“Bu eserin tüm yayın hakları Sanattan Yansımalar internet sitesiyle yazarı Mina Tansel’e aittir. Tanıtım için dahi olsa kısa alıntı veya bütünüyle yayın yazarın ve yayıncı internet sitesinin yazılı izni olmaksızın yapılamaz.”
6
HORASANLI KOMUTANIN RUS KOMUTANI OLAN TORUNU
19. yüzyılın sonunda ya da geçen yüzyılın başında, bir Rus subayın kaleme aldığı kitapta şöyle bir temsilî resim göze çarpıyormuş. Resim, bir General dağın başında namaz kılarken Başkomutanın geride durup onun namazını bitirmesini beklediğini gösteriyormuş. Resmin altında, namaz kılanın General Haydarov, gerisindekinin de Mareşal Grandük Nikolay Nikolayeviç (1831-1891) olduğu belirtiliyormuş. (Mareşal N. Nikolayeviç’i, I. Nikolay’ın oğlu, II. Aleksandr’ın kardeşi, -ileride adı geçecek olan- Başkomutan Granddük Nikolay Nikolayeviç (1856-1929) ile karıştırmamalı.) Peki, Rus ordusundaki bu Müslüman General kim?18. yüzyılda İran ordusunun komutanı olarak Dağıstan’ı almak için Ruslarla savaşmaya giden, yenilip geri çekilirken Derbent’e yerleşen Horasanlı Haydar Bey, şehrin seçkin ailelerinden birinin kızıyla evlenip çoluk çocuğa karışmış. Haydar Bey’in büyük oğlu Kasım Bey, Hacca gittiği için Hacı Kasım Bey diye anılıyor. Anılarda da, belgelerde de kız çocuklarına yer yok. Hacı Kasım Bey’in iki oğlunun olduğu biliniyor. Adlarını Minatullah (Minnetullah) ile Nimetullah koymuş. İki kardeşin adları birbirine benzediği için bazı tarihçiler, yakın zamanlara dek, belgelerde karşılaştıkları iki farklı ismin aynı kişiye ait olduğunu, farklı biçimde –belki de yanlış- yazılmış olduğunu sanıyorlardı. Onlar bir kişiyi tanıyorlardı: General Haydarov... 7 Ocak 2019 tarihinde Azerbaycan Uluslararası Televizyonu CBC TV’de General Nimetullah Bey Haydarov üzerine Rusça olarak Azerbaycan Rusya Tarihinde Subay Onurunun Standardı adlı bir belgesel yayınlandı. Bu belgeselde konuşan tarihçi Doç. Dr. Sabuhi Ahmedov şöyle diyor: “Azerbaycan asilleri, Rusya asilleri arasında hak ettikleri yeri almaya çalışıyorlardı. Şöyle düşünüyorlardı: ‘Eğer biz Rusya İmparatorluğunun tebasıysak o zaman neden Rus asillerinin saflarında yer almayalım?’ Bunun için ise çok iyi bir askerî eğitim almak gerekiyordu. Bu nedenle o dönemin asilleri kendi evlâtlarının çok iyi bir askerî eğitim almasını sağlamaya gayret ediyorlardı. Rusya askerî eğitimi harikaydı, çok başarılıydı. Burada yalnızca askerlikle ilgili eğitim verilmiyordu; aynı zamanda balo danslarından tutun, yabancı dile, coğrafya ve teknik konulara kadar pek çok konuda eğitim veriliyordu.” *Nimetullah Bey, katıldığı savaşlarda pek çok madalya alıyor. 1881’de yarbay rütbesindeyken aldığı 3. Dereceden Kutsal Georgiy nişanıyla yalnızca Rus ordusunda henüz general olmadan bu nişanı alan ilk kişi olmakla kalmıyor, aynı zamanda bu nişanın verildiği ilk Müslüman oluyor. Nimetullah Bey’in Çarlık ordusunun komutanı olarak çarpıştıkları arasında Kafkasya’nın bağımsızlığı için savaşan Şeyh Şamil de var, Osmanlı ordusu da!