Mürşide Içmeli, yaşamı ile sanatını en anlamlı , en verimli ve en dengeli biçimde harmanlayan, bu bağlamda yaşam gücünü sanatından , sanat gücünü yaşamından alan ender sanatçılardan biridir.O büyük bir sanatçı, yetkin bir usta, ve değerli bir öğretmendir. Kendisi için daha önce kaleme almış olduğum bir yazımı burada yinelemekten onur duyuyorum.Mürşide İçmeli’nin sanat serüveni her çocuk gibi bulduğu her yüzeye çizerek, çevrede sanata yatkın kişileri izleyerek başlar. O da her çocuk gibi çizmeyi sever. Ancak bir çok çocukta çocukluk dehası bir süre sonra bittiği halde, sanatçıda resim bir tutkuya dönüşür.Yetenek tanımlanırken; üstün el becerisi, enerji, estetik zeka, algısal nitelik, canlı bellek, gözlem, yaratıcı düşlem, yeni deneylere açık olma, belirli alanda araştırma, sanatı ciddiye alma ve çalışmalarından doyum duyma, sanata zaman ayırma... gibi özellikler sıralanır.Yetenekli çocuk Mürşide İçmeli sanata bu özellikleri ile yönelir.
Yeteneği yanında yaşamında Onu sanata yönelten pek çok etmen vardır; dayı resim yapar, büyük dede, ağabey mühendistir. Anadolu’nun tarihsel kültürel ve doğal yapısı sanatçının yönelimlerini ve sanatını biçimlendiren öteki etmenlerdir.
İçmeli’nin yaşamı tıpkı sanatı gibi özeldir. Başladığı noktadan bugüne sanatını tutkuyla sürdürür. Ona göre bu tutkuyla sanata adanmış yaşam hiçbir şeyle bozulmamalıdır. Sanat dışında üç etmenin sanatsal yaşamı olumsuz etkileyeceğine inanır. Birincisi paylaşılan bir yaşam, ikincisi bir başka uğraş, üçüncüsü sorumluluk gerektiren bir varlıktır. Ancak, sanatçının yaşamında bu üç etmen de ve daha bir çokları başka boyutlarda ve başka biçimlerde yer almıştır. O hepsini aynı denge ve tutarlılıkla sanatı ile birlikte yürütmüştür. Ama her zaman yaşamında sanat ilk sıradadır. Onun tek güç aldığı kaynak sanatı ve yaratıcılığıdır. Mürşide İçmeli yaşantısı ile sanatı, kişiliği ile sanatsal kimliği birebir örtüşen ender sanatçılardan biridir. Bu, düşünceden davranışa, giyimden, konuşmaya yaşantısının her boyutundan süzülerek sanatına, sanatından yaşamına yansıyan bir bütünlüktür. Nasıl yapıtlarında bir öğeyi yerinden oynatamazsanız, evindeki düzende de bir nesnenin yerini değiştiremezsiniz. Zarif, incelikli, beğeni ile kurulmuş düzen ve denge her yere sinmiştir.İçmeli sürekli üretir. Düşünsel ve deneysel bilgi sanatını eylem içinde biçimlendirir. Sürekli üretim ve yaratma, bir sonraki yapıtın da müjdecisidir. Yaratma isteği ve tutkusuyla işe başlayan sanatçı bütün olasılıkları dener ve en uygun bütünlüğü bulduğunda yapıt tamamlanır. Biten yapıt, yeni bir yapıtın ip uçlarını da içinde saklar. Bu, kimi zaman benzer bir sorunun ip ucudur, kimi zaman da bir yepyeniliktir. Sanatçıların, sanatlarında dramatik değişmeler böyle oluşur. Birbiri içinden çıkan yapıtlar bir zincirin halkaları gibi dizilirken hem sanatçının kendi özel sanat çizgisini oluşturur, hem de Onun tarihsel süreçte yerini almasını sağlar.
