MUSİKİ MUALLİM MEKTEBİ BİR ATATÜRK VE CUMHURİYET MUCİZESİDİR*Musiki Muallim Mektebi’mizin Kuruluşunun Yüzüncü Yılı ve Müzik Öğretmenliği Günümüz kutlu olsun! Bu kutlamanın anlam, önem ve değerini bilebilmek için önce 1000 yıl, sonra 230 yıl önceye gidelim. Ve o zamandan bu yana olan süreci adım adım izleyerek günümüze gelelim. Türkiye’mizde kalıcı Türk müzik eğitimi, binlerce yıl önce Anadolu’da var olduğu bilinen Ön-Türkler olgusu bir yana bırakılırsa, ilk Türk Beyliklerinde başlar, Selçukluda yerleşir, Osmanlıda kökleşir, Cumhuriyette öze dönüp yeniden biçimlenerek çağımıza ve günümüze erişir. Bu süreçte geleneksel müzik eğitiminin yaklaşık 1000 yıllık, yeni müzik eğitiminin 230 yıllık bir geçmişi vardır.Osmanlı’nın yenileşme evresinde III. Selim’in Nizam-ı Cedit-Yeni Düzen programından esinli Osmanlı Kalarak Yenileşme-Batılılaşma amaçlanmıştı. Bu amaçla yeni eğitim, yeni okul, yeni öğretmen ilkeli evreye girilmişti. Bu evre Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyette Muasır Medeniyet -Çağdaş Uygarlık ülküsünden esinli Türk Kalarak Batılılaşma-Çağdaşlaşma evresine dönüştü. Ve çağdaş düzen, çağdaş eğitim, çağdaş okul ve çağdaş öğretmen ilkeli sürece girildi. Bu giriş ve dönüşümün en temel kültür-sanat-eğitim alanlarından biri Müzik, en temel kurumlarından biri Musiki Muallim Mektebi, en temel öğretmenlik ve eğitimi dallarından biri Müzik Öğretmenliği ve Eğitimi olmuştur. Bu dönüşüm, kurum ve eğitimle birlikte müzikte Türk Kalarak Batılılaşma, Türk kalarak Çağdaşlaşma ve Türk kalarak Evrenselleşme denilen üç aşamalı yaklaşım izlenmiştir.Osmanlı döneminde Müzik dersi yeni okul programlarına ilk kez 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi-Genel Eğitim Tüzüğü ile girdi. İlkin Kız Ortaokulları ile Kız İlk ve Orta Öğretmen Okullarında yer aldı. 1913’te Kız Liselerinde, 1915’te Erkek Ortaokulları ile Erkek İlk Öğretmen Okullarında yer buldu. İlkokullarda ise 1913 tarihli İlköğretim Geçici Yasası’yla yer aldı. Ve “ayrı bir öğretmen” ile verilmesi öngörüldü. Böylece yeni okullarda müzik öğretmeni istihdamı için gerekli ders ve program zemini oluştu ve kimi müzikçiler öğretmen olarak görevlendirildi. Ama gerçek anlamda müzik öğretmeni yetiştirilmedi. Buna yönelik yapılan iki anlamlı düşünüm ve ön girişim sonuçsuz kaldı. Ancak İstanbul Erkek Muallim Mektebi’nde müziğe ilgili ve üst düzeyde yetenekli öğrencilere ders içi ve ders dışı “ağırlıklı müzik eğitimi” verildi. Bir tür “örtülü müzik semineri” olan bu uygulamalarla çok iyi yetişenler mezun olunca “ilkokul gezici müzik öğretmeni” olarak atandılar. Bunlardan biri 1917 çıkışlı Halil Bedi Yönetken’dir. Kendisi tam 40 yıl sonra 1957’de İstanbul İlk Öğretmen Okulu Müzik Semineri’nde benim öğretmenim olmuştur.Görülüyor ki Osmanlı’da, önce yeni okullara Müzik Dersi konulmuş, epey sonra Müzik Öğretmeni yetiştirme düşünülmüş ve iki ön girişimde bulunulmuş, ama başarılamamıştır. Cumhuriyet’te ise Müzik Dersi ile Müzik Öğretmeni birlikte düşünülüp hemen Müzik Öğretmeni yetiştirmeye girişilecek ve işe Cumhuriyetin ilk yılında köktenci biçimde tam başlanacaktır.Birinci Dünya Savaşı yıllarında beliren müzik öğretmeni yetiştirme düşüncesi Ulusal Kurtuluş, Kuruluş ve Cumhuriyetin İlanıyla özellikle Atatürk’ün kafasında hızla gelişerek köktenci bir kurumsallaştırmaya dönüştü. Önce 3 Mart 1924’te 429, 430 ve 431 sayılı Üç Devrim Yasası