imkânımız olsaydı diye düşünmeden edemiyorum …
En çok hangi turda heyecanlandın?
Söylemesi çok zor. Aslında heyecan burada doğru kelime değil; çünkü bütün olan biten içinde insan heyecanlanacak vakti bulamıyor. Yine de birinci tur bence çalması en zor olan turdu. İlk turların bile biletlerinin haftalar önce tükendiği 1500 kişilik salonda, tanımadığımız bir akustik içinde, tanımadığımız bir piyano ile çalmak durumundaydık. Bir de buna eklenen birinci tur stresi vardı. Hepsi de üst düzey 88 piyanistten 64’ünün yarışmaya vedâ edeceği bir turdu bu. Üstüne üstlük bu turda yarışmacılara tanınan 20 dakika, sahnede olmak için çok kısa bir süre. Daha insan tamamen ısınamadan performans bitiyor.
Finalde dört Japon ve bir Koreli ile birlikte olunca, yarışma Japonya'da düzenlendiği için kazanma konusunda umudunu yitirdiğin oldu mu?
Bu konuyu hiç düşünmedim bile. Ben hiçbir katılımcının böyle bir yarışmaya kazanmak üzere gittiğini sanmıyorum. Yarışma çok zorlu bir süreç. Bütün dikkatimizi sadece çalmak ve güzel müzik yapmak üzerine yoğunlaştırmamız gerekiyor, böyle de yapıyoruz. Bu tür durumlarda kazanmayı ya da kaybetmeyi insan aklına bile getirmiyor. Hâtta ben finale çıkanlar açıklandığında bir arkadaşım bana söyleyene kadar finalde Japon veya Koreli olmayan tek kişi olduğumu fark etmemiştim bile.
Her piyanistin uluslararası alanda daha çok tanınıp teklifler almasına yol açan olaylar vardır. Bunların başında da kazanılan büyük yarışmalar gelir. Sence Hamamatsu'nun böyle bir katkısı olacak mı?
Kesinlikle. Şu anda bile görebildiğim çok önemli davetler var. BIS ile dünya çapında dağıtımı yapılan bir CD kaydı, Tokyo Senfoni Orkestrası, Londra Barbican Centre gibi. Önemli olan ise bu tekliflerin yıllara yayılarak, düzenli olarak gelmesi.
Hem oda müziği, hem de yarışmanın büyük ödülünü almak programını epey sıkıştıracak herhalde. Çünkü bu sezon hem İskoç yarışmasının ödül konserleri var, hem de Hamamatsu Yarışması’nın ödül turnesi başlayacak. Nasıl hazırlanacaksın?
Yarışmanın ödüllerinden bir tanesi, belki de en değerlisi Londra’da IKON Arts menajerlik firması ile çalışmaya başlamak oldu. IKON Arts ve Japonya’daki organizasyonların yöneticileri ile finalin ertesi gününden başlayarak bir dizi toplantı gerçekleştirdik. Bu görüşmelerde anlamlı bir program belirledik. İlk adım bu oldu. Ocak ayında yine Japonya’da BIS firması ile bir CD kaydedeceğim. Ardından Mart ayına kadar nispeten boşum. Bu süreçte önümüzdeki aylarda çalacağım programları hazırlayacağım. Mart ayından itibaren önce İskoçya’da Kraliyet Senfoni Orkestrası ile başlayacak konserler dizisi Nisan’dan itibaren çok yoğun olarak devam edecek. İskoç yarışmasının ödül konserleri ile Hamamatsu’nun konserleri birbirine eklendi ve şu an sayılarını ben de bilemiyorum. Örneğin Ağustos ayına kadar sadece Japonya’da yaklaşık 15 konser var. Önümüzdeki iki yıl için takvimim bu Aralık sonuna kadar netleşecek.
Bu ay İtalya’da çalıyorsun galiba?
Önümüzdeki hafta Modena ve Fermo’da iki resitalim olacak. Ondan sonra ise Ocak ayında Japonya'da CD kayıdına başlayacağım.
Rastlantısal olarak o tarihlerde Japonya’da bulunan Kültür ve Turizm Bakanı ile karşılaşmanız nasıl oldu? Bakanın kutlaması dışında Ankara’dan herhangi bir resmî kutlama geldi mi?
Yarışmanın ardından yapılması gereken görüşmeler ve planlamalar sebebiyle 28 Kasım’a kadar Japonya’da kaldım. Bu arada Türkiye Cumhuriyeti Tokyo Büyükelçisi Murat Mercan Bey’in organizasyonu ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy Bey ile Tokyo’da bir araya gelindi. Ayrıca hem Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy Bey, hem de Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Bey sosyal medya aracılığı ile birer kutlama mesajı yayımladı. Ülkemizin ve dünyanın gün geçtikçe kutuplaştığı bir zamanda yaşıyoruz. Sanatın dünyanın güzel yüzü, birleştirici gücü olduğuna kuvvetle inanıyorum. Hisle dolu bir kalp, karşısındaki ile beraber çarpar.
Bundan sonra hedeflediğin piyano yarışması var mı?
Bu soruya yanıt vermek hem çok zor, hem de henüz çok erken. Hamamatsu’nun getirdikleri hayatım boyunca sürecek düzenli bir konser kariyerini başlatma potansiyeline sahip. Şu anda kesin olarak söyleyebildiğim önümüzdeki üç yılın çok yoğun geçeceği. Sonrasını ise ancak zaman gösterecektir.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
2 Aralık 2018
Yarışma ile ilgili yayımladığımız haber için lutfen tıklayınız::
http://www.sanattanyansimalar.com/can-cakmur-10-hamamatsu-yarismasi-ni-kazandi/4080/