Bayılırım Anadolu deyişlerine... Bunlardan biri de “Çevir kazı, yanmasın!”dır! Anadolu'daki Devlet Koroları'nın adlarını değiştirip “Türk” sözcüklerini çıkaran Güzel Sanatlar Genel Müdürü tanburî-neyzen, mikrobiyolojist Dr. Murat Salim Tokaç, tepkinin ateş üstündeki Türk kahvesi gibi köpürüp taştığını görünce, yanmasın diye kazı çevirmeye çalışıyor. Çark etti.. Bir de zeytinyağı gibi üste çıkarak, bu koroları suçluyor.
Yazının giriş bölümü
Olay şöyle gelişti:
Murat Salim Tokaç, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın kendisine bağlı taşra teşkilatına, internetteki sistem üzerinden bir metin gönderdi. 23 Mart 2021 tarihli bu metinde genel müdürlüğe bağlı bazı koro ve toplulukların birleştiridiğini ve bazılarının adlarının değiştirildiği kendi imzası, Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz'un uygun görüşü ve Bakan Mehmet Nuri Ersoy'un “Olur”u ile belirtiliyordu.
Ardından Tokaç, İstanbul'a gitti, GSGM'ne bağlı tüm koro, topluluk ve bir orkestra müdürünü toplantıya çağırarak, bu uygulamanın gerekçesini açıkladı, ileriye dönük çıkarılacak yeni bir yönetmeliğin de sinyallerini verdi.
Bir sonraki gün ise bu kez Ankara'da adı değiştirilen Elazığ, Diyarbakır, Şanlıurfa koro müdür ve şeflerini topladı. Konu aynıydı.
Bu arada kendi imzasıyla sunulmuş, Bakan ve yardımcısının imza yerleri konulmuş olarak ilgili koro ve topluluklara sistem üzerinden gönderdiği yazı sızdı ve bazı kapalı gruplarda dolaşıma girdi. Bununla ilgili haber “Türk adı kaldırıldı” vurgusu yapılmadan “yorumsuz” olarak Sanatta Yansımalar'da yer aldı: https://www.sanattanyansimalar.com/koro-ve-topluluklarda-birlestirme-isim-degistirme/5902/
Sosyal medyada tepkiler başladı. Başta Sözcü olmak üzere tarafsız basın ile bazı internet siteleri, bu ad değişikliği ile koro ve topluluk isimlerinde yer alan “Türk” vurgularının kaldırılmış olduğunu fark etti, bunu “Andımız” olayıyla bağlantılı biçimde okurlarına duyurdu.
Tam da Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nde değişiklik planlandığı günlerde patlak veren bu olay üzerine, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü “kazı çevirme” ve “çark etme” operasyonuna twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarla başladı:
İlk tweet şöyleydi:
“Genel Müdürlüğümüzce sanat birimlerimizin etkin bir yapıya ulaşmalarına ve kültürel alanda ihtisaslaşmalarında, aceleci bir tutum ve kişisel yorumlarla şekillenen iddialarla kamuoyu ile paylaşılması tarafımızca asla kabul edilmeyecek hakkaniyetsiz ithamlara sebep olmuştur.”
Türkçesi bozuk bu cümleyle Tokaç, kendi hazırladığı düzenlemeyi ilgili kurumlara bildiren yazının sızmasıyla ortaya çıkan gerçeği, “aceleci bir tutum ve kişisel yorumlarla şekillenen iddialarla kamuoyu ile paylaşılması tarafımızca asla kabul edilmeyecek hakkaniyetsiz ithamlara sebep olmuştur” diyerek savuşturmaya çalışıyor, zaten bu düzenlemeden hiç hoşnut olmadığı anlaşılan kurumları suçluyordu.
İkinci ve üçüncü tweetlerde amaç hakkında ve ileriye dönük bazı parlak sözler ediliyor, sonuncusunda ise “durumu kurtarmaya dönük” düzenlemenin “yeni şekli” açıklanıyordu:
“Genel Müdürlüğümüzce geleneksel müzik kültürümüzün aslına uygun şekilde yaşatılması ve geliştirilmesi için bazı koro ve topluluklarımıza ihtisaslaşma görevi verilmiş ve mevcut isimlerine yapılan eklemeler ile bu gelenekleri bilinir kılma yönünde düzenlemeler yapılmıştır.”
Böylece “ad değiştirme” operasyonundan, içinde Türk vurgusu yapılan mevcut adlara “ekleme”lerle geri adım atılmış oluyordu. Bu durumda yeni adlar şöyle olacaktı:
Şanlıurfa Devlet Türk Halk Müziği ve Sıra Gecesi Topluluğu,
Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği ve Kürsübaşı Topluluğu,
Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği ve Medeniyetler Korosu,
Edirne Devlet Türk Müziği ve Rumeli Müzikleri Topluluğu.