çıkarıldı. Bunlardan biri Tevhid-i Tedrisat-Öğretim Birliği Yasası idi. On gün sonra 13 Mart’ta 439 sayılı Orta Tedrisat Muallimleri Kanunu kabul edildi. Bu yasa “Öğretmenlik, Devletin genel hizmetlerinden eğitim ve öğretim görevini üzerine alan bağımsız sınıf ve derecelere ayrılan bir meslektir” diyordu. Dolayısıyla öbür öğretmenlikler gibi Müzik öğretmenliği de yasal bir meslek oluyordu. Yasada “Resim, Elişleri, Musiki gibi sanat dersleri öğretmenleri meslek eğitimi veren yükseköğretim kurumları mezunlarından ve yeterlik belgelilerden seçilir” deniliyordu. Böylece ülkemizde müzik öğretmeni yetiştirecek meslekî yüksekokul açmak için gerekli yasal zemin de oluştu.O sıralarda eski MH ve MHM’nin Orkestra Şefi Osman Zeki Üngör Atatürk’ün buyruğu üzerine orkestrasıyla konserler vermek için geldiği Ankara’dadır. Ve kimi yetkililerle görüşmektedir. Atatürk kendisini ziyarete gelen Üngör’e “Zeki Bey, memleket için, musiki hakkında fikriniz nedir?” diye sorar. Ondan şu yanıtı alır: “[İşe] Evvela mekteplerden başlamak ve ehil muallimler bulmak lâzımdır, sonra hem musiki muallimi, hem de bando ve orkestraya eleman yetiştirecek bir mektep açmak zarureti vardır.” Ama Atatürk konuyu en dip kökünden ele alarak Ankara’da ilkin öncelik ve ivedilikle musiki muallimi yetiştirmeye karar verir. Atatürk’ün aldığı kesin karar 1924’ün Nisan ayında yapılan Maarif Vekâleti İkinci Heyeti İlmiye (İHİ) toplantısında görüşülür ve “Musiki Darülmuallimîni” (Erkek Musiki Muallim Mektebi) açılması kararı olarak tam resmîleşir. Osman Zeki Üngör Osmanlı’nın saray kurumu Musika-i Hümayun kökenli-öğrenimli-deneyimli, çok yönlü üstün bir müzikçi ve Darülmuallimîn musiki öğretmenliği deneyimli etkili bir eğitimcidir. Çifte donanımlı ve birikimli en seçkin kamusal müzikçi-eğitimci olarak belirdiğinden 1 Nisan 1924’te okulu kurucu müdürlüğe atanır. MMM resmen 1 Eylül’de kurulur ve 1 Kasım’da öğretime açılır. Burada 1 Nisan, 1 Eylül, 1 Kasım üç tarih olarak MMM ve Türk Müzik-Eğitimi Devrimi açısından çok anlamlı, önemli ve değerlidir. Bu nedenle bu üç 1’e “Üç Altın 1” diyorum.MMM beş yıllık ilkokul üzerine toplam 5 yıl öğrenim sürelidir. 1 yıl Hazırlık Sınıfı + 3 yıl Öğretim + 1 yıl Tatbikat (Uygulama) olarak yapılanır. 1924’te önce 6’sı Ankara İlk Muallim Mektebi’nden, sonra 6’sı İstanbul Öksüzler Yurdu’ndan seçilen 12 erkek öğrenci ile öğretime başlar. Amaç “lise ve ortaokullar ile [ilk] öğretmen okulları için musiki öğretmeni yetiştirmek”tir. 1926’da kız öğrenciler de alınıp karma eğitime geçilir. Yetimler Yurdu’ndan seçilenlerle sayı giderek artar. Böylece Atatürk’ün ‘Cumhuriyet özellikle kimsesizlerin kimsesidir’ sözünün gereği müzik alanında ilkin MMM’de yerine getirilir. Okul 1929’da ilk mezunlarını verir. Öğrenim süresi 1931’de altı yıla çıkarılır. Program Müzik, Kültür ve Öğretmenlik meslek derslerinden oluşur. Her dersin öğretmeni alanında dönemin en seçkinleri arasındadır. Okulda Sanatçı Öğretmen yetiştirme modeli uygulanır.MMM kentin dış semti Cebeci dolayında ilkin, bağ içinde “üç kerpiç ev” olarak anılan ahşap binalara yerleşmişti. Elektriği yoktu, gece çalışmaları gaz yağlı lambalar ışığında yapılıyordu. Sonra ünlü mimar Egli’nin eski Türk mimarisinden de izler-ögeler içerir biçimde tasarladığı çağdaş anıtsal binanın temeli 1927’de atıldı, yapımı 1929’da bitirilip kullanıma açıldı. Ayrılan büyük parasal kaynakla, her yönüyle