Bu yıl altıncısı düzenlenen Tsinandali Festivali’nden bahsetmek istiyorum. Avrupa’nın sayılı klasik müzik festivalleri arasında sayılmasına rağmen ülkemizde fazla tanınmadığı varsayımı ile önce bazı genel bilgiler aktarmaya çalışacağım.
Tsinandali (Sinandali) komşumuz Gürcistan’ın başkenti Tiflis kentinin doğusunda, Kaheti bölgesindeki Telavi kentine bağlı küçük bir köy. Gürcistan’ın nüfusu 3.8 milyon, başkent Tiflis 1.2 milyon, Tsinandali ise sadece 2 700 kişi. Tiflis’ten dağlık yoldan gidildiğinde yaklaşık 100 km, ovadan gidildiğinde 180 km uzaklıkta. Tarihi İpek Yolu’na yakın. Gürcistan’ın en eski bağları ve Avrupa tarzı üretim yapan şaraphaneleri bu bölgede. (Kars’ın Rusların eline geçtiği 1853-56 Türk-Rus Savaşı’nı gösteren ilginç bulduğum bir haritadan köyün yerini görmek mümkün. Kuzeyinde boydan boya Kafkas dağları yeralıyor).
Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılmasından sonra Gürcistan’da 1997’de kurulan Silk Road Group isimli bir yatırım şirketi bu köyde eski bir yazlık köşkü ve bahçelerini restore edecek bir proje geliştiriyor.
Tsinandali Vakfı isimli kar amacı gütmeyen bir vakıf kuruluyor. Yerli ve yabancı müzik insanlarından vakıf ve festival yönetimi oluşturuluyor. Yatırım şirketi ve vakfın başkanı işinsanı George Ramishvili (d.1963). Artistik direktörlerden biri olan Martin Engstroem (d.1953) ayni zamanda İsviçre Alplerinde yapılan Verbier Festivali’nin de kurucularından. Bir diğer vakıf yöneticisi yine Verbier kurucularından Abraham (Avi) Shoshani (d.1948) aynı zamanda İsrail Filarmoni Orkestrası Genel Sekreteri.
Vakıf ‘Avrupa ve Asya’nın birleştiği bölgede müzik dilini öne çıkarmayı, Kafkaslardan ve yakın ülkelerden genç müzisyenlerin müzik dünyasını keşfetmelerine, seminerler ve çalıştaylarla eğitimlerini geliştirmelerine olanak tanımayı’ amaçlıyor.
Bu amaçlara yönelik olarak düzenlenen Tsinandali Festivali bu yıl 31 Ağustos - 8 Eylül 2024 tarihleri arasında yapıldı. Bir bölümüne katıldığım bu festival izlenimlerimi aktarmak istiyorum. Ancak, yukarıda yaptığım giriş ‘neden bu köyün ve bu yazlık köşkün’ seçildiğini anlatmıyor; ‘festivalin ilginç ruhu’, bence, eksik kalıyor. Festivalin bu yanını, (detayların tatlı heyecanına kapılmadan), aktarmaya çalışmak istiyorum.
1680’lerde bu bölgeye yerleşen Chavchavadze (Çavçavadze) ailesine Gürcü kralına bağlılıkları nedeni ile bu bölgede köy ve toprak bağışlanıyor. Yıllar sonra şair ve asker Kaheti prensi Alexander Çavçavadze (1786-1846) ailesinden miras kalan bu arazi üzerine İtalyan tarzı yazlık bir köşk yaptırıyor (1812). Bahçeleri Avrupalı peyzaj mimarlarına tasarlatıyor.
Prens Alexander Gürcistan için önemli bir kişilik; şair, kültürel milliyetçi, Gürcü romantizminin babası. Gürcistan’ın çağdaş Avrupa değerlerine yönelmesine, Avrupa aydınlanmasını yakalamasına uğraşıyor. Yazlık köşkünde aristokrat ve diplomatların yanı sıra pek çok aydını, ressam, yazar, işinsanını ağırlıyor; yurtdışından getirdiği müzisyenlere konserler verdiriyor. Gürcistan’ın ilk piyanosu bu köşkte yeralıyor.