… Nimetullah Bey’in Çarlık Rusyasının pek övündüğü bir Müslüman komutan olarak öne çıkmasında yaşamının ilk yıllarında onun için yapılan seçimlerin payı var. Rusya Devlet Arşivleri’nde elde edilen belgelerde şu bilgiye rastlıyoruz: ** 1835 yılında Derbent’te ilk Rus okulu açılmış. Yerli halktan yalnız iki seçkin (Hacı Kasım Bey Haydarov ile Necefkulu Bey Hıdırbeyov) oğullarını bu okula vermeye razı gelmişler. Aileden geçen bilgilere göre, Hacı Kasım Bey’in oğullarının Rus aristokrat sınıfının okulu olan Petersburg’daki Harbiye’ye gitmeleri ise şöyle oluyor: Kafkasya’nın Rus Genel Valisi Dağıstan’a gelince Derbent’te Hacı Kasım Bey’in evinde ağırlanıyor. Bakıyor ki, iki yetişkin oğlu var: “Ver bana oğullarını; Petersburg’a götüreyim; orada okuyup subay çıksınlar” diyor ev sahibine. Hacı Kasım Bey düşünüyor; öneriyi uygun buluyor, oğullarını emanet veriyor. (Bkz. 3. Bölüm’de “Amanat”) Bu öneri Rus yönetimi açısından akıllı bir önlemdi; çünkü Haydarov (Rusça okunuşu: Gaydarov ) ailesinin Şamil’in kurtuluş savaşına katılmamış olması, yetişkin oğullarının da bağımsızlık için savaşmayacaklarının güvencesi sayılamazdı. Öte yandan, Hacı Kasım Bey’e de oğulları için subaylık parlak bir gelecek gibi görünmüş olsa gerekti. İki kardeşten subaylığı benimseyen kardeşi Nimetullah Bey’den farklı olarak Minatullah Bey’in bu mesleğe ısınamadığını, zorunlu hizmetini bitirince Derbent’e dönüp çiftinin çubuğunun başına geçtiğini biliyoruz. İSA BEYNimetullah Bey subay olarak Rusya için cepheden cepheye koşadursun, kardeşi Minatullah Bey Derbent’te malının mülkünün başında yaşamını sürdürmekteymiş. O da ataları gibi seçkin bir ailenin kızıyla, Derbent’in tanınmış Türk ailelerinden birinin kızı Kıstaman Bike ile evliymiş. Çiftin üç oğlundan ilkine İsa, ikincisine Musa, en küçüğüne ise Kasım adını koymuşlar. Büyük oğulları İsa Bey’in 1851’de doğduğunu yine Rusya Devlet Harb Tarihi Arşivi’nden öğreniyoruz, çünkü o da babasıyla amcası gibi Petersburg’daki Harbiye’yi bitirmiş. Ardından 1869’da İmparatorun Özel Koruması Kafkas Süvari Taburu’nda 3. Lezgi bölüğünde göreve başlamış. Rus ordusundaki Kafkasyalıları inceleyenler, bu bölüğe yalnızca Lezgilerin değil, “Carbalaken dairesi ve Hazaretrafı diyarının en tanınmış ailelerinden gelen”lerin alındığı belirtiyorlar. Yine aynı arşive göre, İsa Bey İmparator Hazretlerinin Özel Koruması olarak dört yıllık zorunlu hizmetini tamamlayıp bu hizmetten dolayı verilen gümüş madalyayı da alarak terfi etmiş. Ama o da, babası gibi, zorunlu hizmeti biter bitmez soluğu memleketinde almış. İSA BEY’İN AŞKIİsa Bey Derbent’e döndüğünde 22 yaşında bir delikanlıymış. Çok geçmeden, gönlü bir kıza düşmüş: ağabeyleriyle arkadaşlık ederken tanımış kızı. Kızın da onda gönlü varmış. Yine de gözcü koymuş kızın evinin önüne; kimseyi evin önünden geçirmiyormuş… Kızın babası şehrin en varlıklı tüccarlarındanmış. Ayrıca, kendileriyle aynı kabiledenmişler. Ama bir sorun varmış ki, onu nasıl aşacağını bir türlü bilemiyormuş İsa Bey. Ailede “bey”den aşağısından kız alınmaz, “bey”den aşağısına kız verilmezmiş. Sevdiği kızsa,“bey” ailesinden değilmiş! Minatullah Bey ile Kıstaman Hanım da oğullarının hangi kıza eğiliminin olduğunu anlıyorlar ama hiç yüzlemiyorlar, bilmezden geliyorlarmış. İsa Bey, anababasının sessiz direncinin farkındaymış. Onları nasıl razı edeceğini düşünüp durmuş. ( Müzik: Müslüm Magomayev’den Üzeyir Hacıbeyov’un bestesi: Sevgili Canan (konser kaydı):https://youtu.be/aNtaNoNvR3g ) Kafkas HançeriGünün birinde annesi çiftlikteyken babasının yanına çıkıp konuşmaya karar vermiş. Babasının çalışma odasına girmiş, konuyu açmış. Minatullah Bey hiddetlenmiş: “O aileyle bir daha görüşmeyeceksin! Fethullah’larla arkadaşlıktan men ediyorum seni!” diye son noktayı koymuş. Delikanlı babasının yanından çıkmış, hemen oracıkta belinden hançerini çekip göğsüne dayamış. Tam kendini yere atacakken bir hizmetçi koşup yakalamış. Yine de İsa Bey’in hançerin düşmesine engel olamamış. Hançerin