“Sözkonusu olan birinci değil, biricikolmak..” JULES RENARD
“Yapılmamış,denenmemiş bir yol bulmalıyım,bulacağım.” G. ATLAS
Durmadan koşuştuğu ufkunda onu takip edebilmek oldukça güç. Bir bilim insanı azmi ile sürekli devinim içinde sanatın ve bir çok alanın peşinde bir maratoncu. Sürekli bir düşünce pratiği içinde her zaman özel bir duruş sergiler. Militan bir devrimci ruhu her tavrında yansır. Onu parkalı bir devrimciyle karıştırsanız da fazla yanılmazsınız. Paletinde değişkenlik içindeki görsel serüveni de her şeye ve yere ulaşacak kadar panoramik bir genişlik ve sürat içerir.. Yüzünde bir tiyatro oyuncusunun esnekliği vardır. Tüm davranışları bu anlamda teatral bir estetik yansıtır. Nice coğrafyaların acıları, Filistinli çocukların çığlıkları paletinden işitilir. Tuvali bütün dünyanın yalnızlık yüzüdür. Modern insanın yalnızlığı ve onların acılara uzaklığı temel gündemidir.Duruşu, sanatı, her türlü bakışı ve başkalığı ile aslında o bir artist; Yapıtları resimden fazlası kendisi de sanki ressamdan başkasıdır. Nice acılara meydan okuyan aşkın ve hüznün muzaffer kahramanıdır.Bir ressam sadece bir ressam, şair sadece bir şair, müzisyen sadece bir müzisyendir. Fakat artist bunların hepsidir. Birini seçmesi farketmez. Hangisini seçerse seçsin o yine hepsidir.. Artistik sezgi düzeyi tüm davranışlarına yansır. Oturuşu, kalkışı, yürümesi, yürümemesi hallerinde bile vücut dili, spontane uzun bir şiirin veya müziğin kısa versiyonları olur. Bazan dansın ritmini yahut ta yalnızlığın içimize dolan o sessiz söylemini duyumsarsınız.Sanatı, tuvalin çerçevesi içinde algılamaz, sınırlamaz. O nedenle yapay zekâ olgusuna bile yabancı değildir. Her adımında sıradanlığın sınırlarını zorlamak ister. Onun sanatı tekrar değil, sürekli kendini aşma eylemidir. Aslında devinimin ve düşüncenin resmini amaçlıyor. Bu bağlamda Farabi’nin “ İnsan denen varlık baştan aşağı eylemden ibarettir.” sözleriyle hemhâldır.Sanatçı olarak toplumsal sorumluluk içindedir. Sanatını, nesne değil özne olarak öne çıkararak bu işlevle konumlandırmak istiyor. Amacı, yereli aşan evrensel bir hedef içindir. Çağımızın temel sorunlarına herkese ulaşabilecek bütüncül cevaplar arar. Genelde soyut dili değil, doğanın ve yaşamın şiirsel dilini arar. Realist plastik söyleminin estetik ifade düzeyini düşürmeyeceğine dair özgüveni her an canlıdır.Dünyanın hüzün sayfalarının her zaman seyir defteridir. Nice coğrafyaların grileri fırçasında sessiz bir çığlık serenadıyla parlar. Resimleri çoğu kez nice yaslara görsel bir dokunuştur. İçe işleyen bir anlatım derinliği izleriz. Nesnelerin ve hayatın ruhuna sıkıca sarılarak doğanın şiirsel gizemini amaçlar.Düşüncesiyle , fırçasıyla bütüncül bir yürek aktivistidir. Sanatta doğu-batı sentezine Attila İlhan’ın ifadesiyle“ulusal bileşim”e inanıyor. Ulusal bileşim, sanatlar arasında kuşkusuz bir iç sentezi de barındırır.Kimi zaman plastik inceliklerle, bazanda bir hançer narinliğinde kelimeleriyle çorak yeryüzüne dışardan bakanları içeriye davet ediyor.Ka labalıkların yalnızlığına, nice kahkahaların hüznüne..Ünsal Piroğlu
18 Ekim 2024, Ankara