Gürcistan 8.000 yıldır şarap üreten bir ülke olduğunu öne sürüyor; ancak geleneksel üretim yöntemleri çok değişik. Prens Alexander yörede yetişen üzümlerden Avrupa tarzı şarap üretimi için ilk imalathaneyi bu arazide kuruyor. Özel tasarımı ile her zaman sabit sıcaklıkta duran şarap mahzenleri inşa ediliyor. Prens, günümüze ulaşan ve en eskisi 1814 yılından kalma 16 500 şişelik özel koleksiyonunu oluşturmaya o günlerde başlıyor.
Şarap mahzeninin bir üst kattaki cam döşemeden görünüşü
Kültür insanı olmanın yanı sıra asker kimliği ile Rus Ordusu’nda Napolyon’a karşı savaşıyor. 1828-29 Türk-Rus Savaşı’nda Türklere karşı Anadolu topraklarına giriyor.
Prens Alexander bir kazada hayatını kaybedince oğlu David Çavçavadze (1818-1884) ailenin başına geçiyor.
Bu sıralarda, bağımsızlık için savaşan Kafkas Müslümanlarının lideri (bizim Şeyh Şamil (1797-1871) olarak bildiğimiz) İmam Shamil’in oğlu 1839 yılında Rus Çarlığı ile yapılan savaşta esir düşüyor. Şamil yıllarca oğlunu kurtarmak için uğraşıyor. David Çavçavadze’nin Rus Çarı ile yakınlığı Şamil’e bir fırsat sunuyor; yazlık köşke baskın yapılıyor ve ailesi esir alınıyor (1854). O gün kentte bulunan Prens David kurtuluyor.
Şamil, rehin aldığı Çavçavadze ailesinin 23 üyesine karşılık oğlunu ve 40 000 gümüş Ruble fidye istiyor. Prens David yazlık köşkü rehin gösterip bankalardan borç alıyor ve 9 ay sonra takası sağlıyor (1855). Ancak, sonraki yıllarda, gerekli finansmanı bir araya getirip köşke tekrar sahip olamadan hayatını kaybediyor. Yazlık köşk 1888’de Çar Romanov ailesine, sonra Sovyetler Birliği’ne (SSCB), sonra Gürcistan’a geçiyor. Tüm bu yıllar ve savaşlar sırasında köşk ve bahçeler tahribata uğruyor, yıkılıyor.
(Şeyh Şamil’in 6 yaşında esir düşen oğlu Petersburg’da aristokrat bir aile yanında büyütülüyor. Rus Ordusu’nda subay oluyor. Rehine takası sonrası oğul Cemaleddin 22 yaşında babasının yanına, dağlara dönüyor ancak yeni ortama alışamıyor ve kısa sürede hayatını kaybediyor. Şeyh Şamil 1859’da Ruslara teslim oluyor. Ailesi ile ‘onurlu bir esaret’ yaşarken hacca gidiyor; Medine’de hayatını kaybediyor).
Bahçede Alexander Çavçavadze heykeli
Tsinandali Festivali’nin yapıldığı mekân işte böyle bir yer. 2019 yılından bu yana, bu küçük köyde, Kafkas ve Gürcü kültüründe önemli bir yeri olan Alexander Çavçavadze’nin Avrupa tarzı köşkü, bahçesi ve şarap üretim tesisi olan bu mekânda klasik müzik festivali düzenleniyor. Ülkesini çağdaşlaştırmak için uğraşan ünlü bir kültür insanının geleneği Avrupa’dan gelen müzisyenler, konuklar ile devam ettiriliyor. Festivalin yapıldığı alanın bu denli zengin bir anısı ve tarihi var.
