“Bu eserin tüm yayın hakları Sanattan Yansımalar internet sitesiyle yazarı Mina Tansel’e aittir. Tanıtım için dahi olsa kısa alıntı veya bütünüyle yayın yazarın ve yayıncı internet sitesinin yazılı izni olmaksızın yapılamaz.”
15
RUSYA PARLAMENTOSUNDA KAFKASYALI MİLLETVEKİLİ
Kasım 1907’de Petersburg’da… Gri göğün altında -Eski Yunanca’da Kırım anlamına gelen ‘Tavrida’dan adını alan- Tavrinski Sarayı’nın sarı ön cephesi bir uçtan bir uca uzanıyor. II. Katerina’nın, 1783’te Osmanlılardan Kırım’ı aldığı için Tavrida (Kırım) Prensi ilan ettiği gözdesi Potemkin’in sarayı… Sarayın ön cephesinin ortasında, öne doğru çıkan, sütunlu ve üçgen başlıklı giriş ile arkasında görünen yüksek kubbe Roma’daki Panteon’dan esinlenerek yapılmış. Bu bina Nisan 1906’dan beri Rusya millet meclisi (Duma) binası olarak kullanıyor.* 28 yaşındaki İbrahim Bey, Saray’ın dorik sütunlarının arasından geçerek içeri girerken Kafkasya’nın Dağıstan ve Zagatala bölgesindeki 1,5 milyon Müslüman’ın temsilcisi olmanın bilincini, sorumluluğunu ve gururunu taşıyor.İbrahim Bey’in milletvekili olarak yer aldığı Üçüncü Duma, Başbakan Stolipin’in seçim yasasını değiştirirken umduğu gibi, gerçekten de -önceki iki meclisten farklı olarak- “uslu” bir meclis oldu. Bu mecliste Rus olmayan halkların temsili alabildiğine kısıtlanmıştı. Kaynaklarda belirtilen milletvekili sayılarıyla ilgili bilgilerde üç aşağı beş yukarı fark görülse de, “solcu” olarak nitelenen muhaliflerin iyice azınlığa (439 kişi içinde 32’ye) düştüğü, Rus milliyetçileriyle gericilerin mecliste çoğunluğu ele geçirdikleri apaçık... Tarihe “Beyler ve Yalakalar Meclisi” olarak geçecek 3. Duma, böyle olduğu için de dört buçuk yıllık görev süresini tamamlayabildi. Bu mecliste İbrahim Bey hem Rus olmayan bir halkın temsilcisi, hem de solcu olarak, sesini yükseltebilen azınlığın içindeydi. O tarihte böyle bir ayrım belirtilmese de, “442 milletvekilinin yer aldığı III. Duma’daki 10 Türk milletvekili”nden biriydi.** RUSYA SOSYAL DEMOKRAT İŞÇİ PARTİSİ MİLLETVEKİLİ İbrahim Bey, üyesi olduğu Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin (RSDİP) seçimlere girmesi yasak olduğu için bağımsız aday olarak katılmıştı seçime. Bu parti Rusya’da yasadışı sayıldığından İsviçre Bern’deki merkezinden yönetilmekteydi. Her ne kadar RSDİP’nin seçimlere katılması yasaklandıysa da milletvekillerinin bir kez seçildikten sonra bu partiye üye olduklarını açıklamaları yasak değildi. İbrahim Bey, Rusya parlamentosu Duma’da Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ne girdiğini açıkladı. Yasama dokunulmazlığı, milletvekillerine görüşlerini özgürce dile getirme olanağı veriyor; bu dokunulmazlık milletvekilliği süresi dolduktan sonra da sürüyordu. 3. Duma’da 18 kadar milletvekili RSDİP (kısaca Sosyal Demokrat olarak geçer) üyesi olarak yerlerini aldılar. (Bazı kaynaklarda RSDİP üyelerinin sayısı 14, bazılarında 13 olarak veriliyor. M.A.Abdullayev, 3. Duma’da Sosyal Demokrat Parti’nin 13 üyesinden yalnız 5’inin Bolşevik yani partinin devrimci kanadından olduğunu yazıyor. İbrahim Bey, reformcu Menşevik kanattaydı.)