Dışavurumsal yaklaşımı ile İçmeli doğayı olduğu gibi değil duygusal ve düşsel gücü ile sanata dönüştürür. Doğa, insan, tarih İçmeli’nin resimlerinde çıkış noktalarıdır. Ancak, resimlerinde ne doğa bildik doğadır, ne insan bildik insandır ve ne de tarih salt geçmiştir. Resimlerinde doğa yeni bir gerçekliğe, insan çağdaş anlamlar içeren yeni mitlere tarih sanatçının bakışıyla bugüne taşınır. Bu bağlamda yaratıcı süreç, birey ile doğa, algı ile taklit arasındaki gelgitlerdeki son çözüm durumudur.Bütün öğeler bu dönüşümün sonunda çağdaş simgeler olarak resimlerde yer alır.Yapıtlar insanı kendine çeker, bugünü, dünü, yarını düşündürür.İçmeli’nin özgün baskılarının ve çizgi resimlerinin en soyut ve en geometrik olanlarında bile insan vardır. Bu resimlerde insan hem doğanın bir parçası, hem tarihten kopup gelen bir varlığın simgesi olarak karşımıza çıkar, resimlere yaşam verir.Sanatçının bütün yapıtları aynı zamanda büyük bir ustalığın ürünüdür. Bu yapıtlarda ustalık iki yönlü belirginleşir. Birincisi çizgide ustalıktır. Matematikte sayılar ne ise görsel sanatlarda da çizgi odur, temeldir. Figürlerin dönüşümlerinde, tanımlanmalarında ve düzenlenmelerinde ve özetle sanatçının bütün çalışmalarında
kusursuz sağlam çizgi belirleyicidir.İkincisi, teknikte ustalıktır. Gereci kullanmada, tasarıma en uygun sonucu elde etmede ustalık sanatta ve özelde, özgün baskıda bir zorunluluktur.İçmeli’nin zarif elleri istediği sonucu elde etmede kusursuzdur. Kimi zaman kendi özel yöntemiyle elde ettiği kağıtlara bir lekeyi hangi tatta ve yoğunlukta çıkaracağını bilir. Eksiği, yanlışı, yarımı affetmez. Elde etmek istediği anlama, tada, mükemmelliğe ulaşıncaya kadar uğraşır. Bu nedenle, yapıtlar bir mühendislik harikası gibi sağlam, bir mimarlık yapıtı gibi, güzel, ölçülü ve dengelidir.Çizgi resimlerdeki kuru boyanın ve siyah kalemin kullanılış biçimi ve elde edilen değerler, insana “kalem ancak bu kadar mükemmel kullanılabilir” dedirtir. Evet, Mürşide İçmeli, mükemmeliyetçiliğini yaratıcılığı ile dengeli bir biçimde yürüten bir sanatçıdır.Çizgi resimler ve özgün baskılar kimliklerinden ödün vermeden sürekli bir değişimi sergilerler; siyah beyaz dönem dokunun bir değer, bir boyut olarak kullanıldığı dönem, renkli dönem ve çizgi resimler dönemi... gibiÜretim ve sanat İçmeli’de bir yaşam biçimi ya da yaşamın ta kendisidir.Sanatçı çalışırken yaşar, üretirken yücelir. Bu yüceliğin taşları ustalıktır, güzelliktir, anlamdır. Bizler de yapıtlarını izlerken öğreniriz, öğrenirken yüceldiğimizi duyumsarız. Çünkü o, aynı zamanda, yetkin bir öğretmendir.
Yeteneği yanında yaşamında Onu sanata yönelten pek çok etmen vardır; dayı resim yapar, büyük dede, ağabey mühendistir. Anadolu’nun tarihsel kültürel ve doğal yapısı sanatçının yönelimlerini ve sanatını biçimlendiren öteki etmenlerdir.
İçmeli’nin yaşamı tıpkı sanatı gibi özeldir. Başladığı noktadan bugüne sanatını tutkuyla sürdürür. Ona göre bu tutkuyla sanata adanmış yaşam hiçbir şeyle bozulmamalıdır. Sanat dışında üç etmenin sanatsal yaşamı olumsuz etkileyeceğine inanır. Birincisi paylaşılan bir yaşam, ikincisi bir başka uğraş, üçüncüsü sorumluluk gerektiren bir varlıktır. Ancak, sanatçının yaşamında bu üç etmen de ve daha bir çokları başka boyutlarda ve başka biçimlerde yer almıştır. O hepsini aynı denge ve tutarlılıkla sanatı ile birlikte yürütmüştür. Ama her zaman yaşamında sanat ilk sıradadır. Onun tek güç aldığı kaynak sanatı ve yaratıcılığıdır. Mürşide İçmeli yaşantısı ile sanatı, kişiliği ile sanatsal kimliği birebir örtüşen ender sanatçılardan biridir. Bu, düşünceden davranışa, giyimden, konuşmaya yaşantısının her boyutundan süzülerek sanatına, sanatından yaşamına yansıyan bir bütünlüktür. Nasıl yapıtlarında bir öğeyi yerinden oynatamazsanız, evindeki düzende de bir nesnenin yerini değiştiremezsiniz. Zarif, incelikli, beğeni ile kurulmuş düzen ve denge her yere sinmiştir.İçmeli sürekli üretir. Düşünsel ve deneysel bilgi sanatını eylem içinde biçimlendirir. Sürekli üretim ve yaratma, bir sonraki yapıtın da müjdecisidir. Yaratma isteği ve tutkusuyla işe başlayan sanatçı bütün olasılıkları dener ve en uygun bütünlüğü bulduğunda yapıt tamamlanır. Biten yapıt, yeni bir yapıtın ip uçlarını da içinde saklar. Bu, kimi zaman benzer bir sorunun ip ucudur, kimi zaman da bir yepyeniliktir. Sanatçıların, sanatlarında dramatik değişmeler böyle oluşur. Birbiri içinden çıkan yapıtlar bir zincirin halkaları gibi dizilirken hem sanatçının kendi özel sanat çizgisini oluşturur, hem de Onun tarihsel süreçte yerini almasını sağlar.
