“Bu eserin tüm yayın hakları Sanattan Yansımalar internet sitesiyle yazarı Mina Tansel’e aittir. Tanıtım için dahi olsa kısa alıntı veya bütünüyle yayın yazarın ve yayıncı internet sitesinin yazılı izni olmaksızın yapılamaz.”
13
PETROLÜN BAŞKENTİ BAKÜ
Üniversiteyi bitirdikten sonra Kafkasya’ya dönen İbrahim Bey’i kâh ailesinin yaşadığı Dağıstan’da, kâh Dağıstan’ın güneyindeki Azerbaycan’da görüyoruz. Oğlu Minnetullah Haydaroğlu’nun belirttiğine göre, çok dilli, çok uluslu Dağıstan’ın Derbent şehrinde doğmuş bir Türk olarak kendini anadilin Türkçe olduğu Azerbaycan’a yakın bulurmuş. İleride göreceğimiz gibi, bu durum, siyasete atıldıktan sonra siyasî hasımları tarafından kullanılacak. Bazen Azerbaycanlılar onu “Dağlı” olmakla dışlayacak, bazen da Dağıstan’da “yarı Acem bir ilin adamı” (Azerbaycanlı) sayılacak.TÜRKÇE KONUŞAN ŞAH AİLESİİbrahim Bey’in diplomasını alıp Kafkasya’ya döndükten sonra demiryollarında stajyer mühendis olarak görev yaptığını, oğluna aktardığı şu anısından dolayı biliyoruz:Rusya- İran sınırında çalışıyormuş. Bir Rus mühendisle birlikte demiryolu boyunca at üstünde giderlerken borazan sesleri işitmişler. İran Şahının konvoyunun geçişini duyuran bu sesler üzerine atlarını dağa doğru çevirmişler. Başlarında kasket biçiminde Rus şapkası, üzerlerinde mühendis üniforması varmış. Konvoy geçerken trendeki çocukların arkalarından Türkçe olarak seslenişini duymuş: “Ermeniii! Ermeniii! Dağda döğer harmanııı!…”İran’ın o zamanki Şah ailesi Kacar’lar Türk oldukları için çocukları böyle temiz bir Türkçe ile konuşuyorlarmış. Hıristiyan giyimli gördükleri iki kişiye “Ermeni” diye lâf atmalarını ise şöyle açıklamış İbrahim Bey: “Müslüman ülkelerde Hıristiyanların hepsine Ermeni derler.”

20. YY başında Bakü.. Denize doğru görünüş.
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye Haziran 2008’de ilk gidişimde hemen dikkatimi çeken havadaki tuhaf koku olmuştu. Daha önce hiç duymadığım bu kokunun ham petrol kokusu olduğunu söylediler. Hazar Denizi kıyısındaki bu en önemli liman şehri, yazın sıcağına ve denizin nemine karşın hiç de bunaltıcı değildi; çünkü sürekli esintiliydi. Petrol kokusunu da bu esinti yayıyordu şehrin üzerine. Azerbaycan Türkçesinde Bakı olarak söylenen şehrin adının Fars dilindeki Badkube sözcüğünden geldiği, “rüzgârlı şehir” anlamı taşıdığı söyleniyor.