İBRAHİM BEY’İN DUMA’DAKİ SAVAŞIMIİbrahim Bey’in Rusya parlamentosu Duma’daki savaşımı, o dönemde Rusya İmparatorluğu parlamentosunda ele alınan sorunlar ile tartışılan konulardan başka tartışma biçimleriyle de ilgili ipuçları veriyor. İbrahim Bey’in parlamento çalışmaları sırasında yalnızca Kafkasya’nın değil, Orta Asya’daki Müslüman halkın da çıkarlarını savunduğu ortaya çıkıyor. Seçmenle iletişiminin güçlü olduğunu, tüm Kafkasya’dan aldığı yakınma mektuplarıyla dilekleri parlamento kürsüsüne taşıdığını; bunu yaparken yönetime karşı sert bir dil kullandığını görüyoruz. Özellikle Rus olmayan halklara yerel özyönetim hakkı, kendi dinlerini öğrenme hakkı, anadilde eğitim hakkı, toprak reformu gibi konular üzerinde durduğunu öğreniyoruz. ***RUS OLMAYAN HALKLARA EĞİTİM HAKKIAraştırmacılar, İbrahim Bey’in Duma’da en çok eğitim ve öğretim konusu üzerinde durduğunu belirtiyorlar. Üzerinde durduğu konulardan birinin de din eğitimi olduğu ortaya çıkıyor. Çarlık Rusya’sında okullarda Rus ve Ortodoks öğrencilere din eğitimi veriliyordu. İbrahim Bey ile başka Müslüman milletvekilleri, Ortodoks olmayan öğrencilere de kendi dinlerinin eğitiminin verilmesini savundular. Abdullayev bu konuda şunları yazıyor: “Haydarov, Rusya’nın Müslüman eyaletlerinde İslam’ın öğretilmesini, okullarda dinî eğitimin verilmesini ısrarla talep ediyordu. Haydarov bu konuda şöyle diyordu: ‘Siz gerçekten çocuklara manevî, dinî eğitim verilmesini istiyorsanız, o zaman kabul edin ki, tüm dinlerin değeri aynıdır.’”İbrahim Bey’in din konusundaki düşüncelerini yine Abdullayev’in Sovyetler Birliği döneminde yazdığı söz konusu kitabına dayanarak aktaralım: İbrahim Bey Haydarov’un “sağcı sosyal demokrat” ve “Müslüman burjuva milliyetçisi” olduğunu öne süren yazar şöyle diyor: “Haydarov, Müslümanlığı ısrarla savunuyor ve bu yöndeki düşüncesini şöyle anlatıyordu: ‘Doğru şekilde anlatılan İslam ne toplumsal, ne de bilimsel ve kültürel gelişmeye engel olur. Dağlılarsa (burada ‘Dağlılar’ sözü ‘Dağıstan halkı’ anlamındadır) din olmadan hiç geçinemezler. Zaten bugüne kadar İslam onların millî medeniyetinin temeli olmuştur.’ Haydarov aynı zamanda şöyle diyordu: ‘İslam millî ruhun, millî âdetlerin ayrılmaz simgesidir.’”ANADİLDE EĞİTİMÜçüncü Duma’nın tartıştığı en önemli konulardan biri Zorunlu İlköğrenim Yasası idi. Bu yasa şiddetli tartışmalara yol açtı. Özellikle “anadilde eğitim” konusu İbrahim Bey’in de katıldığı ateşli konuşmalara neden oldu. Milliyetçiler ile iyice sağa kaymış Oktyabrist (Ekimci) çoğunluğun getirdiği önergeye göre, Rus okulları dışındaki okullarda Rusça “zorunlu” ders olurken anadil “olanak bulunduğunda” öğretilen derslerden sayılacaktı. Buna Müslüman Partisi olsun, diğer Rus olmayan halkların temsilcileri olsun, şiddetle karşı çıktılar. İbrahim Bey, konuyla ilgili söz alınca bu yasanın ilkokulları devletin şoven siyasetine alet etmeyi amaçladığını öne sürdü. Rus milliyetçisi bir milletvekilinin Rus dilinin kültür dili olduğundan ve bütün öteki dillere üstünlüğünden dolayı Rusya’daki bütün halklar için en uygun dil olduğunu söylemesi üzerine tartışmanın aldığı yönü yıllar sonra oğluna -kişi adlarını da vererek- şöyle anlatmış:“(Bir Gürcü milletvekili) kalkarak ‘Rus dili en üstün dilmiş, öyle mi? Gülerim buna! İncil Gürcü diline çevrildiğinde Ruslar maymunlarla çiftleşiyordu!’ diyince ortalık karıştı. Bağırış çağırış, iş kavgaya dönecek… Oturumu yöneten Prens Volkonski ise sakin bir sesle milletvekillerini uyarıyordu: ‘Durunuz, sayın milletvekilleri! Susunuz! Bırakınız, sayın vekil düşüncelerini ifade etsin!’” Bu anı, her şeye karşın 3. Duma’da milletvekillerinin ne ölçüde ifade özgürlüğüne sahip olduklarını gösteriyor. Ayrıca, bir kutsal kitabın bir ulusun diline çevrilmesinin -o ulusun gelişmişliğini göstermesi açısından- övünç kaynağı olduğunu da düşündürüyor.1907 RSDİP Milletvekilleri ( İbrahim Bey Haydarov oturanlarda sağdan ikinci)
SOSYAL DEMOKRAT PARTİ’DEN İSTİFADuma’da Sosyal Demokrat Partili (RSDİP) olmak yasak olmasına yasak değildi, ama rahat bir durum olduğunu da varsayamayız. Her ne kadar milletvekili dokunulmazlığı var idiyse de Sosyal Demokrat milletvekillerinin çeşitli baskılarla karşılaştıklarını düşünebiliriz. Örneğin, o tarihte İsviçre’de bulunan parti önderi Lenin’in yönergeleri -aralarında Zinoviev’in de bulunduğu- temsilcileri tarafından partili milletvekillerine ancak gizli toplantılarda duyurulabilmekteydi. Milletvekilleri Duma’da bu yönergeler doğrultusunda oy kullanmaktaydılar. (Zinoviev bir süre sonra tutuklanacaktı.)Bu yönergelerden biri, İbrahim Bey’in Parti’den ayrılmasına yol açar. Duma’da, çalışanlar için hafta sonu tatili görüşülürken Hükümet, Hıristiyanların pazar, Yahudilerin cumartesi, Müslümanların da cuma günü tatil yapmaları önerisini getirmiştir. Lenin’in temsilcisi, RSDİP milletvekilleriyle yaptığı gizli toplantıda, bu girişimin işçi sınıfını bölmeyi amaçladığını anlatmış; tatil gününün her dinden çalışanlar için pazar günü olması yönünde oy kullanmalarını söylemiş. İbrahim Bey, bu yönergeyi kabul edemeyeceğini, 1,5 milyon Müslümanın temsilcisi olarak Duma’da bulunduğu için onların isteklerine aykırı düşecek bu karara uyamayacağını söylemiş. Parti merkezinden kesin talimat geldiği söylenince, M. A. Abdullayev’in yazdığına göre, RSDİP’nin Menşevik üyeleri, Bolşeviklerden farklı olarak, İbrahim Bey’i istifa dilekçesi vermekten alıkoymaya çalışmışlar. İbrahim Bey kararından caymayıp ertesi gün (21 Kasım 1908) Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nden ayrıldığına ilişkin bir açıklama yapmış; gazetelerin yazdığına göre, “Halkım beni Duma’da Dağıstan Müslümanlarının yerel ihtiyaçlarını savunmak için seçti. Fraksiyonda (partide) kalmakla ben bu hizmeti yapamıyorum; o nedenle istifa ediyorum” demişti.Bu açıklamayı yaptığının ertesi günü, babası İsa Bey’den bir telgraf almış. İsa Bey oğlunu derhal Derbent’e çağırıyormuş. İbrahim Bey, ailede bir hasta var kaygısıyla hemen yola çıkmış. Trenden inip babasının evine vardığında İsa Bey’in onu çalışma odasında beklediğini söylemişler. Kapı açılıp oğlu görünür görünmez, İsa Bey’in ilk sözü şu olmuş: “Partinden neden istifa ettin?” İbrahim Bey, RSDİP’ye girmesinden babasının hiç hoşnut olmadığını, fikren bu partiyi desteklemediğini biliyormuş. Selâm sabahtan önce böyle bir soru sormasına şaşırmış. İstifa gerekçesini anlatmış. İsa Bey’in rahatladığını görmüş. O zaman anlamış ki, babası “baskılardan, tehditlerden korkup” istifa ettiğini sandığı için onu hesap vermeye çağırmıştır. Bir kez bir yola girince, sonradan korkup dönmek bağışlanamaz. Bugün elimize geçen kaynaklarda, Dağıstan’ın ünlü Bolşevik önderlerinden biri olarak belirecek Mahaç Dahadayev’in ise onu döneklikle suçladığını öğreniyoruz. Dahadayev, üniversiteyi İbrahim Bey’le aynı tarihlerde Petersburg’daki Ulaştırma Mühendisliği Enstitüsü’nde okumuş.Mahaç Dadayev