Bu yeni düzenlemede Diyarbakır'daki koroya neden “Medeniyetler Korosu” eklemesi yapıldığını anlamak zor, çünkü zaten bu adla Antakya'da kurulu bir koro var. Hatay Valiliği resmî internet sitesinde koroyu “Yılmaz Özfırat’ın şefliğini yaptığı ve Alevi, Sünni, Ermeni, Ortodoks, Katolik ve Musevilerden oluşan 6 mezhebin üyelerinin yer aldığı 120 kişilik koro “Yaradılanı sev, Yaradandan ötürü” felsefesini benimsemektedir” diye tanıtmaktadır: http://hatay.gov.tr/antakya-medeniyetler-korosu ( Kontrol: 3.04.2021)
Üstelik bu koro 2012'de Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Antakya_Medeniyetler_Korosu (Kontrol: 3.04.2021)
Antakya Medeniyetler Korosu 2019 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülü'ne değer bulundu, ödülünü de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinden aldı. Kimbilir, o ödülün seçici kurulunda belki Tokaç da yer alıyordu. Şimdi Antakya'da kurulu ve uluslararası alanda tanınan, Avrupa Günü törenlerinde sahneye çıkmış bir koronun adının “intihal” edilip Diyarbakır korosuna verilmesinin acaba ne gereği vardı?
Neyse dönelim öyküye...
GSGM'nün tweetlerinden sonra, bu kez Sözcü internet sayfasında, 1 Nisan 2021 günü, Elazığ muhabiri Evren Demirdaş imzasıyla “Bakanlık geri adım attı… Müzik korolarından ‘Türk’ ismi kaldırılmayacak” başlıklı haber yayımlandı: Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Türk Halk Müziği veya Klasik Türk Müziği gibi icra ettiği müzik türüne göre isminde Türk ibaresi yer almaktadır ve bu ifadelerin hiçbiri kaldırılmamıştır.” dedi. Haberde açıklamanın “Kültür ve Turizm Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Mali Müşavirliği tarafından” yapıldığı belirtiliyordu. Aradaki “mali” nitelendirmesi herhalde “sehven” oraya konulmuştu.
https://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/bakanlik-geri-adim-atti-muzik-korolarindan-turk-ismi-kaldirilmayacak/ (Kontrol: 3.04.2021)
Oysa Kültür ve Turizm Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nce yapılmış açıklamalar hepimize mail olarak iletilmekteydi. Kimseye böyle bir açıklama gelmemişti. Bunu kaynağından soruşturdum ve Bakanlıktan böyle bir açıklamanın yapılmadığı öğrendim. Bakanlık sadece GSGM'nce atılan tweetlerden haberdardı ve bunları kendi hesaplarından retweet etmişti!
Bu olsa olsa, Tokaç tarafından Sözcü'nün Elazığ muhabirine yapılmış bir açıklama olabilirdi. Nitekim içindeki Türkçe hataları bu ihtimali kuvvetlendiriyordu. Örneğin ““Sanatçı kaynağının etkin kullanımı ve sanatsal bilgi ve birikimlerinden asgari düzeyde faydanılması için İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu kendi ismiyle de faaliyette bulunacak şekilde Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu Müdürlüğü çatısı altına alınmıştır.” deniliyordu. Herhalde açıklamayı yapan asgari ile azami sözcüklerini karıştırmış olmalıydı. Ama gerçekten de bilgi ve birikimlerden “asgari” yani “en az” düzeyde faydalanılması amaçlanıyorsa, tabii ona denilebilecek bir şey yoktu!
Sistem üzerinden tüm koro müdürlüklerine gönderilen yazının son bölümü
Esas “kendi kendini yalanlama” ise şu cümlelerle yapılıyordu:
“Bakanlığımız Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne bağlı 26 sanat birimi bulunmaktadır. Bunlardan altısı senfoni orkestrası, biri çoksesli koro ve biri de Devlet Halk Dansları Topluluğu'dur. Bu birimlerimizin dışında kalan 18 sanat birimimizin isminde, kuruldukları günden bu yana, “Türk Halk Müziği” veya “Klasik Türk Müziği” gibi icra ettiği müzik türüne göre isminde “Türk” ibaresi yer almaktadır ve bu ifadelerin hiçbiri kaldırılmamıştır. Yürüttüğümüz çalışma ile sanat birimlerimizin niteliksel ve niceliksel yönden kültürümüze daha çok hizmet etmeleri amaçlanmaktadır.”
Evet, belki “kaz yanmaktan şimdilik” kurtuldu, ama GSGM'ne bağlı sanat kurumları yıllardır, yapılan idari hatalar, alınan kimi kararlar nedeniyle yanıp duruyor!
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
3 Nisan 2021, Ankara