"İçeri Şeher" surları
UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesine aldığı kale içindeki şehre bugün “İçeri Şeher” deniyor. Şehir, 1806’da Rusların eline geçtikten sonra kale dışına taştı. 1859’da Şamahı’da meydana gelen büyük deprem, Bakü’nün eyalet merkezi olmasına yol açtı. Rus yönetimi Kafkasya’yı dört eyalete bölmüştü. Şamahı, bunlardan Yelizavetspol (Gence) eyaletinin merkeziydi. Bakü de bu eyalete bağlıydı. Şamahı depremde yıkılınca, Kafkasya Genel Valisi Baryaçinski’nin eyalet merkezini Bakü’ye taşıma önerisi kabul gördü. Genel Vali, petrol üretilen bu şehre bir liman yapılırsa Bakü’nün Rusya için çok önemli bir konuma geleceğini öne sürüyordu. Bakü, Aralık 1859’da Çar fermanı ile eyalet merkezi yapıldı; bütün eyalet devlet daireleri buraya taşındı.Bakü’nün Rus ekonomisi için önemi o tarihte dünya petrol üretiminin yarısını sağlamasından kaynaklanıyordu.Petrol kaynağı Bakü’nün iletişim ve ulaşımda Rusya’nın merkezine bağlanması gecikmedi. 1868’de bütün Kafkasya telgraf ağlarıyla kaplanmıştı. Bakü’ye ilk telefon ise 1886’da geldi. 19. yüzyılın son çeyreğinde Bakü, dünyanın en hızlı gelişen şehriydi. 1900’de demiryolu ağının şehre ulaşmasıyla, o tarihe dek denizyoluyla taşınan petrol ürünleri, artık demiryoluyla Rusya’nın merkezine taşınmaya başlandı.İbrahim Bey’in zamanında, 20. yüzyılın başında, Kafkasya’nın sanayi merkezi yine Bakü idi.Başat iş kolu petrol ve petrol ürünleri olmakla birlikte, şehirde başka sanayi dalları da gelişmişti: yörede ipekçilik, balıkçılık, şarapçılık yapılıyordu; tütün, iplik ve dokuma fabrikaları vardı; gıda endüstrisi ile bakır madenciliği istihdam yaratan sektörlerdi. Buna bağlı olarak da kalabalık bir işçi nüfusu barındırıyordu. 1904 yılında şehrin 266,000 olan nüfusunun 65,000’ini işçiler oluşturmaktaydı. Bu işçilerin durumunun Rusya’nın başka yerlerinden farklı olmadığını söylemeye gerek yok. Ancak, Hacı Zeynel Abidin Tagiyev’in işçilerinin ayrıcalıklı olduklarını belirtmeden geçmemek gerek: kendi de yoksulluktan gelmiş olan Tagiyev, işçilerine lojman, sağlık merkezi, kütüphane, işçilerin çocuklarına da okul yaptırmıştı.Şehirdeki işverenler gibi işçiler de farklı etnik kökenlerden geliyorlardı: Azerbaycanlı Türkler tüm işçilerin %44’ünü oluşturuyordu.YEREL HALK ŞEHRİN YÖNETİMİNDEN UZAK TUTULUYORTürkler en kalabalık etnik grup olmayı sürdürmelerine karşın şehrin yönetimine katılımları Rus devletince sınırlanıyordu. 1870’te çıkan bir yasa ile bütün Rusya’da yerel halka daha fazla söz hakkı tanınması öngörülmüştü. Ancak, Kafkasya gibi “uç bölgeler”deki şehirlerde böyle bir durumun söz konusu olamayacağı, çünkü yetişmiş yerel kadrolarının bulunmadığı öne sürülüyordu. Bakü şehir meclisinde (Duma’sında) yer alacak yerel Müslüman temsilci sayısını belirlemek, temsilcileri seçecek seçmenler arasında Müslümanların oranını düşük tutmak için sık sık yasal düzenlemeler yapılıyordu. Yönetim Rus asker ve memurların elindeydi; yörenin Hıristiyan halklarından Ermeniler de yönetici görevlerine getiriliyordu. Yerli Müslümanlar ise, Rus eğitim sisteminde yetişmiş olsalar bile, yönetimin dışında tutulmaya çalışılıyordu.

1900'lerin başında Bakü Tiyatro Binası... Bina Nizamî'nin adını taşıyordu.
Bu durumda “iş başa düşüyor” diye düşünen yerli girişimciler, şehirlerini geliştirip güzelleştirme görevini üstlendiler. Hacı Zeynel Abidin Tagiyev’in başı çektiği yerli kapitalistler şehre su getirmekten okullar, tiyatro ve konser salonu gibi yapılar kazandırmaya dek pek çok hizmeti yüklendiler.

DEVAMI YARIN
(Devamı Yarın: İbrahim Bey Siyasete Atılıyor)
*Bu belgeleri bana ulaştıran değerli tarihçi Adalet Tahirzade’ye teşekkür borçluyum.
**Hacı Zeynel Abidin Tagiyev, bu fotoğrafın çekilmesinden üç yıl sonra, ülkesine yaptığı hizmetlerden dolayı, Çar II. Nikolay tarafından ileriki kuşaklara da geçebilecek soyluluk belgesi alacaktır.
“Bu eserin tüm yayın hakları Sanattan Yansımalar internet sitesiyle yazarı Mina Tansel’e aittir. Tanıtım için dahi olsa kısa alıntı veya bütünüyle yayın yazarın ve yayıncı internet sitesinin yazılı izni olmaksızın