örnek bir yatay mimarî başyapıt olarak hiç yoktan var edildi.Musiki Muallim Mektebi 1920’ler Türkiye’sinde olağanüstü bir düşünüm, tasarım, atılım ve devrimdir. Atatürk Türkiyesi yalnızca müzik öğretmeni yetiştirmek amaçlı ayrı, bağımsız bir Müzik Öğretmen Okulu kurup açarak Türk eğitim sistemine yepyeni, öpözgün bir okul ve kurum kazandırdı. Bu tarihsel tutum ve kazanım bu okula, mesleğe ve alana büyük önem vermek, yaşamsal işlev yüklemek ve en yüksek değer biçmek demekti. Ulus ve ülke bin bir darlık, yokluk ve yoksunluk içindeyken, Cumhuriyetin ilanının ardından bu köktenci devrime girişerek bunu göstermiştir. Ama TBMM içinde-dışında kimileri, bu kuruluş, açılış ve işleyişe karşı çıkmış; fırsat buldukça haksız olarak eleştirme, engelleme ve kösteklemeye çalışmışlardır. “Atatürk’ün yakın çevresinden bile çok homurdananlar olmuştur”. MMM ise bunlara karşın üçlü öz-dili Türkçe-Atatürkçe-Müzikçeyle 1924’ten 1941’e somut varlığını, etkinliğini, verimliliğini ve yararlılığını sürdürmeyi başarmıştır.MMM ülkemizde müzik öğretmenliğinin gerçek anlamda, çağdaş nitelikte ve seçkin bir konumda tam meslekleşmesi; yetişme, atanma ve çalışma-istihdam koşul, ilke-kural ve ölçütlerinin belirlenmesi, kökleştirilmesi ve kalıcılaştırılmasında ilk ana merkezî rol oynadı. Cumhuriyetin öncelikle-ivedilikle gereksindiği ilkeli, ülkülü, tutkulu çağdaş Türk müzik öğretmenlerini yetiştirdi. Müzikte ana-temel ilke, yol-yöntem ve teknik olarak önce çoksesli Batı musikiciliğini, ardından Genel son musiki kurallarını alma, Türk müziğine uygulama-uyarlama ve Türk müzik varlığını onlara göre işleme ve geliştirme işlevini gördü. Türk ulusunun yeni değişikliğinde ölçü olarak belirlenen “musikide değişikliği alabilmesi ve kavrayabilmesi” için çalıştı, hizmet etti, insan ve uzman yetiştirdi. Örnek bir sanatsal, bilimsel ve eğitimsel yaratma ortamı oldu, kalıcı ürünler verdi. Yanı sıra 1934’te Millî Musiki ve Temsil Akademisi’ni, 1936’da Ankara Devlet Konservatuvarını, 1937-38’de Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümünü doğurdu. Sonraları bunlardan türeyen tüm müzik kurumlarına ilk ana temel, kaynak, örnek ve esin odağı oldu. Dolayısıyla MMM Türk müzik eğitimi tarihinde kökten devrimci çağdaş kurumlaşmanın başlangıcıdır, miladıdır. MMM’nin Atatürk’ün kurucu-yönerici şemsiyesi ve koruyucu-kollayıcı kanatları altında Cumhuriyet’in ilk yılında kurulması ve kurucu müdürü Üngör’ün hem Riyaset-i Cumhur Musiki Heyeti Reisi ve Orkestrası Şefi, hem de Cumhuriyet Marşı ve Türk Millî Marşı-İstiklal Marşı’mızın bestecisi olması çok anlamlı ve önemliydi. Çünkü bu durum bu okula ilk on yıl boyunca yarı bağımsız-yarı özerk konumlu olağanüstü bir saygınlık, yüksek değer, ayrıcalık ve dokunulmazlık sağladı. Bunlardan da güç alarak Cumhuriyet’in kuruluş ilkeleri, ülküleri ve tutkularının baş taşıyıcı ve yayıcısı oldu. Sonraları doğurduğu yeni müzik yükseköğretim kurumlarıyla Cumhuriyetin kurucu kurumları arasında ilk baş yeri aldı. Bu nedenlerledir ki MMM’yi Atatürk’süz, Cumhuriyet’siz ve Üngör’süz doğru dürüst tanımlayamayız ve betimleyemeyiz, anlayamayız ve anlatamayız.Ancak 1934’te Özsoy Operasının hazırlanışı sırasındaki tutumundan dolayı Üngör gözden düşer-düşürülür ve sonrasında tüm görevlerinden ayrılmak durumunda kalır. MMM başka bir sürece girer. Bu nedenle MMM tarihini Üngör dönemi (1924-1934) ve Üngör sonrası dönem (1934-1941) olarak iki evrede ele almak gerekir. Kasım 1934 sonlarında Ankara’da toplanan Müzik Kongresi’nin Raporunda MMM Türkiye Devlet Musiki ve Tiyatro Akademisi Musiki Pedagojisi Şubesi’ne indirilmek istenir. 