***
İbrahim Bey, Petersburg’a geri gelince Duma’da yine Sosyal Demokratlarla birlikte oturmuş; partiden ayrılmış olsa bile bir çok konuda onlarla birlikte oy vermiş. Duma’nın sayıca azınlıkta kalan muhalif milletvekilleri arasında bağımsız olarak yer almaya devam ettiği belgeleniyor.Gündüz parlamentoda savaşımını sürdürürken geceleri müzikle dinleniyor. Üniversite diplomasını alarak ayrıldığı Petersburg’a milletvekili olarak döndüğünde opera, bale ve konserleri düzenli olarak izleyebilmek için Mariinski Tiyatrosu’nda bir loca kiralamıştır. Mariinski’deki locasından beş yıl boyunca sahnelenen bütün eserleri izler; yalnızca o günlerin değil, tüm zamanların en büyükleri arasında anılan sanatçıları bu sahnede görür: bas Fedor Şalyapin’i Boris Godunov gibi rollerde, tenor İvan Yerşov’u Wagner operalarında dinler; Kuğu Gölü’nde Anna Pavlova’yı, Giselle’de Vatslav Nijinski’yi izler.Valentin Serov'un Anna Pavlova afişi (1909) üstte, Njinski çizimi altta
Biz de İvan Yerşov’u 1903’te Petersburg’da yapılmış bir Tannhauser kaydında dinleyebiliriz. https://youtu.be/n47ilgsc2xkİbrahim Bey’in Mariinski sahnesinde dinlediği, Türkiye’ye göçtükten sonra da yurtdışından plaklarını ısmarlayacağı Şalyapin’i ünlü bir Rus halk şarkısında dinleyebiliriz: Stenka Razin…https://youtu.be/94wgWfPM5Lk Stenka Razin, ayaklanmalarla dolu Rus tarihinin isyancı Kazak kahramanlarından biri… 17. Yüzyılda Çarlık yönetimine ve soylulara karşı ayaklanarak peşine taktığı köylülerle Volga ırmağı ve Hazar Denizi boyunca bütün limanları yağmalayan – ama Derbent’e giremeyen- Astrahan’da halkın tümünün eşit olduğunu açıkladığı kendi hükümranlığını kurmaya kalkan Stenka (Stepan) Razin için söylenen şarkı çarpıcı bir öykü anlatır: İranlı prensesle evlenmiş olan Stenka Razin, Volga üzerinde yol alırken adamlarının arkasından konuştuklarını duyar: evlenince kılıcını unuttuğunu, bir gecede kendisinin de kadınlaştığını söylerler. Bunun üzerine güzel karısını kaptığı gibi ırmağa atar, Rusya’da “Volga Ana” diye anılan ırmaktan karısına mezar olmasını ister. Stenka Razin, yalnızca halk şarkısına konu olmamış; Glazunov bu ezgiden yola çıkarak bir senfonik şiir , Myaskovski ise bir senfoni yazmış. Yaşamı, Rusya’da çekilen ilk filmlerden birine konu olmuş. Onunla ilgili şiir de yazılmış, roman da…DEVAMI YARIN:( Yarın: Rusya Parlamentosunda Muhalif Ses)*Tavrida (Tavriçeski) Sarayı, şimdilerde kongre düzenlemek için mekân arayanlara kiralanmak üzere tanıtılıyor. Bağlantıda Saray’ın bu amaçla tanıtımını yapan bir video yer alıyor: https://youtu.be/xL33w8gPARI
** Nadir Devlet, Rusya Türklerinin Millî Mücadele Tarihi (1905-1917) Türk Tarih Kurumu, 2014
*** Bu bölümde M.A. Abdullayev’in Rusça yazılmış “20. Yüzyılın başlarında Dağıstan’da Toplumsal-Siyasal Düşünce” ve “İbrahim Haydarov” başlıklı iki kitabı ile Adalet Tahirzade ve Oğuztoğrul Tahirli’nin daha önce alıntıladığım makalelerinden yararlandım.