Gürcistan Hükümeti ile ortak bir proje kapsamında Silk Road Group araziye iki otel inşa ediyor. Eski yapılar yeni işlevlere göre restore ediliyor; restoran, kafe, çocuk oyun odası, kütüphane, toplantı salonu ve benzeri alanlar oluşturuluyor. 600 kişilik kapalı salon ve 1200 kişilik amfi alanları yapılırken çevreye uygun, eskiyi andıran yapı malzemeleri ve mimari tarz benimseniyor.
İlk yapıldığında 20 odalı olan, bir kısmı yıkılan ve 7 odalı olarak restore edilen yazlık köşk 1886 yılındaki hali ile müze olarak korunuyor; Çavçavadze ailesinden kalan eşyalar burada sergileniyor. Bahçe eski peyjaza benzer şekilde yeniden düzenleniyor.
Tsinandali Vakfı, festivalin yanı sıra, Pan-Kafkas Gençlik Orkestrası adı altında, genç müzisyenlerden kurulu bir de senfoni orkestrası oluşturuyor. Azerbeycan, Ermenistan, Gürcistan, Kazakistan, Moldovya, Türkmenistan, Türkiye ve Ukrayna’dan 18-28 yaş arası genç müzisyenler internet sitesinden başvuru yapabiliyorlar. (2024 yılı festival orkestrası için Türkiye seçmeleri 18 ve 21 Mart’ta İstanbul ve Ankara’da yapılmıştı). Seçilen öğrenciler 4 hafta gibi bir süre için eğitime alınıyor, birbirleri ile tanışıyor ve dünyanın sayılı müzisyenleri ile Festivalde sahneye çıkıyorlar. Orkestrayı ünlü İtalyan şef Gianandrea Noseda (d.1964) yönetiyor.
Bu yıl 31 Ağustos - 8 Eylül 2024 tarihleri arasında yapılan Tsinandali Festivali’nde katıldığımız konserlerin bazıları hakkında izlenimlerimi, bir sonraki yazımda aktarmaya çalışacağım. Ancak, festival hakkında yukarıdaki bilgileri vermeden anlatacaklarımın eksik kalacağını düşünüyorum.
Umarım yararlı olmuştur.
Levent TOSUN
20 Eylül 2024, Küçükkuyu, Çanakkale
Bu yazıdan önce görüştüğüm dostlarımdan
gelen sorular üzerine ek bilgiler:
Yıllardır bu festivali izleyen arkadaşlarımız Güneri ve Şencan Ünal’ın geleneksel program ve ilişkilerinden yararlandık (Teşekkürler).
Festival proğramı belli olunca önce hangi konserleri izlemek istediğimize karar verip bir program yaptık. Ocak ayı başında, uçak biletlerimizi aldık. (Gürcistan’a gitmek kolay, vize yok, kimlikle bile gidilebiliyor; Ankara’dan doğrudan uçuş olması da ayrı kolaylık).
Konser biletleri satışa çıkınca 27 Mayıs günü ilk alanlar biz olduk. Bu nedenle biraz indirimden de yararlandık. (Konser biletleri değişken olmakla birlikte 600-1000 TL arasında).
Pazartesi gece yarısı (biraz gecikme ile) 01.15’de hareket ettik. Bir buçuk saatlik bir yolculuk sonrası yerel saatle 03.30 gibi Tiflis’te idik. Alanda para bozdurduk. Önceden ayarladığımız transfer aracı ile 06.30 gibi Tsinandali’ye geldik. (Geliş saatine bağlı olarak minibüs tarzı toplu taşıma araçlarından yararlanmak da mümkün).
Festivalde öğle saat 12.00 ve akşam 19.00’da iki konser oluyor. Kaldığımız bağ manzaralı yerel pansiyon/bağ evinde 3 saatlik uyku ve kahvaltı sonrası 11.30’da ilk konser için Tsinandali Manor’daydık. ( LT )