Dışavurumsal yaklaşımı ile İçmeli doğayı olduğu gibi değil duygusal ve düşsel gücü ile sanata dönüştürür. Doğa, insan, tarih İçmeli’nin resimlerinde çıkış noktalarıdır. Ancak, resimlerinde ne doğa bildik doğadır, ne insan bildik insandır ve ne de tarih salt geçmiştir. Resimlerinde doğa yeni bir gerçekliğe, insan çağdaş anlamlar içeren yeni mitlere tarih sanatçının bakışıyla bugüne taşınır. Bu bağlamda yaratıcı süreç, birey ile doğa, algı ile taklit arasındaki gelgitlerdeki son çözüm durumudur.Bütün öğeler bu dönüşümün sonunda çağdaş simgeler olarak resimlerde yer alır.Yapıtlar insanı kendine çeker, bugünü, dünü, yarını düşündürür.İçmeli’nin özgün baskılarının ve çizgi resimlerinin en soyut ve en geometrik olanlarında bile insan vardır. Bu resimlerde insan hem doğanın bir parçası, hem tarihten kopup gelen bir varlığın simgesi olarak karşımıza çıkar, resimlere yaşam verir.Sanatçının bütün yapıtları aynı zamanda büyük bir ustalığın ürünüdür. Bu yapıtlarda ustalık iki yönlü belirginleşir. Birincisi çizgide ustalıktır. Matematikte sayılar ne ise görsel sanatlarda da çizgi odur, temeldir. Figürlerin dönüşümlerinde, tanımlanmalarında ve düzenlenmelerinde ve özetle sanatçının bütün çalışmalarında
kusursuz sağlam çizgi belirleyicidir.İkincisi, teknikte ustalıktır. Gereci kullanmada, tasarıma en uygun sonucu elde etmede ustalık sanatta ve özelde, özgün baskıda bir zorunluluktur.İçmeli’nin zarif elleri istediği sonucu elde etmede kusursuzdur. Kimi zaman kendi özel yöntemiyle elde ettiği kağıtlara bir lekeyi hangi tatta ve yoğunlukta çıkaracağını bilir. Eksiği, yanlışı, yarımı affetmez. Elde etmek istediği anlama, tada, mükemmelliğe ulaşıncaya kadar uğraşır. Bu nedenle, yapıtlar bir mühendislik harikası gibi sağlam, bir mimarlık yapıtı gibi, güzel, ölçülü ve dengelidir.Çizgi resimlerdeki kuru boyanın ve siyah kalemin kullanılış biçimi ve elde edilen değerler, insana “kalem ancak bu kadar mükemmel kullanılabilir” dedirtir. Evet, Mürşide İçmeli, mükemmeliyetçiliğini yaratıcılığı ile dengeli bir biçimde yürüten bir sanatçıdır.Çizgi resimler ve özgün baskılar kimliklerinden ödün vermeden sürekli bir değişimi sergilerler; siyah beyaz dönem dokunun bir değer, bir boyut olarak kullanıldığı dönem, renkli dönem ve çizgi resimler dönemi... gibiÜretim ve sanat İçmeli’de bir yaşam biçimi ya da yaşamın ta kendisidir.Sanatçı çalışırken yaşar, üretirken yücelir. Bu yüceliğin taşları ustalıktır, güzelliktir, anlamdır. Bizler de yapıtlarını izlerken öğreniriz, öğrenirken yüceldiğimizi duyumsarız. Çünkü o, aynı zamanda, yetkin bir öğretmendir.
Prof. Dr. Olcay Kırışoğlu
2005, ÇAĞSAV Bülteni