Cumhuriyet ayına girdik, 29 Ekim'de son 20 yılda hayli yıpratılmış olan Cumhuriyetimizin 98. yılını kutlayacağız. Bu son yıllarda Cumhuriyet Bayramı'nın gönlümüzdeki esas anlamından sonra, anımsadığım hep bir “açılış” için hedef gösterilmesidir.
Örneğin, 30 yılı aşkın bir öyküsü olan Ankara CSO Konser Salonu için, son 20 yılda gelip giden kültür bakanları hep, “önümüzdeki 29 Ekim'e yetişecek” diye Cumhuriyet Bayramlarını hedef göstermişler, ama bazen çivi bile çakılmadığı yıllar olmuştur. Ama ne zamanki CSO'nun “Külliye”deki bir konserinde durum doğrudan Cumhurbaşkanına söylenmiş, O da “talimat”ı vermiştir, bu sayede bina 2020'de bitirilebilmiştir ama gene 29 Ekim'e yetiştirilemeden! 2020 yılının 29 Ekim'i olamayınca “protokol açılışı” 7 Aralık'ta yapılabilmiştir.*
Neden tırnak içinde, üzerine basa basa “protokol açılışı” diyorum? Çünkü Cumhurbaşkanı gelip binayı resmen açtıktan sonra, aslında bina “hizmete açılamamış” eksiklerin tamamlanması ve bilet satılarak ilk konserin verilmesi için aylar geçmesi, 2021 yılının gelmesi gerekmiştir!
Şimdi 29 Ekim 2021'de sırada İstanbul Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi yeni binasının, yani İstanbul Operaevi'nin açılışı var. Buranın da macerası yıllar süren “güçlendirilmeli mi- yıkılıp yeniden mi yapılmalı?” tartışmaları sonunda, Cumhurbaşkanı kararıyla yıkılıp, bizzat kendisi tarafından 10 Şubat 2019'da temelinin atılmasıyla bir yola girmişti.
Mimarî projeleri İlk AKM'nin mimarı olan Hayati Tabanlıoğlu'nun oğlu mimar Murat Tabanlıoğlu'nun imzasını taşıyan merkezin, cephe olarak aynı silüeti taşıyan inşaatının yapımına başlanmasıyla birlikte, açılış için de, Cumhurbaşkanlığı tarafından bir “eser siparişi” verilmişti. Cumhurbaşkanlığı'ndaki Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu üyesi Fecir Alptekin'in organizasyonuyla devlet sanat kurumlarının şef ve yöneticilerinin katılımıyla yapılan toplantılarda, “Mimar Sinan”ı konu alan bir operanın, değerli bestecilerimizden Hasan Uçarsu'ya (d.1965) sipariş edilmesi, librettosunun da Bertan Rona'ya yazdırılması kararlaştırılmıştı.
Binanın yapımı ilerlerken, Uçarsu da eseri tamamladı ve provalara başlanılması için gerekli materyali hayli önceden Devlet Opera ve Balesi'ne teslim etti. Ama geçtiğimiz Eylül ayı sonlarına doğru, kulislerde bir fırtına esti. AKM, Sinan operasıyla değil, ünlü İtalyan besteci Guiseppe Verdi'nin Aida operası ile açılacaktı, Sinan provalarının iptal edildiği yerine Aida koro provalarının konulduğu duyuldu. Bu duyum camiada hayli trafiğe yol açtı. Ben de hem Genel Müdürü, hem İstanbul Opera Müdürü'nü aradım cep telefonlarından ama ulaşamadım. İkisinden de bir dönüş de olmadı. Camiada biraz infiâl vardı. Şöyle ki, Türk mimarın yaptığı Atatürk'ün adını taşıyan binada, özel olarak sipariş edilmiş, tamamlanmış, provalarına başlanmış bir Türk operası niye kaldırılıp, yerine İtalyan operası konuluyordu? Dillere pelesenk olan “yerli ve millî” olmak, “Türk operasını dünya markası haline getirmek” ilkelerinden niye vazgeçilivermişti?
Neyse ki, bu durum sadece üç gün sürdü ve bu kez Aida ile ilgili başlatılan hazırlıktan vazgeçilerek yeniden Sinan'a dönüş yapıldı. İtalyan olan tek öge rejisördü, eseri sahneye Ankara ve Aspendos sahnelerindeki Aida'nın da rejisörü olan Vincenzo Hrisostomos Travaglini koyacaktı.
Bu yazıyı kaleme aldığım 1 Ekim günü internette, binanın cephesine ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ yazısının yerleştirildiğini gördüm, hiç değilse ad konusundaki spekülasyonların sona ermiş olmasına sevindim. Anadolu Ajansı'nın servis ettiği şu bilgileri okudum:
“Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) yeni tabelası asıldı. Alttan led ışıkla aydınlatılan "Atatürk Kültür Merkezi" yazılı tabela, yapının girişinde yerini aldı.
Yeni AKM'de bulunan büyük salon olarak adlandırılan opera salonu yaklaşık 4 bin 500 metrekare fuaye alanına ve 2040 kapasiteli salona sahip. Salonun sahnesindeki çukur ise 118 kişilik dev bir orkestrayı alabilecek büyüklükte.
Sahne mekaniği ve sistemleri dünyanın en önde gelen teknolojisine sahip olup, 65 metre sahne derinliğinde, 4 ana sahne asansörü yan ve arka sahnelerde 13 kompansatör asansörü ve üzerlerinde yer alacak 4 hareketli vagondan oluşuyor. Ayrıca ana sahne üzerinde 1 adet döner sahne vagonu yer alıyor. AKM'nin bütün salonları akustik, ses, ışık ve görüntü sistemleri olarak en üst seviyede malzemelerle donatıldı.”
Hârika değil mi? İnanıyorum ki, bu teknik olanaklarla büyük ve gösterişli yapımlar sahnelenebilecek. Ama CSO binasının açılışı deneyimi nedeniyle aklıma hemen şu sorular geldi:
- Protokol açılışı gerçekten 29 Ekim'de yapılabilecek mi? (Fotoğraflardan bakıldığında yapılabilir gibi gözüküyor)
- Bu sayılan teknoloji 29 Ekim akşamı açılışta sahnelenecek eserde kullanılabilecek mi?
- Yoksa “protokol açılışı”nda eser bir kez sahnelenip, sonra sahne mekaniği inşaatına devam mı edilecek?
- Açılıştan sonra, İstanbul Devlet Opera ve Balesi, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası onların evi sayılan AKM'de etkinliklerine hemen başlayabilecekler mi, yoksa tıpkı Ankara CSO binasından olduğu gibi “istim arkadan mı gelecek?”
Bunlar iyi niyetle sorulmuş sorulardır. “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” sözünü atalarımız boşuna dememişler?
Açılışın 29 Ekim'de olacağını en son Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü bir TV söyleşisinde ifade etti. AA'nın haberinde de açılacak deniliyor. En iyisi şeffaf biçimde durum nedir , program nedir, kamuoyunu haberdar etmektir. Bakalım resmi ve bilgilendirici bir açıklama kim tarafından ve ne zaman yapılacak?
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
1 Ekim 2021, Kaş
* https://www.sanattanyansimalar.com/cso-yeni-salon-acilisi-aralik-a-ertelendi/5546/