yüreğine saplanmasa bile delikanlı kanlar içinde kalmış. Odadaki tartışmayı duymuş olan hizmetçiler hep birden ortalığa dökülmüşler. Hemen doktor çağrılmış. Minatullah Bey, hanımını çiftlikten getirmesi için arabacıyı acele yola çıkarmış. Doktor gelip delikanlının yarasına pansuman yaparken arabacı da çiftliğe varmış. İsa Bey’in ağır yaralandığını söyleyince çiftlikte vaveylâ kopmuş. Kıstaman Bike Hanım, apar topar arabaya atlamış, yola koyulmuşlar. Derbent’e giden yolda atlar koşarken arabacıya sormuş: “Anlat, tam olarak ne olmuş? Neden olmuş? Nasıl olmuş? Ne biliyorsun?” Arabacı da başlamış anlatmaya… “Babasına gücenmiş… Kız yüzünden…” diye anlatırken Kıstaman Hanım kesmiş sözünü: “Çevir arabayı!” demiş, “Çiftliğe dönüyoruz!” İsa Bey’in canına kıymaya kalkışması bile anababasını yumuşatmaya yetmemiş. Ama onların direnci de İsa Bey’i sevdiğiyle evlenmekten alıkoymamış. Anababasının rızasını almadan evlenmiş Hacer Esvet Hanım’la. Anababası gelini evde istemedikleri gibi, oğullarıyla karısını görmek bile istememişler. İsa Bey, ayrı bir ev tutmuş; kayınpederden yardım istemeye kitabında yer olmadığı için de epeyi sıkıntılı günler geçirmiş.İSA BEY’İN İLK ÇOCUĞU: İBRAHİM BEYDerken, günlerden bir Haziran günü, İsa Bey ile Hacer Esvet Hanım’ın ilk çocukları dünyaya gelmiş: kahramanımız İbrahim Bey... Minatullah Bey ile Kıstaman Bike Hanım, torunlarını doğar doğmaz yanlarına almışlar; “Onu biz büyüteceğiz” diyerek bebeğe el koymuşlar. Öyle ki, çocuk, konuşmaya başladığında babaannesine “Anne!” demiş. Birkaç yıl sonra İsa Bey’le Hacer Esvet Hanım’ın bir oğulları daha olmuş. Bebeğe Ömer adını vermişler. Ömer, kendi annesiyle babasının yanında büyümeye başlamış. Derken, nasıl olmuşsa, babaanneyle büyükbaba oğullarını bağışlamışlar. Bir süre sonra küçük İbrahim’i de anababasının yanına vermişler. Yine de birlikte oynarken kavga ettiklerinde kardeşi Ömer ona “Evinize git!” dermiş.İbrahim Bey’in daha sonra sırasıyla Umhanım, Şamala, Ragıbe ve Hafiset adında dört kız, Osman adında bir erkek kardeşi daha olmuş. Ancak, İngilizlerin dediği gibi “ağzında gümüş kaşıkla doğmuş” bu çocuklardan her birini hayat bir başka yana savuracaktır.( Müzik: Hollandalı şef Arjan Tien’in yönetimindeki Hollandalı oda orkestrası Magogo’dan Azerbaycanlı besteci Kara Karayev’in (1918- 1982) Üç Minyatür adlı bestesinin 3. Bölümü: Dans https://youtu.be/STZI_yqunKc
DEVAMI YARIN
(Gelecek bölüm: Kafkasya’da bir Bey oğlu yetişiyor)
*Bu belgeselden beni haberdar etmekle kalmayıp belgesel metninin tümünü Türkiye Türkçe’sine çeviren sevgili tarihçi dostum Doç. Dr. İrade Memmedli’ye binlerce teşekkür borçluyum.
Meraklısı için Rusça belgeselin linki:
https://www.youtube.com/watch?list=RDCMUCOtSbzhYGtLtm8V58t-GT4g&v=zjk9yrbB_fk&feature=emb_rel _end
**Bu yazı dizisinde sözü edilen tüm Rusya Devlet Arşivi bilgileri, sabırlı ve çalışkan araştırmacı, tarihçi Prof. Adalet Tahirzade’den alındı. Yakın geçmişte Haydaroğullarıyla ilgili en kapsamlı araştırmayı yapan Prof. Adalet Tahirzade’nin konuyla ilgili bir makalesi Türkiye’de de yayınlandı: Adalet Tahirzade, Oğuztoğrul Tahirli, Azerbaycanlı Siyaset Adamı İbrahim Bey Heyderov (Haydaroğlu) (1879, Derbent- 1949, Ankara),Türk Yurdu, sayı 291 (Kasım 2011), s.336
“Bu eserin tüm yayın hakları Sanattan Yansımalar internet sitesiyle yazarı Mina Tansel’e aittir. Tanıtım için dahi olsa kısa alıntı veya bütünüyle yayın yazarın ve yayıncı internet sitesinin yazılı izni olmaksızın yapılamaz.”