1935-36’da Hindemith Devlet Müzik Yüksek Okuluna bağlı Seminere indirmeyi önerir. 1936’da yapılan iç sınavla öğrenci sayısı 150’lerden 80’lere düşürülür. 1936’dan itibaren yeni öğrenci alamaz. 1938’de son üç sınıfıyla GEE’ye aktarılır. Musiki İlk Muallim Mektebi olarak 1941’de son mezunlarını verir. GEE MB, MMM’den bayrağı 1941-42 öğretim yılında büsbütün devralır.Türkiye eldeki bilgi, belge ve bulgulara göre Dünyada yalnızca müzik öğretmeni-yetiştirmek için adıyla-sanıyla ayrı, bağımsız bir okul kurup açan ve geliştiren ilk ve tek ülkedir. Avrupa’da hiçbir devlet ve ülke böyle bir okul kurmamış ve açmamış görünmektedir. 1924-25’te müzik eğitimi alanında dünyanın en ileri ülkelerinden biri olan Almanya’da bizim MMM’ye en benzer kurum Devlet Kilise ve Okul Müziği Akademisi idi. Bu akademi kilise müzikçisi ve okul müzikçisi denilen iki tip müzikçi yetiştiriyordu. 1935’te bizim MMM’yi biraz andıran Devlet Müzik Eğitimi Yüksekokulu oldu. Görülüyor ki özgün bir Müzik Öğretmen Okulunu o dönem yalnızca Atatürk ve Türkiye düşündü-tasarladı, gerçekleştirdi. Bu bakımdan Ata-Türkiyemiz Dünyada ayrıcalı bir konumdadır. Bu nedenlerle 1 Kasım’ın Müzik Öğretmenliği Günümüz olarak da kutlanmasını önerdim. MÜZED-Müzik Eğitimcileri Derneği Merkez Yönetim Kurulu bu önerimi 20 Ekim 2018’de görüşüp oybirliğiyle kararlaştırdı. Bu kararla 1 Kasım’ı 2018 yılından beri Musiki Muallim Mektebi’nin Açılış Yıldönümü ile birlikte Müzik Öğretmenliği Günü olarak da kutlamaktayız. Bunun aynı zamanda uluslararasıl ve küresel düzeyde Dünya Müzik Öğretmenliği Günü olarak da kutlanmasını önermekteyiz.Atatürk’ün ve Cumhuriyetin ilk gözbebeği MMM özgün bir Türk buluşudur ve gerçek bir Türk mucizesidir. Cumhuriyet müzik kültürü ve eğitiminin ilk kurumsal yüz akıdır. Üçlü Öz-dili Türkçe, Atatürkçe ve Müzikçe’yle 17 yıl somut kurumsal varlığını, tüzel kişiliğini ve devrimsel etkinliğini sürdürmüştür. Cumhuriyetin erken dönem müzik yaşamı, kültürü ve eğitimine doğrudan damgasını vurmuştur. Doğurduğu kurumlar ve sonraları onlardan türeyenler yoluyla dolaylı damgasını vurmaya devam etmiştir. Bu durum içten içe, derinden derine günümüzde de sürmektedir. Türk müzik eğitimi tarihindeki görkemli varlığı, unutulmaz hizmetleri, paha biçilmez katkıları, kalıcı etkileri ve silinmez izleriyle 1924’ten 2024’e tam Yüz Yıldır Yaşayan bir Ulu Çınar Kurumdur.Bütün bu nedenlerle Musiki Muallim Mektebi Atatürk ve Cumhuriyet Türkiyesi’nden Türk ve Dünya müzik eğitimi varlığına eşsiz bir armağandır. Bu eşsiz armağanın Türk ve Dünya müzik tarihi içerisindeki yeri, önemi ve değeri tüm ilgililerce çok iyi bilinmeli; yeri ve zamanı geldikçe anımsanmalı, anımsatılmamalı ve anılmalıdır. Türkçe, Atatürkçe ve Müzikçe kalın!
Prof. Dr. Ali UÇAN
Ankara, GÜ GEF GKS, 1 Kasım 2024
*Gazi Üniversitesince 1 Kasım 2024 günü düzenlenen "Musiki Muallim Mektebi 100 Yaşında: Müzik Öğretmenlerinin 100. Yılını Kutluyoruz" adlı etkinlik kapsamında düzenlenen "Türkiye Cumhuriyeti'nin İlk Yüz Yılında Müzik Eğitimi" ana konulu Panelde Prof. Ali Uçan'ın sunduğu "Musiki Muallim Mektebi Bir Atatürk ve Cumhuriyet Mucizesidir" başlıklı bildiri niteliğindeki üç sayfalık Konuşma metnidir.